İlya Repin (İlya Repin Kimdir? - İlya Repin Hakkında)

Tepkime
10
Yaş
36
Coin
2
İlya Repin
İlya Efimoviç Repin
(d. 5 Ağustos 1844, Ukrayna (Jülyen takvimi: 24 Temmuz) - ö. 29 Eylül 1930, Kuokkala, Finlandiya) Rus ressam.

Sultan IV. Mehmed'e hakaret dolu bir mektup yazan bir Ukraynalı Zaporaj Kazak grubunun tablosu, çağdaş Rus kitle kültürünün ikonu olmuştur. Polonya kökenli Fransız ozan Apollinaire Repin'in bu tablosundan esinlenerek bir şiir yazmıştır.



Zaparoj Kazakları Osmanlı Padişahı IV. Mehmed'e alaylı bir mektup yazarken. (1880-1891)



İnsanın yüzü, ruhu, yaşamın dramı, tabiatın izlenimleri, onların yaşamı ve anlamı, tarihin nefesi, bizim konularımız bunlardır sanırım.” (İlya Repin)

İlya Repin, 1844 yılında Ukrayna’da Çuguyev adlı bir kasabada dünyaya geldi. Babası subaydı ve sanat ve ressamlıkla ilgili ilk deneyimlerini de devam ettiği askeri okulda, topografyacılıkta edindi. Fakat İlya Repin’in yüreğinde ressam olmak yatıyordu. Bu coşkulu arzu onu 19 yaşında, Güzel Sanatlar Akademisine girme umuduyla Petersburg’a yöneltti.1863 yılında St. Petersburg’a yerleşen Repin Akademi imtihanlarına hazırlık olarak önce özel bir çizim okuluna ve bununla birlikte de öğrenci çevrelerine girdi.

Dönem Rusya’da kapitalizmin geliştiği, büyüyen işçi sınıfının hareketlendiği bir dönemdi. Köylülerin çiftlik sahiplerine karşı ayaklanmalarından korkuya kapılan Çarlık hükümeti 1861′de serşiği kaldırmak zorunda kalmıştı. Serfliğin kaldırılmasından sonra, Rusya’da sanayi kapitalizminin gelişmesi, tüm yarıfeodal kalıntılara rağmen hızla ilerleme gösteriyordu. (Bkz. SBKP(B) Kısa Tarihi, Stalin Eserler, cilt 15, sayfa 17 ve devamı, İnter Yayınları, 1990 İstanbul)

İlya Repin Petersburg’a yerleştiğinde öğrenci çevrelerinde “Halkın Dostları” olarak bilinen “Narodnikler” hakimdi. Güzel Sanatlar Akademisinde de Çarlık istibdadının gerici feodal zihniyetine karşı mücadele eden öğrenciler vardı. Bunlardan 14 öğrenci örneğin, 1863 yılındaki bitiş sınavlarında okul yönetimi tarafından verilen konu çerçevesinde resim yapmayı protestoyla reddetmiş ve “Petersburg Hür Sanatçılar Kooperatifi”ni kurmuşlardı. Kooperatifin başını çeken ressam İwan Kramskoi İlya Repin üzerinde de büyük etkide bulunmuş ve İlya Repin’in aralarına katılmasını sağlamıştı. 1884 yılından itibaren Güzel Sanatlar Akademisi öğrencisi olan Repin, akşamları da Kooperatifin toplantılarına katılıyordu. Politik olarak halka gitme, halka inme çizgisini benimseyen Narodniklerin görüşleri sanat çevrelerinde de Ôsanatın, saray çevrelerinden, Moskova ve Petersburg’daki çevrelerden çıkarılması ve halka ulaştırılması’ şeklinde ifadesini buluyordu. Bu amaçla kurulan “Gezgin Sanat Sergisi Kooperatifi”ne (Peredvişniki) 1878-1891 yılları arasında İlya Repin de üyeydi. Kooperatifte yapılan akşam toplantıları hakkında İlya Repin bir notunda şunlar yazıyor:
“Herkes merakla en son makaleleri okuyordu: Çernişevski’nin “Sanat ile gerçeklik arasındaki estetik ilişki”sini ve Pissarev’in “Estetiğin bozulması”nı…” (İlgili yazılardan biri Çernişevski’nin 1885′de yayınlanan doktora tezi; diğeri Pissarev’in 1865′de sol liberal dergi Russkoje Slowo’da yayınlanan bir makalesidir; Sergi Kataloğu, s. 20)

Çarlık istibdadına karşı yönelen muhalif hareket edebiyat ve sanat çevrelerini çoktan sarmış, yeni devrimci düşüncelerin yaygınlaşması için gayet elverişli bir ortam hazırlamıştı. Dönem Tolstoy, Dostoyevski gibi büyük Rus realistlerinin dönemiydi. Dönem, devrimci düşünceleriyle Çernişevski’nin gençliğin yüreğini fethettiği dönemdi.

