İlk Devir Osmanlı Camileri Hakkında Bilgi

SoruCevap

Yeni Üye
Çözümler
1
Tepkime
56
Yaş
36
Coin
256,936
İlk Devir Osmanlı Camileri -İlk Devir Osmanlı Camileri Hakkında Bilgi

Çöken iki büyük imparatorluğun enkazı üzerinde kısa zamanda taze bir medeniyet kurmayı başaran Osmanlı Türkleri, XIV. yüzyılın ilk yarısından itibaren askerî harekâtın yanısıra geniş bir imar faaliyetine girişmişlerdi. Önce ilk başşehirleri Bursa ve civarında, sonra sırasiyle Edirne ve İstanbul'da Osmanlı devlet mimarisinin esasları tasarlanmış, şekillenmiş ve yayılmıştır. Diğer cemiyet ve medeniyetler ile temas eden her topluluk için olduğu gibi, Osmanlı Türkleri için de yabancı tesirlerden muafiyet iddia edilemez.

Orta Asya'dan Batı Anadolu'ya uzanan, İstanbul'dan İran, Yemen, Cezayir, Macaristan, Podolya ve Kırım'a kadar yayılan Osmanlı Türklerinin karşılaştıkları eski, yeni medeniyet eserleriyle ilgilenmedikleri, bunların tesirinde kalmadıkları, ve Osmanlı devlet mimarisinin şekillenmesinde bu tesirlerin rol oynamadığı düşünülemez. Diğer yandan, sanatkârın muhayyelesini kıvılcımlamayan bir cemiyet ve kültür ortamı dışında en üstün yapı tekniği, sınırsız malî imkânlar ve ihtişam arzusunun mimarî mükemmeliğe erişmek için yeterli olmadığı bir gerçektir. XVI. yüzyılda muhteşem eserler veren Osmanlı Türk mimarisinde, yapı sistemleri, malzemenin kullanılışı veya tezyinat motifleri gibi teknik hususlar ötesinde bu mimarinin belkemiğini teşkil eden bazı müşterek faktörler ve mimari esaslar bulunmak gerekir.

Osmanlı Devletinin kuruluşundan (1299) monümantal Osmanlı mimarisinin ilk önemli eseri olarak kabul edilen İstanbul'da II. Beyazıd Camiine (1501) kadar geçen iki yüzyıllık devrede Osmanlı Türk cami mimarisini inceleyen bu çalışma, işte bu müşterek faktörler ve mimari esasları araştırmak amacıyla kaleme alınmıştır.

Osmanlı Devletinin göçebe bir uç beyliğinden yerleşmiş, şehirleşmiş bir imparatorluğa yükseliş süresini kapsayan XIV. ve XV. yüzyıllar geleneksel Selçuklu ve İslâm mimari formülleri ve Osmanlı mimari yaratış melekesinin mahallî yapı malzemesi ve metodlarıyla kaynaştığı devirdir. Bu devrede inşa edilen Osmanlı Türk camilerini dış kitle tertibi ve iç mekân teşekkülü bakımından üç ana grupta toplamak mümkün olur.

1. «Tek-Üniteli» Cami,

2. «Çok-Üniteli» Cami,

3. «Çapraz-Mihverli» Cami

diye adlandırdığımız bu üç cami tipini kısaca şu şekilde izah edebiliriz.

1. «Tek-Üniteli» cami dörtköşe bir harem, üç bölmeli bir son cemaat yeri ve umumiyelte minareden teşekkül eder. Harem ekseriyetle kubbeli olup son cemaat yerinin bölmeleri ya tonoz ya da küçük kubbeler ile örtülüdür.

2. «Çok-Üniteli» cami menşe itibariyle geleneksel Selçuklu ulucami tipine dayanır. Büyük bir iç mekân ayaklar veya kolonlar ile bölünerek inşaî bakımdan kolaylıkla örtülmüştür. Selçuklu ulucamisi ekseriyetle düz çatılıdır; fakat iç hacmin bir kısmı değerlendirilmek maksadıyla bir veya birkaç bölmesi kubbeli veya tonozlu olabilir. Osmanlı ulucamisinde ise her bölme kubbelidir.

