İstanbul'un Fethi Sebep Ve Sonuçları
İstanbul'un Fethi nedenleri
İstanbul'un Fethi Sonuçları
İSTANBUL’UN FETHİNİN NEDENLERİ VE SONUÇLARI
Osmanlıların Rumeli’den Tuna’ya kadar Balkanları fethetmeleri için Avrupa ile Asya arasında engel oluşturan İstanbul’u fethetmeleri gerekiyordu. Bu şehir Bizans’ın elinde bulundukça Osmanlıların Rumeli’ye tamamen hakim olmaları imkansızdı. Varna Savaşı’na gidilirken Çanakkale’nin ve Sarayburnu ve Boğaz yönündeki yerlerin düşman tarafından kesilmiş olması ve İstanbul’un düşmanı kışkırtan imparatorun elinde bulunması sebebiyle, Ceneviz gemilerine 40 bin duka altın ödenerek Rumeli kıyısına yerleştirilen toplar ve lodos dolayısıyla düşman gemilerinin boğazdan uzaklaşmak zorunda kalmaları nedeniyle güçlükle Anadolu Hisarı’ndan Rumeli’ye geçilebilmişti. Bu da iki kıtadaki Osmanlı hakimiyetinin Bizans yüzünden ne kadar ciddi tehlikelere düştüğünü göstermektedir (Yücel, Sevim, 1995). İstanbul’un fethinde Türklerdeki Gazâ fikri de etkili olmuştur. Ayrıca Osmanlı toprakları arasında bulunan Bizans Osmanlı Devleti’nin düşmanlarını koruyup onları Osmanlıya karşı kışkırtıyordu. Bizans Osmanlı şehzadelerini de kışkırtarak devleti iç savaşa sürüklüyordu. Bu yüzden Osmanlı Devleti’nin güvenliği ve geleceği için İstanbul’un fethi zorunlu olmuştu (Eren, 1999). “Roma Devleti’nin 1100 yıllık başşehri ve doğu memleketlerinin gıptayla baktıkları İstanbul’un fethi öteden beri İslam hükümdarlarının ve devlet adamlarının özendikleri, özellikle Hadis-i Şerif sebebiyle arzuladıkları bir şeydi. Hadis-i Şerif şöyledir: İstanbul mutlaka fetholunacaktır. Onu fethedecek ordunun komutanı ne güzel komutan , askerleri ne güzel asker” (Şeref Efendi, 1995:104). II. Mehmed’in fırsat aradığı Türk-Bizans çatışmasına imparator XI. Konstantin neden oldu. XI. Konstantin Büyük Türk Hakanı’na elçi göndererek , şehzade Orhan’ın Bizans’taki ikameti ve masrafları için Osmanlı Hükümeti’nin verdiği tahsisatın bir misli artırılmasını istemiştir. Elçiler , aksi taktirde şehzade Orhan’ın serbest bırakılacağı tehditini ileri sürmüşlerdir. II. Mehmed’in Karaman Seferi’nde bulunmasından faydalanarak yapılan bu tehdit , genç hükümdara Fetih için aradığı hukuki ve siyasi fırsatı vermiştir. Sultan Mehmed , şehzade Orhan’a hiçbir tahsisat verilmeyeceğini belirtip Bizans elçilerini göndermiştir (Öztuna, 1994). Sultan Mehmed, Karaman Seferi’nden dönünce Çanakkale Boğazı’nda Frenk gemilerinin bulunduğu haberini alınca İstanbul boğazı’na gelip, vaktiyle babasının geçtiği yerden Rumeli tarafına geçti ve “Anadolu Hisarı’nın karşısına bir kale yapılmasını” emretti. Bu emir üzerine Karadeniz’den gelecek her türlü yardıma engel olmak ve iki kıyı arasında karşıdan karşıya geçmeyi sağlamak için Boğazkesen Hisarı denilen Rumeli Hisarı’nın yapılmasına karar verildi. Sultan’ın kale yaptırmak istediği yer, Bizanslıların Hermaneum Promontarium dedikleri, boğazın en dar yeri olup, buradan çok eski devirlerde de karşı kıyıya asker geçirilmiş olduğu rivayet edilmiştir.
