İlk Türk Devletlerinde Din ve İnanış Hakkında Kısa Bilgi,
İlk Türk Devletlerinde Din ve İnanış Nasıldı,
Türkler genel olarak İslamiyet’ten önce Göktanrı’ya inanmaktaydılar. Bu inanca Göktanrı dini denmekteydi. Yine tek tanrılı bir din olan bu dinde öldükten sonra tekrar dirileceklerine inanırlardı ve bu sebeple mezarlarına atlarını, eşyalarını ve silahlarını da gömerlerdi. Cehennem’in onların dilinde Tamu, Cennet’in ise Uçmağ olarak geçtiği bilinmektedir. Ölen kişinin mezarına hayattayken öldürdüğü düşman kaç tane ise o kadar Balbal isimli küçük heykel dikilirdi. Bunlar da tekrar dirildiğinde ona hizmet edecek uşaklar olacaktı. Yas tutma kavramı onlarda da vardı ve Yoğ denilen cenaze törenleri düzenlerlerdi.
Bundan daha da önce, yani Türklerin inandığı en eski inanç zamanında, Türkler dağ, ırmak, vadi gibi şeylerin kutsal güçleri olduklarına inanıyorlardı. Ayrıca Güneş ve Ay da onlar için kutsaldı ve Gök en kutsal varlıktı.
Hunlarda ise yine dağ, vadi, göl gibi doğa parçaları kutsal sayılmıştır ve korunmuştur. Yine Gök’e tapılmaktadır ve Gök için Tengri demektedirler. Atalarının ruhlarını kutsal sayıp onların mezarlarına dokunmamaktadırlar. Dokunan biri derhal düşman ilan edilir ve savaş açılırdı. Fal ve büyüye inanmalarının bir sonucu olarak ruhların iyi ve kötü olarak ikiye ayrıldığını düşünüyorlardı. Ölüleri gömmeden önce bekletmekteydiler çünkü böylece kötü ruhlardan arınacağını düşünüyorlardı. Kokmaması içinse önlem olarak mumyalama işlemi yapıyorlardı.
Göktürkler’e gelindiğinde evrenin parçalara bölündüğünü görmekteyiz. Üst üste katlardan oluşmakta olduğunu düşündükleri Evren, onlar için gök manasına gelmekteydi. Gök 17, yeraltı 7 kattan oluşmaktaydı ve insanlar bu ikisinin arasında yaşamaktaydı. Göğün en üst katında her şeyden üstün olan Tanrı ikamet etmekteydi ve o tekti. Milliyetçi bir Tanrı anlayışına sahip olduklarından ona Türk tanrısı demekteydiler. Kurban kesme ve dua etme adetleri bulunmaktaydı ve Tanrı’ya Ugan, Bayat, Ulu Yaratgan gibi isimler de takmaktaydılar.
Uygur döneminde Şamanizm’e olan inanç başlarda yaygındır fakat sonradan Bögü Kağan ile beraber Mani dinine geçmişlerdir. Orta Asya Türkleri’nin ilk kez Göktanrı’dan başka bir şeye inandıkları göze çarpmaktadır. Doğu Türkistan’da yaşayan Uygurlar ise bundan biraz farklı olan Budizm’i inanç bellemişlerdir.
Hazar Türkleri başlarda Şamanizm’e inanmışlardır fakat sonradan devlet yöneticilerinin atılımıyla büyük bir kesim Museviliğe geçmiştir. Dini hoşgörüleri gelişmiştir ve aralarında Müslüman, Hristiyan, Musevi, Şamanist insanlar mevcuttur.
Türkler din adamalrına Kam demektedirler. Kam aynı zamanda Şaman, Baksı ile eş anlamlıdır. Büyücülük yapıp fala bakarlar ve gelecekten haber verirlerdi. Bu kişiler ayrıca halkın doktoruydu da. Tüm diğer toplumlardakine benzer bir şekilde üst bir sınıf halini almışlardır. Ölüler için Yuğ adlı bir tören düzenlenir ve yedi gün sürerdi. Yaptıkları mezara Kurgan derlerdi.
Günümüzde hala Şamanistlikten kalma bazı geleneklerimiz mevcuttur. Darısı başına deyimiyle gelen evli çiftlerin üzerlerine buğday, şeker ve para atılması buna örnektir. Kapı eşiğine basmamaya özen göstermek de Şamanistlerin ölen atalarının eşiklerde durmakta olduğuna olan inançlarından gelmektedir. Ölü evine yemek götürülmesi, çaput bağlamak ve sadaka verirken yüz yüze bakmamak yine Şamanist kültürden gelmektedir.
