Psikiyatrist Doç. Dr. Arif Verimli, ilkçağ Yunan
uygarlığında kadın rahminin azarak bedende gezdiği,
Ortaçağ'da cin çarpması sanıldığı, Freud'a göre ise
bilinç dışına bastırılmış duyguların beden dili ile
ifade edilmesi olarak tanımlanan histeri hastalığının
başlıca özelliğinin, hastaların kendi hareket ve
sözlerine özel bir ilgi ve beğeni gösterip, aynı ilgi ve
beğeniyi beklemeleri olduğunu kaydetti.
Histeriklerin, hem tedavi olmak için psikiyatriste
başvurduklarını, hem de hastalıklarından asla kurtulmak
istemediklerini ifade eden Doç. Dr. Verimli,
''Histerikler, bu çelişik tavırdan inanılmaz zevk
alırlar'' diye konuştu.
Doç. Dr. Verimli, ''Histerikler tiyatraldir. İsteklerini
çocuksu sesler çıkarak, kekeleyerek ya da çocuk taklidi
yaparak dile getirirler. Genelde kalabalığın olduğu
yerde bayılırlar. Tek başına bayılmazlar. Bu esnada
kendini yaralamaz, kendine zarar vermez ve çevrede olup
biteni duyarlar. Ağlayarak kendilerine gelir, taşkınca
ve saçlarını sıkıca tutarak ayılırlar'' dedi.
Histerinin ciddi bir psikiyatrik bozukluk olduğunu ifade
eden Doç. Dr. Verimli, şunları kaydetti:''Sözel olarak
ruhsal gerilimini ve sıkıntısını anlatamayan hasta,
beden dili ile dış dünyaya püskürür. Bu püskürme felç,
körlük, konuşma bozukluğu, tikler, sara nöbeti, benzeri
nöbetler, yürüyüş bozukluğu ve titremeler olarak ortaya
çıkar. Histeriye, depresyon ve anksiyete (telaş, kaygı)
eşlik eder.
Eski Türk filmlerindeki ani körlükler, kendini yatağa
atarak ağlamalar, üzüntüden felç inen fakir kız, aniden
hafızasını kaybetmiş gibi olan zengin erkek.histeriyi
çağrıştırır.'' Histerinin, en basit anlamıyla ''Ben
kendi sıkıntımı ancak bedenime yansıtarak dışa
vurabildim. Şimdi siz bana acıyın, beni önemseyin, beni
görün'' olduğunu ifade eden Doç. Dr. Verimli,
histeriklerin, içlerindeki gerilim ve öfkeyi dışarı
püskürterek ve hasta olduğu için önemsenme ve ilgiyi
üzerinde toplama şeklinde 2 tip kazanım sağladığını
bildirdi.
Histerinin çok zor bir hastalık olduğunu anlatan Doç.
Dr. Verimli, ''Ülkemizde psikiyatriste başvuran histeri
hastalarının oranı yüzde 10'dan az olmamakla beraber
yüzde 30'a kadar çıkmaktadır. Ergenlik sonrasında
kadınlarda erkeklere oranla 20 kat fazla görülür. Geri
kalmış ülkelerde görülme oranı daha düşüktür. Tipik bir
gelişmekte olan ülke insanı hastalığıdır'' dedi.
''Tedavide tecrübeli hekime başvurmak şarttır'' diyen
Doç. Dr. Verimli, şunları kaydetti:''Çünkü beden
yakınmalarının başka bir fiziksel dayanağı olmadığı
ispatlanmalıdır. Tedavide psikoterapi birincil, ilaç
tedavisi ikincil çözümdür. Tedavide içinden çıkılmaz
durum ise; hasta tedavi edildiğinde son derece mutsuz
olur, depresif tavırlar sergiler. Bir hekim tedavi etsem
mi etmesem mi ikilemine düşebilir. Bu anlamda önce ikna
ve terapi gerektirir. Histeri Türk kadınında
anksiyeteyle başa baş oranda fazlaca görülen bir
hastalıktır. Çok yaygındır.''
haydi.net
uygarlığında kadın rahminin azarak bedende gezdiği,
Ortaçağ'da cin çarpması sanıldığı, Freud'a göre ise
bilinç dışına bastırılmış duyguların beden dili ile
ifade edilmesi olarak tanımlanan histeri hastalığının
başlıca özelliğinin, hastaların kendi hareket ve
sözlerine özel bir ilgi ve beğeni gösterip, aynı ilgi ve
beğeniyi beklemeleri olduğunu kaydetti.
