İLK TÜRK DEVLETİNDE KÜLTÜR VE UYGARLIK
1. Devlet Yönetimi Devlet: İslamiyet’ten önce Türkler devlete il veya el demişlerdir.Hükümdarların Unvanları Türkler Hükümdarlarına Şanyü, Tanhu, Hakan, Han, Yabgu, İlteber, İdi-kut, Erkin gibi unvanlar vermişledir.Tarih Boyunca Türk Hükümdarlarının Tahta Çıkış BiçimleriHanedan üyeleri arasında siyasi ve askeri mücadeleyi kazanan hükümdar olarak tahta çıkar. (En sık rastlanan durum).Hükümdarın rakipsiz aday olması. Bu durumda taht kavgası olmadan başa geçiyordu.Seçim Usulü: Kengeş, toy veya kurultay denilen devletin ileri gelenlerinden oluşan meclisin toplanarak hanedan üyelerinden birini tahta geçirmesi.Ekber ve Erşed Sistemi: En yaşlı ve olgun olanın başa geçmesi. Bu yöntem, III. Ahmet zamanından itibaren sadece Osmanlı Devleti’nde uygulanmıştır.Hakanın Görevleri Hükümdarlık güç ve yetkilerini Tanrı’dan (Tengri) alan hakanların önde gelen görevi, milletini refah ve barış içinde özgür olarak yaşatmaktı. Ayrıca ülke çapında asker toplamak, orduyu idare etmek, devletin yüksek meclisini yönetmek, hakanın görevleri arasındaydı.Hükümdarlık Sembolleri Otağ (hakan çadırı), taht, tuğ (sancak, bayrak), davul (nevbet) ve sorguç (serpuş)’tur.
Sonraki dönemlerde para bastırmak ve adına hutbe okutmak da bağımsızlık sembolü sayılmıştır.Hakan’ın belirli zamanlarda devlet ileri gelenlerine ve halka, törenlerde resmî ziyafet vermesi hükümdarlık gereğiydi.Hatun (Katun)Hakanın eşine hatun denirdi. Türk devlet idaresinde hatun da söz sahibiydi. Savaşlarda hakanın yanında yer alan hatun, devlet adamı gibi eğitilir ve yetiştirilirdi. Böylece devlet idaresi ve komşu devletler hakkında bilgi sahibi olur, gerektiğinde devlet başkanlığı yapar, elçi kabul eder ve devlet meclisine katılabilirdi.Veliaht Hakanın ölümünden sonra onun yerine geçen veliahtın büyük oğul olması gerekli değildi. Tahta geçecek kişinin çoğunlukla faydalı ve başarılı olabilecek yeteneğe sahip bir hanedan üyesi olması, ön planda tutulmuştur. Ayrıca veliaht küçük yaşta ise, amcasının tahta geçmesi mümkün olabiliyordu. Tanrı tarafından hakana verildiği düşünülen yönetme hakkının kan aracılığıyla hakanın bütün evlatlarına da geçmiş olduğu düşüncesi, her prensin (tegin) tahtta hak iddia etmesine yol açabiliyordu.
