zeberus1234
Yeni Üye
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Toplumsal Barışın Kurulmasına Nasıl Katkıda Bulunmuştur?
Hicretten sonra Medine’de bazı düzenlemelerle barış ortamını sağlamaya çalışan Hz. Muhammed, Mekke’den Medine’ye göç ile gelen muhacirler ile Medineli Müslümanlar arasında Kardeşlik Antlaşması’nı yapmıştır. Her bir muhaciri Medine’deki bir Müslümanla kardeş ilan etti ve Müslümanların sahip oldukları her şeyi kardeşleri saydıkları muhacirlerle paylaşmalarını, bu sayede de kaynaşmalarını sağladı. Bununla ilgili Allah buyuruyor: “İman edip de hicret edenler,… ve (muhacirleri) barındırıp yardım edenler var ya, işte onların bir kısmı diğer bir kısmının dostlarıdır.” (Enfâl suresi, 72. ayet.)
Medine’ye hicretin ardından burada yaşayan Evs ve Hazreç isimli Arap kabilelerini birbirleriyle barıştırdı. Medine’de yaşayan Yahudi kabileleri Beni Kaynuka, Beni Nadir, Beni Kureyza ve tüm Yahudiler ile Müslümanlar arasında Medine Sözleşmesi adında bir antlaşma yaparak her iki kesimin de bir arada yaşamasını sağladı. Bu antlaşma; herkesin kendi dinini rahatça yaşayabilmesi, Medine’de barış ve kardeşlik içinde yaşanması, kan dökülmemesi, dışardan gelebilecek saldırılara karşı Medine’nin birlikte savunulması, taraflar arasında çıkabilecek anlaşmazlıklarda Hz. Muhammed’in hakem olarak kabul edilmesi ve Mekkeli müşrikleri ile dost olunmaması gibi maddeler içermekteydi. Büyük ölçüde Medine’de barışı sağlayan antlaşma sayesinde herkes kendini güvende ve huzurlu hissetmişti.
Hz Muhammed’in toplumun barışı ve kardeşliğine verdiği önem sadece bunlardan bile anlaşılabilmektedir. Tabi ki o sadece bunlarla kalmamış, tüm hayatı boyunca insanların barış içinde yaşaması için elinden geleni yapmış ve başarılı da olmuştur.
Hicretten sonra Medine’de bazı düzenlemelerle barış ortamını sağlamaya çalışan Hz. Muhammed, Mekke’den Medine’ye göç ile gelen muhacirler ile Medineli Müslümanlar arasında Kardeşlik Antlaşması’nı yapmıştır. Her bir muhaciri Medine’deki bir Müslümanla kardeş ilan etti ve Müslümanların sahip oldukları her şeyi kardeşleri saydıkları muhacirlerle paylaşmalarını, bu sayede de kaynaşmalarını sağladı. Bununla ilgili Allah buyuruyor: “İman edip de hicret edenler,… ve (muhacirleri) barındırıp yardım edenler var ya, işte onların bir kısmı diğer bir kısmının dostlarıdır.” (Enfâl suresi, 72. ayet.)
Medine’ye hicretin ardından burada yaşayan Evs ve Hazreç isimli Arap kabilelerini birbirleriyle barıştırdı. Medine’de yaşayan Yahudi kabileleri Beni Kaynuka, Beni Nadir, Beni Kureyza ve tüm Yahudiler ile Müslümanlar arasında Medine Sözleşmesi adında bir antlaşma yaparak her iki kesimin de bir arada yaşamasını sağladı. Bu antlaşma; herkesin kendi dinini rahatça yaşayabilmesi, Medine’de barış ve kardeşlik içinde yaşanması, kan dökülmemesi, dışardan gelebilecek saldırılara karşı Medine’nin birlikte savunulması, taraflar arasında çıkabilecek anlaşmazlıklarda Hz. Muhammed’in hakem olarak kabul edilmesi ve Mekkeli müşrikleri ile dost olunmaması gibi maddeler içermekteydi. Büyük ölçüde Medine’de barışı sağlayan antlaşma sayesinde herkes kendini güvende ve huzurlu hissetmişti.
Hz Muhammed’in toplumun barışı ve kardeşliğine verdiği önem sadece bunlardan bile anlaşılabilmektedir. Tabi ki o sadece bunlarla kalmamış, tüm hayatı boyunca insanların barış içinde yaşaması için elinden geleni yapmış ve başarılı da olmuştur.