zeberus1234
Yeni Üye
Hud Suresi Meali Türkçe
Hûd sûresi, 123 (yüzyirmiüç) âyet olup 12, 17 ve 114 âyetler Medine'de, diğerleri Mekke'de inmiştir 50 60 âyetlerde Arabistan halkına gönderilmiş peygamberlerden biri olan Hûd(a s)'ın hayatından bahsedildiği için sûreye bu ad verilmiştir Yunus sûresinden sonra inmiş olup onun devamı niteliğindedir İtikada ait esasları, Kur'an'ın mucize oluşunu, ahiretle ilgili meseleleri, sevap ve cezayı ve Hz Hûd'dan diğer Nuh, Salih, İbrahim, Lût, Şuayb ve Musa (a s) gibi peygamberlerin kıssalarını ihtiva etmektedir
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla
1 Elif Lâm Râ (Bu sana indirilen), hikmet sahibi (ve) her şeyden haberdar olan (Allah) kadar âyetleri sağlamlaştırılmış, daha sonra da belirli bir kitaptır
2 (De ama: Bu Kitap) Allah'tan başkasına ibadet etmemeniz için (indirildi) Hiç Kuşkusuz ben, onun kadar size (gönderilmiş) bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim
3 Ve Rabbinizden mağfiret dilemeniz, sonradan da ona tevbe etmeniz için (indirildi Eğer bu emrolunanları yaparsanız), Allah sizi, devir edilmiş bir süreye değin hoş bir şekilde yaşatır, fazlasını yapan herkese de iyiliğinin karşılığını verir Eğer yüz çevirirseniz, ben sizin başınıza gelecek büyük bir günün azabından korkarım
4 Dönüşünüz yalnız Allah'adır O, her şeye kadirdir
5 Bilesiniz fakat, onlar Peygamber'den, (düşmanlıklarını) gizlemeleri için göğüslerini çevirirler (gönüllerinden geçeni gizlerler) İyi bilin ama, onlar elbiselerine büründükleri zaman dahi, Allah onların gizlediklerini de, açığa çıkardıklarını da bilir Çünkü O, kalplerin özünü bilendir
6 Yeryüzünde yürüyen her canlının rızkı, yalnızca Allah'ın üzerinedir Allah o canlının durduğu yeri ve sonunda bırakılacağı mekanı bilir (Bunların) hepsi açık bir kitapta (levhi mahfuz'da) dır
7 O, hanginizin amelinin daha hoş olacağı hususunda sizi imtihan etmek için, Arş'ı su üzerinde iken, gökleri ve yeri altı günde yaratandır Ant ederim oysa, (Resûlüm!): Ölümden daha sonra belirlenmiş diriltileceksinizdesen, kâfir olanlar hemen Bu, açık bir büyüden diğer bir şey değildirderler
8 Andolsun, eğer biz onlardan azabı sayılı bir süreye dek ertelesek, mutlaka Onun gelmesini engelleyen nedir?derler Bilesiniz fakat, kendilerine cefa geldiği gün, yeniden onlardan uzaklaştırılacak değildir Ve alay etmekte oldukları şey, onları çepeçevre kuşatacaktır
9 Eğer insana tarafımızdan bir rahmet (nimet) tattırır da sonra bunu ondan çekip alırsak, en ince ayrıntısına kadar ümitsiz ve nankör olur
10 Eğer kendisine dokunan bir zarardan sonra ona bir nimet tattırırsak, kuşkusuz Kötülükler benden gittider Çünkü o (bunu derken) şımarıktır, kibirlidir
11 Ancak (musibetlere) sabredip güzel meslek yapanlar böyle değildir İşte onlar için bir bağış ve bir büyük mükâfat vardır
12 Şayet de sen (müşriklerin Ona (gökten) bir define indirilseydi veya onunla beraber bir melek gelseydi!demelerinden ötürü sana vahyolunan âyetlerin bir kısmını (duyurmayı) terk edeceksin ve bu yüzden ruhun daralacaktır (İyi bil oysa) sen oysa bir uyarıcısın Allah ise her şeye vekîldir
13 Yahut, Onu (Kur'an'ı) kendisi uydurdumu diyorlar? De ama: Eğer dürüst iseniz Allah'tan başka çağırabildiklerinizi (yardıma) çağırın da siz de onun gibi uydurulmuş on sûre getirin
14 Eğer (onlar) size yanıt veremiyorlarsa, bilin oysa, o ancak Allah'ın ilmiyle indirilmiştir ve O'ndan başka tanrı yoktur Artık siz müslüman oluyor musunuz?
15 Kim, (yalnız) dünya hayatını ve zinetini istemekte ise, işlerinin karşılığını orada onlara tamamiyle veririz ve orada onlar hiçbir zarara uğratılmazlar
16 İşte onlar, ahirette kendileri için ateşten başka hiçbir şeyleri olmayan kimselerdir; (dünyada) yaptıkları da nafile gitmiştir; yapmakta oldukları şeyler (zaten) bâtıldır
17 Rabbin göre (gelmiş) açık bir delile dayanan ve kendisini Rabbinden bir şahidin izlediği, hem kendisinden önce, bir önder ve bir rahmet olarak Musa'nın Kitab'ı (elinde) bulunan kimse (inkârcılar gibi) midir? Çünkü bunlar ona (Kur'an'a) inanırlar Zümrelerden hangisi onu inkâr ederse işte cehennem ateşi onun varacağı yerdir, bundan şüphen olmasın; zira bu, senin Rabbin kadar bildirilmiş gerçektir; ama insanların birçok inanmazlar
18 Kim Allah'a karşı yalan uydurandan daha zalim olabilir? Onlar (kıyamet gününde) Rablerine talep edilecekler, şahitler de: İşte bunlar Rablerine karşı yalan söyleyenlerdir, diyecekler Bilin ama, Allah'ın lâneti zalimlerin üzerinedir!
19 Onlar, (insanları) Allah'ın yolundan alıkoyan ve onu eğri uygulamak isteyenlerdir Ahireti inkâr edenler de onlardır
20 Onlar yeryüzünde (Allah'ı) âciz bırakacak değillerdir; onların Allah'tan başka (yardım isteyecekleri) dostları da yoktur Onların azabı kat kat olacaktır Çünkü onlar (gerçekleri) ne görebiliyorlar ne de kulak veriyorlardı
21 İşte onlar kendilerini ziyana uğrattılar Uydurmakta oldukları şeyler de kendilerinden kaybolup gitti
22 Kuşkusuz onlar, ahirette en çok ziyana uğrayanlardır
23 İnanıp da hoş işler yapan ve Rablerine gönülden boyun eğenlere gelince, işte onlar cennet ehlidir Onlar orada ebedî kalırlar
24 Bu iki zümrenin (müminlerle kâfirlerin) durumu, kör ve sağır ile görebilen ve işiten kimseler gibidir Bunların hali hiç eşdeğer olur mu? Hâla ibret almıyor musunuz?
