İlişkiler bizim için hem en büyük mutluluk hem de en büyük kaygı kaynağı olabilmektedir. Yakın ilişkiler neden bizim için bu kadar önemlidir?
İlişkiler toplumsallaşma ya da insanların birbirlerini daha yakından tanımaları süreciyle gelişir. Kişilerin karşı tarafa açılması bu sürecin bir parçasıdır ve ilişkinin başına göre ilişki ilerledikçe daha da geliştiği düşünülmektedir.
Araştırmalar insanları bağlandıklarında, bağlanmadıklarında olduklarından daha mutlu olduklarını göstermektedir. İnsanlar diğer insanlara gereksinim duyarlar ait olma bir istekten daha çok bir ihtiyaçtır, bu nedenle ait olma insanın evrimsel donanımının bir parçasıdır.
İnsanlar toplumsal bağlar oluşturmaya ve bağları koparmamaya güdülenmişlerdir. Diğerleriyle ilişki kurmanın en derin biçimlerinden biri de partnerle yaşanan romantik ilişkidir.
Partnerlerin romantik inançları, ilişkiyi ben yerine biz olarak görebilme yetenekleri ve birbirlerine ilişkin yazdıkları ilişki senaryoları gibi birçok etken ilişki gelişimini etkiler. Ayrıca güven de aşırı derecede önemlidir, güvenin sarsılması ilişkiye ciddi zararlar verebilir.
Romantik partnerde bir zamanlar çekici büyüleyici gelen şeylerin bir süre sonrası ayrılık sebebi olması veya ayrılık sonrasında itici bulunan özelliklerin arasına girmesi sık rastlanan bir durumdur.
Bir partnerle ilgili özelliklerin eşsizlik ve aşırılığı arttıkça yaşanan düş kırıklığının da arttığı görülür. Bir ilişkiye başlamadan önce kafamızda aday partnerimizle ilgili çeşitli senaryolarımız bulunur. Karşımızdaki kişinin bize çekici gelen özellikleriyle birlikte senaryomuzu da birleştirdiğimizde kendimizi bir ilişkinin içinde bulabiliriz.
Peki, ne olurda en başında bize çok çekici gelen bir kişi bizim için çok itici hale gelir?
Örneğin başlangıçta oldukça utangaç birinin ,aşırı derece de dışa dönük bir kişiyi çekici bulması ve sonrasında bu çekici bulunan şeyle ilgili sorun yaşanması sık görülen bir durumdur. Eğer iki kişide ilişkilerini geliştirirken bu farklılığı ilişkilerin doğal bir yönü olarak görebilirse daha az sorun yaşanmaktadır.
İlişkiler başlarken genellikle partnerler genellikle heyecanlıdır ve romantik ilişki yada arkadaşlıkta gelecek için umutludurlar. Ancak bu olumlu umutlu duygunun diğer tarafı da ilişki çözülürken ortaya çıkan, kişileri ezip alt üst eden üzüntü ve yoğun öfkedir. ‘Aşk tüm engelleri aşar’ gibi romantik inançlar ilişkinin gerçekteki niteliğini görmemize engel olabilir.
İlişkiler insanların birbirlerini yakından tanımalarıyla olumlu veya olumsuz yönde değişebilir. Partnerlerin birbirlerinden beklentileri gerçeğe uygun olduğu sürece ilişki derinleşebilir. Aksi durumda beklentilerin karşı tarafa uymadığı ve dayatıldığı ilişkilerde ilişki tarafları mutlu etmeyen bir şekilde sürer veya biter.
İlişkiler toplumsallaşma ya da insanların birbirlerini daha yakından tanımaları süreciyle gelişir. Kişilerin karşı tarafa açılması bu sürecin bir parçasıdır ve ilişkinin başına göre ilişki ilerledikçe daha da geliştiği düşünülmektedir.
Araştırmalar insanları bağlandıklarında, bağlanmadıklarında olduklarından daha mutlu olduklarını göstermektedir. İnsanlar diğer insanlara gereksinim duyarlar ait olma bir istekten daha çok bir ihtiyaçtır, bu nedenle ait olma insanın evrimsel donanımının bir parçasıdır.
İnsanlar toplumsal bağlar oluşturmaya ve bağları koparmamaya güdülenmişlerdir. Diğerleriyle ilişki kurmanın en derin biçimlerinden biri de partnerle yaşanan romantik ilişkidir.
Partnerlerin romantik inançları, ilişkiyi ben yerine biz olarak görebilme yetenekleri ve birbirlerine ilişkin yazdıkları ilişki senaryoları gibi birçok etken ilişki gelişimini etkiler. Ayrıca güven de aşırı derecede önemlidir, güvenin sarsılması ilişkiye ciddi zararlar verebilir.
Romantik partnerde bir zamanlar çekici büyüleyici gelen şeylerin bir süre sonrası ayrılık sebebi olması veya ayrılık sonrasında itici bulunan özelliklerin arasına girmesi sık rastlanan bir durumdur.
Bir partnerle ilgili özelliklerin eşsizlik ve aşırılığı arttıkça yaşanan düş kırıklığının da arttığı görülür. Bir ilişkiye başlamadan önce kafamızda aday partnerimizle ilgili çeşitli senaryolarımız bulunur. Karşımızdaki kişinin bize çekici gelen özellikleriyle birlikte senaryomuzu da birleştirdiğimizde kendimizi bir ilişkinin içinde bulabiliriz.
Peki, ne olurda en başında bize çok çekici gelen bir kişi bizim için çok itici hale gelir?
Örneğin başlangıçta oldukça utangaç birinin ,aşırı derece de dışa dönük bir kişiyi çekici bulması ve sonrasında bu çekici bulunan şeyle ilgili sorun yaşanması sık görülen bir durumdur. Eğer iki kişide ilişkilerini geliştirirken bu farklılığı ilişkilerin doğal bir yönü olarak görebilirse daha az sorun yaşanmaktadır.
İlişkiler başlarken genellikle partnerler genellikle heyecanlıdır ve romantik ilişki yada arkadaşlıkta gelecek için umutludurlar. Ancak bu olumlu umutlu duygunun diğer tarafı da ilişki çözülürken ortaya çıkan, kişileri ezip alt üst eden üzüntü ve yoğun öfkedir. ‘Aşk tüm engelleri aşar’ gibi romantik inançlar ilişkinin gerçekteki niteliğini görmemize engel olabilir.
İlişkiler insanların birbirlerini yakından tanımalarıyla olumlu veya olumsuz yönde değişebilir. Partnerlerin birbirlerinden beklentileri gerçeğe uygun olduğu sürece ilişki derinleşebilir. Aksi durumda beklentilerin karşı tarafa uymadığı ve dayatıldığı ilişkilerde ilişki tarafları mutlu etmeyen bir şekilde sürer veya biter.