Hz Muhammed'in Çağrısı Medine Dönemi
Müslümanlar, İslam’ı yaymak için olanca güçleri ile çalıştılar. Medine'de Hz. Peygamber ve müminler, İslam’a çağrı faaliyetini daha da hızlandırdılar. Müslümanlardan Medine'ye hicret eden Mekkeli Müslümanlara ''muhacir'' denir. Muhacirlere yardımcı olan Medineli yerli Müslüman halka ise, ''ensar'' denir. Peygamberimiz, onları birbirine kardeş yaptı. Her Medineli Müslüman, bir Mekkeli Müslüman’ı (muhacir) evinde aylarca barındırdı. Müşrikler, sürekli Müslümanları rahatsız etmekteydiler. Bunun sonucu Müslümanlar, düşmanları ile savaşmak zorunda kaldılar. Bu savaşlarda Peygamberimiz, müminlere cesaret vermekteydi, komutanlığı ve şefkati ile de inananlara öncülük ediyordu. Hem bu amaçların gerçekleşmesi, hem de Müslümanların müşrikler tarafından sürekli rahatsız edilmesi nedeniyle çıkan bu savaşlardan bazıları şunlardır: 624’te Bedir, 625’te Uhud ve 627 yılında ise Hendek Savaşı.
3. 1. Peygamberimizin Mescidi ve Sosyal İşlevi
Kelime olarak mescit, secde edilen yer, ibadet edilen yer anlamına gelmektedir. Hatta cami ile aynı anlamda kullanılmasına rağmen, daha sonra halk arasında, küçük ibadet yerlerine mescit denilmiştir. Hz. Peygamber Medine'ye hicret ettikten sonra ilk yaptırdığı bina mescit olmuştur .Buna peygamber mescidi denir .Bu mescit, yeryüzündeki mescitlerin en eskisidir. Hz. Peygamber'in mescidi, onun Medine'ye Hz. Ebu Bekir ile geldiği gün, devesinin ilk çöktüğü yere yaptırılmıştır.
Binada bir avlu, avlunun etrafında taş temeller üzerine çıkılmış kerpiç bir duvar bulunmaktaydı. Mescit, kısa sürede tamamlandı. inşaatta Hz. Peygamber, kendisi de fiilen çalıştı. Mescit çok sade idi. Bu mescit, daha sonra yapılanlara da örnek oldu. Peygamberimizin mescidi, hem bir ibadet hem de Müslümanların toplanma yeri idi. Müslümanları ilgilendiren her toplantı orada yapılmaktaydı.
Hatta bu mescit, müşriklerle yapılan savaşlarda yaralanan Müslümanların tedavilerinin yapıldığı bir çeşit hastane olarak da kullanılmıştır. Peygamberimiz, önemli kararları burada danışarak alırdı.
Görüldüğü gibi peygamberimizin mescidi, bu dönemde iki önemli işlevi görmektedir: Birincisi Müslümanların ibadet ettikleri mekan olma görevidir. Bu anlamda orası dini bir merkezdir. ikincisi de Müslümanların her türlü meselesinin görüşüldüğü bir sosyal kurumdur. Hemen hemen her türlü sosyal organizasyon burada gerçekleştirilmektedir .
3.2. Eğitme ve Öğretme Etkinlikleri
Hz. Peygamber, eğitim ve öğretim etkinliğinin temeli sayılan yazıya büyük önem vermiştir. 0, öncelikle Kuran’ın ayetlerini yazdırmıştır. Medine'de gerçekleştirdiği bütün antlaşmaları yazılı olarak düzenlemiştir. ilk nüfus sayımını yazılı olarak yaptırmıştır. Devletin gelirlerinin tahminini yazıyla tespit ettirmiştir. Zaten Kuran kişiler arası sözleşmelerin yazılmasını istemekteydi.
Hz. Muhammed, ailelerden ok atmak, yüzmek, hesap, tıp, Kuran okumak gibi hem maddi hem de manevi alanlarda gençleri eğitmelerini istemiştir. Onun döneminde çocuk, genç, yaşlı her yaştan insan eğitim almıştır. Müslümanlığı kabul eden yerlere öğretmenler tayin etmiştir. Hz. Peygamber, bütün inananlardan bildiklerini bilmeyenlere öğretmelerini istemiştir .Hatta Bedir Savaşında Müslümanlara esir düşen ve okuma yazma bilen müşrikleri, Müslümanlara okuma yazma öğretmeleri karşılığında serbest bırakmıştır.
