İsa Yusuf Alptekin

Tepkime
10
Yaş
36
Coin
2
İsa Yusuf Alptekin
"Gönül arzu eder ki, Türkistan meselesinin halledilmesi
davasinda öncülük serefi, Türkiye'nin hakki olsun...."

Isa Yusuf Alptekin 1901 yilinda Kasgar vilayetine bagli Yenihisar kazasinda dünyaya gelir. Babasi Yusuf Bey ayni kazaya bagli SAYLIK köyünde çiftçilikle ugrasan Kasim Haci Muhammed Ali isimli bir zatin ogludur.

Annesi Ayse Hanim da yine Yenihisar'a bag1i ''YENI ÖSTEN'' köyünde çiftçilikle ugrasan Hasan isimli bir zatin kizidir. Isa Yusuf Bey hatiralarinda annesinin okuma yazma bilmedigini belirtir. Ama dogum tarihini dogru tespit ederken de annesinin verdigi bilgilerden faydalanir. Babasi önce köy mektebine vermis daha sonra Çinli kaymakamin zoruyla Yenihisar'da Çince ögretim yapan bir okula gönderilmis. Bu okulu bitirdikten bir müddet sonra onu Paraç'a bey olarak tayin etmisler. Isa Yusuf Alptekin babasinin tayin beratini bulur ve üzerindeki tarihin 1901 oldugunu görür. Böylece daha evvel bazi eserlerinde 1908 olarak gösterilen dogum tarihi 1901 olarak kesinlesir.

Yukarida Isa Yusuf Beyin anne ve baba tarafindan çiftçilikle ugrasan ailelere baglandigini söylemistik. Bu mücadele adaminin 12 Mayis 1991 günü kendisini ziyaretimizde söyledigi ''90yasindayim gözlerim görmüyor, ama mücadele azmimden ve vatana bagliligimdan hiçbir sey kaybetmedim.'' mealindeki sözlerini bu açidan degerlendirmekte de fayda vardir. Kanaatimizce, onu topraga ve mücadeleye böylesine baglayan, geleneklerle birlikte, çiftçilikle ugrasan ailelerin çocugu olusudur.

Çiftçinin hayatim bagladigi var1iklari. topragi ve hayvanlaridir. Fakat bunlari islerken, yetistirirken, pek çok tabii zorluklara da karsi koymak zorundadir. Iste bu iki unsur gelenekle, milli kültürle ve düsünceyle birlestigi zaman; sade vatandas seviyesindeki topraga bag1ilik ve mücadele ruhu birden, vatan sevgisine, milliyetçilige ve vatani istilalardan temizlemek yolunda girisilen cihat ruhuna dönüsür.

Bizim Isa Yusuf Bey'in hayatini incelerken, çocuklugundan bu yasina kadar devam ede gelen ana çizgilerden birinci olarak tespit ettigimiz budur. Isa Yusuf Bey'in ailesi hayli kalabalik olarak görülüyor. Ailenin tam 12 çocuklari olmus. Ancak bunlardan 9'u dogumdan hemen sonra veya daha çocuk iken vefat etmisler. Ailenin hayatta üç oglu kalmis: 1937 yi1inda Rus isgal kuvvet1eri tarafindan feci sekilde öldürülen Hüseyin ve Kansu eyaletinin merkezi Lencu ' da bir ameliyat esnasinda vefat eden Abdullah agabeyleri ve bir de Isa Yusuf Alptekin.

Isa Yusuf Bey bu üç kardesin en küçügüdür.

Babasi onu din alimi olarak yetistirmek ister. Yakup Ahun Mollanin hocalik yaptigi mektebe kaydettirir. Isa Yusuf burada Kur'an-i Kerim okudugu siralarda Çin kaymakami nüfuz sahibi Müslümanlarin çocuklarini Çin mektebine yazdirmalarini ister. Yusuf Bey de oglunu Çin okuluna yazdirir.Isa Yusuf bir taraftan da Semar Ahun Helfetim adli din aliminden dini dersler alir. Çin okulunda da Isa Yusuf'un gelisiyle birlikte günde iki saat Türkçe dersi okutulmaya baslar. Isa Yusuf Bey'in tahsil hayati Çin okulu ve okudugu birkaç medresede aldigi egitimle sinirli ka1ir .

Onu asil daha sonra görevli olarak bulundugu Bati Türkistan'daki tecrübeleri yetistirecek ve Dogu Türkistanli mücadele adamini karar1i bir lider haline getirecektir .