Bu suretle kardeşler arasında doğan taht mücadelesi, üstün gelen tarafın hakan olmasına kadar sürerdi. Ancak bu mücadeleler devletin zayıflaması, hatta parçalanmasına dahi yol açabilmektedir. Kimler Türk Devletlerinde Hükümdar Olabilirdi?Hanedandan olan bütün erkeklerin hükümdar olma hakları vardı. (Kardeşler, kardeş çocukları, amca, amca çocukları ve diğer hanedan üyeleri).Kut AnlayışıTürkler devleti yönetme yetkisinin Tanrı tarafından verildiğine inanıyorlardı. Tanrı tarafından verilen bu yönetme hakkına kut diyorlardı. Kut’un kan yoluyla hükümdarın tüm erkek çocuklarına geçtiğine inanıyorlardı.Kut Anlayışı Türk Devletlerini Nasıl Etkilemiştir?Bütün hanedan üyelerinde kut olduğundan kendine siyasi ve askeri bakımdan güvenen kişi tahta kavgasına girebiliyordu. Bu durum Türk devletlerini ya iç savaş sonucu istikrarsızlığa, ya da bölünmeye götürüyordu.Türk töresinde ana-babaya itaat esas olmasına rağmen, hükümdar bunun dışında tutulmuştur. Devletin devamı için baba-oğul veya kardeşlerin birbirleriyle mücadelesi normal karşılanmıştır. Çünkü bu sayede en güçlü ve en yetenekli kişi devletin başına geçecektir. İkili Yönetim (Çifte Krallık) Nedir?Türk Devletlerinde hükümdar yönetimi kolaylaştırmak için ülkeyi Sol (Doğu) ve Sağ (Batı) olmak üzere ikiye ayırırdı. Ortada (Merkezde) ise asıl hükümdar bulunurdu. Sağ ve Solda ise Hanedan üyelerinden Yabgu’lar bulunurdu.Eski Türklerde siyasi teşkilatlanmanın en üst kademesini “il” meydana getiriyordu.Bodun’lar ve Boy’ların merkezden idare edilmesi sayesinde İl’de birleşmiş olan halk, “töre” denilen ortak idari ve hukuki düzenle yönetilirdi. Demek ki Türk”il”i yurdu koruyan, milleti huzur ve barış içinde yaşatan bir siyasi kuruluştur.Türk ilinin özellikleri şöyle özetlenebilir:1. İstiklâlBu konuda Asya Hun Devlet meclisindeki şu konuşma (Çin yıllıklarından alıntıdır) Türklerin bağımsızlık hakkındaki bütün görüşünü kısaca özetler:”İstiklale karşı hayranlık duymak ve bağımlı olmayı yüz kızartıcı saymak bizim geleneğimizdir.
Atalarımızdan toprakla beraber devr aldığımız devletimizi; Çin ile uzlaşmak pahasına feda edemeyiz. Mücadele edecek savaşçılarımız mevcut iken devletimizi korumalıyız”. * Çiçi’nin konuşması M.Ö.58 2. ÜlkeYine bu madde şu güzel örnekle açıklanabilir: Asya Hun Tanhu’su Motun, komşu Tung-Hu’ların vergi olarak at ve kadın istemelerine fazla itiraz etmemişti. Fakat devlet arazisi isteğiyle karşılaştığı zaman, devlet meclisinde, toprağın devlete temel olduğunu, kendisinin kimseye arazisini terk et demeye yetkisinin bulunmadığını söylemişti. (MÖ.209) 3. HalkHalk deyiminin eski Türkçe karşılığı “kün” idi.Özel mülkiyet kişi haklarının ve hürriyetin teminatıdır. İnsan şahsi mülke sahip olup onu istediği gibi kullanabilir. 