İbrahim Sadri ( 1963)
İbrahim Sadri ( 1963)
İstanbul'da doğdu İlk ve orta öğrenimini burada tamamladı İstanbul Üniversitesi işletme Fakültesi'nde okudu Çeşitli gazete ve dergilerde yazı ve şiirleri yayımlandı Yedi yıl tiyatroyla uğraştı Turnelere çıkarak, Anadolu'yu yakından tanıma imkânı buldu Radyo ve televizyonlarda programcılık ve sunuculuk yaptı Halen bir özel televizyonda program yapmaktadır Şiir ve tiyatro kasetleri de bulunan şairin Memleket Havaları adında bir şiir kitabı vardır
Şiirlerinden Örnekler;
KIRIKHAVA
ah yabangülü
ah karahazer çiçeği
ah gurbetin şivanyıldızı
bir dağda bıraktığım
bir dağda bulacağım leyla menevşesi
günyüzü görmemiş memleketgülüm olursa
bir yağlı kurşundan olur ölümüm
bir seherde açsınlar bağrımı
en deli ruzigârlar essin
en yiğitti desinler
en filinta
en hercai fiyaka
dönüp baktıkları zaman
bir oltu tespihi
bir gümüş tabaka
bitlis tütününden yarım kalmış bir sarma cigara
şeyh izzettin'in dünyanın bütün çocuklarına yazdığı muska
ve sevda adına
kurutulmuş bir karanfil bulsunlar
mintanımın altında
ah yabangülü
ah karahazer çiçeği
ah gurbetin şivanyıldızı leyla menevşesi
yağmurlu bir akşamda, duldada
dedemden öğrendiğim ilk duam gibi
yeşil ceviz altında koşturan karınca gibi
Harran üstünde her gece parlayan Süreyya gibi
emek gibi toprak gibi
kan gibi hoyrat gibi
adilcevaz fırtınası yedidağın eşkiyası gibi
yasak gibi bayrak gibi baskın gibi
erişilmez bir şeydi seni sevmek
ah leyla menevşesi
ah yabangülü
ah yaktığım o içli türkü
hani o zalım diyen, hani o hayın
hani o
kaç para eden perakendesi
şu üç kuruşluk perişan dar-ı dünyanın
hepimiz geldik zulümlere
hepimizin içinde biraz düşünce biraz öfke
toprakdamlar altında uykusuz bekledikçe
şeyh izzetini toprağa verdiğimiz gece
sakalları ağardı dünyanın
yediyıldız koptu gökte
yedi yumruk yedim yüzüme
sevdim seni ve yakalandım
ah leyla menevşesi
ah yabangülü
ah karahazer çiçeği
sattılar beni pazarda
göksüme şifasız ecza sürdüler
ve yürüdüler
gençliğimin üzerinde
yağmur da yağıyordu
kuşlar da vardı
uzandım yıldızlara tutamadım
saçlarım ağardı şehir zindanlarında
alem uykudaydı
adilcevaz uykudaydı
sevdam menevşem memleketgülüm uykudaydı
kuyudaydım
saçlarım ıslanmıştı
sahtiyan uykudaydı
çıplaktı üzerim
mintanım kana bulanmıştı
ah karahazer çiçeğim
sen uzaktaydın yıldızlar uzaktaydı
zühre uzaktaydı tarık uzaktaydı
adilcevaz uzaktaydı şeyh izzettin uzaktaydı
memleket uzaktaydı
ah bir dağda bıraktığım
bir dağda bulacağım leyla menevşesi
ah gurbetin şivan yıldızı
sen de böyle gideceksen
memleket böyle ağlayacaksa
ben kabuslarına tabir düzeceksem
şehir eşkiyalarının
kıyamet diyeceksem
ve seni bekleyeceksem
bütün kuyulara
bütün sunaboyunlu dağlara adını bağıracaksam
yırtılan mintanım
akan kanım
ağaran saçlarım
ve memleketim için
dön diyeceksem
dön
dön yabangülü
dön karahazer çiçeği
dön gurbetin şivanyıldızı
dön leyla menevşesi, memleketgülü
yağmurlu bir akşamda, duldada
dedemden öğrendiğim ilk duam gibi
yeşil ceviz altında koşturan karınca gibi
Harran üstünde her gece parlayan Süreyya gibi
emek gibi toprak gibi
kan gibi hoyrat gibi
adilcevaz fırtınası yedidağın eşkiyası gibi
yasak gibi bayrak gibi baskın gibi
erişilmez bir şeydi seni sevmek
ah yabangülü
ah leyla menevşesi
bir seherde açsınlar bağrımı
en deli ruzigârlar essin
en yiğitti desinler
en filinta
en hercai fiyaka
dönüp baktıkları zaman
bir oltu tespihi
bir gümüş tabaka
bitlis tütününden yarım kalmış bir sarma cigara
şeyh izzettin'in dünyanın bütün çocuklarına yazdığı
muska
ve sevda adına
kurutulmuş bir karanfil bulsunlar
mintanımın altında
ah yabangülü
ah karahazer çiçeği
ah gurbetin şivanyıldızı
ah bir dağda bıraktığım
bir dağda bulacağım leyla menevşesi
seni sevmek var ya seni sevmek
seni sevmek memleket
