zeberus1234
Yeni Üye
James Jim Braddock
Braddock, 7 Haziran 1905′te New York’ta ünlü olduğu Madison Square Garden’dan birkaç sokak ötede doğdu.James Walter Braddock 1905’te, İrlanda kökenli bir ailenin oğlu olarak New York’ta doğdu. 21 yaşında profesyonel boksa başlayan Braddock ilk olarak hafif-ağır siklette maçlara çıkmaya başladı. Geçen üç senelik süreçte, boksörlerin geçinmek için sürekli dövüşmek zorunda olduğu o dönemin kriterlerine göre oldukça başarılı bir grafik çizen Braddock, çıktığı 46 maçın 34’ünü kazanıp, 5’ini beraberlikle tamamlama başarısı göstermişti. Bu zaferlerin arasında, dönemin en ünlü boksörlerinden Tuffy Griffiths’e karşı alınan nakavtlı galibiyet de vardı. Braddock bu dönemde sıkı yumrukları ve sağlam tekniği ile bahisçilerin de favori boksörü haline gelmişti. Başarılarıyla dünya şampiyonluğu maçına çıkma hakkını da kazanan Braddock, Tommy Loughran’a yenilerek bu şansını yitirecektir. Bu maçın ardından geçen yıllar ise Braddock için gerçek bir felaket dönemiydi. 1929’da başlayarak tüm dünyada yıkıcı etkilerde bulunan ekonomik bunalım ABD’de de, özellikle Braddock’ın gelir düzeyindeki insanlarda ciddi bir darboğaza sebep olmuştu.
Bu yokluk döneminde, eşi ve iki çocuğunun geçimini sağlayabilmek için ardı ardına maçlara çıkan Braddock bakımsızlık koşulları ve çeşitli sakatlıklarından dolayı peşpeşe yenilgiler almaya başlamıştır. Loughran maçından 1933’e kadarki 3,5 senelik dönemde, sıradan boksörlerle yaptığı 24 maçta 16 yenilgi alan ve bunların ancak 6’sını kazanabilen Braddock artık dünya boksunun adını tamamıyla unuttuğu bir isim haline gelmişti. O ise tanınmamasını dert etmiyor, hem bulabilirse gündelik işlerde çalışıyor, hem de sakat sakat maçlara çıkarak ailesine bakmaya çabalıyordu. Braddock 1933’ten sonra grafiğini biraz olsun düzeltmeye ve galibiyetler almaya başladı. 1934’ün Haziran ayında ise eline ummadığı bir fırsat geçti. Dönemin önde gelen boksörlerinden Corn Griffin’in rakibi sakatlığından dolayı maça çıkamayacaktı ve acilen başka bir rakip ayarlanmalıydı. Fakat hiç kimse Griffin gibi bir boksörün karşısına birkaç günlük bir antrenmanla çıkma cesareti gösteremiyordu. Boks menajeri olan eski bir tanıdığı aracılığıyla bu görev Braddock’a verildi. Maç Griffin için basit bir sıçrama tahtası olarak görülüyordu, Braddock ise alacağı küçük miktardaki paranın derdindeydi. Maçın sonucu herkes için sürprizdi: Braddock Griffin’i 3. raundda teknik nakavtla mağlup etmişti. Bu maçın ardından boks dünyası da Braddock ismini birden hatırlamıştı. Eskinin gözde boksörü şimdinin sürpriz savaşçısıydı artık. Bu sürpriz Lewis karşısında da tekrarlanmış ve Braddock boks camiasının en önde gelen boksörlerinden olan rakibini mağlup etmeyi başarmıştı. Bu maçın ardından, rakibi dünya klasmanının 2 numarası olarak gösterilen ve yakın zamanda şampiyonluk maçına çıkması beklenen Art Lasky idi ve Braddock bu karşılaşmayı da hakemlerin oybirliği kararıyla kazanıyordu. Bu önemli galibiyetler Braddock’a en büyükle karşılaşma şansını vermişti sonunda. Braddock boks tarihinin en güçlü boksörlerinden, dönemin dünya ağır siklet boks şampiyonu Max Baer’in karşısına çıkıyor ve her an nakavtının beklendiği 15 raundluk maçı sayıyla kazanarak bir inanılmazı başarıyor, dünya şampiyonluğu unvanına sahip oluyordu. Yaşamında bir insanın çekebileceği bütün çileleri tecrübe eden Braddock dünya boksunun zirvesine çıkmış ve Külkedisi Adam (Cinderella Man) lakabını almıştı. Daha sonra Joe Louis’e yenilerek kemerini kaybeden Braddock, yine de, azmi ve inancıyla boks tarihine adını altın harflerle yazdırıyordu. Braddock boksta güç kadar yüreğin de önemli olduğunun kanıtı olmuştu. 1938’de boksu bırakan Braddock İkinci Dünya Savaşı’nda Amerikan ordusunda görev yaptı. 1974’te, 69 yaşında iken hayata gözlerini yumdu. Yaşam mücadelesi, 2005 yılında Cinderella Man adındaki filmle beyazperdeye aktarıldı. 29 Kasım 1974′te ise öldü.