Alıntıdır.
İstanbul'un Fethi nedenleri
İstanbul'un Fethi Sonuçları
İSTANBUL’UN FETHİNİN NEDENLERİ VE SONUÇLARI
Osmanlıların Rumeli’den Tuna’ya kadar Balkanları fethetmeleri için Avrupa ile Asya arasında engel oluşturan İstanbul’u fethetmeleri gerekiyordu. Bu şehir Bizans’ın elinde bulundukça Osmanlıların Rumeli’ye tamamen hakim olmaları imkansızdı. Varna Savaşı’na gidilirken Çanakkale’nin ve Sarayburnu ve Boğaz yönündeki yerlerin düşman tarafından kesilmiş olması ve İstanbul’un düşmanı kışkırtan imparatorun elinde bulunması sebebiyle, Ceneviz gemilerine 40 bin duka altın ödenerek Rumeli kıyısına yerleştirilen toplar ve lodos dolayısıyla düşman gemilerinin boğazdan uzaklaşmak zorunda kalmaları nedeniyle güçlükle Anadolu Hisarı’ndan Rumeli’ye geçilebilmişti. Bu da iki kıtadaki Osmanlı hakimiyetinin Bizans yüzünden ne kadar ciddi tehlikelere düştüğünü göstermektedir (Yücel, Sevim, 1995). İstanbul’un fethinde Türklerdeki Gazâ fikri de etkili olmuştur. Ayrıca Osmanlı toprakları arasında bulunan Bizans Osmanlı Devleti’nin düşmanlarını koruyup onları Osmanlıya karşı kışkırtıyordu. Bizans Osmanlı şehzadelerini de kışkırtarak devleti iç savaşa sürüklüyordu. Bu yüzden Osmanlı Devleti’nin güvenliği ve geleceği için İstanbul’un fethi zorunlu olmuştu (Eren, 1999). “Roma Devleti’nin 1100 yıllık başşehri ve doğu memleketlerinin gıptayla baktıkları İstanbul’un fethi öteden beri İslam hükümdarlarının ve devlet adamlarının özendikleri, özellikle Hadis-i Şerif sebebiyle arzuladıkları bir şeydi. Hadis-i Şerif şöyledir: İstanbul mutlaka fetholunacaktır. Onu fethedecek ordunun komutanı ne güzel komutan , askerleri ne güzel asker” (Şeref Efendi, 1995:104). II. Mehmed’in fırsat aradığı Türk-Bizans çatışmasına imparator XI. Konstantin neden oldu. XI. Konstantin Büyük Türk Hakanı’na elçi göndererek , şehzade Orhan’ın Bizans’taki ikameti ve masrafları için Osmanlı Hükümeti’nin verdiği tahsisatın bir misli artırılmasını istemiştir. Elçiler , aksi taktirde şehzade Orhan’ın serbest bırakılacağı tehditini ileri sürmüşlerdir. II. Mehmed’in Karaman Seferi’nde bulunmasından faydalanarak yapılan bu tehdit , genç hükümdara Fetih için aradığı hukuki ve siyasi fırsatı vermiştir. Sultan Mehmed , şehzade Orhan’a hiçbir tahsisat verilmeyeceğini belirtip Bizans elçilerini göndermiştir (Öztuna, 1994). Sultan Mehmed, Karaman Seferi’nden dönünce Çanakkale Boğazı’nda Frenk gemilerinin bulunduğu haberini alınca İstanbul boğazı’na gelip, vaktiyle babasının geçtiği yerden Rumeli tarafına geçti ve “Anadolu Hisarı’nın karşısına bir kale yapılmasını” emretti. Bu emir üzerine Karadeniz’den gelecek her türlü yardıma engel olmak ve iki kıyı arasında karşıdan karşıya geçmeyi sağlamak için Boğazkesen Hisarı denilen Rumeli Hisarı’nın yapılmasına karar verildi. Sultan’ın kale yaptırmak istediği yer, Bizanslıların Hermaneum Promontarium dedikleri, boğazın en dar yeri olup, buradan çok eski devirlerde de karşı kıyıya asker geçirilmiş olduğu rivayet edilmiştir.
Alıntıdır.