Dış, orta, iç kulak ve akustik sinirde meydana gelen patolojiler nedeniyle çevredeki seslerin algılanamaması sonucu Türkiye'de binde bir sıklığında doğuştan işitme kaybı meydana geliyor. Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Op. Dr. Mustafa Korhan Asal, işitme kayıplı çocuklarda normal mental ve sosyal gelişimin sağlanabilmesi için erken tanı, tedavi ve rehabilitasyonun hayati önem taşıdığını vurguladı.
Konuşma ve anlama becerileri bozukluklarını da beraberinde getirdiği için toplumda iletişimin bozulması ve sosyal sorunlara da yol açmaktadır. İşitme kaybının Dünya genelinde doğuştan itibaren görülme sıklığı 1/8001/1500 arasında değişkenlik gösterirken bu oran Türkiye'de ise yaklaşık binde 1. İşitme kaybının erken tanısını takiben, uygun amplifikasyon ve özel eğitim uygulandığı durumlarda çocuğun normal dili kazanma şansı artmaktadır. Çok ileri derecede işitme kayıplı çocuklarda ise koklear implant (biyonik kulak) uygulanması işitme kaybı tedavisinde bir dönüm noktası haline geldi.
İşitme kayıpları doğumsal veya kazanılmış olarak gelişim göstermektedir. Çocuklardaki sensörinöral işitme kayıplarının yüzde 50 kadarı genetik nedenlere bağlıdır. Genetik sebeplerle oluşan sensörinöral işitme kayıplarının yüzde 30 kadarı da bir sendromun parçasıdır. Genetik olmayan sensörinöral işitme kayıpları prenatal (doğum öncesi), natal (doğum sırasında) veya postnatal (doğum sonrası) oluşan hastalıklara ikincil gelişir. Genetik işitme kayıpları; sendromik işitme kayıpları böbrek hastalıkları, görme bozukluğu, kasiskelet bozuklukları gibi diğer klinik semptomlarla birliktedir ve genellikle iki taraflıdır. Doğumsal iç kulak gelişim bozuklukları, kromozom bozuklukları (Down, Turner), çoğu kez akraba evliliklerinin sebep olduğu genetik hastalıklar şeklinde sıralanabilir. Genetik olmayan işitme kayıpları; annenin hamile iken geçirdiği enfeksiyonlar, ototoksik ilaçlar, prematüre (erken) doğum, doğum sonrasında anoksihipoksi gelişimi (oksijen eksikliği), hiperbilirübinemi (sarılık), düşük doğum ağırlığı, doğum sonrası yoğun bakım ünitesinde kalması ile gelişebilir. İntrauterine (anne karnında geçirilen) enfeksiyonlar ise; perinatal işitme kayıplarının en sık görülen sebebidir. Viral veya bakteriyel nedenli olabilir. Kızamıkçık, kızamık, kabakulak, CMW, influenza ve parainfluenza virüsler, varicella zoster, adenovirüs, herpes sensörinöral işitme kaybına neden olur.
Çocuğunuzu sessizliğe mahkûm etmeyin!
İşitme kayıplı çocuklarda normal mental ve sosyal gelişimin sağlanabilmesi için erken tanı, tedavi ve rehabilitasyon hayati önemi taşıyor. Bu nedenle ülkemizde tüm yeni doğanlara otoakustik emisyon ve hatta günümüzde BERA (Uyarılmış İşitsel Beyin Sapı Cevabı) testi ile işitme taraması yapılmaktadır. Çocuklarda işitme testi her yaşta yapılabilmektedir. Bu nedenle sesleri duymada, sesin yönünü belirlemede ve sözel komutları yerine getirmede güçlük çekme, gürültülü ortamlarda konuşmaları anlamama, televizyonu yüksek sesle ya da yakından dinleme, okul başarısında azalma, konuşmanın yaşına uygun şekilde düzgün, akıcı ve net olmaması gibi işitme kaybından şüphelenildiği durumlarda hemen işitme testine yönlendirilmelidir. Yetişkinlerde işitme kaybı daha kolay fark edilir. En sık sebep sıkışmış kulak kiri ve yaşlılık işitme kaybıdır. İşitme muayenesi insan sesi, diyapazon ve odyometrik testler kullanılarak yapılabilir. Normal işitmesi olan bir kişi fısıltı sesini 67 metreden, konuşmayı 20 metreden, bağırmayı 50 metreden duyabilir. Diapazon testleri, odyometri, konuşmayı ayırdetme testi, timpanometri, BERA (Uyarılmış İşitsel Beyin Sapı Cevabı), OAE (Otoakustik Emisyon) işitme kaybının değerlendirilmesinde kullanılan testlerdir.