4. TöreTürk devletinde halkın hak ve hürriyetini istemesi tabiidir. Halkın bu isteği, törenin uygulanması ile karşılanıyordu. Töre, eski Türk hayatını düzenleyen hukuki kaidelerin bütünüydü. B) Meclis ve Hükümet: Türk Meclislerine toy, kurultay veya kengeş denirdi.Kurultay’da devletin ana meseleleri görüşülür, hükümdarın ölümü, savaş veya milli felaketlerde kurultay toplanırdı.Aygucı: Hükümet başkanı.Buyruk: Bakan.Tamgacı: Dış siyaset görevlileri.Tigin (Tekin): Hükümdarın çocukları.Şad: Diğer hanedan üyeleri.Diğer Görevliler: İnal, Tarkan, bağa, tudun, çor, külüg, apa, ataman..OrduTürk Ordusunun ÖzellikleriTürk ordusu, ücretli değildir.Türk ordusu, daimîdir.Atlı askerler çoğunluktadır.Kadın-erkek herkes savaşa hazırdır.Not: Türk ordu teşkilâtını ilk kuran Mete Han’dır. Mete, orduyu onluk sisteme göre düzenlemiştir. Onluk sistem daha sonra tüm Türk devletlerinde kullanılmıştır. Bu düzen Avrupa’ya Attila ile girmiştir. Türk Ordusunu SilahlarıOk, yay, kement, kılıç, mızrak, kargı, süngü, kalkan vb.Savaş Taktikleri:Turan TaktiğiSahte Ricat (sahte çekilme)HilalPusu Bu taktikle Malazgirt, Niğbolu, Mohaç gibi büyük meydan savaşları kazanılmıştır.Savaş stratejileri “keşif seferleri” ve “yıpratıcı savaşlar”a dayanır. Sınır boylarında tampon bölgeler bırakmışlardır.Türk ordusu; Çin, Roma, Bizans, Rus ve Moğol Ordu teşkilatı üzerinde etkili olmuştur.HukukTürklerde yazılı olmamakla beraber, gelişmiş bir hukuk anlayışı vardı. Bu hukuk kurallarına töre denilirdi.Hükümdarın başkanlık ettiği ve siyasi suçlara bakan yüksek mahkemeye yargu adı verilirdi.Yarganlar (yargucu) idaresindeki mahkemeler ise adi suçlara bakarlardı.Hunlar ve Göktürklerde, göçebe hukuku, Uygurlarda yerleşik hukuk anlayışı görülür.Örneğin; işlenen adi suçlarda hapis cezası 10 gündür. Bunun temel nedeni, göçebe yaşam koşullarıdır 2. Din ve İnanışGöktanrı Dini Türklerin İslamiyet’ten önceki dini Göktanrı diniydi. Bu dine göre Türkler;Tek bir Tanrının evreni yarattığına ve gökte oturduğuna inanıyorlardı. Öldükten sonra dirileceklerine inandıklarından, ölülerini atı, eşyaları ve silahıyla birlikte gömüyorlardı. Cennet’e uçmağ, cehenneme ise tamu diyorlardı. Mezarlara ölünün, sağlığında öldürdüğü düşman sayısı kadar balbal adı verilen küçük heykeller dikerlerdi. İnanışa göre, yeniden dirilecek kişi atıyla cennete gidecek ve öldürdüğü düşmanlar sonraki yaşamında ona hizmet edeceklerdir. Ölüleri için yuğ adı verilen cenaze törenleri yapar ve ardından yas tutarlardı. En Eski Türk Dini (Şamanizm) Türklerin eski devirlerinde Gök kutsal sayılmıştır. Bunun yanında bazı dağ, ırmak, vadi gibi varlıklarda gizli güçlerin olduğuna inanıyorlardı. Güneş ve Ay’da kutsal sayılmıştır.Şamanizm’in ÖzellikleriDağ, vadi, göl gibi tabiattaki bazı varlıklar kutsallıklarını korumaya devam etmiştir.Gök asıl tapılan unsur haline gelmiştir. Gök için “Tengri” kelimesini kullanmışlardır.Atalarının ruhlarını da kutsal kabul etmişlerdir. Bu nedenle ataların mezarlarına dokunma savaş sebebi sayılmıştır.