Son konular

İzmir İktisat Kongresi - İzmir İktisat Kongresinde Alınan Kararlar

SoruCevap

Yeni Üye
Çözümler
1
Tepkime
51
Yaş
36
Coin
256,936
izmir iktisat kongresinin önemi - izmir iktisat kongresinde alınan kararlar - izmir iktisat kongresi ne zaman yapıldı

23 Nisan I920′de Ankara’da toplanan TBMM, 2 Mayıs 1920′de 11 bakandan oluşacak hükümetin kurulması ile ilgili kanunu kabul etmiştir. Bu hükümette bir iktisat (ekonomi) bakanlığı da bulunmaktadır.

Hükümetin programında, mali ve ekonomik meseleler üzerinde önemle durulacağı da belirtilmiştir. Ancak 1920-22 yılları arasında Türkiye Kurtuluş Savaşı içinde bulunduğundan TBMM hükümetinin bu dönemdeki başlıca amacı yurdu istiladan kurtarmaktır. Savaşın gerektirdiği nedenlerle de hükümet o sıralarda üretim ve endüstriye yatırım yapacak durumda değildir. Aksine tüketici topluluk çoğunluktadır. Bununla beraber yönetici kadro zaferden sonra prensip olarak siyasi ve ekonomik bağımsızlığı öngörmüştür.

Gazi Mustafa Kemal, cumhuriyetin ilanından sonra, Lozan Barışı’nı takip eden günlerde iktisadi durumu görüşmek ve alınacak önlemleri tespit etmek için bir “İktisat Kongresi” toplamağa karar verecekti. Kongreye; çiftçi, tüccar, sanayici ve işçi temsilcileri katılacaklardı. Toplantı yeri İzmir seçilmişti. Çağrılan temsilcilerin sayısı yaklaşık 2 bin kişi kadardı. Meslek ve iş kollarını temsil edenlerin görüşleri bir araya gelince memleketin iktisadi tablosu ortaya çıkabilir ve ihtiyaçlar belirlenebilirdi.

İzmir İktisat Kongresi 17 Şubat I923′te Gazi Mustafa Kemal tarafından açıldı. Kongreye Kazım Karabekir başkanlık etmekteydi. Çağrılan 2 bin temsilciden 1.35′i gelmiştir.

“İzmir iktisat Kongresi’nde; yeni Türkiye’nin ekonomik sorunları henüz savaştan çıkan Türk yurdu için başlıca konu oluyor. Lozan’da devamı istenen kapitülasyonlar ve diğer imtiyazların kabul edilmeyeceği ifade ediliyordu.

Bu kritik devirde ekonomik sorunlarını düzenlemek için kararlar alan İzmir iktisat Kongresi’nde, devlet adamlarımızın, özellikle Mustafa Kemal’in kongreyi açış konuşmasındaki fikirleri dikkate değer.”[1] Çünkü Türkiye için amaç, savaşlardan yorgun çıkan halka ekonomik yön vermek ve harap olan yurdu kalkındırmak ve mamur etmektir.

O dönemin şutları altında ekonomik problemlerin durumu ve çözüm şekilleri üzerindeki çeşitli düşünceleri yansıtması açısından I. İzmir İktisat Kongresi oldukça önemli bir yer işgal eder.

Henüz barış antlaşmasının imzalanmadığı Lozan Konferansı’nda ekonomik ve ticari kapitülasyonlar hususunda anlaşma sağlanamayıp ara verilen müzarekeler esnasında toplanan İzmir İktisat Kongresi, önemini daha da artırmaktadır.

İzmir İktisat Kongresi’nin açış konuşmasında Gazi Mustafa Kemal şunları söylüyordu: “Sizler halk sınıfı içinden seçilerek geliyorsunuz. Halkın sesi hakkın sesidir. Memleketin halini, ihtiyacını, dertlerini ve emellerini bilen kişilersiniz. Tarihin ve tecrübenin süzgecinden arta kalmış bir gerçek varılır. Türk tarihi incelenecek olursa, gerileme ve çöküntü nedenlerinin iktisadi sorunlara bağlı olduğu görülür. Kazanılmış zaferlerin ve uğranılmış başarısızlıkların tümü iktisadi durumla ilgilidir. Türkiye’mizi layık olduğu uygarlık düzeyine eriştirebilmek için ekonomiyi ön planda tutmak (için) lazımdır. Çağımız ekonomi çağıdır.