Histeriklerin, hem tedavi olmak için psikiyatriste
başvurduklarını, hem de hastalıklarından asla kurtulmak
istemediklerini ifade eden Doç. Dr. Verimli,
''Histerikler, bu çelişik tavırdan inanılmaz zevk
alırlar'' diye konuştu.
Doç. Dr. Verimli, ''Histerikler tiyatraldir. İsteklerini
çocuksu sesler çıkarak, kekeleyerek ya da çocuk taklidi
yaparak dile getirirler. Genelde kalabalığın olduğu
yerde bayılırlar. Tek başına bayılmazlar. Bu esnada
kendini yaralamaz, kendine zarar vermez ve çevrede olup
biteni duyarlar. Ağlayarak kendilerine gelir, taşkınca
ve saçlarını sıkıca tutarak ayılırlar'' dedi.
Histerinin ciddi bir psikiyatrik bozukluk olduğunu ifade
eden Doç. Dr. Verimli, şunları kaydetti:''Sözel olarak
ruhsal gerilimini ve sıkıntısını anlatamayan hasta,
beden dili ile dış dünyaya püskürür. Bu püskürme felç,
körlük, konuşma bozukluğu, tikler, sara nöbeti, benzeri
nöbetler, yürüyüş bozukluğu ve titremeler olarak ortaya
çıkar. Histeriye, depresyon ve anksiyete (telaş, kaygı)
eşlik eder.
Eski Türk filmlerindeki ani körlükler, kendini yatağa
atarak ağlamalar, üzüntüden felç inen fakir kız, aniden
hafızasını kaybetmiş gibi olan zengin erkek.histeriyi
çağrıştırır.'' Histerinin, en basit anlamıyla ''Ben
kendi sıkıntımı ancak bedenime yansıtarak dışa
vurabildim. Şimdi siz bana acıyın, beni önemseyin, beni
görün'' olduğunu ifade eden Doç. Dr. Verimli,
histeriklerin, içlerindeki gerilim ve öfkeyi dışarı
püskürterek ve hasta olduğu için önemsenme ve ilgiyi
üzerinde toplama şeklinde 2 tip kazanım sağladığını
bildirdi.
Histerinin çok zor bir hastalık olduğunu anlatan Doç.
Dr. Verimli, ''Ülkemizde psikiyatriste başvuran histeri
hastalarının oranı yüzde 10'dan az olmamakla beraber
yüzde 30'a kadar çıkmaktadır. Ergenlik sonrasında
kadınlarda erkeklere oranla 20 kat fazla görülür. Geri
kalmış ülkelerde görülme oranı daha düşüktür. Tipik bir
gelişmekte olan ülke insanı hastalığıdır'' dedi.
''Tedavide tecrübeli hekime başvurmak şarttır'' diyen
Doç. Dr. Verimli, şunları kaydetti:''Çünkü beden
yakınmalarının başka bir fiziksel dayanağı olmadığı
ispatlanmalıdır. Tedavide psikoterapi birincil, ilaç
tedavisi ikincil çözümdür. Tedavide içinden çıkılmaz
durum ise; hasta tedavi edildiğinde son derece mutsuz
olur, depresif tavırlar sergiler. Bir hekim tedavi etsem
mi etmesem mi ikilemine düşebilir. Bu anlamda önce ikna
ve terapi gerektirir. Histeri Türk kadınında
anksiyeteyle başa baş oranda fazlaca görülen bir
hastalıktır. Çok yaygındır.''
haydi.net