25 Andolsun, biz Nuh'u kavmine elçi gönderdik Onlara: Ben (dedi), sizin için açıkça bir uyarıcıyım
26 Allah'tan başkasına tapmayın! Ben, size (gelecek) elem verici bir günün azabından korkuyorum
27 Kavminden ileri gelen kâfirler dediler ki: Biz seni yalnızca bizim gibi bir insan olarak görüyoruz Bizden, kolay görüşle hareket eden daha aşağı tabakamızdan başkasının sana uyduğunu görmüyoruz Ve sizin bize karşı bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz Bilakis sizin yalancılar olduğunuzu düşünüyoruz
28 (Nuh) dedi fakat: Ey kavmim! Eğer ben Rabbim tarafından (bildirilen) açık bir kanıt üstünde isem ve O bana kendi katından bir rahmet vermiş de bu size sıcacık tutulmuşsa, buna ne dersiniz? Siz onu istemediğiniz halde biz sizi ona zorlayacak mıyız?
29 Ey kavmim! Allah'ın emirlerini bildirmeye karşılık sizden herhangi bir mülk istemiyorum Benim mükâfatım ancak Allah'a aittir Ben iman edenleri kovacak değilim; çünkü onlar Rablerine kavuşacaklardır Fakat ben sizi, bilgisizce davranan bir topluluk olarak görüyorum
30 Ey kavmim! Ben onları kovarsam, beni Allah'tan (onun azabından) kim korur? Düşünmüyor musunuz?
31 Ben size: Allah'ın hazineleri benim yanımdadırdemiyorum, gaybı da bilmem Ben bir meleğimde demiyorum, sizin gözlerinizin hor gördüğü kimseler için, Allah onlara asla bir hayır vermeyecektirdiyemem Onların kalplerinde olanı, Allah daha iyi bilir Onları kovduğum takdirde ben aslında zalimlerden olurum
32 Dediler fakat: Ey Nuh! Bizimle çaba ettin ve bize karşı mücadelede fazla ileri gittin Eğer doğrulardan isen, kendisiyle bizi tehdit ettiğini (azabı) bize getir!
33 (Nuh) dedi oysa: Onu size ama dilerse Allah getirir Ve siz (Allah'ı) âciz bırakacak değilsiniz
34 Eğer Allah sizi azdırmak istiyorsa, ben size nasihat devretmek istesem de, öğüdüm size üstünlük vermez (Çünkü) O sizin Rabbinizdir Ve (nihayet) O'na döndürüleceksiniz
35 (Resûlüm!) Yoksa, Bunu uydurdumu diyorlar? De fakat: Eğer onu uydurduysam günahım bana aittir Ama ben sizin işlediğiniz günahtan uzağım
36 Nuh'a vahyolundu fakat: Kavminden iman etmiş olanlardan başkası artık (sana) asla inanmayacak Öyle ise onların işlemekte olduklarından (günahlardan) nedeniyle üzülme
37 Gözlerimizin önünde ve vahyimiz (emrimiz) gereğince gemiyi yap ve zulmedenler hakkında bana (bir şey) söyleme! Onlar mutlaka boğulacaklardır!
38 Nuh gemiyi yapıyor, kavminden ileri gelenler ise, yanında her uğradıkça onunla alay ediyorlardı Dedi oysa: Eğer bizimle alay ediyorsanız, iyi bilin fakat siz nasıl alay ediyorsanız biz de sizinle alay edeceğiz!
39 Kendisini rezil edecek azabın kime geleceğini ve aralıksız bir azabın kimin başına ineceğini yakında bileceksiniz
40 Nihayet emrimiz gelip de sular coşup yükselmeye başlayınca Nuh'a dedik oysa: (Canlı çeşitlerinin) her birinden iki benzer ile (boğulacağına dair) karşısında söz geçmiş olanlar dıştan aileni ve iman edenleri gemiye yükle!Zaten onunla beraber böylece azı iman etmişti
41 (Nuh) dedi ama: Gemiye binin! Onun yüzüp gitmesi de, durması da Allah'ın adıyladır Hiç Kuşkusuz Rabbim fazla bağışlayan, pek esirgeyendir
42 Gemi, dağlar gibi dalgalar aralarında onları götürüyordu Nuh, gemiden uzakta yer alan oğluna: Yavrucuğum! (Sen de) bizimle beraber bin, kâfirlerle beraber olma! diye seslendi
43 Oğlu: Beni sudan koruyacak bir dağa sığınacağım, dedi (Nuh): Bugün Allah'ın emrinden (azabından), merhamet sahibi Allah'tan başka koruyacak kimse yokturdedi Aralarına dalga girdi, böylece o da boğulanlardan oldu
44 (Nihayet) Ey yer suyunu yut! Ve ey gök (suyunu) tut!denildi Su çekildi; iş bitirildi; (gemi de) Cûdî (dağının) üzerine yerleşti Ve: O zalimler topluluğunun canı cehenneme!denildi
45 Nuh Rabbine dua edip dedi oysa: Ey Rabbim! Şüphesiz oğlum da ailemdendir Senin vâdin ise muhakkak haktır Sen hakimler hakimisin
46 Allah buyurdu ama: Ey Nuh! O katiyen senin ailenden değildir Çünkü onun yaptığı fena bir iştir O halde hakkında alim olmayan bir şeyi benden isteme! Ben sana cahillerden olmamanı tavsiye ederim
47 Nuh dedi ama: Ey Rabbim! Ben senden hakkında bilgim olmayan şeyi istemekten sana sığınırım Eğer beni bağışlamaz ve esirgemezsen, ben ziyana uğrayanlardan olurum!
48 Denildi ancak: Ey Nuh! Sana ve seninle beraber olan ümmetlere bizden selamlama ve bereketlerle (gemiden) in! Kendilerini (dünyada) faydalandıracağımız, sonradan da bizden kendilerine elem verici bir azabın dokunacağı ümmetler de olacaktır
49 (Resûlüm!) İşte bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir Bundan önce onları ne sen biliyordun ne de kavmin O halde sabret Çünkü iyi sonuç (sabredip) sakınanlarındır
50 Âd kavmine de kardeşleri Hûd'u (gönderdik) Dedi fakat: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin Sizin O'ndan diğer tanrınız yoktur Siz yalan uyduranlardan başka biri değilsiniz
51 Ey kavmim! Ben, ona (peygamberliğe) karşılık sizden bir ödenti istemiyorum Benim ücretim, beni yaratandan başkasına ait değildir Hâla aklınızı kullanmıyor musunuz?
52 Ey kavmim! Rabbinizden bağış dileyin; sonra da O'na tevbe edin ancak, üzerinize göğü (yağmuru) bol bol göndersin ve kuvvetinize şiddet katsın Günah işleyerek (Allah'tan) yüz çevirmeyin
53 Dediler oysa: Ey Hûd! Sen bize açık bir mucize getirmedin, biz de senin sözünle tanrılarımızı bırakacak değiliz ve biz sana iman edecek de değiliz
54 Biz Tanrılarımızdan biri seni kötü çarpmış!demekten başka bir laf söylemeyiz! (Hûd) dedi ama: Ben Allah'ı şahit tutuyorum; siz de tanık olun oysa ben sizin iki taraflı koştuklarınızdan uzağım