3.3. Veda Hutbesi ve Hz. Muhammed'in Vefatı
Peygamberimiz, "Veda Hutbesi"ni 632 yılında gerçekleştirdiği "Veda Haccı”nda inananlara söylemiştir. Veda Haccı, peygamberimizin hac farz olduktan sonra yaptığı ilk ve son haccıdır. 0, bu hac esnasında yaptığı konuşmada Müslümanlarla vedalaşmıştır. Dolayısıyla bu konuşmaya "Veda Hutbesi", bu hacca da "Veda Haccı" denilmiştir. Mekke'nin fethinden sonra gelen ayetler, peygamberimizin görevinin tamamlanmak üzere olduğunu anlatıyordu. Peygamberimiz, Rabbine kavuşmak vaktinin yaklaştığını hissediyordu. Bunun için hacca gitmeye karar verdi. Orada Müslümanlarla vedalaşacak ve son olarak İslam’ı anlatacaktı.
632 yılının hac zamanında, büyük bir kalabalıkla Medine'den Mekke'ye doğru yola çıkıldı. Mekke'ye varıldığında katılanların sayısı yüz bini aşmıştı. Peygamberimiz, farz olan haccın uygulamasını Müslümanlara öğretti. Burada ilk insan hakları beyannamesi olarak da kabul edilen "Veda Hutbesi"ni okudu. Bu konuşmada açıklanan konular ana hatlarıyla şu şekilde özetlenebilir:
Allah'tan başka Tanrı yoktur. Muhammed onun kulu ve elçisidir. insanların malları ve canları birbirlerine haramdır. Tefecilik kaldırılmıştır. Kan davaları kaldırılmıştır. Kadınların hakları gözetilecektir. Erkeklerin kadınların üzerinde olduğu gibi kadınların da erkekler üzerinde hakları vardır. Müslüman, Müslüman’ın din kardeşidir.
Peygamberimiz, Veda Haccını tamamladıktan sonra Medine'ye dönmüştü. Aradan birkaç ay geçtikten sonra hastalandı. Ateşi gittikçe yükseldi ve mescide çıkıp namaz kıldıramaz oldu. Peygamberimiz, hastalığı hafiflediği zaman, namazları bizzat kıldırıyordu. Gücü olmadığı zaman ise bu görevi Hz. Ebu Bekir'e veriyordu. Geçen süre içerisinde peygamberimizin hastalığı ağırlaştı. 8 Haziran 632 tarihinde, üç kez "Lailaheillallah” dedikten sonra ruhunu teslim etti. Vefat ettiğinde altmış üç yaşındaydı. Peygamberimiz, vefat ettiği yere gömülmüştür. Burası, Medine'deki peygamberimizin mescidinin, bir odasıdır. Bu odada Hz. Aişe kalmaktaydı. Buraya, "ravza-i mutahhara" (cennet köşesi, tertemiz bahçe) denilmektedir. Her yıl hacca giden Müslümanlar, orayı da ziyaret etmektedirler.
Müslümanlar, İslam’ı yaymak için olanca güçleri ile çalıştılar. Medine'de Hz. Peygamber ve müminler, İslam’a çağrı faaliyetini daha da hızlandırdılar. Müslümanlardan Medine'ye hicret eden Mekkeli Müslümanlara ''muhacir'' denir. Muhacirlere yardımcı olan Medineli yerli Müslüman halka ise, ''ensar'' denir. Peygamberimiz, onları birbirine kardeş yaptı. Her Medineli Müslüman, bir Mekkeli Müslüman’ı (muhacir) evinde aylarca barındırdı. Müşrikler, sürekli Müslümanları rahatsız etmekteydiler. Bunun sonucu Müslümanlar, düşmanları ile savaşmak zorunda kaldılar. Bu savaşlarda Peygamberimiz, müminlere cesaret vermekteydi, komutanlığı ve şefkati ile de inananlara öncülük ediyordu. Hem bu amaçların gerçekleşmesi, hem de Müslümanların müşrikler tarafından sürekli rahatsız edilmesi nedeniyle çıkan bu savaşlardan bazıları şunlardır: 624’te Bedir, 625’te Uhud ve 627 yılında ise Hendek Savaşı.
3. 1. Peygamberimizin Mescidi ve Sosyal İşlevi
Kelime olarak mescit, secde edilen yer, ibadet edilen yer anlamına gelmektedir. Hatta cami ile aynı anlamda kullanılmasına rağmen, daha sonra halk arasında, küçük ibadet yerlerine mescit denilmiştir. Hz. Peygamber Medine'ye hicret ettikten sonra ilk yaptırdığı bina mescit olmuştur .Buna peygamber mescidi denir .Bu mescit, yeryüzündeki mescitlerin en eskisidir. Hz. Peygamber'in mescidi, onun Medine'ye Hz. Ebu Bekir ile geldiği gün, devesinin ilk çöktüğü yere yaptırılmıştır.
Binada bir avlu, avlunun etrafında taş temeller üzerine çıkılmış kerpiç bir duvar bulunmaktaydı. Mescit, kısa sürede tamamlandı. inşaatta Hz. Peygamber, kendisi de fiilen çalıştı. Mescit çok sade idi. Bu mescit, daha sonra yapılanlara da örnek oldu. Peygamberimizin mescidi, hem bir ibadet hem de Müslümanların toplanma yeri idi. Müslümanları ilgilendiren her toplantı orada yapılmaktaydı.