Bugüne kadar ekonomiye gereken önem verilmiş değildir. Memleket evlatları yüzyıllar boyunca ihtiraslı bir dış politikanın körüklediği savaşlar uğruna diyar diyar dolaştırılmış ve öz yurdumuz ihmal edilmiştir. Millet evi ve barkı ile ilgilenmez ve yaşam koşullarını iyileştirmek olanağından mahrum bırakılmıştır.

Osmanlı Devleti zamanında milli bir devir yaşamıyorduk. Milli bir tarihe sahip değildik. Mazinin tarih diye uzattığı kitap, hakanların ve zümrelerin destanı mahiyetinde idi.

Milletimiz, düşman ordularını mahvetmiştir. Tam bağımsızlık için şu kural vardır: Milli egemenlikle desteklenmelidir. Bizleri bu hedefe götürecek tek kuvvet ekonomidir. Çiftçiler, sanatkarlar, tacirler ve işçiler birbirlerine rakip değil, birbirlerini tamamlayan gruplardır. Fabrikalarımızın çoğalmasını ve buralarda kendi işçilerimizin çalışmasını temenni ederiz. Herkes ‘milli çalışma’ misakı niteliğinde bir program etrafında toplanmalıdır.”[2] Bununla da memleketin ekonomik yönden kalkınmasının temel şartlarından en önemlisinin memleketin değişik sınıflarının birbirleriyle çatışarak değil, birbirlerine destek olarak tek bir elle memleketin düze çıkarılması ve milli bir ruh ile “milli iktisadiyata” inanmaları ile mümkün olacağına işaret etmektedir.

Gazi Mustafa Kemal, İzmir İktisat Kongresi’ndeki konuşmasıyla ekonomi siyasetine milli görüşü getiriyordu. Ayrıcalıklı kumpanyaların millileştirilmelerine ve kapitülasyonlara dayanan “gayr-ı meşru rekabete” son vermeğe kararlı görünüyordu. Değişik sektörlerden 1.135 delegenin katıldığı kongrede Türk işadamlarını iktisadi kalkınmada etkili rol oynamağa çağırıyordu. “Memlekette yeterli sermaye bulunmadığını takdir ediyor, ödünç verilebilir fonların eksikliğini dış kredilerle gidermekte sakıncanın olmayacağını belirtiyor ve memlekette yararlı konularda yabancı sermayeye de izin verileceğini belirtiyordu.”[3]

İzmir İktisat Kongresinde dikkat çekici bir diğer konuşma ise İktisat Vekili Mahmut Esat Bey taralından yapıldı. Mahmut Esat Bey, şöyle konuştu: “Yeni Türkiye muhtelif bir iktisat sistemi takip etmektedir. İktisadı teşebbüs kısmen devlet, kısmen teşebbüsü şahsi tarafından deruhte edilmelidir. Mesela kredi müessesatını, sanayi teşebbüsatını ilah… devlet idare edecektir. Çünkü memleketimizde iktisadi vaziyet bunu istihzam ediyor.”[4] Mahmut Esat Bey tarafından yapılan konuşma ve değindiği konular Mustafa Kemal’in haberdar okluğu bir durumdur. İzmir İktisat Kongresi’nin kabul ettiği Misak-ı İktisadi, yani iktisadi pakt ile gene bu kongrece kabul edilen çiftçi, tüccar, sanayici ve işçi gruplarının hazırladıkları yakından tetkik edildiklerinde, İzmir İktisat Kongresi’nde sistem yönünden temeli atılan iktisadi çatının Türkiye imkanları dahilinde ve pratik olduğu görülür. Atatürk’ün dolayısıyla yeni Türkiye’nin çağdaş iktisadi düşünce sistemine getirdiği en büyük yenilik budur.

Yeni Türkiye’nin iktisat politikasını belirleyecek ve iktisadi kalkınmasını sağlayacak önerilerin saptanması için toplanan kongrenin önemini ve anlamını artırıyordu. Atatürk kongrede ısrarla ayrıcalık taşıyan yabancı şirketlerin ulusallaştırılması üzerinde duruyor, yasalara uygun olmayan rekabeti besleyen kapitülasyonlara son vermenin gerektiğini söylüyor ve böylece ulusal görüşü iktisat siyasetine temci yapma zorunluluğunu vurguluyordu. Atatürk’e göre Erzurum Kongresi, nasıl ulusal misak ve ulusal egemenliğe dayanan rejimi kurmuşsa ve bu nedenle tarihteki önemli yerini almışsa, İzmir İktisat Kongresi de, “gerçek kurtuluş demek olan iktisadi gelişme ve kalkınmanın ilkelerini saptayacak bir kongredir, tarihe öyle geçecektir[5]” şeklinde düşüncesini belirtecektir Atatürk.

