zeberus1234
Yeni Üye
Hz Alinin Kahramanlığı
Ahzap Savaşı’nın en hassas ve tarihş kesitlerinden biri, Hz Ali (as)’ın Amr b Abduved ile yaptığı dovuştur
Tarih kitapları bu konuyu şoyle işlemişlerdir: İslam duşmanları, Arapların en guclulerini Muslumanlarla savaşmaları icin bir araya toplamışlardı Onlar arasında ozellikle “Amr b Abdeved, İkrime b Ebu Cehil, Hubeyre, Nevfel ve Zirar gibi kahramanlık ve yiğitlikleriyle nam salmış savaş adamları da bulunuyordu
Zikredilen bu beş kişi, savaşın surduğu gunlerin birinde yakın dovuş icin hendeğin dar yerinden karşı tarafa gectiler Burası, Muslumanların kararg¡hına daha yakındı
Onların icerisinde en guclusu olan “Amr b Abduved, katıldığı savaşlarda buyuk tecrubeler ve zaferler kazanmış ve Arap toplumunda gururla anılmasını sağlamıştı O, Bedir Savaşı’na katılmış ve ağır yaralanmıştı Uhud Savaşı’na ise yarasından dolayı katılamamış ve uzuntusunu her fırsatta dile getirmişti Arapların icinde, “Amr b Abduved, bin savaşcıdan daha iyidir sozunu neredeyse bilmeyen yoktu O, bu savaşa psikolojik olarak hazırlandığı gibi, Muslumanların dikkatini cekmesi icin kendisine ozel altından zırh hazırlatmıştı
Kendisinden bu denli ovguyle soz edilen bu savaşcı kibirli bir h¡lde meydanda ¡deta govde gosterisi yapıyor, naralar atarak kendisiyle savaşmaya curet edecek birini istiyordu
“Ey Muslumanlar! Aranızda benimle savaşacak kimse yok mu? diye feryat ediyor, Muslumanlardan karşısına cıkan birinin olmadığını gorunce daha da kustahlaşıyordu Hatta İslam diniyle alay edecek kadar kuculerek Muslumanlara kahkaha altında kaba bir sesle şoyle sesleniyordu:
“ ‘Bizim olulerimiz cennete, muşriklerin oluleri de cehenneme gidecek’ diyen sizler değil misiniz?’ İcinizde yok mu oyle biri? Onu cennete gondereyim; ya da o beni cehenneme gondersin?
Bu sozleri yetmiyormuş gibi, bir taraftan da Muslumanları tahkir eden beyitler dizeliyordu:
“Benimle savaşacak yok mu diye,
Bağırmaktan boğazım patladı!
Şu anda oyle bir yerde duruyorum ki,
Kahramancıklar (bulunduğum yerde) durmaktan korkarlar
Şuphesiz ki yiğit insanların cesareti
En guzel odevlerindendir
Amr b Abduved’in yakışıksız narasından haberdar olan Peygamberi Ekrem (saa), İslam askerlerinden birinin, Muslumanları onun şerrinden kurtarması icin emir verdi Ancak her zor işte olduğu gibi Hz Ali b Ebu Talib (as)’ın dışında kimse boyle zor bir gorevi kabul etmedi Resulullah (saa), Hz Ali (as) gonullu olarak ileri cıktığında nasihatte bulundu ve kendisine hayatş bir olayda taktikler verdi
“Karşında carpışacak kimsenin, Amr b Abduved olduğunu unutma ve
Hz Ali (as) ise, fedak¡rlığını ve cesaretini bir kez daha tescil etme fırsatı bulmuş ve hic duşunmeden şoyle seslenmişti: “Ben savaşa hazırım, karşımdaki Amr bile olsa
Bunun uzerine Peygamber (saa) ona yakınına gelmesini buyurdu Kendi sarığını başına sarıp ozel kılıcı Zulfik¡r’ı verdikten sonra onun icin şoyle duada bulundu: “Allah’ım! Bedir’de (amcam oğlu) Ubeyde b Haris’i, Uhud’da (amcam) Hamza’yı benden aldın Şimdi ise Ali b Ebu Talip meydanda Rabbim, beni tek başıma bırakma ve onu onden, arkadan, sağdan, soldan, yukarıdan ve aşağıdan koru
Hz Ali (as) hızla savaş meydanına doğru ilerleyerek heybetiyle yerini aldı Hz Ali (as) bir taraftan muthiş gorkemiyle, diğer taraftan da fasih ve akıcı diliyle Amr b Abduved’in rengini değiştirecek şiddette şiirler okuyordu
“Acele etme! Davetine karşılık veren
Cesur adam meydana geldi