55 O'ndan diğer (taptıklarınızın hepsinden uzağım) Haydi hepiniz bana kapan kurun; sonradan da bana mühlet vermeyin!
56 Ben, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a dayandım Çünkü yürüyen hiçbir varlık yoktur ki, O, onun perçeminden tutmuş olmasın Şüphesiz Rabbim doğrudan doğruya yoldadır
57 Eğer yüz çevirirseniz şüphesiz ki benimle size gönderileni size bildirdim Rabbim (dilerse) sizden başka bir kavmi yerinize getirir de O'na hiçbir hasar veremezsiniz Çünkü benim Rabbim her şeyi gözetendir
58 Emrimiz gelince, Hûd'u ve onunla beraber iman edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık, onları ağır bir azaptan kurtuluşa erdirdik
59 İşte Âd (kavmi) Rablerinin âyetlerini inkâr ettiler; O'nun peygamberlerine âsi oldular ve inatçı her zorbanın emrine uydular
60 Onlar keza bu dünyada ayrıca de kıyamet gününde lânete tâbi tutuldular Biliniz fakat, Ad (kavmi) Rablerini inkâr ettiler (Şunu da) bilin ki Hûd'un kavmi Âd, Allah'ın rahmetinden uzak kılındı
61 Semûd kavmine de kardeşleri Sâlih'i (gönderdik) Dedi fakat: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin Sizin O'ndan başka tanrınız yoktur O sizi yerden (topraktan) yarattı Ve sizi orada yaşattı O halde O'ndan mağfiret isteyin; sonradan da O'na tevbe edin Çünkü Rabbim (kullarına) çok yakındır, (dualarını) kabul edendir
62 Dediler ancak: Ey Sâlih! Sen bundan önce içimizde ümit beslenen birisiydin (Derhal) babalarımızın taptıklarına tapmaktan bizi engelliyor musun? Açıkçası biz, bizi kendisine (kulluğa) çağırdığın şeyden ciddi bir kesin olmama içindeyiz
63 (Sâlih) dedi ki: Ey kavmim! Eğer ben Rabbimden (bahşedilen) anlaşılır biçimde bir kanıt üzerinde isem ve O bana kendinden bir rahmet (peygamberlik) vermişse, buna ne dersiniz? Bu şart karşı O'na âsi olursam beni Allah'tan (O'nun azabından) kim korur? O vakit siz de bana ziyan vermekten fazla bir şey yapamazsınız
64 Ey kavmim! İşte size mucize olarak Allah'ın devesi Onu bırakın, Allah'ın arzında yesin (içsin) Ona musibet dokundurmayın; daha sonra sizi yakın bir azap yakalar
65 Lakin Semûd kavmi o deveyi, ayaklarını keserek öldürdüler Sâlih dedi ki: Yurdunuzda üç gün daha yaşayın (sonradan helâk olacaksınız)!Bu laf, yalanlanamayan bir tehdit idi
66 Emrimiz gelince, Sâlih'i ve onunla beraber iman edenleri, bizden bir rahmet olarak (azaptan) ve o günün zilletinden kurtardık Kuşkusuz Rabbin kuvvetlidir, (her şeye) galip gelendir
67 Zulmedenleri de o dehşet ses yakaladı ve yurtlarında diz üstü çökekaldılar
68 Sözde orada hiç oturmamışlardı Biliniz ancak, Semûd kavmi sahiden Rablerini inkâr ettiler Yine bilesiniz ancak, Semûd kavmi (Allah'ın rahmetinden) uzakta kılındı
69 Andolsun fakat elçilerimiz (melekler) İbrahim'e müjde getirdiler ve: Selamlama (sana)dediler O da: (Size de) selamdedi ve hemencecik kızartılmış bir buzağı getirdi
70 Ellerini yemeğe uzatmadıklarını görünce, onları yadırgadı ve onlardan dolayı içine bir korku düştü Dediler ki: Korkma! (biz melekleriz) Lût kavmine gönderildik
71 O esnada hanımı ayakta idi ve (bu sözleri duyunca) güldü Ona da İshak'ı, İshak'ın peşinde da Ya'kub'u müjdeledik
72 (İbrahim'in karısı Olacak şey değil! Ben bir kocakarı, bu kocam da bir yaşlı iken çocuk mu doğuracağım? Bu doğrusu şaşırtıcı bir şey! dedi
73 () dediler ki: Allah'ın emrine şaşıyor musun? Ey konut halkı! Allah'ın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizdedir Şüphesiz Ki O, övülmeye lâyıktır, iyiliği boldur
74 İbrahim'den dehşet gidip kendisine müjde gelince, Lût kavmi hakkında (yaklaşık olarak) bizimle mücadeleye başladı
75 İbrahim cidden yumuşak huylu, bağrı yanık, kendisini Allah'a vermiş biri idi
76 ( dediler fakat): Ey İbrahim! Bundan vazgeç Çünkü Rabbinin (azap) emri gelmiştir Ve onlara, geri çevrilmez bir azap mutlaka gelecektir!
77 Elçilerimiz Lût'a gelince, (Lût) onların yüzünden üzüldü ve onlardan nedeniyle içi daraldı da Bu, çetin bir gündürdedi
78 Lût'un kavmi, koşarak onun yanında geldiler Daha önce de o kötü işleri yapmaktaydılar (Lût): Ey kavmim! İşte şunlar kızlarımdır (onlarla evlenin); sizin için onlar daha temizdir Allah'tan korkun ve misafirlerimin önünde beni rezil etmeyin! İçinizde aklı başında bir adam yok mu!dedi
79 Dediler ki: Senin kızlarında bizim bir hakkımız olmadığını biliyorsun Ve sen bizim ne istediğimizi elbette bilirsin
80 (Lût Keşke benim size aleyhinde (koyacak) bir gücüm olsaydı veya güçlü bir kaleye sığınabilseydim! dedi
81 () dediler ama: Ey Lût! Biz Rabbinin elçileriyiz Onlar sana asla dokunamazlar Sen gecenin bir kısmında ailenle (yola çıkıp) yürü Karından diğer sizden hiçbiri geride kalmasın Çünkü onlara gelecek olan (azap) şüphesiz ona da isabet edecektir Onlara vâdolunan (helâk) zamanı, sabah vaktidir Sabahtan yakın yok mi?
82 Emrimiz gelince, oranın altını üzerine getirdik ve üzerlerine (balçıktan) pişirilip istif edilmiş taşlar yağdırdık
83 (O taşlar Rabbin katında işaretlenerek (yağdırılmıştır) Onlar zalimlerden uzakta değildir
84 Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik) Dedi ama: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin! Sizin için ondan diğer tanrı yoktur Ölçüyü ve tartıyı eksik yapmayın Zira ben sizi hayır (ve bereket) içinde görüyorum Ve ben, gerçekte sizin için kuşatıcı bir günün azabından korkuyorum
85 Ve ey kavmim! Ölçüyü ve tartıyı adaletle yapın; insanlara eşyalarını yetersiz vermeyin; yeryüzünde bozguncular olarak dolaşmayın
86 Eğer mümin iseniz Allah'ın (helâlinden) bıraktığı (kâr) sizin için daha hayırlıdır Ben üzerinize bir bekçi değilim
87 Dediler fakat: Ey Şuayb! Babalarımızın taptıklarını (putları), yoksa mallarımız hususunda dilediğimizi yapmayı terketmemizi sana namazın mı emrediyor? Ama sen yumuşak huylu ve çok akıllısın!