Isa Yusuf Bey'in yetistigi diger bir ocak da, bu gün Çankin yöresinde yaygin olarak görülen YAREN MECLISLERI'NIN Dogu Türkistan'daki sekli olan MESREB MECLISI'DIR. Mesreb, belirli bir hiyerarsinin uygulandigi, çesitli meslek gruplarina mensup kisilerin haftada birkaç defa toplanarak olusturduklari ahlaki ve terbiyevi bir ocaktir.

Isa Yusuf Bey bu mecliste YIGITBASLILIK derecesine kadar yükselir. Mesrebe dahil kisilerin ne sekilde yetistiklerini göstermek bakimindan bu mecliste uygulanan kurallara da bir göz atmak lazimdir.

1- Anne ve babaya saygi, sevgi, itaat ve sadakatte kusur etmemek,
2- Dini vecibeleri yerine getirmek,
3- Içki, esrar gibi zararli maddeleri kullanmamak,
4- Haramdan, yalan ve riyadan kaçinmak,
5- Büyüklere hürmet, küçüklere sefkat göstermek, muhtaçlara hizmet ve yardimda bulunmak,
6- Mesreb den gayri gecelerde eve erken dönmek.

Isa Yusuf Bey Çin mektebinde okudugu yillarda çalisma hayatina da adim atar. Onun ilk isi, senede birkaç ay toprak vergisi toplamada vergi memurlarina yardimci olmaktir.

Çin lisani ile egitim veren okula Türkçe muallimi olarak görevlendirilme; 1923 yilinda Yenihisar'a kaymakam olarak gelen "Çin De Li" ye Türkçe ögretme isi, bu is sirasinda kaymakamin güvenini kazanip, yabancilar arasindaki anlasmazliklara bakan bir makam olan harici irtibat memurlugu ve memuriyetten istifa, Isa Yusuf Bey'in ilk memuriyet yillarinin özeti sayilabilir. Isa Yusuf Bey, 1926 yilinda ilk defa Dogu Türkistan sinirlari disina çikar .

''Çin De Li'' Yenihisar'daki kaymakamligindan sonra Endican sehrine konsolos olarak atanir. Yaninda Isa Bey'i de götürür. 1926 yi1inin Nisan ayinda baslayan yolculuk, Endican'da noktalanir.

Üç yil Endican, üç yil da Taskent'te olmak üzere Isa Yusuf Bey Bati Türkistan'da 6 yil kalir. Bu süre içinde Bati Türkistan'in diger sehirlerine, Çin'e ve Dogu Türkistan 'in bazi mühimsehirlerine seyahatler yapar. Orada Ruslarin, komünizmi ve Çin'den daha degisik bir dünyayi tanimak imkanini bulur. Bati Türkistan'daki milliyetçilerle görüsür, tanisir ve isbirligiyollarini arastirir. Orada bulanan Dogu Türkistanlilara yardim eder. Komünizm tehlikesinekarsi uyarir.

1923 yilinda evlendigi dayisinin kizi Fatma Hanimla, babasi Yusuf Bey'le annesi Ayse Hanim'in ölümlerinden sonra 1929 da tekrar beraber olurlar. Endican'a giderler.

Bati Türkistan'da görevli oldugu yillarda Isa Yusuf Bey'i etkileyen en mühim hadiselerden biri de Özbek Türklerinin milli sairi Çolpan ile Taskent'te görüsmüs olmasidir .Onunla yari gizli denilebilecek bu görüsmede Çolpan'in söyledigi su sözler Isa Bey'i derinden etkiler:

''Isa Bey, gerek biz, gerek siz için yapilacak sey, adam yetistirmek;her seyden anlayacak adam yetistirmek; ne çektiysek adamsizliktan çektik. Türkiye'ye, Almanya'ya çok miktarda talebe göndermek lazim''

Isa Yusuf Bey, yaninda bulundugu konsolos Çin De Li görevden alininca 13 Mayis 1932'deBati Türkistan'dan ayrilir. 2 Haziran 1932 tarihinde de Pekin'e gelir. Nankin ve Tenzin sehirlerinde bulunan Çinli Müslümanlar ve Dogu Türkistanlilarla görüsmeler yapar .

1933'te ''Dogu Türkistanli Vatandaslar Cemiyeti'ni kurar ve ''Çin Türkistan'inin Avazi'' isimli mecmuayi çikarir .

