Bu çocuk laftan anlamıyor, sonunda beni çıldırtacak, keçi gibi inadı var, ne söylesem aksini yapıyor… muhtemelen bu ifadeler sizlere pek yabancı gelmemiştir. Ebeveynlerin neredeyse saçını başını yoldurtan, çileden çıkartan, asi, hırçın ve sürekli inat eden çocukla karşı karşıya kaldıklarında kullandıkları ifadelerden birkaçı diyebiliriz. Bilinmelidir ki çocuklar dünyaya inatçı olarak gelmez, gelişimsel dönemleri incelendiğinde inadın bir özellik olmadığı, gelişimsel bir süreç olduğu görülmektedir. Çocuk annesinden bağımsız olduğunu fark ettiği ve tek başına yürümeye başladığı andan itibaren, çevresini keşfetmeye başlar. Sürekli hareket halinde, her yere bakma, kurcalama, dokunma isteği içindedir. Dolayısıyla çocuğun göstermiş olduğu bu davranış “benimde bir düşüncem, becerim ve isteklerim var” şeklinde yorumlanabilir. Bu döneme kadar her istediği şeye kolayca ulaşabilen çocuk, bu dönemin ardından merak duygusunun karşısında “hayır” ile tanışmış olur. Çocuk bu dönemde içinde alev alev yanan merak duygusuyla birlikte bilinçsiz bir biçimde hareket halindedir. Düşünüp, planlayarak “burada bir dolap varmış, bu çekmeceyi açmalıyım orada neler olduğunu karıştırmam lazım” şeklinde hareket etmez. Bu nedenle bir ebeveyn çocuğuna ne kadar hayır ifadesi ile karşılık verirse ilerleyen süreçte “hayır” ifadesi sadece sözcükten ibaret olur. Çocuklar dünyayı ben yarattım düşüncesiyle birlikte kendinden başkasını düşünmeyen, dünyanın sadece kendi etraflarında döndüğünü, her şeyin kendisi için yapıldığını, başkasının ne düşündüğünü, ne istediğini önemsemeden isteklerini yapmak ve yaptırmak ister. Böylelikle çocuk ile ebeveyn arasındaki inat tohumları filizlenmeye başlar. 3 yaşındaki Can anne babasına bağırarak karşı geliyordu. “Hayır istemiyorum, giyinmeyeceğim” Ben “yeşil kazağımı giymek istiyorum”. Bu durum karşısın anne kendi seçtiği ve lacivert olan kazağı kendisini daha sıcak tutacağı düşüncesiyle giymesi konusunda ısrar ediyordu. “Oğlum, bu kıyafetin seni daha sıcak tutar, yeşil elbisen daha ince ve hava soğuk, daha sonra yeşil elbiseni giyebilirsin”. Annenin bu ısrarı karşısında Can daha fazla inat edip öfkelenerek ağlamaya başlıyor. 4 yaşındaki elif ise annesiyle neredeyse her konuda inatlaşıyordu. “okula gitmeyeceğim, beyaz ayakkabımı giyeceğim, çorap giymek istemiyorum, şimdi çikolata yemek istiyorum” gibi annesi neredeyse her gün inat edip duruyordu. Bu iki ayrı örnek, kim bilir belki yaşamış belki de şahit olmuşuzdur. Peki bu olaylar doğal bir süreç mi?
Çocuklarda görülen inatçılık çoğu zaman doğal bir davranıştır. İnatlaşan çocuğun çevresine verdiği mesaj, “Ben senden ayrı biriyim, özgürüm, kendi isteklerimi yapabilirim” şeklindedir. Bir diğer mesaj ise çevresindeki insanlardan kendini ayrıştırır ve kişilik sınırlarını çizer. Gelişimsel sınırlar içerisinde inatlaşan çocuklar, gelecekte kendi ayakları üzerinde duran, kendine yetebilen ve başkalarının güdümünde davranmayıp kendi kararlarını verebilen yetişkinler olurlar. Ancak, yaş düzeyinden beklenenin çok üstünde inatlaşan ve hiçbir şekilde ikna edilemeyen, bütün isteklerini inatlaşarak ifade eden çocuklar için ayrıca gözlemler yapılması gerektiği de söylenebilir.