İzmir İktisat Kongresi, gerek zaman, gerek geniş bir kadro ile toplanması ve almış olduğu kararlar açısından, yeni Türkiye’nin 1931′lere kadar sürecek dönemin iktisat politikasını büyük ölçüde oluşturmuş ve yönlendirmiştir.

İzmir İktisat Kongresi’nde oy birliği ile alınan kararlar:
1.Lekesiz bir istiklal,

2.Milli hakimiyetin hiç bir şeye feda edilemeyeceği,

3.Bütün gayretlerin iktisaden memleketi yükseltmek gayesine matuf olduğu,

4.Vakit, servet ve ithalatta, israftan kaçınmanın gerekliliği,

5.Milli servetlerin tanınması zorunluluğu,

6.Hırsızlık, yalancılık, riya ve tembelliğin en büyük düşman olarak tanınması,

7.Türklerin i ifan ve marifet aşıkı oldukları,

8.Nüfusumuzun artması ile beraber sağlığımızın korunması gerektiği,

9.Türkün düşmanı olmayan milletlere daima dost, ecnebi sermayesine aleyhtar olmadığı,

10.Türklerin işlerde inhisar etmedikleri,

11.Türklerin hangi sınıf ve meslekte olursa olsunlar, birbirleriyle candan seviştikleri… gibi hususlar yer alıyordu.

İzmir İktisat Kongresi’ne katılan çiftçi, tüccar, sanayici ve işçi gruplarının faaliyetlerine ilişkin esaslar kabul edildi. Bu esasların en önemlileri aşağıda belirtilen noktalar etrafında toplanıyordu:

1.Aşar’ın lağvı,

2.Temettü vergisinin, gelir vergisine tebdili,

3.Reji idare ve usulünün ilgası,

4.Hami gümrük tarifelerinin kabulü ve bu konuda dış müdahalenin reddi,

5.Kambiyo merkezleri, bilhassa tahvilat borsalarının millileştirilmesi, büyük ticaret merkezlerinde esham ve tahvilat borsalarının açılması,

6.Kendi limanlarımızda kabotaj hakkımızın kullanılması,

7.Teşvik-i Sanayi Kanunu’nun günün şartlarını karşılar hale getirilmesi ve beş sene sonra 25 yıl süre ile uzatılması,

8.Her sene sergiler açılması,

9.Sanayi bankasının açılması,

10.İş günün X saatten ibaret olması,

11.Haftada bir gün işçilere istirahat verilmesi,

12.İş başında sakatlanan işçilerin sermayedarlar ve müesseseler tarafından hayatlarının emniyet altına alınması,

13.Sendika hakkının tanınması.[6]

İzmir İktisat Kongresi’nde alınan kararların uygulamaya geçirildiğini söylemek mümkün değildir. Çünkü bu kongrede alınan kararların çoğu istenilen, yapılması düşünülen ideal programlardır. Fakat ilke olarak benimsenen özel teşebbüsün devlet eliyle desteklenmesi, gelişmesine ön ayak olunması ve milli burjuvazi sınıfının oluşturulması idi.

[1] Afet İnan, İzmir İktisat Kongresi, Ankara, 1989, s.12.

[2] A.Gündüz Ökçün, a.g.e., s.258.

[3] Yüksel Ülken, Atatürk ve İktisat, İktisadi Kalkınmada Etkinlik Sorunu ve Eklektik Model, s.79.

[4] İsmail Türk, “Atatürk ve Türk Mali Sistemi”, Atatürk Dönemi Ekonomik Politikası ve Türkiye’nin Ekonomik Gelişmesi, Ankara, 1983, s.8.

[5] Yüksel Ülken, a.g.e., s.83-84.

[6] İsmail Türk, a.g.e, s.9-10., Nazif Kuyucuklu, Türkiye İktisadı, Beta Yayınları, İstanbul, 1986, s.161-175., Afet İnan, İzmir İktisat Kongresi, s.15, Korkut Boratav, a.g.e., s.40-43.

alıntı
 
Üst Alt