12 Kasim 1933'te Kasgar merkez olmak üzere Dogu Türkistan'da istiklal ilan edilir. Haci Hoca Niyaz Cumhurbaskani seçilir. Fakat 3 Ekim 1934'te Ma Cun Yin isimli Çin komutani Mehmet Emin Bugra Bey'in ordusunu yener ve bu hükümet düsürülür .

Bu siralarda Isa Yusuf Bey Nankin sehrindeki milliyetçi faaliyetlerine devam etmektedir. 18 Eylül 1936 günü Çin Millet Meclisi üyeligine seçilir. 1938'de ''Cemiyet-i Akvam-i Mazaharat Türk Kurumu , adli cemiyettarafindan Japon-Çin anlasmazligi konusunda Çin'e taraftar toplamak için görevlendirilmesi neticesinde yaninda Çin!i bir tercümanla Islam ülkelerini ve Türkiye'yi ziyaret eder . Ilk duragi Hindistan olur. Burada Muhammed Ali Cinnah ile görüsür. 29 Kasim'da görüstügü kisi ise Gandi'dir.

29 Ocak 1939'da Suudi Arabistan'da Ma!iye Bakani Abdullah Süleyman ve KralAbdülaziz Bin Suud'u ziyaret eder. Oradan Misir'a geçer. Vapur yolculugu sirasindaTürkiye nin'nin Cidde konsolosu Talat Acar Bey ile uzun uzun sohbet etmek imkanini bulur .

Ona ''Dogu Türkistan davasini, Çinlilerin zulmünü Türk yetkililerine anlatmak istedigini'' söyler.

1 Mart 1939'da Kahire'dedir. Misir Parlamento reisi Behaddin Bereket Pasa, Veliahd Prens Muhammed Ali Pasa ve Üniversite hocalari ile yazarlar, din adamlari Isa Yusuf Bey'in görüstügü ve Türkistan davasini anlattigi sahislardan bazilaridir .

Isa Bey 6 Mayis 1939 günü Istanbul'a gelir. Önce Dogu Türkistan'li hemsehrileriyle görüsür .

Memduh Sevket Esendal ile fikir alisverisinde bulunur. 16 Mayis 1939 da Ankara'ya gider. Dis Isleri Bakani Sükrü Saraçoglu, Dil ve Tarih Cografya Fakültesinde Hamit Zübeyir Bey ve Alman Profesör Eberhard ile görüsmeleri olur .

Basbakan Dr .Refik Saydam, Prof. Dr .Fuat Köprülü, Ulug Igdemir, Besim Atalay, Hasan Ali Yücel, Prof. Dr. Abdulkadir Inan, Abdülhalik Renda, Osman Turan, Emin Bilgiç ve nihayet Cumhurbaskani Ismet Inönü ile görüsür .

Fakat bu görüsmelerden dise dokunur bir netice alamaz. Türkiye fakir bir ülkedir, kendi yagiyla kavrulmak mecburiyetindedir. Hariciyeciler çekingen davranmaktadirlar .

Mesela Dogu Türkistan ismini telaffuz etmekten çekinmektedirler. Isa Bey, her görüstügü kisiye bikmadan, usanmadan Dogu Türkistan davasini anlatir. Velev ki müspet bir cevap alamasin. Hiç 0lmazsa onu dinliyorlar ya, Bu ona yetmektedir. Nihayet 8 Eylül 1939'da Beyrut'a gelir. Lübnan ve Irak'ta ziyaretler yapar . 17 Ekim'de Iran'i, 20 Kasim'da Afganistan'i ziyaret ederler. Afgan Krali Muhammed Zahir Sah onu kabul eder.Isa Bey, Afganistan'da Dogu Türkistanli mücahit Mehmet Emin Bugrayi da ziyaret eder. Tekrar Hindistan'a gelir ve 1940 yilinin Mart ayinda Çin'e dönüs. Isa Bey'in iki yil süren ziyaretlerinin sonudur. O artik mücadelelerine Çin'de devam edecektir.

6 Nisan 1943'te Mehmet Emin Bugra Bey, ailesiyle birlikte Çin'e döner. Bu arada Isa Bey'in Çin anayasasinda Dogu Türkistan lehine bazi degisikliklerin yapilmasini istemesi, Çinlilerin öfkesine sebep olur.

Ikinci Dünya Harbinin son yilinda Çan Kay Sek. Isa Yusuf ve Mehmet Emin Bugra Beylerle görüsmeyi kabul eder, ama bu görüsmeden de bir netice çikmaz.