İşitme kaybı fark edildiğinde işitme cihazı kullanılmalı
İşitme cihazları işitme kayıplı hastanın konuşma ve çevresel sesleri duyarak dil gelişimini tamamlaması konuşulanları anlaması ve kendini konuşarak ifade edebilmesi için gereklidir. Sensörinöral tip işitme kaybı ve medikal veya cerrahi olarak tedavi edilemeyen iletim tipi işitme kayıplı hastalarda işitme cihazı ile amplifikasyon (yükseltme) önerilir. İşitme kaybı fark edildiği anda 06 ay dahil olmak üzere amplifikasyona başlanmalıdır. Doğumsal işitme kayıplarının tarama testleri ile ortaya konması koklear implantasyon (biyonik kulak) adaylarının ilk 6 ayda amplifikasyon sağlanarak biyonik kulak hazırlanması açısından önemlidir. İşitme kaybının derecesi ne olursa olsun amplifikasyondan hemen sonra çocuk işitme eğitimi almalı ve ailelerin de tedavi programına katılımı sağlanmalıdır. İşitme kayıplı çocukların dil gelişimlerini tamamlayabilmeleri için normal işiten yaşıtları ile birlikte olmaları ve konuşma ve ses terapisi almaları gereklidir. İşitme kaybı tanısının uygun zamanda konulmasında aile, öğretmen ve sağlık çalışanlarının rolü büyüktür.
Konuşma ve anlama becerileri bozukluklarını da beraberinde getirdiği için toplumda iletişimin bozulması ve sosyal sorunlara da yol açmaktadır. İşitme kaybının Dünya genelinde doğuştan itibaren görülme sıklığı 1/8001/1500 arasında değişkenlik gösterirken bu oran Türkiye'de ise yaklaşık binde 1. İşitme kaybının erken tanısını takiben, uygun amplifikasyon ve özel eğitim uygulandığı durumlarda çocuğun normal dili kazanma şansı artmaktadır. Çok ileri derecede işitme kayıplı çocuklarda ise koklear implant (biyonik kulak) uygulanması işitme kaybı tedavisinde bir dönüm noktası haline geldi.
İşitme kayıpları doğumsal veya kazanılmış olarak gelişim göstermektedir. Çocuklardaki sensörinöral işitme kayıplarının yüzde 50 kadarı genetik nedenlere bağlıdır. Genetik sebeplerle oluşan sensörinöral işitme kayıplarının yüzde 30 kadarı da bir sendromun parçasıdır. Genetik olmayan sensörinöral işitme kayıpları prenatal (doğum öncesi), natal (doğum sırasında) veya postnatal (doğum sonrası) oluşan hastalıklara ikincil gelişir. Genetik işitme kayıpları; sendromik işitme kayıpları böbrek hastalıkları, görme bozukluğu, kasiskelet bozuklukları gibi diğer klinik semptomlarla birliktedir ve genellikle iki taraflıdır. Doğumsal iç kulak gelişim bozuklukları, kromozom bozuklukları (Down, Turner), çoğu kez akraba evliliklerinin sebep olduğu genetik hastalıklar şeklinde sıralanabilir. Genetik olmayan işitme kayıpları; annenin hamile iken geçirdiği enfeksiyonlar, ototoksik ilaçlar, prematüre (erken) doğum, doğum sonrasında anoksihipoksi gelişimi (oksijen eksikliği), hiperbilirübinemi (sarılık), düşük doğum ağırlığı, doğum sonrası yoğun bakım ünitesinde kalması ile gelişebilir. İntrauterine (anne karnında geçirilen) enfeksiyonlar ise; perinatal işitme kayıplarının en sık görülen sebebidir. Viral veya bakteriyel nedenli olabilir. Kızamıkçık, kızamık, kabakulak, CMW, influenza ve parainfluenza virüsler, varicella zoster, adenovirüs, herpes sensörinöral işitme kaybına neden olur.