İlya Repin ve diğer ressam arkadaşları halkı tanımayı ve Rus realitesini resmetmeyi amaç edinmişlerdi. Repin, 1883′de yazdığı bir mektupta şunları söylüyordu:
“Beni çevreleyen herşey, bana çok büyük heyecan veriyor, beni rahat bırakmıyor ve onları resime dökmemi talep ediyor; Gerçeklik insanı öyle hiddetlendiriyor ki, onu vicdan rahatlığıyla bir örgü örneği gibi resmetmek mümkün değil.”


İlya Repin’i ünlendiren ve ressamlığında bir dönüm noktası teşkil eden eserlerden biri Akademi bitiş imtihanı için hazırlanmış olan ve kendisine altın madalya kazandıran “Yarus’un Kızının Dirilişi” ve diğeri “Volga Ameleleri” idi.

“Volga Ameleleri” tablosuyla İlya Repin Rus realistleri arasında yerini aldığını kanıtlıyor, safını belirlemiş oluyordu. İlya Repin, gerçek insanlarla, onların yaşantısı ve karakterleriyle ilgileniyor ve bunları resmediyordu. Rusya insanlarını ve yaşantılarını tanımak üzere 1870 yılının yaz aylarını ressam arkadaşlarıyla birlikte Volga kıyısında geçirmiş ve ona Rusya dışında da ün kazandıran tablosunu burada başlamıştı… Bir yük gemisine hayvan gibi koşulmuş insanlar… dönemin yokedici koşullarının bütün ağırlığını omuzlarında taşıyan ameleler… Çarlık Rusyası gerçekliğinden bir kesit…

Yetenekli genç bir ressam olarak kendini kabul ettirmeye başlayan İlya Repin, 1874 yılında burslu olarak yurtdışına çıkmış ve burada özelde Paris’te öğrenimini sürdürmüştü. Paris’in sanatçı çevrelerinde Guy de Maupassant, İvan Turgenyev, Edouard Manet gibi dönemin sanatçıları ve entelektüelleri ile tanışma olanağına sahip olmuştu. Paris’te kaldığı dönemde yarattığı tablolardan biri de yıldönümünde Komün savaşçılarının anısına Père Lachaise mezarlığında yapılan gösteriye ilişkin tabloydu. Bu tabloya esin kaynağı olan gösteri hakkında İlya Repin şunları not ediyor:
“İnsan akını durmuyordu. Çiçeklerle kaplanan duvar kırmızı renkte mükemmel bir İran halısını andırıyordu. Bu resmi mutlaka her zaman yanımda taşıdığım seyahat günlüğüme kaydetmek istemiştim. Ancak ilerleyen insan kitlesi benim görüşümü ve çizmemi engelliyordu. Fakat Fransızlar ince duygulu ve saygılı bir halk. Birkaç kalıplı işçi kendiliğinden beni korumaları altına aldılar ve bana yer açtılar. Arkamdan beni teşvik eden sesler kulağıma geliyordu. Yanımdakiler benim kim olduğumu öğrenmeye çalıştılar. Rus olduğumu duyduklarında beni coşkuyla selamladılar -bu o zamanlar alışılmış bir şey değildi- ve beni Rus yoldaşları olarak tanımladılar. Bir adam, Rusların müttefik olması iyidir diyordu: Fransızlar ve Rusların ortak dil konuştuğunu (Paris’te Fransızca konuşan Ruslara rastlamış), Rusların cesur adamlar olduğunu söylüyordu. Zaman uçup geçti ve ben resmimin taslağını bitirdim… (…) Otele döndüğümde yaşadıklarımın canlı resimleriyle doluydum ve birkaç gün içinde resmimi yağlı boyaya döktüm. (İlya Repin, “Uzaktakiler ve Yakındakiler”den, Katalog s.136)

Yurtdışında geçirdiği bir yılın ertesinde Rusya’ya yeniden dönen İlya Repin 1907 yılına dek Petersburg Güzel Sanatlar Akademisinde öğretmenlik yaptı. 1905 devrimini ve “Kanlı Pazar” olaylarına tanık olan İlya Repin, ressam arkadaşı Stassov’a mektubunda “Bu vahşi, haktan yoksun ve baskılanmış ülkede yaşamak katlanılmaz bir şey!” (Katalog, s. 26) diye yazıyor ve siyasal olayları tablolarına konu olarak alıyordu. Bu dönemde üzerinde çalıştığı tablolar arasında örneğin “Kanlı Pazar” (1905) ve “Kızıl Cenaze Töreni” (1905 - 1906) yeralıyordu.

