Kabızlık geçiren bebekler ve çocuklar

SoruCevap

Yeni Üye
Çözümler
1
Tepkime
56
Yaş
36
Coin
256,936
Bebek ve çocuklarda kabızlık; kaka yapmamak olarak bilinse de sadece dışkılama aralığının uzaması demek değildir. Her bebek ve çocuğun alışık olduğu bir dışkılama düzeni vardır. Yeme alışkanlığı ve yaşa bağlı olarak değişiklik gösteren bu düzenin bozulması ve ardından ortaya çıkan bulguların toplamı kabızlık olarak tanımlanır. Kısaca iki aydan uzun süreli olarak geç (seyrek) dışkılama, güç dışkılama ve sert dışkılama kronik kabızlık olarak adlandırılmaktadır.

Bağırsak yapısındaki sorunlar, doğuştan gelen anatomik sorunlar, ailesel bağırsak yavaşlığı ve yanlış gıda seçimi, süt tüketiminin abartmak, sürekli katı gıda ile beslemek ,ihtiyaç halinde tuvalete gitmemek, çocukların acıdan korkması çocuklardaki kabızlığın temel nedenlerini oluşturur. Anne sütü ile beslenen bebekler doğumdan sonraki ilk günlerde, günde 7-10 kez, daha sonra da 5-7 kez kaka yapabilirler. Dışkılama sayısı daha az olabileceği gibi daha çok da olabilir.

Bu dönemde kaka sulu ve yumuşaktır. Ancak, özellikle anne sütü alan bebeklerin, kimi zaman bir haftaya dek uzanan sürelerde kaka yapmamasının doğal olduğu bilinmelidir. Bebeklerde, aşırı ya da safralı kusma, belirgin karın şişliği (abdominal distansiyon) ve gelişmede duraklama ya da gerileme olmadığı sürece, bu durum olağan olarak kabul edilmeli ve herhangi bir tedavi ya da girişim uygulanmamalıdır. Katı gıdalarla beslenmeye geçildikten sonra dışkı koyulaşıp katılaşmaya başlar.

Aynı zamanda dışkılama sayısı da azalır. Okul çağında bir çocukta günde 1-3 olan dışkılama sayısı, ergenlik döneminde erişkinlerde görülen sıklığa ulaşır. Kabızlık; sert ve ağrılı dışkılamaya, anüste yırtık/çatlak oluşmasına (anal fissür), dışkıda kan görülmesine, dışkılama gereksimi olduğunda saklanma ve dışkılamayı ertelemeye, özellikle yemeklerden sonra karın ağrısına, düzensiz beslenmeye ve tuvalet alışkanlığının bozulmasına sebep olabilir. .

Aslında bu sorunlar her ne kadar kabızlığın sonucu olsa da, aynı zamanda bir çocukta kabızlığın başlamasının nedeni de olabilir. Örneğin, anüste herhangi bir nedenle oluşan yırtık, dışkılama sırasında ağrıya yol açacağından çocuğun kakasını tutmasına ve bir süre sonra da kabızlığın oluşmasına neden olabilir. Uzun süren ve uygulanan tedavilere karşın yineleyen kabızlıkta, çocukta bazı davranış bozukluklarının ortaya çıkabilir.

Sonuç olarak kabızlık için yapılabilecek en uygun tanımlama, dışkılama alışkanlığının değişmesi ve buna bağlı olarak yukarıda bahsedilen bulguların ortaya çıkmasıdır.

Çocuklarda kabızlığın neden olduğu sıkıntılar:

1. Dışkılama aralığının uzun olması: Olağan dışkılama sıklığının değişmesidir. Örneğin günde 1 kez kaka yapan bir çocuğun dışkılama sıklığının 3-4 güne çıkması.

2. Dışkılama niteliğinin değişmesi: Dışkının olağan kıvamını yitirip daha sert bir hale dönüşmesidir. Bu durum genellikle beslenme düzeninin değişmesine bağlı olarak değişir.

3. Zorlanarak ve ağrılı dışkılama: Dışkılama sırasında çocuğun kendini zorlaması, ağlaması ya da ağrı hissetmesidir. Bu çocuklarda genellikle birlikte anal fissür (yırtık) da bulunur.

4. Karın ağrısı: Yemeklerden kısa bir süre sonra (yaklaşık 10 dakika gibi) gastrokolik refleks başlar ve bağırsaklar hareketlenmeye başlar. Bu da dışkılama gereksinimine yol açar. Devam eden kabızlık durumlarında ise bu barsak hareketleri kramp tarzında karın ağrısı olarak kendini gösterir.

5. Dışkıda kan görülmesi: Sertleşen dışkının anüste yırtık oluşturmasına bağlı olarak ortaya çıkan durumdur. Dışkıya bulaşmış taze kan şeklinde görülür.

6. Dışkı bekletme (saklama): Kabızlığın hem nedeni olabilir, hem de sonucunda ortaya çıkabilir. En önemli nedeni dışkılama sırasında ağrının oluşabileceği korkusudur. Bir süre sonra alışkanlık haline dönüşebilir. Tedavide en zor çözümlenen sorunlardan biridir. Beklemiş dışkı bağırsağın son kısmında sertleşmiş bir şekilde kalır ve kaldıkça daha fazla suyu emilerek daha sert bir hal alır. Çocuk daha sonra azar azar kaka kaçırmaya başlar ve bu durum kilot kirlenmesi “fekal inkontinans” olarak adlandırılır. İlerlemiş kabızlığın bir bulgusudur.