İyi ve kötü ruhlara, fal ve büyüye inanmışlardır. Ölülerin kötü ruhlardan kurtulması için uzun süre bekletmişlerdir.Cesedin kokmasını önlemek amacıyla mumyalamışlardır.Göktürklerde DinEvrenin üst üste gelen katlardan oluştuğuna inanılmıştır.Gök’ün onyedi, yerin altının ise yedi kattan oluştuğuna inanırlardı. Bu ikisinin arasında insanların yaşadığı yeryüzü bulunurdu.Tek tanrı inancına bu dönemde ulaşılmıştır. Bütün evren göğün en üst katında oturan Tanrı’ya itaat ederdi.Göktürkler Tanrı’ya “Türk Tanrısı” adını vererek onu millileştirmişlerdir. Tanrı’ya; Ugan, Bayat, Ulu Yaratgan da demişlerdir.Bazı kutsal saydıkları yerlerde Tanrı’ya dua edip, kurban kesmişlerdir. Uygurlarda DinÖnceleri Şamanizm’ e inanmışlardır.Bögü Kağan döneminde Mani dinini daha sonaraları da Budizm’i kabul ettiler. Hazarlarda DinÖnceleri Şamanizm’e inanıyorlardı. Daha sonra devlet yöneticileri ve halkın bir bölümü “Museviliğe” inanmıştır. Derin bir hoşgörüleri vardır. Müslüman, Hıristiyan ve Museviler birlikte yaşamışlardır.Kam (Şaman-Baksı)Türklerin din adamlarına verdikleri isimdir. Şamanlar, fala bakar, büyü yapar, gelecekle ilgili haber verir, doktorluk yaparlardı. Diğer toplumlarda olduğu gibi ayrıcalıklı bir sınıf değillerdi.YuğÖlü gömme törenine verilen isimdir. Yedi gün sürerdi. Ölenin silahları, eşyaları ve kurban edilen atı da mezara birlikte konurdu.BalbalÖlen kişinin hayatta iken öldürdüğü düşman sayısı kadar taşın mezarın başına dikilmesi ile oluşan anıtlar. Bu kişiler, öbür dünyada ona hizmet edeceklerdir.KurganTürklerde mezara verilen isimdir.Günümüzde Şaman Dini’nden Kalma GeleneklerEvli çiftlerin üzerine para, buğday, şeker vb. atılması (Saçı). “Darısı başına” deyimi.Kapı eşiğine basmama. (Ölen atalarının ruhlarının eşikte durduğuna inandıklarından).Sadaka verirken başı çevirme.Türbe, ağaç ve mezarlara çaput bağlama.Ölen kişinin evine yemek götürme.Tarihte Türklerin Kabul Ettiği Dinler Şamanizm, Manihaizm, Musevilik, Hıristiyanlık, Mazdeizm (Zerdüştlük), Budizm, İslâmiyet.
1. Devlet Yönetimi Devlet: İslamiyet’ten önce Türkler devlete il veya el demişlerdir.Hükümdarların Unvanları Türkler Hükümdarlarına Şanyü, Tanhu, Hakan, Han, Yabgu, İlteber, İdi-kut, Erkin gibi unvanlar vermişledir.Tarih Boyunca Türk Hükümdarlarının Tahta Çıkış BiçimleriHanedan üyeleri arasında siyasi ve askeri mücadeleyi kazanan hükümdar olarak tahta çıkar. (En sık rastlanan durum).Hükümdarın rakipsiz aday olması. Bu durumda taht kavgası olmadan başa geçiyordu.Seçim Usulü: Kengeş, toy veya kurultay denilen devletin ileri gelenlerinden oluşan meclisin toplanarak hanedan üyelerinden birini tahta geçirmesi.Ekber ve Erşed Sistemi: En yaşlı ve olgun olanın başa geçmesi. Bu yöntem, III. Ahmet zamanından itibaren sadece Osmanlı Devleti’nde uygulanmıştır.Hakanın Görevleri Hükümdarlık güç ve yetkilerini Tanrı’dan (Tengri) alan hakanların önde gelen görevi, milletini refah ve barış içinde özgür olarak yaşatmaktı. Ayrıca ülke çapında asker toplamak, orduyu idare etmek, devletin yüksek meclisini yönetmek, hakanın görevleri arasındaydı.Hükümdarlık Sembolleri Otağ (hakan çadırı), taht, tuğ (sancak, bayrak), davul (nevbet) ve sorguç (serpuş)’tur.