Hatta bu mescit, müşriklerle yapılan savaşlarda yaralanan Müslümanların tedavilerinin yapıldığı bir çeşit hastane olarak da kullanılmıştır. Peygamberimiz, önemli kararları burada danışarak alırdı.
Görüldüğü gibi peygamberimizin mescidi, bu dönemde iki önemli işlevi görmektedir: Birincisi Müslümanların ibadet ettikleri mekan olma görevidir. Bu anlamda orası dini bir merkezdir. ikincisi de Müslümanların her türlü meselesinin görüşüldüğü bir sosyal kurumdur. Hemen hemen her türlü sosyal organizasyon burada gerçekleştirilmektedir .
3.2. Eğitme ve Öğretme Etkinlikleri
Hz. Peygamber, eğitim ve öğretim etkinliğinin temeli sayılan yazıya büyük önem vermiştir. 0, öncelikle Kuran’ın ayetlerini yazdırmıştır. Medine'de gerçekleştirdiği bütün antlaşmaları yazılı olarak düzenlemiştir. ilk nüfus sayımını yazılı olarak yaptırmıştır. Devletin gelirlerinin tahminini yazıyla tespit ettirmiştir. Zaten Kuran kişiler arası sözleşmelerin yazılmasını istemekteydi.
Hz. Muhammed, ailelerden ok atmak, yüzmek, hesap, tıp, Kuran okumak gibi hem maddi hem de manevi alanlarda gençleri eğitmelerini istemiştir. Onun döneminde çocuk, genç, yaşlı her yaştan insan eğitim almıştır. Müslümanlığı kabul eden yerlere öğretmenler tayin etmiştir. Hz. Peygamber, bütün inananlardan bildiklerini bilmeyenlere öğretmelerini istemiştir .Hatta Bedir Savaşında Müslümanlara esir düşen ve okuma yazma bilen müşrikleri, Müslümanlara okuma yazma öğretmeleri karşılığında serbest bırakmıştır.
3.3. Veda Hutbesi ve Hz. Muhammed'in Vefatı
Peygamberimiz, "Veda Hutbesi"ni 632 yılında gerçekleştirdiği "Veda Haccı”nda inananlara söylemiştir. Veda Haccı, peygamberimizin hac farz olduktan sonra yaptığı ilk ve son haccıdır. 0, bu hac esnasında yaptığı konuşmada Müslümanlarla vedalaşmıştır. Dolayısıyla bu konuşmaya "Veda Hutbesi", bu hacca da "Veda Haccı" denilmiştir. Mekke'nin fethinden sonra gelen ayetler, peygamberimizin görevinin tamamlanmak üzere olduğunu anlatıyordu. Peygamberimiz, Rabbine kavuşmak vaktinin yaklaştığını hissediyordu. Bunun için hacca gitmeye karar verdi. Orada Müslümanlarla vedalaşacak ve son olarak İslam’ı anlatacaktı.
632 yılının hac zamanında, büyük bir kalabalıkla Medine'den Mekke'ye doğru yola çıkıldı. Mekke'ye varıldığında katılanların sayısı yüz bini aşmıştı. Peygamberimiz, farz olan haccın uygulamasını Müslümanlara öğretti. Burada ilk insan hakları beyannamesi olarak da kabul edilen "Veda Hutbesi"ni okudu. Bu konuşmada açıklanan konular ana hatlarıyla şu şekilde özetlenebilir:
Allah'tan başka Tanrı yoktur. Muhammed onun kulu ve elçisidir. insanların malları ve canları birbirlerine haramdır. Tefecilik kaldırılmıştır. Kan davaları kaldırılmıştır. Kadınların hakları gözetilecektir. Erkeklerin kadınların üzerinde olduğu gibi kadınların da erkekler üzerinde hakları vardır. Müslüman, Müslüman’ın din kardeşidir.
Peygamberimiz, Veda Haccını tamamladıktan sonra Medine'ye dönmüştü. Aradan birkaç ay geçtikten sonra hastalandı. Ateşi gittikçe yükseldi ve mescide çıkıp namaz kıldıramaz oldu. Peygamberimiz, hastalığı hafiflediği zaman, namazları bizzat kıldırıyordu. Gücü olmadığı zaman ise bu görevi Hz. Ebu Bekir'e veriyordu. Geçen süre içerisinde peygamberimizin hastalığı ağırlaştı. 8 Haziran 632 tarihinde, üç kez "Lailaheillallah” dedikten sonra ruhunu teslim etti. Vefat ettiğinde altmış üç yaşındaydı. Peygamberimiz, vefat ettiği yere gömülmüştür. Burası, Medine'deki peygamberimizin mescidinin, bir odasıdır. Bu odada Hz. Aişe kalmaktaydı. Buraya, "ravza-i mutahhara" (cennet köşesi, tertemiz bahçe) denilmektedir. Her yıl hacca giden Müslümanlar, orayı da ziyaret etmektedirler.