7. Kabızlık her çocukta benzer bulgular vermez. Yakınmaların şiddeti ve etkileri çocuktan çocuğa değişir. Bu çocuklarla iletişim kurmak kolay olmayabilir. Bu nedenle, çocuklarda kabızlığın tedavisinde doğrudan genel kuralları uygulamanın yararı olmaz.

Her çocukta, o çocuğa özgü bulgulardan yola çıkılarak “çoklu yaklaşım” içeren tedavi yöntemleri uygulanmalıdır. Günümüzde çağdaş tedavinin geldiği nokta da budur: Her hastaya bilinen standart tedaviyi uygulama yerine her hasta için ona özgü tedavi yöntemlerini uygulama!

8. Ancak, çocuklarda kabızlık tedavisinin uzun soluklu ve sabır isteyen bir süreç olduğu hem hekim hem de anne, baba ve büyükler tarafından akılda tutulmalıdır.

Yanıt alınamıyor ya da yakınmalar geçti diyerek tedavinin kesilmesi bulguların ilkinden daha yoğun olarak ortaya çıkmasına neden olabilir. İçinde lif içeren gıdaların daha bakın olduğu beslenme ve düzenli tuvalet alışkanlığı kabızlık tedavisinde olmazsa olmazdır. • Beş yaş altındaki olguların %50’si bir yıl içinde, %60-75’ i ise iki yıl içinde düzeliyor. Okul çağı çocuk olguların üçte birinde ergenlik dönemine değin uzadığı bilinmektedir. Kronik kabızlığı olan hastaları araştırmak gerekli mi?

• Olguların %95’ i fonksiyonel (idiyopatik) nedenlidir (organik nedenlerin araştırılması gereken olgular, yaklaşık 20 olguda bir). Bunlarda yapısal, endokrin veya metabolik sorun yoktur

• Olguların %5’i ise organik nedenlidir. Bunlar; o Yenidoğan ve erken bebeklik yaşında başlayan kabızlık öyküsü varsa o Mekonyumun geç çıkması o İnce çapta dışkı, dışkıda kan, anal sifinkterin sıkı olması, tuşede rektumun boş olması o büyüme gelişme geriliği varsa o Karında distansiyon, ileus, safralı kusma o Alt ekstremite refleks ve tonusunda azalma, anal refleks zayıflığı, pilonidal gamze, kremaster refleksi alınmaması o Anterior yerleşimli anüs

Tedavi: Amaç biriken topakların giderilmesi ve yeniden birikmenin önlenmesidir. Fonksiyonel kabızlığın tedavisi uzundur ve relapslar sıktır. Doktorlar kabızlık çeken çocuğu tedavi ederken aile ile yakın iş birliği içinde olmalıdır. Bu amaçla çok sayıda barsak içerisinde kütle arttırıcı, barsak hareketlerini arttırıcı ve kayganlaştırıcı çok sayıda ilaç kullanılmaktadır. Hekimin bu konudaki tecrübesi çok önemli, birçok hekim sonuçlarından en memnun kaldığı ilaçları kullanmaktadır. Bebek ve çocukların kabızlık tedavileri nasıl olmalıdır?

1. Beslenmeyle ilgili bilgilenme önemlidir. Genel kural olarak posalı sebze ve meyvelerin bolca tüketilmesi, bakkal ve marketten alınan poşetli gıdaların tüketilmesinin sınırlandırılması gerekir.

2. Tuvalet eğitimi. Barsakların döngüsel ritmini yakalabilmesi için çocuğun günün uygun saatlerde tuvalete oturtulması. Çocuğun çömelerek değilde oturarak tuvalet yapma olanağının sağlanması (klozet ve yaşa göre lazımlık kullanımı). Klozette adaptör, ayakların yere basması için basamak kullanımı. Yine tuvalette vakit geçirme alışkanlığı açısından tv, oyuncak vs ilgisini çekebilecek objeler bulundurma

3. Varsa anal fissürün tedavi edilmesi ve önlemlerin alınması.

4. Birikmiş olan kakanın hazır lavmanlar yardımıyla boşaltılması

5. Yeni olusan kakanın bağırsak içinde sertleşmesini önlemek için gerekli ve yeterli kaka yumuşatıcı ilaç takviyesi. Tedavinin ana noktası gerekli tedavinin yeterince sürdürülmesidir. İlalar kullanılmakta iken çocuğun yada bebeğin kabızlığının geçtiği anlamına gelmemektedir.

Aileler uzun süren bu tedaviye sabırla devam etmelidir. Mutlaka yapılacak ilaç azaltmaları yada kesilmesinin zamanlaması doktor tarafından verilmelidir. Biz hastalarımıza kabızlık tedavisinde kullandığımız yumuşatıcıları çoğunlukla 1.5 – 2 yıl süreyle kullanmak zorunda kalmaktayız. Çoğunlukla ilaçlarımızı azaltarak aşamalı olarak kesmekteyiz.

Sonuç olarak:

• Kronik kabızlık nedeniyle başvuruların çoğu, fonksiyonel (idiyopatik) kabızlık oluyor

•Organik nedenli kabızlıkta nedene yönelik tanısal incelemeler ve tedavi gerekir

• Kabızlık tedavilerinin etkinliğinin kanıtları zayıftır, tedavi büyük oranda klinik deneyime dayanır

• Çocukluk çağı kabızlığı aylar ve yıllar boyu tedavi gerektiren uzun süreli bir sorundur
 
Üst Alt