zeberus1234
Üye
Kâinatın Kısa Bir Tarihçesi!
Ne mekân, ne de zaman vardı. Kâinat yaratıldı. O ana hiçbirimiz şahid olmadık. Bu yaratılış anına, yaratılışta ilk safha olarak, bilim adamları “big bang”(1) adını vermişlerdir. Bütün madde, enerji, mekân ve zamanın, bu patlama sonrası ortaya çıktığını düşünüyorlar. Bütün bu olup bitenlerin sebeplerini soracak olursanız alacağınız cevap çok enteresan:
“Somehow”(Her nasılsa) olmuş işte!
Gaflet ve cehaleti örtmek için ne güzel bir kelime değil mi, “her nasılsa”?
İkinci safhada, henüz zaman mevcut olmadığı için belli bir ana kadar geçen müddet hesaplanmıyor. Bu ana planck çağı (2) deniliyor. Bilim adamlarına göre planck çağı, kâinat saatinin çalışmaya başladığı bir zamandır ve 10-43saniye şeklinde gösterilir. Ana rahmine ilkah edilmiş bir yumurtanın içindeki hücreden çoğalarak farklılaşması gibi, kâinat da bu andan sonra yaratılan farklı süreçler neticesinde aylar, gezegenler, yıldızlar ve galaksiler bebeklerini doğuracak şekilde farklılaşmaya başlıyor.(3) Bu sırada kudretine nazlanacak hiçbir şeyin olmadığı Yüce Yaratıcı “çekim kanunu” adındaki İlahî kanunu, birleşik halde bulunan diğer kanunlardan ayırıyor.
(4) Kuvvet etkileşimi (Nükleer Kuvvet) ayrılması (10-36). Henüz atomlar mevcut değildir; fakat onların çekirdeklerini tutacak kuvvet ayrı bir şekilde yaratılmış durumdadır.
(5) Şişme (10-36ila 10-32saniye) nükleer gücün ayrılmasıyla sarsılan kâinat, bu safhada şimdiye kadar (yaklaşık 5 milyar yıl) genişlediğinden daha fazla bir ölçüde genişlemektedir.
(6) Kuark ve antikuarkların yaratılması (10-32ila 10-5saniye) şişme sona erer ermez genişlemeye devam eden kâinat artık kuarklar (maddenin şimdilik bilinen en küçük parçacığı), elektronlar (resimde L ile gösterilmiştir) ve bazı mahiyeti meçhul parçacıklarla (Bazan=zayıf etkileşmeyi taşıyan parçacık gibi) kaynamaktadır. Kuark ve antikuarklar karşılaştıkları an birbirlerini yok etme temayülü göstermişler; fakat her 1 milyar çiftten bir tanesinin mevcudiyetini sürdürmesine izin verilmiştir. İşte bu kuark fazlalığı daha sonra birleşerek maddeyi oluşturmuş, yani yaratılışta cüz’î bir sebep olarak kullanılmıştır.
10-12saniyede geriye kalan iki kuvvet de birbirinden ayrılır. Negatif veya pozitif yüklü parçacıkların birbirini çekmesine vesile olan elektromanyetik kuvvet (7) fotonlarla iletilir ve elektromanyetik enerjinin temelini teşkil eder. Zayıf kuvvet (8) ise, bazı radyoaktif bozunmaların kontrolüne sebep olan bir kuvvettir.
(9) Kuarkların hapsedilmesi. (10-5saniye) Kâinatın sıcaklığı 1 trilyon Kelvin derecesine düştüğü anda kuark üçlüleri proton ve nötronları teşkil etmeye başlamıştır.
(10) Müleosentez (yaklaşık birinci saniyeden ilk üç dakikaya kadar) soğuma devam etmektedir. Proton ve nötronlar, atomları oluşturacak çekirdekleri meydana getirmek için biraraya getirilirler.
(11) Enerjinin tesiri (10-32 saniyeden 2.000 yıla kadar) yüksek sıcaklık yüzünden, radyasyon şeklinde yayılan enerji bu süre içinde yer çekimlerinin büyük kısmını kâinata yaymaktadır.