1905 ve 1917 devrimlerini yaşayan İlya Repin, döneminin diğer duyarlı aydınları gibi politik yaşama büyük ilgi duymuş, Çarlık Rusyası’na muhalif bir sanatçı olarak sanatıyla içerikte ve biçimde bir tutum geliştirmeye çalışmıştı. “Sanat nedir?” “Kimin için sanat?” soruları bu dönemlerde tartışma konusuydu. Sanat ve edebiyat çevrelerindeki tartışmalara katılan Repin, yeni kuşak sanatçılarla eski kuşak “gerçekçiler” arasındaki kamplaşmada kendisini daha çok “gelenekçi” sanatçılar arasında görmesine karşın, sanatta çeşitli biçimlere karşı toleranslı olunması çağrısında da bulunmuştu. 1911 yılında Tüm Rusya Sanatçılar Kongre’sinde yaptığı açılış konuşmasında (”Sanat Nedir?”) İlya Repin’in bu tavrı ifadesini buluyordu. Ama o sanatında, Tolstoy’un, Gogol’ün izini sürmeyi, onların edebiyat alanında yaptıklarını resim alanında uygulamayı seçmişti. Ve bunda da çok yetkin ve başarılıydı.

İlya Repin’in tabloları arasında yaptığı portreler özel bir yer tutmaktadır. Sanatçı, büyük hayranlık duyduğu Leo Tolstoy başta olmak üzere, yaşadığı dönemde arkadaşlık ettiği çeşitli sanatçı ve aydınların portrelerini yapmıştır. Bu portreler, İlya Repin’in salt resim tekniğindeki ustalığını değil, bir bütün olarak dünyaya ve insana bakış açısını yansıtmaktadır. Onun portrelerini izlerken, sanatçının sonsuz insan sevgisini, çeşitli insan karakterlerini ifade etmeye verdiği önemi ve saygıyı görmezden edemiyor. Sanatçının bu yaklaşımı yalnızca portre çalışmalarıyla sınırlı değil şüphesiz. Bu özellik, “Propagandacının Tutuklanması”, “Siyasi Toplantı” gibi bir grup insanı resmettiği tablolarda olduğu kadar, insan kitlesi resmettiği tablolarda da her bir insanın farklı karakterini ifade etmeye verdiği önemde kendini gösteriyor.

1917 Ekim devrimini 1914′ten itibaren yerleştiği Petersburg yakınındaki Kuokkala’dan izleyen İlya Repin, 1918 yılında Rusya ile Finlandiya arasında yapılan sınır anlaşmasında Kuokkala Finlandiya’ya düşünce Finlandiya vatandaşı olur. Bundan sonraki dönemde Rusya’daki sanat çevreleriyle ilişkisi tamamen kopmamasına karşın, İlya Repin Sovyetler Birliği’ndeki gelişmeleri ve sosyalizmin inşasını uzaktan takip eder bir pozisyondadır. Sovyetler Birliği’nde ise İlya Repin büyük Rus gerçekçisi olarak övgü toplamakta ve genç sanatçılara örnek gösterilmektedir. 1924 yılında 80. doğumgünü nedeniyle İlya Repin’in onuruna Moskova ve Petrograd’da sergiler düzenlenir. 1926 yılında, Stalin’in de önerisi ve desteğiyle İlya Repin’i Sovyetler Birliği’ne yerleşmeye davet eden bir delegasyon ziyaret eder. İlya Repin gönderilen delegasyonu nezaketle ağırlar ve “Kanlı Pazar”, “Kızıl Cenaze Töreni” ve “Aleksander Kerenski Portresi” tablolarını Devrim Müzesi’ne armağan eder, fakat Sovyetler Birliği’ne yerleşme önerisini kabul etmez.

1930 yılında Finlandiya’daki evinde ölen İlya Repin, Sovyetler Birliği’nde sosyalist gerçekçiliğin öncülü, büyük Rus gerçekçisi olma sıfatıyla anılmaya devam eder. SSCB Ansiklopedisi’nde İlya Repin’le ilgili olarak şunlar yazılmaktadır:
“Başlangıçları Kiev Rusyası’na dayanan Rus sanatı, harika sanat anıtları ortaya koydu. Kiev ve Novgorod’daki Ayasofya kiliselerini inşa eden, Moskova’daki St. Basilius kilisesini yaratan Barma ve Postnik ve ikon ressamı A. Rublyov gibi çok önemli mimar, ressam ve heykeltraşlar çıkarmıştır. Onsekizinci yüzyılda bu ifade biçimini mimarlar Bajenov ve Kasakov, ressamlar Levitski, Borovikoski ve Rokotov, heykeltraşlar Şubin, Martos, Şçedrin ve diğerleri bulurlar. Rus realist resmi, en parlak dönemine 19. yüzyılda, Aleksander İvanov’la başlayarak ulaşır. Realizmin daha sonraki gelişimi Petrov ismiyle öşdeşleşir ve son derece demokratik ve köklerini o zamanın eserlerinde bulan Repin’in yapıtında doruğuna ulaşır. Surikov Rus halkının geçmişini gerçeğe sadık bir biçimde yansıtan tarihi tabloların bir ustası, Levitan realist manzaraların bir ustası, Serov öne çıkan bir portre ressamı idi.”
 

Create an account or login to comment

You must be a member in order to leave a comment

Create account

Create an account on our community. It's easy!

Log in

Already have an account? Log in here.

Üst Alt