88 Dedi ancak: Ey kavmim! Eğer benim, Rabbim göre (verilmiş) anlaşılır biçimde bir delilim varsa ve O bana kadar güzel bir rızık vermişse buna ne dersiniz? Size yasak ettiğim şeylerin aksini yaparak size tutarsız adet edinmek istemiyorum Ben yalnızca gücümün yettiği kadar ıslah etmek istiyorum Ama başarmam ama Allah'ın yardımı iledir Yalnız O'na dayandım ve yalnız O'na döneceğim
89 Ey kavmim! Sakın bana karşısında düşmanlığınız, Nuh kavminin veya Hûd kavminin, yoksa Sâlih kavminin başlarına gelenler gibi size de bir kötülük getirmesin! Lût kavmi de sizden uzak değildir
90 Rabbinizden bağışlanma dileyin; daha sonra O'na tevbe edin Belirli ancak Rabbim çok merhametlidir, (müminleri) fazla sever
91 Dediler ancak: Ey Şuayb! Söylediklerinin çoğunu anlamıyoruz ve içimizde seni cidden çelimsiz (âciz) görüyoruz! Eğer kabilen olmasa, seni mutlaka taşlayarak öldürürüz Sen bizden üstün değilsin
92 (Şuayb Ey kavmim dedi, size göre benim kabilem Allah'tan daha mı zinde ve kıymetli ancak, onu (Allah'ın emirlerini) arkanıza atıp unuttunuz Şüphesiz Ki Rabbim yapmakta olduklarınızı çepeçevre kuşatıcıdır
93 Ey kavmim! Elinizden geleni yapın! Ben de yapacağım! Kendisini rezil edecek azabın geleceği şahsın ve yalancının kim olduğunu yakında öğreneceksiniz! Bekleyin! Ben de sizinle beraber beklemekteyim
94 Emrimiz gelince, Şuayb'ı ve onunla beraber iman edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık; zulmedenleri ise dehşet bir şamata yakaladı da yurtlarında diz üstü çökekaldılar
95 Sözde orada hiç barınmamışlardı Biliniz ama, Semûd kavmi (Allah'ın rahmetinden) uzaktan olduğu gibi Medyen kavmi de uzaktan oldu
96 Andolsun oysa Musa'yı da mucizelerimizle ve açıkça bir delille gönderdik
97 Firavun'a ve onun ileri gelenlerine Ama onlar Firavun'un emrine uydular Oysa Firavun'un emri dürüst değildi
98 Firavun, kıyamet gününde kavminin önüne düşecek ve onları (çekip) ateşe götürecektir Varacakları yer ne kötü yerdir!
99 Onlar burada da, kıyamet gününde de lânete uğratıldılar (Onlara) verilen bu armağan ne kötü armağandır!
100 (Ey Muhammed!) İşte bu, (halkı helâk olmuş) memleketlerin haberlerindendir Biz onu sana anlatıyoruz; onlardan (bugüne dek izleri) kalan da vardır, biçilmiş ekin (gibi yok olan) da vardır
101 Onlara biz zulmetmedik; fakat, onlar kendilerine zulmettiler Rabbinin (azap) emri geldiğinde, Allah'ı bırakıp da taptıkları tanrıları, onlara hiçbir şey sağlamadı, ziyanlarını artırmaktan başka bir şeye yaramadı
102 Rabbin, haksızlık eden memleketleri (onların halkını) yakaladığında, onun yakalayışı işte böyle (şiddetlidir) Şüphesiz onun yakalaması öyle cefa vericidir, pek çetindir!
103 İşte bunda, ahiret azabından korkanlar için şüphesiz bir ibret vardır O gün bütün insanların bir araya toplandığı bir gündür ve o gün (bütün mahlûkatın) hazırlanmış bulunduğu bir gündür
104 Biz onu (kıyamet gününü) sadece sayılı bir müddete dek bekletiriz
105 O geldiği gün Allah'ın izni olmadan hiç kimse konuşamaz Onlardan kimi bedbahttır, kimi mutlu
106 Dertli olanlar ateştedirler, orada onların (o kadar feci) nefes alıp vermeleri vardır ki
107 Rabbinin dilediği hariç, (onlar) gökler ve yer durdukça o ateşte ebedî kalacaklardır Çünkü Rabbin, istediğini hakkıyla yapandır
108 Mutlu olanlara gelince, onlar da cennettedirler Rabbinin dilediği hariç, gökler ve yer durdukça onlar da orada ebedî kalacaklardır Bu (nimetler) bitmez, bitmez tükenmez bir lütuftur
109 O halde onların tapmakta oldukları şeylerden (bu şeylerin onları azaba götürdüğünden) şüphen olmasın Çünkü onlar fakat daha önce babalarının taptığı gibi tapıyorlar Biz onların (azaptan) nasiplerini mutlaka eksiksiz olarak vereceğiz
110 Andolsun biz Musa'ya Kitab'ı verdik; lakin onda ihtilaf edildi Eğer Rabbinden bir söz geçmemiş olsaydı, kesinlikle onların arasında hüküm verilmişti (ve işleri de bitirilmişti) Hiç Kuşkusuz onlar (Mekkeliler) de Kur'an hakkında derin bir tereddüd içindedirler
111 Kuşkusuz Rabbin, onların her birinin amellerinin karşılığını onlara tam olarak verecektir Çünkü Rabbin, onların yapmakta olduklarından haberdardır
112 O halde seninle beraber tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi doğrudan doğruya ol! Aşırı da gitmeyin Çünkü O, sizin yaptıklarınızı mükemmel görendir
113 Zulmedenlere meyletmeyin; sonra size alev dokunur (cehennemde yanarsınız) Sizin Allah'tan diğer dostlarınız yoktur Sonra (O'ndan da) destek göremezsiniz!
114 Gündüzün iki ucunda, gecenin de birincil saatlerinde namaz kıl Çünkü iyilikler kötülükleri (günahları) giderir Bu, nasihat almak isteyenlere bir hatırlatmadır
115 (Ey Muhammed!) Sabırlı ol, çünkü Allah güzel meslek yapanların mükâfatını zayi etmez
116 Sizden önceki asırlarda yeryüzünde (insanları) bozgunculuktan alıkoyacak erdemli kimseler bulunsaydı ya! Fakat onlardan, kurtuluşa erdirdiğimiz az bir kısmı müstesnadır (bunlar görevlerini yaptılar) Zulmedenler ise, kendilerine bahşedilen refahın peşine düştüler Zaten günahkâr idiler
117 Halkı iyi olduğu halde Rabbin, haksızlıkla memleketleri helâk etmez
118 Rabbin dileseydi bütün insanları bir tek ahali yapardı (Lakin) onlar ihtilafa düşmeye devam edecekler
119 Ancak Rabbinin merhamet ettikleri müstesnadır Zaten Rabbin onları bunun için yarattı Rabbinin, Andolsun oysa cehennemi tamamen ahali ve cinlerle dolduracağımsözü yerini buldu
120 Peygamberlerin haberlerinden senin kalbini (memnun etme ve) teskin edeceğimiz her haberi sana anlatıyoruz Bunda sana gerçeğin bilgisi, müminlere de bir öğüt ve bir uyarı gelmiştir
121 İman etmeyenlere de ama: Elinizden geleni yapın! Biz de (gerekeni) yapmaktayız!