Sonraki dönemlerde para bastırmak ve adına hutbe okutmak da bağımsızlık sembolü sayılmıştır.Hakan’ın belirli zamanlarda devlet ileri gelenlerine ve halka, törenlerde resmî ziyafet vermesi hükümdarlık gereğiydi.Hatun (Katun)Hakanın eşine hatun denirdi. Türk devlet idaresinde hatun da söz sahibiydi. Savaşlarda hakanın yanında yer alan hatun, devlet adamı gibi eğitilir ve yetiştirilirdi. Böylece devlet idaresi ve komşu devletler hakkında bilgi sahibi olur, gerektiğinde devlet başkanlığı yapar, elçi kabul eder ve devlet meclisine katılabilirdi.Veliaht Hakanın ölümünden sonra onun yerine geçen veliahtın büyük oğul olması gerekli değildi. Tahta geçecek kişinin çoğunlukla faydalı ve başarılı olabilecek yeteneğe sahip bir hanedan üyesi olması, ön planda tutulmuştur. Ayrıca veliaht küçük yaşta ise, amcasının tahta geçmesi mümkün olabiliyordu. Tanrı tarafından hakana verildiği düşünülen yönetme hakkının kan aracılığıyla hakanın bütün evlatlarına da geçmiş olduğu düşüncesi, her prensin (tegin) tahtta hak iddia etmesine yol açabiliyordu.
Bu suretle kardeşler arasında doğan taht mücadelesi, üstün gelen tarafın hakan olmasına kadar sürerdi. Ancak bu mücadeleler devletin zayıflaması, hatta parçalanmasına dahi yol açabilmektedir. Kimler Türk Devletlerinde Hükümdar Olabilirdi?Hanedandan olan bütün erkeklerin hükümdar olma hakları vardı. (Kardeşler, kardeş çocukları, amca, amca çocukları ve diğer hanedan üyeleri).Kut AnlayışıTürkler devleti yönetme yetkisinin Tanrı tarafından verildiğine inanıyorlardı. Tanrı tarafından verilen bu yönetme hakkına kut diyorlardı. Kut’un kan yoluyla hükümdarın tüm erkek çocuklarına geçtiğine inanıyorlardı.Kut Anlayışı Türk Devletlerini Nasıl Etkilemiştir?Bütün hanedan üyelerinde kut olduğundan kendine siyasi ve askeri bakımdan güvenen kişi tahta kavgasına girebiliyordu. Bu durum Türk devletlerini ya iç savaş sonucu istikrarsızlığa, ya da bölünmeye götürüyordu.Türk töresinde ana-babaya itaat esas olmasına rağmen, hükümdar bunun dışında tutulmuştur. Devletin devamı için baba-oğul veya kardeşlerin birbirleriyle mücadelesi normal karşılanmıştır. Çünkü bu sayede en güçlü ve en yetenekli kişi devletin başına geçecektir. İkili Yönetim (Çifte Krallık) Nedir?Türk Devletlerinde hükümdar yönetimi kolaylaştırmak için ülkeyi Sol (Doğu) ve Sağ (Batı) olmak üzere ikiye ayırırdı. Ortada (Merkezde) ise asıl hükümdar bulunurdu. Sağ ve Solda ise Hanedan üyelerinden Yabgu’lar bulunurdu.Eski Türklerde siyasi teşkilatlanmanın en üst kademesini “il” meydana getiriyordu.Bodun’lar ve Boy’ların merkezden idare edilmesi sayesinde İl’de birleşmiş olan halk, “töre” denilen ortak idari ve hukuki düzenle yönetilirdi. Demek ki Türk”il”i yurdu koruyan, milleti huzur ve barış içinde yaşatan bir siyasi kuruluştur.Türk ilinin özellikleri şöyle özetlenebilir:1. İstiklâlBu konuda Asya Hun Devlet meclisindeki şu konuşma (Çin yıllıklarından alıntıdır) Türklerin bağımsızlık hakkındaki bütün görüşünü kısaca özetler:”İstiklale karşı hayranlık duymak ve bağımlı olmayı yüz kızartıcı saymak bizim geleneğimizdir.