Nasıl Davranmalıyım? Ebeveynler için en kritik sorunlardan biri de inatlaşan çocuğa nasıl davranmalıyım sorusudur. Ancak bilinmesi gerekir ki çocuğunuzu inatlaşmadan vazgeçirmenin mucizevi bir formülü yoktur. Öncelikle inadı tetikleyen davranışın bulmaya çalışması ilk olarak yapılması gereken en doğru davranış olacaktır. Çocuğun gelişimsel özelliği dikkat alınarak, çocuktan istemediği şeyleri tekrar tekrar yapmaya zorlanmaması gerekmektedir. “Hadi bize şarkı söyle, hadi bana yardım et, arkadaşınla neler konuştunuz bakalım” şeklinde ifadelerden olabildiğince kaçınılmalıdır. Çocuğunuz o an ne şarkı söylemek ne de arkadaşıyla paylaştığı şeyleri size söylemek istemeyebilir. Bunun için zorlayıcı olmadan, o an yapmak istemediği bir şeyi bir süre ertelemek doğru olacaktır. Her aşamada tutarlı olmak gerekmektedir. Neredeyse birçok ebeveyn çocukları ile inatlaşmamak ve inadın arkasından doğacak olan öfke ya da ağlama krizlerini önlemek adına önceden “hayır” dediği herhangi bir şeye “evet” demek zorunda kalabilir. Emir kipinden olabildiğince uzak durmada fayda var. “Yap, al, getir, söyle, çıkar, bak, yaz gibi” ifadeler güven duygusunu zedelemesine sizinle aynı emir kipiyle konuşarak “hayır, yok yapma, ver” gibi ifadelerle karşılık vermesine neden olabilir. Emir kipi kullanarak iletişim kurmak çocuğunuzun hangi yaşta olursa olsun egosuna zarar verebileceği de unutulmamalıdır. Çocuklar merak eder, inceler, dokunur, araştırır, görmek, izlemek ister. Bu süreç içinde “hayır çekmeceleri açma, vazoya dokunma, televizyona dokunma, orda ne işin var, bırak onu” gibi içten içe ne olduğunu merak ettiği şeylere yönelik “hayır” şeklinde yanıtla karşı karşıya kaldığında merak duygusunun bir bakıma engellenmesine neden olmuş oluruz. Bu süreç içerisinde çocuğun içinde barındırdığı merak duygusu ile yapmayı istediği şeyin engellenmesi, inatlaşmanın başlamasına neden olmaktadır. Unutulmamalıdır ki çocuklarda görülen inat davranışının gelişimsel mi? yoksa giderilmesi gereken ihtiyaçlarına yönelik verdiği bir tepki mi? olduğu göz önüne alınması önemlidir.
Çocuklarda görülen inatçılık çoğu zaman doğal bir davranıştır. İnatlaşan çocuğun çevresine verdiği mesaj, “Ben senden ayrı biriyim, özgürüm, kendi isteklerimi yapabilirim” şeklindedir. Bir diğer mesaj ise çevresindeki insanlardan kendini ayrıştırır ve kişilik sınırlarını çizer. Gelişimsel sınırlar içerisinde inatlaşan çocuklar, gelecekte kendi ayakları üzerinde duran, kendine yetebilen ve başkalarının güdümünde davranmayıp kendi kararlarını verebilen yetişkinler olurlar. Ancak, yaş düzeyinden beklenenin çok üstünde inatlaşan ve hiçbir şekilde ikna edilemeyen, bütün isteklerini inatlaşarak ifade eden çocuklar için ayrıca gözlemler yapılması gerektiği de söylenebilir.
Nasıl Davranmalıyım? Ebeveynler için en kritik sorunlardan biri de inatlaşan çocuğa nasıl davranmalıyım sorusudur. Ancak bilinmesi gerekir ki çocuğunuzu inatlaşmadan vazgeçirmenin mucizevi bir formülü yoktur. Öncelikle inadı tetikleyen davranışın bulmaya çalışması ilk olarak yapılması gereken en doğru davranış olacaktır. Çocuğun gelişimsel özelliği dikkat alınarak, çocuktan istemediği şeyleri tekrar tekrar yapmaya zorlanmaması gerekmektedir. “Hadi bize şarkı söyle, hadi bana yardım et, arkadaşınla neler konuştunuz bakalım” şeklinde ifadelerden olabildiğince kaçınılmalıdır. Çocuğunuz o an ne şarkı söylemek ne de arkadaşıyla paylaştığı şeyleri size söylemek istemeyebilir. Bunun için zorlayıcı olmadan, o an yapmak istemediği bir şeyi bir süre ertelemek doğru olacaktır. Her aşamada tutarlı olmak gerekmektedir. Neredeyse birçok ebeveyn çocukları ile inatlaşmamak ve inadın arkasından doğacak olan öfke ya da ağlama krizlerini önlemek adına önceden “hayır” dediği herhangi bir şeye “evet” demek zorunda kalabilir. Emir kipinden olabildiğince uzak durmada fayda var. “Yap, al, getir, söyle, çıkar, bak, yaz gibi” ifadeler güven duygusunu zedelemesine sizinle aynı emir kipiyle konuşarak “hayır, yok yapma, ver” gibi ifadelerle karşılık vermesine neden olabilir. Emir kipi kullanarak iletişim kurmak çocuğunuzun hangi yaşta olursa olsun egosuna zarar verebileceği de unutulmamalıdır. Çocuklar merak eder, inceler, dokunur, araştırır, görmek, izlemek ister. Bu süreç içinde “hayır çekmeceleri açma, vazoya dokunma, televizyona dokunma, orda ne işin var, bırak onu” gibi içten içe ne olduğunu merak ettiği şeylere yönelik “hayır” şeklinde yanıtla karşı karşıya kaldığında merak duygusunun bir bakıma engellenmesine neden olmuş oluruz. Bu süreç içerisinde çocuğun içinde barındırdığı merak duygusu ile yapmayı istediği şeyin engellenmesi, inatlaşmanın başlamasına neden olmaktadır. Unutulmamalıdır ki çocuklarda görülen inat davranışının gelişimsel mi? yoksa giderilmesi gereken ihtiyaçlarına yönelik verdiği bir tepki mi? olduğu göz önüne alınması önemlidir.