Çinlilerin baskilari sonucu 21 Eylül 1944 yilinda Ali Han Töre isimli dini liderin öncülügünde Ili'de bir ayaklanma olur. 7 Kasim 1944'te ''Sarki Türkistan Cumhuriyet'i'' kurulur. Beyaz zemin üzerinde fetih suresinin birinci ayetini tasiyan bir bayrak ve yesil zemin üzerinde ay yildizli bir baska bayrak bu cumhuriyetin Istiklal alametleri olur.

Ruslar bu hükümetin aleyhinde çalismaya baslarlar. Çan Kay Sek ayaklanmayi bastirmak için uzlasma yollari arar. Ili'den gelen bir heyete görüsmeleri için Mesut Bey, Mehmet Emin Bugra Bey ve Isa Bey'in Urümçi'ye gitmelerine izin verir. Bu görüsmelerden beklendigi ölçüde faydali neticeler çikmaz.

General Can Ci Cu baskanliginda Mehmet Emin Bugra ve Isa Yusuf Alptekin 'in de bulundugu bir Dogu Türkistan Eyalet Hükümeti kurulur.

Ili ayaklanmasindan sonra gerek müzakereler, gerekse eyalet hükümetinin kurulusu sirasinda Türkler arasindaki parçalanmalar dikkat çekicidir .Mesela kendi ifadesine göre, Isa Bey'in hükümette yer almasi Ili'liler tarafindan istenmemektedir. Halbuki O, Yenihisar Bati Türkistan ve Çin'de bulundugu siralarda politik yolla halkina pek çok hizmet ve yardimlarda bulunmustur.

Ruslarin ve Çinlilerin kiskirtmalari ile derinlesen bu ayriliklar, sadece Dogu Türkistan'in degil, bütün Türk dünyasinin esarete düsmesinin en mühim sebebidir denilebilir .

Bizim 70'li yillarda sahid oldugumuz sag-sol kavgasinin 1944'1erde Dogu Türkistanli Türk gençleri arasinda kanli-biçakli bir sekilde devam ettigini okumak hakikaten üzücü, ama ibret vericidir .

Isa Bey 1946'da ''Üç Prensip Gençler Teskilati'nin Dogu Türkistan subesini açar. ''Altay Nesriyat Evi'' ni kurar. ''Erk'' gazetesini çikarmaya baslar. Haftada bir toplantilar tertip eder .

29 Mayis 1947'de Dogu Türkistan Eyalet Hükümeti'nin Baskanligi Türkler'e verilir. Mesut Sabri Eyalet hükümeti Baskani, Isa Yusuf da bu hükümetin Genel Sekreteri olur.

1948'de Altaylarin ünlü mücadele adami Osman Batur, Urümçi'ye gelerek Isa Yusuf Bey'i ve Dogu Türkistan hükümetini ziyaret eder. Osman Batur'un nasil karsilanacaginin kararlastirilmasi sirasinda da, Isa Yusuf Bey'in dedigi gibi ''milli suura kavusamamis olmaktan'' pek çok ayrilik sesleri yükselir. Bir müddet sonra 17 Temmuz 1948'de, Rus aleyhtari politika takip ettikleri gerekçesiyle Mesut Bey ve Isa Yusuf Bey hükümetten azledilirler.

Daha sonra Çan Kay Sek bu iki lideri Çin'e davet eder. Fakat bu davet reddedilir. Bu arada Kizil Çin tehlikesi de gittikçe yaklasmaktadir. Türkler arasinda General Tao'nun harb etmeden Dogu Türkistan'i Kizil Çin'e teslim edecegi haberleri yayilmaktadir. 1948 Kasim'inda Çin komünistleri Pekin'i isgal ederler. Nankin'e dogru ilerlerler. Çan Kay Sek istifa eder. 1949 sonbaharinda Isa Yusuf ve beraberindeki heyet. Kizil Çin kuvvetlerine karsi direnen generalleri ziyaret ederler. Onlarin mücadele azmini arttirmaya çalisirlar. Fakat artik bozgun baslamistir. Kizil Çin kuvvetleri Dogu Türkistan'a dogru ilerlemektedir .

Isa Yusuf Bey ve arkadaslari uzun müzakereler sonucu, güçlerinin Kizil Çin kuvvetlerine karsi koymak için yeterli olmadigini düsünerek, hicret karari alirlar .Isa Bey 20 Eylül 1949 gece yansi Urümçi'den ayrilir. 22 Eylül'de Kuçar sehrinde Mehmet Emin Bugra ile bulusur. 27 Eylül'de geldigi Kasgar dan 1 Ekim 1949 da ayrilir.