Atalarımızdan toprakla beraber devr aldığımız devletimizi; Çin ile uzlaşmak pahasına feda edemeyiz. Mücadele edecek savaşçılarımız mevcut iken devletimizi korumalıyız”. * Çiçi’nin konuşması M.Ö.58 2. ÜlkeYine bu madde şu güzel örnekle açıklanabilir: Asya Hun Tanhu’su Motun, komşu Tung-Hu’ların vergi olarak at ve kadın istemelerine fazla itiraz etmemişti. Fakat devlet arazisi isteğiyle karşılaştığı zaman, devlet meclisinde, toprağın devlete temel olduğunu, kendisinin kimseye arazisini terk et demeye yetkisinin bulunmadığını söylemişti. (MÖ.209) 3. HalkHalk deyiminin eski Türkçe karşılığı “kün” idi.Özel mülkiyet kişi haklarının ve hürriyetin teminatıdır. İnsan şahsi mülke sahip olup onu istediği gibi kullanabilir. 4. TöreTürk devletinde halkın hak ve hürriyetini istemesi tabiidir. Halkın bu isteği, törenin uygulanması ile karşılanıyordu. Töre, eski Türk hayatını düzenleyen hukuki kaidelerin bütünüydü. B) Meclis ve Hükümet: Türk Meclislerine toy, kurultay veya kengeş denirdi.Kurultay’da devletin ana meseleleri görüşülür, hükümdarın ölümü, savaş veya milli felaketlerde kurultay toplanırdı.Aygucı: Hükümet başkanı.Buyruk: Bakan.Tamgacı: Dış siyaset görevlileri.Tigin (Tekin): Hükümdarın çocukları.Şad: Diğer hanedan üyeleri.Diğer Görevliler: İnal, Tarkan, bağa, tudun, çor, külüg, apa, ataman..OrduTürk Ordusunun ÖzellikleriTürk ordusu, ücretli değildir.Türk ordusu, daimîdir.Atlı askerler çoğunluktadır.Kadın-erkek herkes savaşa hazırdır.Not: Türk ordu teşkilâtını ilk kuran Mete Han’dır. Mete, orduyu onluk sisteme göre düzenlemiştir. Onluk sistem daha sonra tüm Türk devletlerinde kullanılmıştır. Bu düzen Avrupa’ya Attila ile girmiştir. Türk Ordusunu SilahlarıOk, yay, kement, kılıç, mızrak, kargı, süngü, kalkan vb.Savaş Taktikleri:Turan TaktiğiSahte Ricat (sahte çekilme)HilalPusu Bu taktikle Malazgirt, Niğbolu, Mohaç gibi büyük meydan savaşları kazanılmıştır.Savaş stratejileri “keşif seferleri” ve “yıpratıcı savaşlar”a dayanır. Sınır boylarında tampon bölgeler bırakmışlardır.Türk ordusu; Çin, Roma, Bizans, Rus ve Moğol Ordu teşkilatı üzerinde etkili olmuştur.HukukTürklerde yazılı olmamakla beraber, gelişmiş bir hukuk anlayışı vardı. Bu hukuk kurallarına töre denilirdi.Hükümdarın başkanlık ettiği ve siyasi suçlara bakan yüksek mahkemeye yargu adı verilirdi.Yarganlar (yargucu) idaresindeki mahkemeler ise adi suçlara bakarlardı.Hunlar ve Göktürklerde, göçebe hukuku, Uygurlarda yerleşik hukuk anlayışı görülür.