Böylesine güçlü bir duyguya nasıl gem vurabilirsin ki?
İnan insan hayatta bazı şeylere çok fazla karşı koyamıyor!
Vicdanımla çok başbaşa kaldım ama yapamadım, olmadı işte!
Kaç kere bitirmeyi denedim ama her seferinde onu görünce vazgeçtim!
Ben hiç ister miydim böyle olsun?
Birgün başına gelirse anlarsın sen de!
Hem bu kime göre doğru, kime göre yanlış?
Bir türlü söz geçirilemeyen, karşı konulamayan, vazgeçilemeyen duygular ve sonrasında yaşanan,
yaşatılan acılar, duyulan pişmanlıklar, keşke hiç yaşanmasaydılar ya da yaşadığı için asla pişmanlık duymayanlar.
Oysa “o” her zaman yaşanılmaması gereken, ısırılmaması gereken yasak elma olmuştur yıllar boyunca.
Muhakkak bir bedeli olmuştur yaşayanlara. Yaşanmış ya da yaşanacak bir çok "trajik son" ihtimaline rağmen,
yine de yıllardır yaşanır ve konuşulur hep “yasak aşk” ’lar. Genellikle de gizli saklı olarak, topluma,
ahlaki değerlere, kanunlara ve dini baskılara rağmen yaşanırlar. Belki bir tabu, belki bir suç,
belki de toplum tarafından dışlanma sebebi olan "yasak aşk" lar.
Gerçekten de;
İnsan yüreğine düşen aşk karşısında bu kadar çaresiz mi dir?
Aşk kısıtlanamaz, engellenemez, karşı konulamaz bir şey midir?
Aşkı yasaklamaya kalkmak, aşka karşı gelmek bir insanlık hakkı ihlali midir?
Düşünüyorum da;
Yıllar sonra bir gün dönüp o günlere tekrar baktığımızda, bize kalan her zaman sadece aşk olacak.
Bir tek aşk.
Hani o sol göğsümüz de yıllarca saklayıp, taşıdığımız.
Ya hala yüreğimizi ısıtan sıcacık bir sevgiyle gülümseyerek anımsadığımız.
Ya da göğsümüze saplanmış hançerin ucundan hala damlayan ince, derin bir sızımız
İnan insan hayatta bazı şeylere çok fazla karşı koyamıyor!
Vicdanımla çok başbaşa kaldım ama yapamadım, olmadı işte!
Kaç kere bitirmeyi denedim ama her seferinde onu görünce vazgeçtim!
Ben hiç ister miydim böyle olsun?
Birgün başına gelirse anlarsın sen de!
Hem bu kime göre doğru, kime göre yanlış?
Bir türlü söz geçirilemeyen, karşı konulamayan, vazgeçilemeyen duygular ve sonrasında yaşanan,
yaşatılan acılar, duyulan pişmanlıklar, keşke hiç yaşanmasaydılar ya da yaşadığı için asla pişmanlık duymayanlar.
Oysa “o” her zaman yaşanılmaması gereken, ısırılmaması gereken yasak elma olmuştur yıllar boyunca.
Muhakkak bir bedeli olmuştur yaşayanlara. Yaşanmış ya da yaşanacak bir çok "trajik son" ihtimaline rağmen,
yine de yıllardır yaşanır ve konuşulur hep “yasak aşk” ’lar. Genellikle de gizli saklı olarak, topluma,
ahlaki değerlere, kanunlara ve dini baskılara rağmen yaşanırlar. Belki bir tabu, belki bir suç,
belki de toplum tarafından dışlanma sebebi olan "yasak aşk" lar.
Gerçekten de;
İnsan yüreğine düşen aşk karşısında bu kadar çaresiz mi dir?
Aşk kısıtlanamaz, engellenemez, karşı konulamaz bir şey midir?
Aşkı yasaklamaya kalkmak, aşka karşı gelmek bir insanlık hakkı ihlali midir?
Düşünüyorum da;
Yıllar sonra bir gün dönüp o günlere tekrar baktığımızda, bize kalan her zaman sadece aşk olacak.
Bir tek aşk.
Hani o sol göğsümüz de yıllarca saklayıp, taşıdığımız.
Ya hala yüreğimizi ısıtan sıcacık bir sevgiyle gülümseyerek anımsadığımız.
Ya da göğsümüze saplanmış hançerin ucundan hala damlayan ince, derin bir sızımız