Mikro yapısından makro yapısına kadar birçok mucizevî mekanizmayı barındıran kalbimiz, en basit ifadesi ile, bir “pompa” ya da “bir emme-basma tulumba” sistemidir. Canlılığın devamı için gereken tüm maddelerin vücudun en ücra köşelerine kadar taşınması için gerekli olan “kan”ın, bir süreklilik halinde, kesintiye uğramadan dolaşması, bu pompa sistemi tarafından sağlanır. Ancak basit emme-basma tulumba sistemlerinde, suyun devamlı değil kesik kesik akışı sözkonus iken, kan vücutta kesintisiz ileri doğru akmaktadır. Yani kalp gevşeyip içine kan alırken bile kan duraksamadan ileri doğru akmaya devam eder.
Kalbin yaptığı iş, aşağıdaki şemada özetle görülüyor. Tek cümle ile bahsedersek: Kalp, vücuda gönderdiği temiz kanı, kullanıldıktan sonra geri alıp, temizlenmesi için akciğere gönderir ve sonra temizlendikten sonra yine geri alır, vücuda gönderir.
NELERDEN OLUŞUR ?
Kalp dolaşım sisteminin merkezinde yer alan, en hayati organımızdır. Göğüs ön duvarının hemen arkasında, biraz solda, her iki akciğerin ortasında, yemek borusunun ön kısmında yerleşmiştir.
Kalp hastalıklarını anlayabilmek için öncelikle, kalbin yapısını, nelerden oluştuğunu kavramak gerekir. Ayrıntılara hastalıklar bahsinde girileceğinden, ana başlıklar olarak kalbin yapıtaşlarını maddeler halinde sıralayalım.
1.) KASLAR (MİYOKARD):
Kalbin neticede yaptığı iş “kan pompalamak” olduğuna göre, sistemin temelini elbette kaslar oluşturacaktır. Kalp kası, “istemsiz (irademiz dışında) çalışan” düz kas sınıfına dahildir.
2.) ELEKTRİK (RİTM ve İLETİ) SİSTEMİ :
Evet, kalp kasları özel yapılı, irademiz dışında çalışan bir yapıya sahiptir dedik. Peki bu kasları harekete geçiren mekanizma nedir ? İşte burda şu cümleyi kurmamız doğru olur: “Kalp kendi elektriğini kendisi üretir ve kullanır. Kaslar bu elektrik ile kasılmaya sevkedilir.
3.) DAMARLAR:
Kaslar, elektrik sisteminin sevketmesi ile kasılırken, gereken enerjiyi sağlayacak kanı da damarlar getirir. “Koroner Damarlar” denen bu sistem, kalbin hastalıklarında önemli yer tutar. Zira ölüm sebepleri arasında ilk sırada yer alan kalp krizleri bu damar sisteminin tıkanmasıyla oluşur.
4.) KAPAKLAR:
Kan kalbin içine dolduğunda, boşluklar arasındaki geçişleri sağlayan kapaklar, senkronize olarak açılıp kapanmalarıyla kan hareketine yön verirler, kanın kalp içindeki basınçlarla ters yönde akmasına engel olurlar.
5.) KALP ZARLARI (PERİKARD) :
Göğüs boşluğu içinde sürekli hareket halinde olan kalbin etrafını çevreleyen zar sitemi, kalbi hem korur hem de içinde barındırdığı az miktarda sıvı ile sürtünmeyi engeller.
6.) BÜYÜK DAMARLAR :
Kalp pompaladığında, kan ilk olarak Aort kapağını, oluşan basınçla açar ve vücudun ana atardamarı olan Aort içine ilerler. Aortun kavis yaptığı bölgeden 3 adet damar ayrılarak, kollara-üst göğüs blgesine--boyun ve kafa içideki tüm yapılara kan ulaştırılır. Aort kavsinden sonra, İnen Aort olarak adlandırılan kısım başlar ve burdan devam eden kan hareketi, geri kalan tüm vucut bölgelerine ulaşır.
Vücut tarafından kullanılan, oksijenini dokulara bırakmış, dolayısıyla "oksijenden fakir kan" (-yanlış bir ifade olmakla beraber- "kirli kan" ), toplardamar ağları vasıtasıyla Alt ve Üst Vena Cava'lardan kalbin Sağ Kulakçığına (Sağ Atriyuma) giriş yapar. Burdan, önce Triküspit kapağı geçerek Sağ Karıncığa (Sağ Ventriküle), sonra da yine kalbin pompalaması ile Pulmoner kapağı geçerek, Ana Pulmoner Arter içine iletilir. Ana Pulmoner Arter sağ ve sol olmak üzere iki dala ayrılarak, her iki taraf Akciğer bölgelerine kan ulaştırılmış olur.
Akciğerin yaygın damar ağı içinde kan, havadan solunarak alınan oksijen ile buluşur ve tekrar "oksijenden zengin" (temiz!) hale gelir. Oksijenize olmuş kan, sağ ve sol Akciğerden gelen ikişer adet Pulmoner Ven yoluyla, Sol Kulakçığa (Sol Atriyuma) , burdan da Mitral Kapağı geçerek Sol Ventriküle ulaşmış olur. Belirttiğimiz gibi, sol ventrikül de, vücuda kan pompalayan ana kalp boşluğudur.