Örneğin; işlenen adi suçlarda hapis cezası 10 gündür. Bunun temel nedeni, göçebe yaşam koşullarıdır 2. Din ve İnanışGöktanrı Dini Türklerin İslamiyet’ten önceki dini Göktanrı diniydi. Bu dine göre Türkler;Tek bir Tanrının evreni yarattığına ve gökte oturduğuna inanıyorlardı. Öldükten sonra dirileceklerine inandıklarından, ölülerini atı, eşyaları ve silahıyla birlikte gömüyorlardı. Cennet’e uçmağ, cehenneme ise tamu diyorlardı. Mezarlara ölünün, sağlığında öldürdüğü düşman sayısı kadar balbal adı verilen küçük heykeller dikerlerdi. İnanışa göre, yeniden dirilecek kişi atıyla cennete gidecek ve öldürdüğü düşmanlar sonraki yaşamında ona hizmet edeceklerdir. Ölüleri için yuğ adı verilen cenaze törenleri yapar ve ardından yas tutarlardı. En Eski Türk Dini (Şamanizm) Türklerin eski devirlerinde Gök kutsal sayılmıştır. Bunun yanında bazı dağ, ırmak, vadi gibi varlıklarda gizli güçlerin olduğuna inanıyorlardı. Güneş ve Ay’da kutsal sayılmıştır.Şamanizm’in ÖzellikleriDağ, vadi, göl gibi tabiattaki bazı varlıklar kutsallıklarını korumaya devam etmiştir.Gök asıl tapılan unsur haline gelmiştir. Gök için “Tengri” kelimesini kullanmışlardır.Atalarının ruhlarını da kutsal kabul etmişlerdir. Bu nedenle ataların mezarlarına dokunma savaş sebebi sayılmıştır.İyi ve kötü ruhlara, fal ve büyüye inanmışlardır. Ölülerin kötü ruhlardan kurtulması için uzun süre bekletmişlerdir.Cesedin kokmasını önlemek amacıyla mumyalamışlardır.Göktürklerde DinEvrenin üst üste gelen katlardan oluştuğuna inanılmıştır.Gök’ün onyedi, yerin altının ise yedi kattan oluştuğuna inanırlardı. Bu ikisinin arasında insanların yaşadığı yeryüzü bulunurdu.Tek tanrı inancına bu dönemde ulaşılmıştır. Bütün evren göğün en üst katında oturan Tanrı’ya itaat ederdi.Göktürkler Tanrı’ya “Türk Tanrısı” adını vererek onu millileştirmişlerdir. Tanrı’ya; Ugan, Bayat, Ulu Yaratgan da demişlerdir.Bazı kutsal saydıkları yerlerde Tanrı’ya dua edip, kurban kesmişlerdir. Uygurlarda DinÖnceleri Şamanizm’ e inanmışlardır.Bögü Kağan döneminde Mani dinini daha sonaraları da Budizm’i kabul ettiler. Hazarlarda DinÖnceleri Şamanizm’e inanıyorlardı. Daha sonra devlet yöneticileri ve halkın bir bölümü “Museviliğe” inanmıştır. Derin bir hoşgörüleri vardır. Müslüman, Hıristiyan ve Museviler birlikte yaşamışlardır.Kam (Şaman-Baksı)Türklerin din adamlarına verdikleri isimdir. Şamanlar, fala bakar, büyü yapar, gelecekle ilgili haber verir, doktorluk yaparlardı. Diğer toplumlarda olduğu gibi ayrıcalıklı bir sınıf değillerdi.YuğÖlü gömme törenine verilen isimdir. Yedi gün sürerdi. Ölenin silahları, eşyaları ve kurban edilen atı da mezara birlikte konurdu.BalbalÖlen kişinin hayatta iken öldürdüğü düşman sayısı kadar taşın mezarın başına dikilmesi ile oluşan anıtlar. Bu kişiler, öbür dünyada ona hizmet edeceklerdir.KurganTürklerde mezara verilen isimdir.Günümüzde Şaman Dini’nden Kalma GeleneklerEvli çiftlerin üzerine para, buğday, şeker vb. atılması (Saçı). “Darısı başına” deyimi.Kapı eşiğine basmama. (Ölen atalarının ruhlarının eşikte durduğuna inandıklarından).Sadaka verirken başı çevirme.Türbe, ağaç ve mezarlara çaput bağlama.Ölen kişinin evine yemek götürme.Tarihte Türklerin Kabul Ettiği Dinler Şamanizm, Manihaizm, Musevilik, Hıristiyanlık, Mazdeizm (Zerdüştlük), Budizm, İslâmiyet.