memleket seni sevmek
İbrahim Sadri ( 1963)
İstanbul'da doğdu İlk ve orta öğrenimini burada tamamladı İstanbul Üniversitesi işletme Fakültesi'nde okudu Çeşitli gazete ve dergilerde yazı ve şiirleri yayımlandı Yedi yıl tiyatroyla uğraştı Turnelere çıkarak, Anadolu'yu yakından tanıma imkânı buldu Radyo ve televizyonlarda programcılık ve sunuculuk yaptı Halen bir özel televizyonda program yapmaktadır Şiir ve tiyatro kasetleri de bulunan şairin Memleket Havaları adında bir şiir kitabı vardır
Şiirlerinden Örnekler;
KIRIKHAVA
ah yabangülü
ah karahazer çiçeği
ah gurbetin şivanyıldızı
bir dağda bıraktığım
bir dağda bulacağım leyla menevşesi
günyüzü görmemiş memleketgülüm olursa
bir yağlı kurşundan olur ölümüm
bir seherde açsınlar bağrımı
en deli ruzigârlar essin
en yiğitti desinler
en filinta
en hercai fiyaka
dönüp baktıkları zaman
bir oltu tespihi
bir gümüş tabaka
bitlis tütününden yarım kalmış bir sarma cigara
şeyh izzettin'in dünyanın bütün çocuklarına yazdığı muska
ve sevda adına
kurutulmuş bir karanfil bulsunlar
mintanımın altında
ah yabangülü
ah karahazer çiçeği
ah gurbetin şivanyıldızı leyla menevşesi
yağmurlu bir akşamda, duldada
dedemden öğrendiğim ilk duam gibi
yeşil ceviz altında koşturan karınca gibi
Harran üstünde her gece parlayan Süreyya gibi
emek gibi toprak gibi
kan gibi hoyrat gibi
adilcevaz fırtınası yedidağın eşkiyası gibi
yasak gibi bayrak gibi baskın gibi
erişilmez bir şeydi seni sevmek
ah leyla menevşesi
ah yabangülü
ah yaktığım o içli türkü
hani o zalım diyen, hani o hayın
hani o
kaç para eden perakendesi
şu üç kuruşluk perişan dar-ı dünyanın
hepimiz geldik zulümlere
hepimizin içinde biraz düşünce biraz öfke
toprakdamlar altında uykusuz bekledikçe
şeyh izzetini toprağa verdiğimiz gece
sakalları ağardı dünyanın
yediyıldız koptu gökte
yedi yumruk yedim yüzüme
sevdim seni ve yakalandım
ah leyla menevşesi
ah yabangülü
ah karahazer çiçeği
sattılar beni pazarda
göksüme şifasız ecza sürdüler
ve yürüdüler
gençliğimin üzerinde
yağmur da yağıyordu
kuşlar da vardı
uzandım yıldızlara tutamadım
saçlarım ağardı şehir zindanlarında
alem uykudaydı
adilcevaz uykudaydı
sevdam menevşem memleketgülüm uykudaydı
kuyudaydım
saçlarım ıslanmıştı
sahtiyan uykudaydı
çıplaktı üzerim
mintanım kana bulanmıştı
ah karahazer çiçeğim
sen uzaktaydın yıldızlar uzaktaydı
zühre uzaktaydı tarık uzaktaydı
adilcevaz uzaktaydı şeyh izzettin uzaktaydı
memleket uzaktaydı
ah bir dağda bıraktığım
bir dağda bulacağım leyla menevşesi
ah gurbetin şivan yıldızı
sen de böyle gideceksen
memleket böyle ağlayacaksa
ben kabuslarına tabir düzeceksem
şehir eşkiyalarının
kıyamet diyeceksem
ve seni bekleyeceksem
bütün kuyulara
bütün sunaboyunlu dağlara adını bağıracaksam
yırtılan mintanım
akan kanım
ağaran saçlarım
ve memleketim için
dön diyeceksem
dön
dön yabangülü
dön karahazer çiçeği
dön gurbetin şivanyıldızı
dön leyla menevşesi, memleketgülü
yağmurlu bir akşamda, duldada
dedemden öğrendiğim ilk duam gibi
yeşil ceviz altında koşturan karınca gibi
Harran üstünde her gece parlayan Süreyya gibi
emek gibi toprak gibi
kan gibi hoyrat gibi
adilcevaz fırtınası yedidağın eşkiyası gibi
yasak gibi bayrak gibi baskın gibi
erişilmez bir şeydi seni sevmek
ah yabangülü
ah leyla menevşesi
bir seherde açsınlar bağrımı
en deli ruzigârlar essin
en yiğitti desinler
en filinta
en hercai fiyaka
dönüp baktıkları zaman
bir oltu tespihi
bir gümüş tabaka
bitlis tütününden yarım kalmış bir sarma cigara
şeyh izzettin'in dünyanın bütün çocuklarına yazdığı
muska
ve sevda adına
kurutulmuş bir karanfil bulsunlar
mintanımın altında
ah yabangülü
ah karahazer çiçeği
ah gurbetin şivanyıldızı
ah bir dağda bıraktığım
bir dağda bulacağım leyla menevşesi
seni sevmek var ya seni sevmek
seni sevmek memleket
memleket seni sevmek