Oyle biri ki, temiz niyetli ve basiretlidir
Doğruluğu, galip insanı kurtuluşa erdirir
Ağıt yakanların, feryatlarını cenazenin baş ucunda
Yukselteceğime inanıyorum
Oyle bir darbe indireceğim ki,
Yankısı savaş meydanlarında kalacak
Ve her yerde yayılacaktır
Resulullah (saa)’ın Hz Ali (as)’ı kendinden emin bir şekilde meydanda gormesi, nurlu gozlerine ışık getirmiş ve umitli bir ifadeyle tarihe kaydedilecek meşhur cumlesini işte boyle bir anda sahabelerine soylemişti: “İmanın butunuyle şirkin butunu karşı karşıyadır1
Hz Ali (as) ile Amr b Abduved arasında kısa ama hararetli bir konuşma gecmesi, iki Arap pehlivanının mucadelesinin ne denli zor gececeğinin habercisiydi
Amr, karşısına gecmeye cesaret edenin Hz Ali (as) olduğunu fark ettiğinde kendisini bu işten alıkoyacak cumleler sarf ediyordu:
“Ey Ali! Amcaların arasında sen pek de naciz bir savaşcısın Muslumanlar arasında senden buyuk başka bir kimse yok muydu? Ağzından sut kokusu gelmekteyken, kendini aslanın pencesine niye atıyorsun?
Hz Ali (as) ise, beklemeden kustah Amr b Abduved’e cevabını verdi: “Ey Amr! Boş konuşuyorsun Olumun benim elimden olacak ve toprağı senin kanınla boyayacağım
Ve dovuş başlamıştı Atağa ilk olarak kalkan Amr bin Abduved idi O, kılıcıyla Hz Ali (as)’ın başına buyuk bir darbe indirmek istese de, İmam savaş mahareti ve cevikliğiyle bu ağır darbeyi atlatmıştı Ne var ki, Amr’ın darbesi oyle ağır ve şiddetliydi ki, imamın zırhını ikiye bolmuş, başını yaralamıştı
Hz Ali (as) ise, hic beklemeden kendine ozgu bir taktikle catal kılıc Zulfikar’ı, Amr’ın atının ayaklarına doğru kuvvetlice savurdu Beklemedik hamle karşısında atı sendelemiş ve kendisini yerde bulmuştu Koca govdesiyle yere yığılıp kalmıştı
Bu sırada, savaş meydanını buyuk bir toz bulutu kaplamış, her iki tarafın askerleri de sesli duşunmeye başlamışlardı Bir taraftan Amr b Abduved gibi Arapların en buyuk pehlivanı, diğer taraftan da duşmanlarını iki darbeye fırsat kalmadan tek darbeyle olduren Hz Ali (as) Her iki taraf da bu carpışmanın, savaşın kaderini etkileyeceğini duşunduklerinde bakışları daha da keskinleşiyor, eller gokyuzune duaya kalkıyordu
Toz bulutu icerisinde yapılan kıyasıya mucadelede kimin ustunluk sağladığı belli olmazken, munafıklar Amr’ın, kendilerine en buyuk engel gordukleri Hz Ali (as)’ı oldurduğu hissine kapılmışlardı Onların bu zanları, Hz Ali (as)’ın tekbir sesine dek surdu Zira Hz Ali (as)’ın tekbir nidası, zaferin de habercisiydi
Hz Ali (as), toz bulutu icerisinde mubarek alnından suzulen kan damlaları ve ince bir tebessum ile ağır ağır İslam Peygamberi’ne doğru gelirken, Muslumanlar Şahı Merdan’ı tekbir nidalarıyla karşılıyorlardı
Toz yığını yavaş yavaş kalkarken, Amr’ın başsız bedeni meydanın orta yerinde gozukur olmuştu Muslumanlar akıllardan silinmeyecek bu tabloyu gormelerinden sonra, yuzlerindeki cesaret cizgileri daha da belirginleşmiş, ifadeleri daha da sertleşmişti
Şirk ordusu tarafındaysa, meşhur kahramanlarının cansız bedenini gormelerinden sonra urpertici bir sessizlik h¡kim olmuş, Mekke’den Medine’ye dek suren sevinc ve haykırışları, yerini gozle gorulen tedirginliğe ve endişeli bakışlara bırakmıştı
Hz Ali (as), muşrikleri bir kez daha umitsizliğe ve manevş cokuntuye mahkĞm etmişti Mutlak zafer parolasıyla gelen muşrikler, Amr’ın olduruleceğini hic de hesap etmemişlerdi Arapların meşhur pehlivanının olumu, şirk ordusuna tel¡fisi mumkun olmayan bir darbe indirmiş, umitlerini boşa cıkarmıştı