122 Bekleyin! Şüphesiz biz de beklemekteyiz!
123 Göklerin ve yerin gaybı (sırrı) yalnız Allah'a aittir Her iş O'na döndürülür Böylece ise O'na kulluk et ve O'na dayan! Rabbin yaptıklarınızdan gafil değildir *
Hûd sûresi, 123 (yüzyirmiüç) âyet olup 12, 17 ve 114 âyetler Medine'de, diğerleri Mekke'de inmiştir 50 60 âyetlerde Arabistan halkına gönderilmiş peygamberlerden biri olan Hûd(a s)'ın hayatından bahsedildiği için sûreye bu ad verilmiştir Yunus sûresinden sonra inmiş olup onun devamı niteliğindedir İtikada ait esasları, Kur'an'ın mucize oluşunu, ahiretle ilgili meseleleri, sevap ve cezayı ve Hz Hûd'dan diğer Nuh, Salih, İbrahim, Lût, Şuayb ve Musa (a s) gibi peygamberlerin kıssalarını ihtiva etmektedir
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla
1 Elif Lâm Râ (Bu sana indirilen), hikmet sahibi (ve) her şeyden haberdar olan (Allah) kadar âyetleri sağlamlaştırılmış, daha sonra da belirli bir kitaptır
2 (De ama: Bu Kitap) Allah'tan başkasına ibadet etmemeniz için (indirildi) Hiç Kuşkusuz ben, onun kadar size (gönderilmiş) bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim
3 Ve Rabbinizden mağfiret dilemeniz, sonradan da ona tevbe etmeniz için (indirildi Eğer bu emrolunanları yaparsanız), Allah sizi, devir edilmiş bir süreye değin hoş bir şekilde yaşatır, fazlasını yapan herkese de iyiliğinin karşılığını verir Eğer yüz çevirirseniz, ben sizin başınıza gelecek büyük bir günün azabından korkarım
4 Dönüşünüz yalnız Allah'adır O, her şeye kadirdir
5 Bilesiniz fakat, onlar Peygamber'den, (düşmanlıklarını) gizlemeleri için göğüslerini çevirirler (gönüllerinden geçeni gizlerler) İyi bilin ama, onlar elbiselerine büründükleri zaman dahi, Allah onların gizlediklerini de, açığa çıkardıklarını da bilir Çünkü O, kalplerin özünü bilendir
6 Yeryüzünde yürüyen her canlının rızkı, yalnızca Allah'ın üzerinedir Allah o canlının durduğu yeri ve sonunda bırakılacağı mekanı bilir (Bunların) hepsi açık bir kitapta (levhi mahfuz'da) dır
7 O, hanginizin amelinin daha hoş olacağı hususunda sizi imtihan etmek için, Arş'ı su üzerinde iken, gökleri ve yeri altı günde yaratandır Ant ederim oysa, (Resûlüm!): Ölümden daha sonra belirlenmiş diriltileceksinizdesen, kâfir olanlar hemen Bu, açık bir büyüden diğer bir şey değildirderler
8 Andolsun, eğer biz onlardan azabı sayılı bir süreye dek ertelesek, mutlaka Onun gelmesini engelleyen nedir?derler Bilesiniz fakat, kendilerine cefa geldiği gün, yeniden onlardan uzaklaştırılacak değildir Ve alay etmekte oldukları şey, onları çepeçevre kuşatacaktır
9 Eğer insana tarafımızdan bir rahmet (nimet) tattırır da sonra bunu ondan çekip alırsak, en ince ayrıntısına kadar ümitsiz ve nankör olur
10 Eğer kendisine dokunan bir zarardan sonra ona bir nimet tattırırsak, kuşkusuz Kötülükler benden gittider Çünkü o (bunu derken) şımarıktır, kibirlidir
11 Ancak (musibetlere) sabredip güzel meslek yapanlar böyle değildir İşte onlar için bir bağış ve bir büyük mükâfat vardır
12 Şayet de sen (müşriklerin Ona (gökten) bir define indirilseydi veya onunla beraber bir melek gelseydi!demelerinden ötürü sana vahyolunan âyetlerin bir kısmını (duyurmayı) terk edeceksin ve bu yüzden ruhun daralacaktır (İyi bil oysa) sen oysa bir uyarıcısın Allah ise her şeye vekîldir
13 Yahut, Onu (Kur'an'ı) kendisi uydurdumu diyorlar? De ama: Eğer dürüst iseniz Allah'tan başka çağırabildiklerinizi (yardıma) çağırın da siz de onun gibi uydurulmuş on sûre getirin
14 Eğer (onlar) size yanıt veremiyorlarsa, bilin oysa, o ancak Allah'ın ilmiyle indirilmiştir ve O'ndan başka tanrı yoktur Artık siz müslüman oluyor musunuz?
15 Kim, (yalnız) dünya hayatını ve zinetini istemekte ise, işlerinin karşılığını orada onlara tamamiyle veririz ve orada onlar hiçbir zarara uğratılmazlar
16 İşte onlar, ahirette kendileri için ateşten başka hiçbir şeyleri olmayan kimselerdir; (dünyada) yaptıkları da nafile gitmiştir; yapmakta oldukları şeyler (zaten) bâtıldır
17 Rabbin göre (gelmiş) açık bir delile dayanan ve kendisini Rabbinden bir şahidin izlediği, hem kendisinden önce, bir önder ve bir rahmet olarak Musa'nın Kitab'ı (elinde) bulunan kimse (inkârcılar gibi) midir? Çünkü bunlar ona (Kur'an'a) inanırlar Zümrelerden hangisi onu inkâr ederse işte cehennem ateşi onun varacağı yerdir, bundan şüphen olmasın; zira bu, senin Rabbin kadar bildirilmiş gerçektir; ama insanların birçok inanmazlar
18 Kim Allah'a karşı yalan uydurandan daha zalim olabilir? Onlar (kıyamet gününde) Rablerine talep edilecekler, şahitler de: İşte bunlar Rablerine karşı yalan söyleyenlerdir, diyecekler Bilin ama, Allah'ın lâneti zalimlerin üzerinedir!
19 Onlar, (insanları) Allah'ın yolundan alıkoyan ve onu eğri uygulamak isteyenlerdir Ahireti inkâr edenler de onlardır
20 Onlar yeryüzünde (Allah'ı) âciz bırakacak değillerdir; onların Allah'tan başka (yardım isteyecekleri) dostları da yoktur Onların azabı kat kat olacaktır Çünkü onlar (gerçekleri) ne görebiliyorlar ne de kulak veriyorlardı
21 İşte onlar kendilerini ziyana uğrattılar Uydurmakta oldukları şeyler de kendilerinden kaybolup gitti
22 Kuşkusuz onlar, ahirette en çok ziyana uğrayanlardır
23 İnanıp da hoş işler yapan ve Rablerine gönülden boyun eğenlere gelince, işte onlar cennet ehlidir Onlar orada ebedî kalırlar
24 Bu iki zümrenin (müminlerle kâfirlerin) durumu, kör ve sağır ile görebilen ve işiten kimseler gibidir Bunların hali hiç eşdeğer olur mu? Hâla ibret almıyor musunuz?