Braddock, 7 Haziran 1905′te New York’ta ünlü olduğu Madison Square Garden’dan birkaç sokak ötede doğdu.James Walter Braddock 1905’te, İrlanda kökenli bir ailenin oğlu olarak New York’ta doğdu. 21 yaşında profesyonel boksa başlayan Braddock ilk olarak hafif-ağır siklette maçlara çıkmaya başladı. Geçen üç senelik süreçte, boksörlerin geçinmek için sürekli dövüşmek zorunda olduğu o dönemin kriterlerine göre oldukça başarılı bir grafik çizen Braddock, çıktığı 46 maçın 34’ünü kazanıp, 5’ini beraberlikle tamamlama başarısı göstermişti. Bu zaferlerin arasında, dönemin en ünlü boksörlerinden Tuffy Griffiths’e karşı alınan nakavtlı galibiyet de vardı. Braddock bu dönemde sıkı yumrukları ve sağlam tekniği ile bahisçilerin de favori boksörü haline gelmişti. Başarılarıyla dünya şampiyonluğu maçına çıkma hakkını da kazanan Braddock, Tommy Loughran’a yenilerek bu şansını yitirecektir. Bu maçın ardından geçen yıllar ise Braddock için gerçek bir felaket dönemiydi. 1929’da başlayarak tüm dünyada yıkıcı etkilerde bulunan ekonomik bunalım ABD’de de, özellikle Braddock’ın gelir düzeyindeki insanlarda ciddi bir darboğaza sebep olmuştu.
Bu yokluk döneminde, eşi ve iki çocuğunun geçimini sağlayabilmek için ardı ardına maçlara çıkan Braddock bakımsızlık koşulları ve çeşitli sakatlıklarından dolayı peşpeşe yenilgiler almaya başlamıştır. Loughran maçından 1933’e kadarki 3,5 senelik dönemde, sıradan boksörlerle yaptığı 24 maçta 16 yenilgi alan ve bunların ancak 6’sını kazanabilen Braddock artık dünya boksunun adını tamamıyla unuttuğu bir isim haline gelmişti. O ise tanınmamasını dert etmiyor, hem bulabilirse gündelik işlerde çalışıyor, hem de sakat sakat maçlara çıkarak ailesine bakmaya çabalıyordu. Braddock 1933’ten sonra grafiğini biraz olsun düzeltmeye ve galibiyetler almaya başladı. 1934’ün Haziran ayında ise eline ummadığı bir fırsat geçti. Dönemin önde gelen boksörlerinden Corn Griffin’in rakibi sakatlığından dolayı maça çıkamayacaktı ve acilen başka bir rakip ayarlanmalıydı. Fakat hiç kimse Griffin gibi bir boksörün karşısına birkaç günlük bir antrenmanla çıkma cesareti gösteremiyordu. Boks menajeri olan eski bir tanıdığı aracılığıyla bu görev Braddock’a verildi. Maç Griffin için basit bir sıçrama tahtası olarak görülüyordu, Braddock ise alacağı küçük miktardaki paranın derdindeydi. Maçın sonucu herkes için sürprizdi: Braddock Griffin’i 3. raundda teknik nakavtla mağlup etmişti. Bu maçın ardından boks dünyası da Braddock ismini birden hatırlamıştı. Eskinin gözde boksörü şimdinin sürpriz savaşçısıydı artık. Bu sürpriz Lewis karşısında da tekrarlanmış ve Braddock boks camiasının en önde gelen boksörlerinden olan rakibini mağlup etmeyi başarmıştı. Bu maçın ardından, rakibi dünya klasmanının 2 numarası olarak gösterilen ve yakın zamanda şampiyonluk maçına çıkması beklenen Art Lasky idi ve Braddock bu karşılaşmayı da hakemlerin oybirliği kararıyla kazanıyordu. Bu önemli galibiyetler Braddock’a en büyükle karşılaşma şansını vermişti sonunda. Braddock boks tarihinin en güçlü boksörlerinden, dönemin dünya ağır siklet boks şampiyonu Max Baer’in karşısına çıkıyor ve her an nakavtının beklendiği 15 raundluk maçı sayıyla kazanarak bir inanılmazı başarıyor, dünya şampiyonluğu unvanına sahip oluyordu. Yaşamında bir insanın çekebileceği bütün çileleri tecrübe eden Braddock dünya boksunun zirvesine çıkmış ve Külkedisi Adam (Cinderella Man) lakabını almıştı. Daha sonra Joe Louis’e yenilerek kemerini kaybeden Braddock, yine de, azmi ve inancıyla boks tarihine adını altın harflerle yazdırıyordu. Braddock boksta güç kadar yüreğin de önemli olduğunun kanıtı olmuştu. 1938’de boksu bırakan Braddock İkinci Dünya Savaşı’nda Amerikan ordusunda görev yaptı. 1974’te, 69 yaşında iken hayata gözlerini yumdu. Yaşam mücadelesi, 2005 yılında Cinderella Man adındaki filmle beyazperdeye aktarıldı. 29 Kasım 1974′te ise öldü.