3. Umumiyetle «Bursa tipi» cami diye bilinen fakat bizim «çapraz-mih-verli» olarak tavsif ettiğimiz üçüncü grup caminin dış kitle formu ve iç mekân teşekkülü bakımından Selçuklu medresesiyle akrabalığı malûmdur. Aslında «çapraz-mihverli» cami, açık ve dört eyvanlı medrese tipiyle kapalı avlulu medrese tipinin birleştirilmesinden ortaya çıkmıştır. Tepesi açık bir kubbenin örttüğü merkezî kare mekânının ortasında kesişen ar-zanî ve tulanî mihverlerin uçlarında dört mihrak noktası bulunur. İç mekânın ana hatlarını mihver uçlarındaki dört hacim tâyin eder. Bunların dışındaki diğer oda veya hacimlerin adedi ve tertip şekli önemli değildir. «Çapraz-mihverli» caminin son cemaat yeri beş bölmeli, minaresi bir veya iki tanedir.

İlk devir Osmanlı camisi «tek-kubbeli», «çok-kubbeli» ya da «ayaklı» ve «ters T tipi» adları veya bunlara benzer terimler altında daha evvel incelenmiştir. Bu çalışmada «kubbeli» sıfatı yerine «üniteli» tâbirini tercih etmemiz, Osmanlı camisinin ekseriyetle kubbeli olmasına rağmen, bazı hallerde üst yapının başka sistemde olabileceğini, bundan daha da mühim olarak, bazı hallerde iç mekânın, bir kubbenin örttüğü hacimden daha fazla bir saha kaplayabileceğini düşündüğümüzdendir. Burada «ünite» terimi en basit yapı ve fonksiyon birimi mânasında kullanılmıştır. «Ayaklı» yahut «sütunlu» tâbirlerini de kullanmayacağız; çünkü «çok-üniteli» caminin iç mekânında ayak veya kolon bulunmayabilir. «Ters T tipi» diye bilinen camiyi neden «çapraz-mihverli» şeklinde izah ettiğimiz ise, bu tipe hasredilen Bölüm IU'de etraflıca açıklanacaktır.

Yukarıda adlarını verdiğimiz üç gruptan hangisine ait olursa olsun, erken Osmanlı Türk camisinin ilk nazarda dikkati çeken hususiyeti bu mimaride yapı itibariyle zarurî olmayan bina elemanının kullanılmaması ve tezyinî unsurlar ile inşaî unsurlar arasında sağlanan muvazeneli münasebet neticesinde varılan temiz arkitektonik ifadedir. Dış kitle ile iç mekânı tespit eden kabuk arasında direkt bir bağlantı bulunur. Aslında, ilk devir Osmanlı Türk camisinin temel form elemanı üzeri kubbeyle örtülü dörtköşe mekândır.

Şüphesiz üzeri kubbeyle örtlü dörtköşe mekân özellikle Osmanlı Türk mimarisine has bir yapı elemanıdır denemez. Menşei Mezopotamyadır. Sasanî, Ermeni, ve Bizans mimarisinde önemli bir rol oynamıştır. Merkezî planlı, Yunan-haçı biçiminde kilisenin, kubbeli bazilikanın mihrak noktasıdır. Anadolu Selçuklu mimarisinde de temel ünite olmamakla beraber yer yer kullanılmıştır. Yalnız, kanaatimizce, kubbeli dörtköşe mekân fikrinin arkitektonik gücü hiçbir devirde Osmanlı devrinde olduğu kadar ısrarla işlenmemiş, bu formun derunî mantığı nadiren ayni sezişle kavranmıştır. Bu çalışmanın amacı, Osmanlı Türk cami mimarisini dış kitle formu ve iç mekân teşekkülü bakımından incelerken, önemli addettiğimiz kubbeli mekân konusu üzerinde de özellikle durmaktır. Görüş ve düşüncelerimizin bu açıdan değerlendirilmesi faydalı olacaktır.

Kaynak: İlk Devir Osmanlı Mimarisinde Cami / Abdullah Kuran / Ankara / 1964
 
Üst Alt