Bu zaferden dolayı sevincini izhar eden Resulullah (saa) Hz Ali (as)’a hitaben şoyle buyurdu: “Senin bu zaferin, Muhammed ummetinin amellerinin tumuyle kıyas edildiğinde, şuphesiz senin bu muthiş zaferin ağır gelecektir Cunku Amr’ın oldurulmesiyle, zilletin girmediği muşrik evi ve izzetin girmediği Musluman evi kalmamıştır2
Ehli Sunnet alimlerinden H¡kimi Nişaburş bu sozu başka bir tabirle şoyle naklediyor: “Ali b Ebu Talib’in Hendek gunu, Amr b Ahduved ile yaptığı savaş, ummetimin kıyamete kadar yapacağı amellerden daha ustundur3
Muşriklerin, Amr b Abduved’in golgesinde İslam’ı yok etme hedefiyle Medine sınırlarına kadar gelmeleri ve bitmez tukenmez ısrarlarının son bulması, yukarıdaki tarihş sozun hikmetini ortaya koymaya yetecektir Diğer taraftan bu hadisenin gercekleştiği zaman diliminde, İslam’ın yeni filizlenen bir din olması ve icinde barındırdığı munafıkların sinsi planlarının gercekleşememesi, bu zaferin ne denli oneme sahip olduğunu ortaya koymaktadır
Hz Ali (as)’ın hem Peygamber’in hayatı icerisinde, hem hayatından sonra defalarca İslam dinini yok olmaktan kurtardığını, boylelikle tarihş bir seyirle incelemiş olduk Peygamber’in Medine’ye hicret ettiğinde olum yatağında yatan, Bedir’de muşriklerin buyuklerini oldurerek şimşekleri ustunde toplayan, Uhud’da Muslumanlar muşriklerin cemberi altında kalmasıyla firar ederken Peygamber’in yanından ayrılmayıp, kendisini ona siper eden, Hayber’de Yahudilerin gecit vermez kalesini fetheden ve kapısını zırh olarak kullanan ondan başkası değildi Onun fedak¡rlık ve kahramanlıkları, ormanlar kalem, okyanuslar murekkep olsa yazmakla bitmez, bitirilemez
Ahzap Savaşı’nın en hassas ve tarihş kesitlerinden biri, Hz Ali (as)’ın Amr b Abduved ile yaptığı dovuştur
Tarih kitapları bu konuyu şoyle işlemişlerdir: İslam duşmanları, Arapların en guclulerini Muslumanlarla savaşmaları icin bir araya toplamışlardı Onlar arasında ozellikle “Amr b Abdeved, İkrime b Ebu Cehil, Hubeyre, Nevfel ve Zirar gibi kahramanlık ve yiğitlikleriyle nam salmış savaş adamları da bulunuyordu
Zikredilen bu beş kişi, savaşın surduğu gunlerin birinde yakın dovuş icin hendeğin dar yerinden karşı tarafa gectiler Burası, Muslumanların kararg¡hına daha yakındı
Onların icerisinde en guclusu olan “Amr b Abduved, katıldığı savaşlarda buyuk tecrubeler ve zaferler kazanmış ve Arap toplumunda gururla anılmasını sağlamıştı O, Bedir Savaşı’na katılmış ve ağır yaralanmıştı Uhud Savaşı’na ise yarasından dolayı katılamamış ve uzuntusunu her fırsatta dile getirmişti Arapların icinde, “Amr b Abduved, bin savaşcıdan daha iyidir sozunu neredeyse bilmeyen yoktu O, bu savaşa psikolojik olarak hazırlandığı gibi, Muslumanların dikkatini cekmesi icin kendisine ozel altından zırh hazırlatmıştı
Kendisinden bu denli ovguyle soz edilen bu savaşcı kibirli bir h¡lde meydanda ¡deta govde gosterisi yapıyor, naralar atarak kendisiyle savaşmaya curet edecek birini istiyordu
“Ey Muslumanlar! Aranızda benimle savaşacak kimse yok mu? diye feryat ediyor, Muslumanlardan karşısına cıkan birinin olmadığını gorunce daha da kustahlaşıyordu Hatta İslam diniyle alay edecek kadar kuculerek Muslumanlara kahkaha altında kaba bir sesle şoyle sesleniyordu:
“ ‘Bizim olulerimiz cennete, muşriklerin oluleri de cehenneme gidecek’ diyen sizler değil misiniz?’ İcinizde yok mu oyle biri? Onu cennete gondereyim; ya da o beni cehenneme gondersin?