25 Andolsun, biz Nuh'u kavmine elçi gönderdik Onlara: Ben (dedi), sizin için açıkça bir uyarıcıyım
26 Allah'tan başkasına tapmayın! Ben, size (gelecek) elem verici bir günün azabından korkuyorum
27 Kavminden ileri gelen kâfirler dediler ki: Biz seni yalnızca bizim gibi bir insan olarak görüyoruz Bizden, kolay görüşle hareket eden daha aşağı tabakamızdan başkasının sana uyduğunu görmüyoruz Ve sizin bize karşı bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz Bilakis sizin yalancılar olduğunuzu düşünüyoruz
28 (Nuh) dedi fakat: Ey kavmim! Eğer ben Rabbim tarafından (bildirilen) açık bir kanıt üstünde isem ve O bana kendi katından bir rahmet vermiş de bu size sıcacık tutulmuşsa, buna ne dersiniz? Siz onu istemediğiniz halde biz sizi ona zorlayacak mıyız?
29 Ey kavmim! Allah'ın emirlerini bildirmeye karşılık sizden herhangi bir mülk istemiyorum Benim mükâfatım ancak Allah'a aittir Ben iman edenleri kovacak değilim; çünkü onlar Rablerine kavuşacaklardır Fakat ben sizi, bilgisizce davranan bir topluluk olarak görüyorum
30 Ey kavmim! Ben onları kovarsam, beni Allah'tan (onun azabından) kim korur? Düşünmüyor musunuz?
31 Ben size: Allah'ın hazineleri benim yanımdadırdemiyorum, gaybı da bilmem Ben bir meleğimde demiyorum, sizin gözlerinizin hor gördüğü kimseler için, Allah onlara asla bir hayır vermeyecektirdiyemem Onların kalplerinde olanı, Allah daha iyi bilir Onları kovduğum takdirde ben aslında zalimlerden olurum
32 Dediler fakat: Ey Nuh! Bizimle çaba ettin ve bize karşı mücadelede fazla ileri gittin Eğer doğrulardan isen, kendisiyle bizi tehdit ettiğini (azabı) bize getir!
33 (Nuh) dedi oysa: Onu size ama dilerse Allah getirir Ve siz (Allah'ı) âciz bırakacak değilsiniz
34 Eğer Allah sizi azdırmak istiyorsa, ben size nasihat devretmek istesem de, öğüdüm size üstünlük vermez (Çünkü) O sizin Rabbinizdir Ve (nihayet) O'na döndürüleceksiniz
35 (Resûlüm!) Yoksa, Bunu uydurdumu diyorlar? De fakat: Eğer onu uydurduysam günahım bana aittir Ama ben sizin işlediğiniz günahtan uzağım
36 Nuh'a vahyolundu fakat: Kavminden iman etmiş olanlardan başkası artık (sana) asla inanmayacak Öyle ise onların işlemekte olduklarından (günahlardan) nedeniyle üzülme
37 Gözlerimizin önünde ve vahyimiz (emrimiz) gereğince gemiyi yap ve zulmedenler hakkında bana (bir şey) söyleme! Onlar mutlaka boğulacaklardır!
38 Nuh gemiyi yapıyor, kavminden ileri gelenler ise, yanında her uğradıkça onunla alay ediyorlardı Dedi oysa: Eğer bizimle alay ediyorsanız, iyi bilin fakat siz nasıl alay ediyorsanız biz de sizinle alay edeceğiz!
39 Kendisini rezil edecek azabın kime geleceğini ve aralıksız bir azabın kimin başına ineceğini yakında bileceksiniz
40 Nihayet emrimiz gelip de sular coşup yükselmeye başlayınca Nuh'a dedik oysa: (Canlı çeşitlerinin) her birinden iki benzer ile (boğulacağına dair) karşısında söz geçmiş olanlar dıştan aileni ve iman edenleri gemiye yükle!Zaten onunla beraber böylece azı iman etmişti
41 (Nuh) dedi ama: Gemiye binin! Onun yüzüp gitmesi de, durması da Allah'ın adıyladır Hiç Kuşkusuz Rabbim fazla bağışlayan, pek esirgeyendir
42 Gemi, dağlar gibi dalgalar aralarında onları götürüyordu Nuh, gemiden uzakta yer alan oğluna: Yavrucuğum! (Sen de) bizimle beraber bin, kâfirlerle beraber olma! diye seslendi
43 Oğlu: Beni sudan koruyacak bir dağa sığınacağım, dedi (Nuh): Bugün Allah'ın emrinden (azabından), merhamet sahibi Allah'tan başka koruyacak kimse yokturdedi Aralarına dalga girdi, böylece o da boğulanlardan oldu
44 (Nihayet) Ey yer suyunu yut! Ve ey gök (suyunu) tut!denildi Su çekildi; iş bitirildi; (gemi de) Cûdî (dağının) üzerine yerleşti Ve: O zalimler topluluğunun canı cehenneme!denildi
45 Nuh Rabbine dua edip dedi oysa: Ey Rabbim! Şüphesiz oğlum da ailemdendir Senin vâdin ise muhakkak haktır Sen hakimler hakimisin
46 Allah buyurdu ama: Ey Nuh! O katiyen senin ailenden değildir Çünkü onun yaptığı fena bir iştir O halde hakkında alim olmayan bir şeyi benden isteme! Ben sana cahillerden olmamanı tavsiye ederim
47 Nuh dedi ama: Ey Rabbim! Ben senden hakkında bilgim olmayan şeyi istemekten sana sığınırım Eğer beni bağışlamaz ve esirgemezsen, ben ziyana uğrayanlardan olurum!
48 Denildi ancak: Ey Nuh! Sana ve seninle beraber olan ümmetlere bizden selamlama ve bereketlerle (gemiden) in! Kendilerini (dünyada) faydalandıracağımız, sonradan da bizden kendilerine elem verici bir azabın dokunacağı ümmetler de olacaktır
49 (Resûlüm!) İşte bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir Bundan önce onları ne sen biliyordun ne de kavmin O halde sabret Çünkü iyi sonuç (sabredip) sakınanlarındır
50 Âd kavmine de kardeşleri Hûd'u (gönderdik) Dedi fakat: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin Sizin O'ndan diğer tanrınız yoktur Siz yalan uyduranlardan başka biri değilsiniz
51 Ey kavmim! Ben, ona (peygamberliğe) karşılık sizden bir ödenti istemiyorum Benim ücretim, beni yaratandan başkasına ait değildir Hâla aklınızı kullanmıyor musunuz?
52 Ey kavmim! Rabbinizden bağış dileyin; sonra da O'na tevbe edin ancak, üzerinize göğü (yağmuru) bol bol göndersin ve kuvvetinize şiddet katsın Günah işleyerek (Allah'tan) yüz çevirmeyin
53 Dediler oysa: Ey Hûd! Sen bize açık bir mucize getirmedin, biz de senin sözünle tanrılarımızı bırakacak değiliz ve biz sana iman edecek de değiliz
54 Biz Tanrılarımızdan biri seni kötü çarpmış!demekten başka bir laf söylemeyiz! (Hûd) dedi ama: Ben Allah'ı şahit tutuyorum; siz de tanık olun oysa ben sizin iki taraflı koştuklarınızdan uzağım
