İlk Türk Devletlerinde Sosyal ve Ekonomik Hayat Hakkında Bilgi
İlk Türk Devletlerinde Sosyal ve Ekonomik Hayat
Uygurlar'a kadar Türkler tabiat koşullarına bağlı olarak yarı göçebe bir hayat tarzını benimsemişlerdir. Yaylak-kışlak hayatı yaşayan Türkler çadırlarda kalmışlar ve daha çok hayvancılıkla uğraşmışlardır. Yerleşik hayata geçilmesi ölçüsünde çadırlardan vazgeçilmiş ve Uygurlar döneminde iki katlı beyaz badanalı evlerde oturmaya başlamışlardır.
İslamiyet'ten önceki Türk toplumlarında baharın gelişi (Nevruz) bayram havası içinde festivallerle kutlanırdı. Bu festivallerde at yarışları düzenlenir, şarkılar söylenir, kadın ve erkeklerle bir arada yemekler yenilir ve müzik eşliğinde dans edilip eğlenilirdi.
Türkler'de özel mülkiyet hakkı vardı. Bu durum Türkler'de sınıf ayrımının görülmemesinin nedenlerinden biri olmuştur. Ayrıca Türkler'de sosyal alanda kadın-erkek eşitliği uygulanmıştır.
İslam öncesi Türk devletlerinde ekonominin temeli hayvancılık ve ticarete dayanıyordu. At, koyun ve sığır besleyen Türkler komşu ülkelere hayvan satarak ekonomik kazanç sağlamışlardır. Hunlar ve Göktürkler döneminde Çin'e sattıkları mallarının karşılığı olarak Çin'den ipek almışlardır. Çin'den başlayıp Avrupa'ya kadar ulaşan "İpek Yolu"da Türkler için önemli bir gelir kaynağı olmuştur. Türk - Çin sınırındaki kasabalar iki toplum arasında ortak pazar yeri olarak kullanılmıştır. Uygurlar döneminde yerleşik hayata geçiş ve şehirleşme ile birlikte ticaret de gelişmiştir. Ticaret kervanlarının geçtiği yollar "ipek Yolu" olarak isimlendirilmiştir. Türk devletleri Çin, Sasani ve Bizans ile bu ticaret yoluna hakim olabilmek amacıyla mücadele etmişlerdir.
Demircilikte ilerleyen Türkler özellikle yaptıkları at koşum takımlarını ve silahları komşu ülkelere satmışlardır.
İslamiyet'ten önceki Türk devletleri Türgişler'e kadar para yerine daha çok üzeri resmi damgalı ipek paraları kullanmıştır. Türgişler döneminde ise para kullanmaya başlamışlardır.
İlk Türk Devletlerinde Sosyal ve Ekonomik Hayat
Uygurlar'a kadar Türkler tabiat koşullarına bağlı olarak yarı göçebe bir hayat tarzını benimsemişlerdir. Yaylak-kışlak hayatı yaşayan Türkler çadırlarda kalmışlar ve daha çok hayvancılıkla uğraşmışlardır. Yerleşik hayata geçilmesi ölçüsünde çadırlardan vazgeçilmiş ve Uygurlar döneminde iki katlı beyaz badanalı evlerde oturmaya başlamışlardır.
İslamiyet'ten önceki Türk toplumlarında baharın gelişi (Nevruz) bayram havası içinde festivallerle kutlanırdı. Bu festivallerde at yarışları düzenlenir, şarkılar söylenir, kadın ve erkeklerle bir arada yemekler yenilir ve müzik eşliğinde dans edilip eğlenilirdi.
Türkler'de özel mülkiyet hakkı vardı. Bu durum Türkler'de sınıf ayrımının görülmemesinin nedenlerinden biri olmuştur. Ayrıca Türkler'de sosyal alanda kadın-erkek eşitliği uygulanmıştır.
İslam öncesi Türk devletlerinde ekonominin temeli hayvancılık ve ticarete dayanıyordu. At, koyun ve sığır besleyen Türkler komşu ülkelere hayvan satarak ekonomik kazanç sağlamışlardır. Hunlar ve Göktürkler döneminde Çin'e sattıkları mallarının karşılığı olarak Çin'den ipek almışlardır. Çin'den başlayıp Avrupa'ya kadar ulaşan "İpek Yolu"da Türkler için önemli bir gelir kaynağı olmuştur. Türk - Çin sınırındaki kasabalar iki toplum arasında ortak pazar yeri olarak kullanılmıştır. Uygurlar döneminde yerleşik hayata geçiş ve şehirleşme ile birlikte ticaret de gelişmiştir. Ticaret kervanlarının geçtiği yollar "ipek Yolu" olarak isimlendirilmiştir. Türk devletleri Çin, Sasani ve Bizans ile bu ticaret yoluna hakim olabilmek amacıyla mücadele etmişlerdir.
Demircilikte ilerleyen Türkler özellikle yaptıkları at koşum takımlarını ve silahları komşu ülkelere satmışlardır.
İslamiyet'ten önceki Türk devletleri Türgişler'e kadar para yerine daha çok üzeri resmi damgalı ipek paraları kullanmıştır. Türgişler döneminde ise para kullanmaya başlamışlardır.