(12) Maddenin tesiri (3.000 yıldan sonra)soğurmayla birlikte madde yerçekiminin temel kaynağı haline getirilmekte ve madde, kullanılarak bazı yapılar teşkil edilmeye başlanmaktadır.
Bütün maddelerin % 99’unu meydana getirdiği düşünülen karanlık maddenin (şekilde gri kabarcıklar halinde gösterilmiş) bu sırada ortaya çıktığı tahmin edilmektedir.
(13) Tekrar ayrılma. (300.000 yıl) devam eden genişleme ve soğuma sayesinde madde ve elektromanyetik enerji, farklı yollara ayrılabilmiştir. Çekirdekler; hidrojen, helyum ve lityum atomlarını oluşturmak için elektronları yakalarlar. Kâinat şeffaf bir hale getirilir. Radyasyon halindeki enerji veya fotonlar serbestçe seyahat ederler.
Bu fotonlar artık mikrodalga radyasyonu (fon ışınımı) şeklinde bütün kâinatı kaplamışlardır. Bunlar maddenin temelini teşkil eden dalgacık şeklinde konsantrasyonları ortaya çıkarmışlardır. Tohum vazifesini gören bu dalgacıklar “şişme” devresinde yaratılmıştır ve 1992’de COBE uydusu yardımıyla tespit edilmişlerdir. (14)
(15) Galaksilerin yaratılması. (200 milyon yıl sonrasından itibaren) madde, belli konsantrasyon bölgelerinde kümeler teşkil etmeye devam eder ve iyonların üzerinde yerçekimi sebebiyle yoğunlaşmaya başlar. Bu da çok büyük bir enerji yayan kuasarların (16) radyo dalgaları yayan enerji patlamaları ve galaksilerin (17) yaratılmasına vesile olur.
(18-19) Kâinatın genişlemesinin devam etmesi. Birkaç galaksinin bir araya gelmesiyle oluşan kümeler birbirinden uzaklaşmaya devam etmektedirler.
Ne mekân, ne de zaman vardı. Kâinat yaratıldı. O ana hiçbirimiz şahid olmadık. Bu yaratılış anına, yaratılışta ilk safha olarak, bilim adamları “big bang”(1) adını vermişlerdir. Bütün madde, enerji, mekân ve zamanın, bu patlama sonrası ortaya çıktığını düşünüyorlar. Bütün bu olup bitenlerin sebeplerini soracak olursanız alacağınız cevap çok enteresan:
“Somehow”(Her nasılsa) olmuş işte!
Gaflet ve cehaleti örtmek için ne güzel bir kelime değil mi, “her nasılsa”?
İkinci safhada, henüz zaman mevcut olmadığı için belli bir ana kadar geçen müddet hesaplanmıyor. Bu ana planck çağı (2) deniliyor. Bilim adamlarına göre planck çağı, kâinat saatinin çalışmaya başladığı bir zamandır ve 10-43saniye şeklinde gösterilir. Ana rahmine ilkah edilmiş bir yumurtanın içindeki hücreden çoğalarak farklılaşması gibi, kâinat da bu andan sonra yaratılan farklı süreçler neticesinde aylar, gezegenler, yıldızlar ve galaksiler bebeklerini doğuracak şekilde farklılaşmaya başlıyor.(3) Bu sırada kudretine nazlanacak hiçbir şeyin olmadığı Yüce Yaratıcı “çekim kanunu” adındaki İlahî kanunu, birleşik halde bulunan diğer kanunlardan ayırıyor.
(4) Kuvvet etkileşimi (Nükleer Kuvvet) ayrılması (10-36). Henüz atomlar mevcut değildir; fakat onların çekirdeklerini tutacak kuvvet ayrı bir şekilde yaratılmış durumdadır.
(5) Şişme (10-36ila 10-32saniye) nükleer gücün ayrılmasıyla sarsılan kâinat, bu safhada şimdiye kadar (yaklaşık 5 milyar yıl) genişlediğinden daha fazla bir ölçüde genişlemektedir.