55 O'ndan diğer (taptıklarınızın hepsinden uzağım) Haydi hepiniz bana kapan kurun; sonradan da bana mühlet vermeyin!
56 Ben, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a dayandım Çünkü yürüyen hiçbir varlık yoktur ki, O, onun perçeminden tutmuş olmasın Şüphesiz Rabbim doğrudan doğruya yoldadır
57 Eğer yüz çevirirseniz şüphesiz ki benimle size gönderileni size bildirdim Rabbim (dilerse) sizden başka bir kavmi yerinize getirir de O'na hiçbir hasar veremezsiniz Çünkü benim Rabbim her şeyi gözetendir
58 Emrimiz gelince, Hûd'u ve onunla beraber iman edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık, onları ağır bir azaptan kurtuluşa erdirdik
59 İşte Âd (kavmi) Rablerinin âyetlerini inkâr ettiler; O'nun peygamberlerine âsi oldular ve inatçı her zorbanın emrine uydular
60 Onlar keza bu dünyada ayrıca de kıyamet gününde lânete tâbi tutuldular Biliniz fakat, Ad (kavmi) Rablerini inkâr ettiler (Şunu da) bilin ki Hûd'un kavmi Âd, Allah'ın rahmetinden uzak kılındı
61 Semûd kavmine de kardeşleri Sâlih'i (gönderdik) Dedi fakat: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin Sizin O'ndan başka tanrınız yoktur O sizi yerden (topraktan) yarattı Ve sizi orada yaşattı O halde O'ndan mağfiret isteyin; sonradan da O'na tevbe edin Çünkü Rabbim (kullarına) çok yakındır, (dualarını) kabul edendir
62 Dediler ancak: Ey Sâlih! Sen bundan önce içimizde ümit beslenen birisiydin (Derhal) babalarımızın taptıklarına tapmaktan bizi engelliyor musun? Açıkçası biz, bizi kendisine (kulluğa) çağırdığın şeyden ciddi bir kesin olmama içindeyiz
63 (Sâlih) dedi ki: Ey kavmim! Eğer ben Rabbimden (bahşedilen) anlaşılır biçimde bir kanıt üzerinde isem ve O bana kendinden bir rahmet (peygamberlik) vermişse, buna ne dersiniz? Bu şart karşı O'na âsi olursam beni Allah'tan (O'nun azabından) kim korur? O vakit siz de bana ziyan vermekten fazla bir şey yapamazsınız
64 Ey kavmim! İşte size mucize olarak Allah'ın devesi Onu bırakın, Allah'ın arzında yesin (içsin) Ona musibet dokundurmayın; daha sonra sizi yakın bir azap yakalar
65 Lakin Semûd kavmi o deveyi, ayaklarını keserek öldürdüler Sâlih dedi ki: Yurdunuzda üç gün daha yaşayın (sonradan helâk olacaksınız)!Bu laf, yalanlanamayan bir tehdit idi
66 Emrimiz gelince, Sâlih'i ve onunla beraber iman edenleri, bizden bir rahmet olarak (azaptan) ve o günün zilletinden kurtardık Kuşkusuz Rabbin kuvvetlidir, (her şeye) galip gelendir
67 Zulmedenleri de o dehşet ses yakaladı ve yurtlarında diz üstü çökekaldılar
68 Sözde orada hiç oturmamışlardı Biliniz ancak, Semûd kavmi sahiden Rablerini inkâr ettiler Yine bilesiniz ancak, Semûd kavmi (Allah'ın rahmetinden) uzakta kılındı
69 Andolsun fakat elçilerimiz (melekler) İbrahim'e müjde getirdiler ve: Selamlama (sana)dediler O da: (Size de) selamdedi ve hemencecik kızartılmış bir buzağı getirdi
70 Ellerini yemeğe uzatmadıklarını görünce, onları yadırgadı ve onlardan dolayı içine bir korku düştü Dediler ki: Korkma! (biz melekleriz) Lût kavmine gönderildik
71 O esnada hanımı ayakta idi ve (bu sözleri duyunca) güldü Ona da İshak'ı, İshak'ın peşinde da Ya'kub'u müjdeledik
72 (İbrahim'in karısı Olacak şey değil! Ben bir kocakarı, bu kocam da bir yaşlı iken çocuk mu doğuracağım? Bu doğrusu şaşırtıcı bir şey! dedi
73 () dediler ki: Allah'ın emrine şaşıyor musun? Ey konut halkı! Allah'ın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizdedir Şüphesiz Ki O, övülmeye lâyıktır, iyiliği boldur
74 İbrahim'den dehşet gidip kendisine müjde gelince, Lût kavmi hakkında (yaklaşık olarak) bizimle mücadeleye başladı
75 İbrahim cidden yumuşak huylu, bağrı yanık, kendisini Allah'a vermiş biri idi
76 ( dediler fakat): Ey İbrahim! Bundan vazgeç Çünkü Rabbinin (azap) emri gelmiştir Ve onlara, geri çevrilmez bir azap mutlaka gelecektir!
77 Elçilerimiz Lût'a gelince, (Lût) onların yüzünden üzüldü ve onlardan nedeniyle içi daraldı da Bu, çetin bir gündürdedi
78 Lût'un kavmi, koşarak onun yanında geldiler Daha önce de o kötü işleri yapmaktaydılar (Lût): Ey kavmim! İşte şunlar kızlarımdır (onlarla evlenin); sizin için onlar daha temizdir Allah'tan korkun ve misafirlerimin önünde beni rezil etmeyin! İçinizde aklı başında bir adam yok mu!dedi
79 Dediler ki: Senin kızlarında bizim bir hakkımız olmadığını biliyorsun Ve sen bizim ne istediğimizi elbette bilirsin
80 (Lût Keşke benim size aleyhinde (koyacak) bir gücüm olsaydı veya güçlü bir kaleye sığınabilseydim! dedi
81 () dediler ama: Ey Lût! Biz Rabbinin elçileriyiz Onlar sana asla dokunamazlar Sen gecenin bir kısmında ailenle (yola çıkıp) yürü Karından diğer sizden hiçbiri geride kalmasın Çünkü onlara gelecek olan (azap) şüphesiz ona da isabet edecektir Onlara vâdolunan (helâk) zamanı, sabah vaktidir Sabahtan yakın yok mi?
82 Emrimiz gelince, oranın altını üzerine getirdik ve üzerlerine (balçıktan) pişirilip istif edilmiş taşlar yağdırdık
83 (O taşlar Rabbin katında işaretlenerek (yağdırılmıştır) Onlar zalimlerden uzakta değildir
84 Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik) Dedi ama: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin! Sizin için ondan diğer tanrı yoktur Ölçüyü ve tartıyı eksik yapmayın Zira ben sizi hayır (ve bereket) içinde görüyorum Ve ben, gerçekte sizin için kuşatıcı bir günün azabından korkuyorum
85 Ve ey kavmim! Ölçüyü ve tartıyı adaletle yapın; insanlara eşyalarını yetersiz vermeyin; yeryüzünde bozguncular olarak dolaşmayın
86 Eğer mümin iseniz Allah'ın (helâlinden) bıraktığı (kâr) sizin için daha hayırlıdır Ben üzerinize bir bekçi değilim
87 Dediler fakat: Ey Şuayb! Babalarımızın taptıklarını (putları), yoksa mallarımız hususunda dilediğimizi yapmayı terketmemizi sana namazın mı emrediyor? Ama sen yumuşak huylu ve çok akıllısın!