21 ekim 1949 tarihinde ise Dogu Türkistan 'in sinir kasabasindan Isa Yusuf Bey ve yanindaki yüzlerce kisi ayrilir. Artik çileli ve uzun sürecek bir gurbet hayati baslamaktadir.

Çok tehlikeli ve mesakkatli bir dag yolcululugundan sonra 11 Aralik 1949 günü Kesmir sinirindaki Ladak kasabasina varirlar. Isa Bey ise 20 Aralik 1949'da Ladak'a ulasabilirler.

Mehmet Emin Bugra ve Isa Yusuf Alptekin, Komünist Çinlilerden kaçan 852 kisinin, 798'inin Ladak'a sag salim gelebildiklerini tespit ederler. 54 kisi bu uzun ve tehlikeli yolculuk sirasinda vefat etmistir. Sag gelenlerden 49 kisinin de el ve ayak parmaklari dondugundan kesilmek mecburiyetinde kalmistir.

Daha sonra Kesmir'in bassehri Srinagar'a giderler. Artik çileli bir bekleyis devri baslamistir. Isa Yusuf ve Mehmet Emin Bugra Bey bir yandan da dag yoluyla Tibet üzerinden Hindistan'a gelmek için Kazak Türklerine yardim ulastirmaya çalisirlar. Isa Yusuf Bey, bu kafilelerin siginma izinlerini alabilmek için pek çok temaslarda bulur.Yeni Delhi'de Hindistan Disisleri Bakanligi ile görüsür. 6 Eylül 1951 tarihinde Suudi Arabistan'a gider.

Melik Abdülaziz ve Emir Faysal'i ziyaret eder. Bir netice alamaz. Oradan Misir'a geçer.Misir hükümetinden de olumlu sonuç çikmayinca 6 Ocak 1952 tarihinde Türkiye'ye hareket eder. Bu siralarda Mehmet Emin Bugra göç ederek Türkiye'ye gelmistir. Onunla birlikteTürkiye'deki ziyaretlerine baslar.TBMM Baskani Refik Koraltan, Milli Egitim Bakani Tevfik Ileri, Disisleri Bakani Fuat Köprülü, Sitki Yircali ve Muhlis Ete gibi bakanlar, Hasim Iscan, Sait Bilgiç, Remzi Oguz Arik, Haluk Karamagarali gibi sahsiyetler Isa Yusuf ve Mehmet Emin Bugra 'nin görüstügü kisiler arasindadir .

Bir yandan da basin yoluyla dava canli tutulmaktadir. Nihayet Bakanlar Kurulu 13/3/ 1952 tarihinde 1850 Dogu Türkistanlinin iskanli göçmen olarak Türkiye'ye yerlesmelerine karar verir. 1953 yili basindan itibaren Dogu Türkistanlilar Türkiye'ye gelip yerlesmeye baslarlar. Göçmenlerin büyük kismi Türkiye'ye yerlestikten sonra, Isa Yusuf Bey de ailesiyle birlikte 1954 Haziraninda Türkiye'ye yerlesir. 4 Aralik 1957 tarihinde de Türk vatandasligina kabul edilir.

1949-1954 yillan arasindaki tahammül edilmeyecek derecede zor sartlar içinde geçen 5 yildan sonra, Türkiye'ye yerlesen Dogu Türkistanlilar ve Isa Yusuf Alptekin bir nebze de olsa huzura kavusurlar. 1952 tarihinde Türkiye'ye yerlesen Mehmet Emin Bugranin 1953'te baslattigi yayin faaliyeti Isa Yusuf Bey tarafindan da sürdürülür.

1960 yilinda Dogu Türkistan Göçmenler Cemiyeti kurulur. Mehmet Emin Bugranin 14 Haziran 1965 de vefatindan sonra cemiyetin baskanligina Isa Yusuf Alptekin getirilir. Alptekin gazete gazete dolasarak Dogu Türkistan davasini anlatir .Kitaplar yayinlar, dergiler çikarir. 1984 yilinda yayina baslayan, “Dogu Türkistan'in Sesi'” isimli mecmua Türkçe, Arapça, Ingilizce olmak üzere üç dilde yayinini sürdürmektedir . Isa Yusuf Alptekin 1978 yilinda bir trafik kazasi geçirir .Uzun süre hasta hanede kalir. Gözleri tedrici olarak acizlesir. Bunun üzerine cemiyetin faal baskanligindan ayrilir. 1986 yilinda Dogu Türkistan Vakfi'ni kurar.