(6) Kuark ve antikuarkların yaratılması (10-32ila 10-5saniye) şişme sona erer ermez genişlemeye devam eden kâinat artık kuarklar (maddenin şimdilik bilinen en küçük parçacığı), elektronlar (resimde L ile gösterilmiştir) ve bazı mahiyeti meçhul parçacıklarla (Bazan=zayıf etkileşmeyi taşıyan parçacık gibi) kaynamaktadır. Kuark ve antikuarklar karşılaştıkları an birbirlerini yok etme temayülü göstermişler; fakat her 1 milyar çiftten bir tanesinin mevcudiyetini sürdürmesine izin verilmiştir. İşte bu kuark fazlalığı daha sonra birleşerek maddeyi oluşturmuş, yani yaratılışta cüz’î bir sebep olarak kullanılmıştır.
10-12saniyede geriye kalan iki kuvvet de birbirinden ayrılır. Negatif veya pozitif yüklü parçacıkların birbirini çekmesine vesile olan elektromanyetik kuvvet (7) fotonlarla iletilir ve elektromanyetik enerjinin temelini teşkil eder. Zayıf kuvvet (8) ise, bazı radyoaktif bozunmaların kontrolüne sebep olan bir kuvvettir.
(9) Kuarkların hapsedilmesi. (10-5saniye) Kâinatın sıcaklığı 1 trilyon Kelvin derecesine düştüğü anda kuark üçlüleri proton ve nötronları teşkil etmeye başlamıştır.
(10) Müleosentez (yaklaşık birinci saniyeden ilk üç dakikaya kadar) soğuma devam etmektedir. Proton ve nötronlar, atomları oluşturacak çekirdekleri meydana getirmek için biraraya getirilirler.
(11) Enerjinin tesiri (10-32 saniyeden 2.000 yıla kadar) yüksek sıcaklık yüzünden, radyasyon şeklinde yayılan enerji bu süre içinde yer çekimlerinin büyük kısmını kâinata yaymaktadır.
(12) Maddenin tesiri (3.000 yıldan sonra)soğurmayla birlikte madde yerçekiminin temel kaynağı haline getirilmekte ve madde, kullanılarak bazı yapılar teşkil edilmeye başlanmaktadır.
Bütün maddelerin % 99’unu meydana getirdiği düşünülen karanlık maddenin (şekilde gri kabarcıklar halinde gösterilmiş) bu sırada ortaya çıktığı tahmin edilmektedir.
(13) Tekrar ayrılma. (300.000 yıl) devam eden genişleme ve soğuma sayesinde madde ve elektromanyetik enerji, farklı yollara ayrılabilmiştir. Çekirdekler; hidrojen, helyum ve lityum atomlarını oluşturmak için elektronları yakalarlar. Kâinat şeffaf bir hale getirilir. Radyasyon halindeki enerji veya fotonlar serbestçe seyahat ederler.
Bu fotonlar artık mikrodalga radyasyonu (fon ışınımı) şeklinde bütün kâinatı kaplamışlardır. Bunlar maddenin temelini teşkil eden dalgacık şeklinde konsantrasyonları ortaya çıkarmışlardır. Tohum vazifesini gören bu dalgacıklar “şişme” devresinde yaratılmıştır ve 1992’de COBE uydusu yardımıyla tespit edilmişlerdir. (14)
(15) Galaksilerin yaratılması. (200 milyon yıl sonrasından itibaren) madde, belli konsantrasyon bölgelerinde kümeler teşkil etmeye devam eder ve iyonların üzerinde yerçekimi sebebiyle yoğunlaşmaya başlar. Bu da çok büyük bir enerji yayan kuasarların (16) radyo dalgaları yayan enerji patlamaları ve galaksilerin (17) yaratılmasına vesile olur.
(18-19) Kâinatın genişlemesinin devam etmesi. Birkaç galaksinin bir araya gelmesiyle oluşan kümeler birbirinden uzaklaşmaya devam etmektedirler.