88 Dedi ancak: Ey kavmim! Eğer benim, Rabbim göre (verilmiş) anlaşılır biçimde bir delilim varsa ve O bana kadar güzel bir rızık vermişse buna ne dersiniz? Size yasak ettiğim şeylerin aksini yaparak size tutarsız adet edinmek istemiyorum Ben yalnızca gücümün yettiği kadar ıslah etmek istiyorum Ama başarmam ama Allah'ın yardımı iledir Yalnız O'na dayandım ve yalnız O'na döneceğim
89 Ey kavmim! Sakın bana karşısında düşmanlığınız, Nuh kavminin veya Hûd kavminin, yoksa Sâlih kavminin başlarına gelenler gibi size de bir kötülük getirmesin! Lût kavmi de sizden uzak değildir
90 Rabbinizden bağışlanma dileyin; daha sonra O'na tevbe edin Belirli ancak Rabbim çok merhametlidir, (müminleri) fazla sever
91 Dediler ancak: Ey Şuayb! Söylediklerinin çoğunu anlamıyoruz ve içimizde seni cidden çelimsiz (âciz) görüyoruz! Eğer kabilen olmasa, seni mutlaka taşlayarak öldürürüz Sen bizden üstün değilsin
92 (Şuayb Ey kavmim dedi, size göre benim kabilem Allah'tan daha mı zinde ve kıymetli ancak, onu (Allah'ın emirlerini) arkanıza atıp unuttunuz Şüphesiz Ki Rabbim yapmakta olduklarınızı çepeçevre kuşatıcıdır
93 Ey kavmim! Elinizden geleni yapın! Ben de yapacağım! Kendisini rezil edecek azabın geleceği şahsın ve yalancının kim olduğunu yakında öğreneceksiniz! Bekleyin! Ben de sizinle beraber beklemekteyim
94 Emrimiz gelince, Şuayb'ı ve onunla beraber iman edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık; zulmedenleri ise dehşet bir şamata yakaladı da yurtlarında diz üstü çökekaldılar
95 Sözde orada hiç barınmamışlardı Biliniz ama, Semûd kavmi (Allah'ın rahmetinden) uzaktan olduğu gibi Medyen kavmi de uzaktan oldu
96 Andolsun oysa Musa'yı da mucizelerimizle ve açıkça bir delille gönderdik
97 Firavun'a ve onun ileri gelenlerine Ama onlar Firavun'un emrine uydular Oysa Firavun'un emri dürüst değildi
98 Firavun, kıyamet gününde kavminin önüne düşecek ve onları (çekip) ateşe götürecektir Varacakları yer ne kötü yerdir!
99 Onlar burada da, kıyamet gününde de lânete uğratıldılar (Onlara) verilen bu armağan ne kötü armağandır!
100 (Ey Muhammed!) İşte bu, (halkı helâk olmuş) memleketlerin haberlerindendir Biz onu sana anlatıyoruz; onlardan (bugüne dek izleri) kalan da vardır, biçilmiş ekin (gibi yok olan) da vardır
101 Onlara biz zulmetmedik; fakat, onlar kendilerine zulmettiler Rabbinin (azap) emri geldiğinde, Allah'ı bırakıp da taptıkları tanrıları, onlara hiçbir şey sağlamadı, ziyanlarını artırmaktan başka bir şeye yaramadı
102 Rabbin, haksızlık eden memleketleri (onların halkını) yakaladığında, onun yakalayışı işte böyle (şiddetlidir) Şüphesiz onun yakalaması öyle cefa vericidir, pek çetindir!
103 İşte bunda, ahiret azabından korkanlar için şüphesiz bir ibret vardır O gün bütün insanların bir araya toplandığı bir gündür ve o gün (bütün mahlûkatın) hazırlanmış bulunduğu bir gündür
104 Biz onu (kıyamet gününü) sadece sayılı bir müddete dek bekletiriz
105 O geldiği gün Allah'ın izni olmadan hiç kimse konuşamaz Onlardan kimi bedbahttır, kimi mutlu
106 Dertli olanlar ateştedirler, orada onların (o kadar feci) nefes alıp vermeleri vardır ki
107 Rabbinin dilediği hariç, (onlar) gökler ve yer durdukça o ateşte ebedî kalacaklardır Çünkü Rabbin, istediğini hakkıyla yapandır
108 Mutlu olanlara gelince, onlar da cennettedirler Rabbinin dilediği hariç, gökler ve yer durdukça onlar da orada ebedî kalacaklardır Bu (nimetler) bitmez, bitmez tükenmez bir lütuftur
109 O halde onların tapmakta oldukları şeylerden (bu şeylerin onları azaba götürdüğünden) şüphen olmasın Çünkü onlar fakat daha önce babalarının taptığı gibi tapıyorlar Biz onların (azaptan) nasiplerini mutlaka eksiksiz olarak vereceğiz
110 Andolsun biz Musa'ya Kitab'ı verdik; lakin onda ihtilaf edildi Eğer Rabbinden bir söz geçmemiş olsaydı, kesinlikle onların arasında hüküm verilmişti (ve işleri de bitirilmişti) Hiç Kuşkusuz onlar (Mekkeliler) de Kur'an hakkında derin bir tereddüd içindedirler
111 Kuşkusuz Rabbin, onların her birinin amellerinin karşılığını onlara tam olarak verecektir Çünkü Rabbin, onların yapmakta olduklarından haberdardır
112 O halde seninle beraber tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi doğrudan doğruya ol! Aşırı da gitmeyin Çünkü O, sizin yaptıklarınızı mükemmel görendir
113 Zulmedenlere meyletmeyin; sonra size alev dokunur (cehennemde yanarsınız) Sizin Allah'tan diğer dostlarınız yoktur Sonra (O'ndan da) destek göremezsiniz!
114 Gündüzün iki ucunda, gecenin de birincil saatlerinde namaz kıl Çünkü iyilikler kötülükleri (günahları) giderir Bu, nasihat almak isteyenlere bir hatırlatmadır
115 (Ey Muhammed!) Sabırlı ol, çünkü Allah güzel meslek yapanların mükâfatını zayi etmez
116 Sizden önceki asırlarda yeryüzünde (insanları) bozgunculuktan alıkoyacak erdemli kimseler bulunsaydı ya! Fakat onlardan, kurtuluşa erdirdiğimiz az bir kısmı müstesnadır (bunlar görevlerini yaptılar) Zulmedenler ise, kendilerine bahşedilen refahın peşine düştüler Zaten günahkâr idiler
117 Halkı iyi olduğu halde Rabbin, haksızlıkla memleketleri helâk etmez
118 Rabbin dileseydi bütün insanları bir tek ahali yapardı (Lakin) onlar ihtilafa düşmeye devam edecekler
119 Ancak Rabbinin merhamet ettikleri müstesnadır Zaten Rabbin onları bunun için yarattı Rabbinin, Andolsun oysa cehennemi tamamen ahali ve cinlerle dolduracağımsözü yerini buldu
120 Peygamberlerin haberlerinden senin kalbini (memnun etme ve) teskin edeceğimiz her haberi sana anlatıyoruz Bunda sana gerçeğin bilgisi, müminlere de bir öğüt ve bir uyarı gelmiştir
121 İman etmeyenlere de ama: Elinizden geleni yapın! Biz de (gerekeni) yapmaktayız!
122 Bekleyin! Şüphesiz biz de beklemekteyiz!
123 Göklerin ve yerin gaybı (sırrı) yalnız Allah'a aittir Her iş O'na döndürülür Böylece ise O'na kulluk et ve O'na dayan! Rabbin yaptıklarınızdan gafil değildir *