Isa Yusuf Alptekin'in,

Muhtiralar...
Dogu Türkistan InsanliktanYardim Istiyor...
Dogu Türkistan Davasi ve Esir Dogu Türkistan Için... isimli eserleri vardir.

Esir Dogu Türkistan için, Alptekin'in 1949 yilina kadar olan hatiralaridir. Biz bu biyografiyi yazmak için büyük ölçüde bu eserden faydalandik. Isa Yusuf Bey'in hatiralarinin ikinci kismi yayina hazirlanmak üzeredir. 12 Mayis 1991 Pazar günü Isa Yusuf Bey'i Ataköy'deki evinde ziyaret ettik. Gözleri görmüyordu. 90 yasini idrak etmisti. Fakat söyledigi su cümle daima kulaklarda çinlamali ve hayati mücadele içinde geçmis bir insanin içindeki ask her Türk'e yol göstermelidir:

''90 yasima geldim. Gözlerimi kaybettim. Fakat içindeki mücadele azmi ve Dogu Türkistan'in istiklaline kavusmasi arzusundan hiçbir sey kaybetmedim. "

Isa Yusuf Bey'in hayati hakkinda kisa bir degerlendirme yapildiginda su noktalan tespit etmek mümkündür.

Isa Yusuf Bey, diger Türkistanli liderlerden farkli olarak diplomat yönü agir basan bir sahsiyettir. Meselelerin siddetten ziyade akli selim ve uzun vadeli çalismalarla halledilecegine inanir. Bati Türkistan'da vazife yaptigi yillar onun ufkunu genisletmis ve dünyayi, daha iyi tanimasina firsat vermistir. Bu görevleri sirasinda Türk ve Islam dünyasini da yakindan tanimak imkanini bulmustur .

1938-39 yillarinda Hindistan, S. Arabistan, Misir, Türkiye,Iran, Irak, Lübnan, Afganistan gibi ülkelere yaptigi seyahatler Türk ve Islam dünyasinin gücü hakkinda da çok mühim fikirler edinmesini saglamistir.

O, bu seyahatler sirasinda pek çok devlet adami ile görüserek devlet tecrübesini de arttirmistir. Böylece Isa Yusuf Bey, ender kiymette bir devlet ve siyaset adami olarak da temayüz etmistir .

Onun her gittigi yerde Türk ve Müslüman talebelerle ilgilenmesi, onlari daha iyi sartlar içinde okutmak istemesi, cemiyetler kurup, gazete ve dergi yayininda bulunmasi egitim ve kültüre verdigi önemi gösterir.

''Iyi adam, iyi is'' prensibi, Bati Türkistan'da iken tanistigi Özbek Türklerinin milli sairi Çolpan'in ''Isa Bey, bize adam lazim, her konuda yetismis adam lazim, sözlerinin fiiliyata geçirilme istegini ifade eder.

Isa Yusuf Bey sarsilmaz bir Imanin adamidir. Mücadele azminin kaynagi bu sarsilmaz Imandir. Gençlik yillarinda baslayan mücadele hayati, hicretler, eziyetler, türlü sikintilarla devam etmis ve hürriyet aski bu yasinda bile gönlünü alev alev yakmaktadir.

Dogu Türkistan 'in istiklaline kavusacagina dair ümidi taptazedir. Ve bu kurtulus, kültür ve ekonomik gücün birlesmesi ile gerçeklestirilecektir.

90 yasindaki bu iman ve mücadele adamina hayranlik duymamak imkansizdir...

Not: Yukardaki yazi 1991 yilinda yazilmistir. Ne yazik ki bu büyük dava adami bu gün bedenen aramizda yok fakat onun hayat düsturu bizim gönlümüzün orta yerindedir.

Ve Ebedi Yolculuk...
Çin Halk Cumhuriyeti Xin Hua Haber Ajansi Halk Gazetesi (Ren min ribao)'nin 18 Aralik 1995 tarihindeki sayisinda Alptekin'in dünyadan ayrilisini “Çin'in düsmani öldü” basligiyla çok önemli bir haber olarak dünya kamuoyuna duyurmustur.
 

Create an account or login to comment

You must be a member in order to leave a comment

Create account

Create an account on our community. It's easy!

Log in

Already have an account? Log in here.

Üst Alt