Bu sozleri yetmiyormuş gibi, bir taraftan da Muslumanları tahkir eden beyitler dizeliyordu:
“Benimle savaşacak yok mu diye,
Bağırmaktan boğazım patladı!
Şu anda oyle bir yerde duruyorum ki,
Kahramancıklar (bulunduğum yerde) durmaktan korkarlar
Şuphesiz ki yiğit insanların cesareti
En guzel odevlerindendir
Amr b Abduved’in yakışıksız narasından haberdar olan Peygamberi Ekrem (saa), İslam askerlerinden birinin, Muslumanları onun şerrinden kurtarması icin emir verdi Ancak her zor işte olduğu gibi Hz Ali b Ebu Talib (as)’ın dışında kimse boyle zor bir gorevi kabul etmedi Resulullah (saa), Hz Ali (as) gonullu olarak ileri cıktığında nasihatte bulundu ve kendisine hayatş bir olayda taktikler verdi
“Karşında carpışacak kimsenin, Amr b Abduved olduğunu unutma ve
Hz Ali (as) ise, fedak¡rlığını ve cesaretini bir kez daha tescil etme fırsatı bulmuş ve hic duşunmeden şoyle seslenmişti: “Ben savaşa hazırım, karşımdaki Amr bile olsa
Bunun uzerine Peygamber (saa) ona yakınına gelmesini buyurdu Kendi sarığını başına sarıp ozel kılıcı Zulfik¡r’ı verdikten sonra onun icin şoyle duada bulundu: “Allah’ım! Bedir’de (amcam oğlu) Ubeyde b Haris’i, Uhud’da (amcam) Hamza’yı benden aldın Şimdi ise Ali b Ebu Talip meydanda Rabbim, beni tek başıma bırakma ve onu onden, arkadan, sağdan, soldan, yukarıdan ve aşağıdan koru
Hz Ali (as) hızla savaş meydanına doğru ilerleyerek heybetiyle yerini aldı Hz Ali (as) bir taraftan muthiş gorkemiyle, diğer taraftan da fasih ve akıcı diliyle Amr b Abduved’in rengini değiştirecek şiddette şiirler okuyordu
“Acele etme! Davetine karşılık veren
Cesur adam meydana geldi
Oyle biri ki, temiz niyetli ve basiretlidir
Doğruluğu, galip insanı kurtuluşa erdirir
Ağıt yakanların, feryatlarını cenazenin baş ucunda
Yukselteceğime inanıyorum
Oyle bir darbe indireceğim ki,
Yankısı savaş meydanlarında kalacak
Ve her yerde yayılacaktır
Resulullah (saa)’ın Hz Ali (as)’ı kendinden emin bir şekilde meydanda gormesi, nurlu gozlerine ışık getirmiş ve umitli bir ifadeyle tarihe kaydedilecek meşhur cumlesini işte boyle bir anda sahabelerine soylemişti: “İmanın butunuyle şirkin butunu karşı karşıyadır1
Hz Ali (as) ile Amr b Abduved arasında kısa ama hararetli bir konuşma gecmesi, iki Arap pehlivanının mucadelesinin ne denli zor gececeğinin habercisiydi
Amr, karşısına gecmeye cesaret edenin Hz Ali (as) olduğunu fark ettiğinde kendisini bu işten alıkoyacak cumleler sarf ediyordu:
“Ey Ali! Amcaların arasında sen pek de naciz bir savaşcısın Muslumanlar arasında senden buyuk başka bir kimse yok muydu? Ağzından sut kokusu gelmekteyken, kendini aslanın pencesine niye atıyorsun?