Çocuğunuzu sessizliğe mahkûm etmeyin!
İşitme kayıplı çocuklarda normal mental ve sosyal gelişimin sağlanabilmesi için erken tanı, tedavi ve rehabilitasyon hayati önemi taşıyor. Bu nedenle ülkemizde tüm yeni doğanlara otoakustik emisyon ve hatta günümüzde BERA (Uyarılmış İşitsel Beyin Sapı Cevabı) testi ile işitme taraması yapılmaktadır. Çocuklarda işitme testi her yaşta yapılabilmektedir. Bu nedenle sesleri duymada, sesin yönünü belirlemede ve sözel komutları yerine getirmede güçlük çekme, gürültülü ortamlarda konuşmaları anlamama, televizyonu yüksek sesle ya da yakından dinleme, okul başarısında azalma, konuşmanın yaşına uygun şekilde düzgün, akıcı ve net olmaması gibi işitme kaybından şüphelenildiği durumlarda hemen işitme testine yönlendirilmelidir. Yetişkinlerde işitme kaybı daha kolay fark edilir. En sık sebep sıkışmış kulak kiri ve yaşlılık işitme kaybıdır. İşitme muayenesi insan sesi, diyapazon ve odyometrik testler kullanılarak yapılabilir. Normal işitmesi olan bir kişi fısıltı sesini 67 metreden, konuşmayı 20 metreden, bağırmayı 50 metreden duyabilir. Diapazon testleri, odyometri, konuşmayı ayırdetme testi, timpanometri, BERA (Uyarılmış İşitsel Beyin Sapı Cevabı), OAE (Otoakustik Emisyon) işitme kaybının değerlendirilmesinde kullanılan testlerdir.
İşitme kaybı fark edildiğinde işitme cihazı kullanılmalı
İşitme cihazları işitme kayıplı hastanın konuşma ve çevresel sesleri duyarak dil gelişimini tamamlaması konuşulanları anlaması ve kendini konuşarak ifade edebilmesi için gereklidir. Sensörinöral tip işitme kaybı ve medikal veya cerrahi olarak tedavi edilemeyen iletim tipi işitme kayıplı hastalarda işitme cihazı ile amplifikasyon (yükseltme) önerilir. İşitme kaybı fark edildiği anda 06 ay dahil olmak üzere amplifikasyona başlanmalıdır. Doğumsal işitme kayıplarının tarama testleri ile ortaya konması koklear implantasyon (biyonik kulak) adaylarının ilk 6 ayda amplifikasyon sağlanarak biyonik kulak hazırlanması açısından önemlidir. İşitme kaybının derecesi ne olursa olsun amplifikasyondan hemen sonra çocuk işitme eğitimi almalı ve ailelerin de tedavi programına katılımı sağlanmalıdır. İşitme kayıplı çocukların dil gelişimlerini tamamlayabilmeleri için normal işiten yaşıtları ile birlikte olmaları ve konuşma ve ses terapisi almaları gereklidir. İşitme kaybı tanısının uygun zamanda konulmasında aile, öğretmen ve sağlık çalışanlarının rolü büyüktür.