İlk Türk Devletlerinde Din ve İnanış Nasıldı,
Türkler genel olarak İslamiyet’ten önce Göktanrı’ya inanmaktaydılar. Bu inanca Göktanrı dini denmekteydi. Yine tek tanrılı bir din olan bu dinde öldükten sonra tekrar dirileceklerine inanırlardı ve bu sebeple mezarlarına atlarını, eşyalarını ve silahlarını da gömerlerdi. Cehennem’in onların dilinde Tamu, Cennet’in ise Uçmağ olarak geçtiği bilinmektedir. Ölen kişinin mezarına hayattayken öldürdüğü düşman kaç tane ise o kadar Balbal isimli küçük heykel dikilirdi. Bunlar da tekrar dirildiğinde ona hizmet edecek uşaklar olacaktı. Yas tutma kavramı onlarda da vardı ve Yoğ denilen cenaze törenleri düzenlerlerdi.
Bundan daha da önce, yani Türklerin inandığı en eski inanç zamanında, Türkler dağ, ırmak, vadi gibi şeylerin kutsal güçleri olduklarına inanıyorlardı. Ayrıca Güneş ve Ay da onlar için kutsaldı ve Gök en kutsal varlıktı.
Hunlarda ise yine dağ, vadi, göl gibi doğa parçaları kutsal sayılmıştır ve korunmuştur. Yine Gök’e tapılmaktadır ve Gök için Tengri demektedirler. Atalarının ruhlarını kutsal sayıp onların mezarlarına dokunmamaktadırlar. Dokunan biri derhal düşman ilan edilir ve savaş açılırdı. Fal ve büyüye inanmalarının bir sonucu olarak ruhların iyi ve kötü olarak ikiye ayrıldığını düşünüyorlardı. Ölüleri gömmeden önce bekletmekteydiler çünkü böylece kötü ruhlardan arınacağını düşünüyorlardı. Kokmaması içinse önlem olarak mumyalama işlemi yapıyorlardı.
Göktürkler’e gelindiğinde evrenin parçalara bölündüğünü görmekteyiz. Üst üste katlardan oluşmakta olduğunu düşündükleri Evren, onlar için gök manasına gelmekteydi. Gök 17, yeraltı 7 kattan oluşmaktaydı ve insanlar bu ikisinin arasında yaşamaktaydı. Göğün en üst katında her şeyden üstün olan Tanrı ikamet etmekteydi ve o tekti. Milliyetçi bir Tanrı anlayışına sahip olduklarından ona Türk tanrısı demekteydiler. Kurban kesme ve dua etme adetleri bulunmaktaydı ve Tanrı’ya Ugan, Bayat, Ulu Yaratgan gibi isimler de takmaktaydılar.
Uygur döneminde Şamanizm’e olan inanç başlarda yaygındır fakat sonradan Bögü Kağan ile beraber Mani dinine geçmişlerdir. Orta Asya Türkleri’nin ilk kez Göktanrı’dan başka bir şeye inandıkları göze çarpmaktadır. Doğu Türkistan’da yaşayan Uygurlar ise bundan biraz farklı olan Budizm’i inanç bellemişlerdir.
Hazar Türkleri başlarda Şamanizm’e inanmışlardır fakat sonradan devlet yöneticilerinin atılımıyla büyük bir kesim Museviliğe geçmiştir. Dini hoşgörüleri gelişmiştir ve aralarında Müslüman, Hristiyan, Musevi, Şamanist insanlar mevcuttur.
Türkler din adamalrına Kam demektedirler. Kam aynı zamanda Şaman, Baksı ile eş anlamlıdır. Büyücülük yapıp fala bakarlar ve gelecekten haber verirlerdi. Bu kişiler ayrıca halkın doktoruydu da. Tüm diğer toplumlardakine benzer bir şekilde üst bir sınıf halini almışlardır. Ölüler için Yuğ adlı bir tören düzenlenir ve yedi gün sürerdi. Yaptıkları mezara Kurgan derlerdi.
Günümüzde hala Şamanistlikten kalma bazı geleneklerimiz mevcuttur. Darısı başına deyimiyle gelen evli çiftlerin üzerlerine buğday, şeker ve para atılması buna örnektir. Kapı eşiğine basmamaya özen göstermek de Şamanistlerin ölen atalarının eşiklerde durmakta olduğuna olan inançlarından gelmektedir. Ölü evine yemek götürülmesi, çaput bağlamak ve sadaka verirken yüz yüze bakmamak yine Şamanist kültürden gelmektedir.