Hz Ali (as) ise, beklemeden kustah Amr b Abduved’e cevabını verdi: “Ey Amr! Boş konuşuyorsun Olumun benim elimden olacak ve toprağı senin kanınla boyayacağım
Ve dovuş başlamıştı Atağa ilk olarak kalkan Amr bin Abduved idi O, kılıcıyla Hz Ali (as)’ın başına buyuk bir darbe indirmek istese de, İmam savaş mahareti ve cevikliğiyle bu ağır darbeyi atlatmıştı Ne var ki, Amr’ın darbesi oyle ağır ve şiddetliydi ki, imamın zırhını ikiye bolmuş, başını yaralamıştı
Hz Ali (as) ise, hic beklemeden kendine ozgu bir taktikle catal kılıc Zulfikar’ı, Amr’ın atının ayaklarına doğru kuvvetlice savurdu Beklemedik hamle karşısında atı sendelemiş ve kendisini yerde bulmuştu Koca govdesiyle yere yığılıp kalmıştı
Bu sırada, savaş meydanını buyuk bir toz bulutu kaplamış, her iki tarafın askerleri de sesli duşunmeye başlamışlardı Bir taraftan Amr b Abduved gibi Arapların en buyuk pehlivanı, diğer taraftan da duşmanlarını iki darbeye fırsat kalmadan tek darbeyle olduren Hz Ali (as) Her iki taraf da bu carpışmanın, savaşın kaderini etkileyeceğini duşunduklerinde bakışları daha da keskinleşiyor, eller gokyuzune duaya kalkıyordu
Toz bulutu icerisinde yapılan kıyasıya mucadelede kimin ustunluk sağladığı belli olmazken, munafıklar Amr’ın, kendilerine en buyuk engel gordukleri Hz Ali (as)’ı oldurduğu hissine kapılmışlardı Onların bu zanları, Hz Ali (as)’ın tekbir sesine dek surdu Zira Hz Ali (as)’ın tekbir nidası, zaferin de habercisiydi
Hz Ali (as), toz bulutu icerisinde mubarek alnından suzulen kan damlaları ve ince bir tebessum ile ağır ağır İslam Peygamberi’ne doğru gelirken, Muslumanlar Şahı Merdan’ı tekbir nidalarıyla karşılıyorlardı
Toz yığını yavaş yavaş kalkarken, Amr’ın başsız bedeni meydanın orta yerinde gozukur olmuştu Muslumanlar akıllardan silinmeyecek bu tabloyu gormelerinden sonra, yuzlerindeki cesaret cizgileri daha da belirginleşmiş, ifadeleri daha da sertleşmişti
Şirk ordusu tarafındaysa, meşhur kahramanlarının cansız bedenini gormelerinden sonra urpertici bir sessizlik h¡kim olmuş, Mekke’den Medine’ye dek suren sevinc ve haykırışları, yerini gozle gorulen tedirginliğe ve endişeli bakışlara bırakmıştı
Hz Ali (as), muşrikleri bir kez daha umitsizliğe ve manevş cokuntuye mahkĞm etmişti Mutlak zafer parolasıyla gelen muşrikler, Amr’ın olduruleceğini hic de hesap etmemişlerdi Arapların meşhur pehlivanının olumu, şirk ordusuna tel¡fisi mumkun olmayan bir darbe indirmiş, umitlerini boşa cıkarmıştı
Bu zaferden dolayı sevincini izhar eden Resulullah (saa) Hz Ali (as)’a hitaben şoyle buyurdu: “Senin bu zaferin, Muhammed ummetinin amellerinin tumuyle kıyas edildiğinde, şuphesiz senin bu muthiş zaferin ağır gelecektir Cunku Amr’ın oldurulmesiyle, zilletin girmediği muşrik evi ve izzetin girmediği Musluman evi kalmamıştır2
Ehli Sunnet alimlerinden H¡kimi Nişaburş bu sozu başka bir tabirle şoyle naklediyor: “Ali b Ebu Talib’in Hendek gunu, Amr b Ahduved ile yaptığı savaş, ummetimin kıyamete kadar yapacağı amellerden daha ustundur3
Muşriklerin, Amr b Abduved’in golgesinde İslam’ı yok etme hedefiyle Medine sınırlarına kadar gelmeleri ve bitmez tukenmez ısrarlarının son bulması, yukarıdaki tarihş sozun hikmetini ortaya koymaya yetecektir Diğer taraftan bu hadisenin gercekleştiği zaman diliminde, İslam’ın yeni filizlenen bir din olması ve icinde barındırdığı munafıkların sinsi planlarının gercekleşememesi, bu zaferin ne denli oneme sahip olduğunu ortaya koymaktadır
Hz Ali (as)’ın hem Peygamber’in hayatı icerisinde, hem hayatından sonra defalarca İslam dinini yok olmaktan kurtardığını, boylelikle tarihş bir seyirle incelemiş olduk Peygamber’in Medine’ye hicret ettiğinde olum yatağında yatan, Bedir’de muşriklerin buyuklerini oldurerek şimşekleri ustunde toplayan, Uhud’da Muslumanlar muşriklerin cemberi altında kalmasıyla firar ederken Peygamber’in yanından ayrılmayıp, kendisini ona siper eden, Hayber’de Yahudilerin gecit vermez kalesini fetheden ve kapısını zırh olarak kullanan ondan başkası değildi Onun fedak¡rlık ve kahramanlıkları, ormanlar kalem, okyanuslar murekkep olsa yazmakla bitmez, bitirilemez