VE NASIL ÇALIŞIR ?
Yine özetle anlatırsak;
Beynin ve hormonların kontrolü altında olan, sağ kulakçıkta yer alan, "elektrik jeneratörü" olarak adlandırabileceğimiz Sinoatriyal (SA) düğümde, elektrik yüklü iyonların hücre içine ve dışına doğru bir kural dahilinde yer değiştirmesi ile oluşan elektrik akımı, kalbin çalışmasını sağlar. Elektrik akımı öncelikle kulakçılara yayılarak kulakçıkların kasılmasına ve sağ tarafta Triküspit sol tarafta Mitral kapak yoluyla içlerindeki kanı karıncıklara boşaltmasını sağlar.
Bu sırada SA düğümden AV düğüme (bir nevi elektrik aktarma trafosu) iletilen elektrik akımı, burada çok kısa bir süre bekletilir. Çünkü henüz kulakçıkların kasılması ve içindeki kanı karıncıklara boşaltması bitmemiştir. Eğer elektrik akımı burda bekletilmeseydi, kulakçıklar içini tam boşaltmadan karıncıklar kasılmaya başlayacak ve kan akış düzeni bozulacaktı.
Evet, AV düğümdeki kısa beklemeden sonra aşağıya iletlen elektrik, ileti sisteminin sağ ve sol dalları yoluyla her iki karıncığa hızla yayılarak, karıncıkların kasılmasını sağlar. Karıncıklar kasılarak Aort ve Pulmoner kapağı basınçla açarlar ve içlerindeki kanı gönderirler. Sağ taraf Pulmoner arter yoluyla, akciğerlere, sol taraf ise Aort yoluyla tüm vücuda... Kısa bir süre içinde tamamlanan pompalama işlemi ardından, ileti sistemi üzerindeki elektrik hareketi yine iyonların hücre içi-dışına hareketleri ile istirahat pozisyonuna geri döner ve kalbin karıncık kasları gevşemeye başlar. Karıncıklar istirahat pozisyonuna dönerken, tam o anda SA nodu yeni bir elektrik akımı üreterek kulakçıkları yeniden kasmak üzeredir. Karıncıklar gevşerken, kulakçıkların da kasılması yardımıyla, kulakçıkların içindeki kanı emerek alırlar... Karıncıklar dolar ve döngü bu şekllde, anne karnında 7. haftada başladığı gibi bir ömür boyunca devam eder durur. Bütün bu işlemler için gereken enerji ise, koroner damarlar tarafından kalbe sunulur.
Kalbin yaptığı iş, aşağıdaki şemada özetle görülüyor. Tek cümle ile bahsedersek: Kalp, vücuda gönderdiği temiz kanı, kullanıldıktan sonra geri alıp, temizlenmesi için akciğere gönderir ve sonra temizlendikten sonra yine geri alır, vücuda gönderir.
NELERDEN OLUŞUR ?
Kalp dolaşım sisteminin merkezinde yer alan, en hayati organımızdır. Göğüs ön duvarının hemen arkasında, biraz solda, her iki akciğerin ortasında, yemek borusunun ön kısmında yerleşmiştir.
Kalp hastalıklarını anlayabilmek için öncelikle, kalbin yapısını, nelerden oluştuğunu kavramak gerekir. Ayrıntılara hastalıklar bahsinde girileceğinden, ana başlıklar olarak kalbin yapıtaşlarını maddeler halinde sıralayalım.
1.) KASLAR (MİYOKARD):
Kalbin neticede yaptığı iş “kan pompalamak” olduğuna göre, sistemin temelini elbette kaslar oluşturacaktır. Kalp kası, “istemsiz (irademiz dışında) çalışan” düz kas sınıfına dahildir.
2.) ELEKTRİK (RİTM ve İLETİ) SİSTEMİ :
Evet, kalp kasları özel yapılı, irademiz dışında çalışan bir yapıya sahiptir dedik. Peki bu kasları harekete geçiren mekanizma nedir ? İşte burda şu cümleyi kurmamız doğru olur: “Kalp kendi elektriğini kendisi üretir ve kullanır. Kaslar bu elektrik ile kasılmaya sevkedilir.
3.) DAMARLAR:
Kaslar, elektrik sisteminin sevketmesi ile kasılırken, gereken enerjiyi sağlayacak kanı da damarlar getirir. “Koroner Damarlar” denen bu sistem, kalbin hastalıklarında önemli yer tutar. Zira ölüm sebepleri arasında ilk sırada yer alan kalp krizleri bu damar sisteminin tıkanmasıyla oluşur.
4.) KAPAKLAR:
Kan kalbin içine dolduğunda, boşluklar arasındaki geçişleri sağlayan kapaklar, senkronize olarak açılıp kapanmalarıyla kan hareketine yön verirler, kanın kalp içindeki basınçlarla ters yönde akmasına engel olurlar.
5.) KALP ZARLARI (PERİKARD) :
Göğüs boşluğu içinde sürekli hareket halinde olan kalbin etrafını çevreleyen zar sitemi, kalbi hem korur hem de içinde barındırdığı az miktarda sıvı ile sürtünmeyi engeller.
6.) BÜYÜK DAMARLAR :
Kalp pompaladığında, kan ilk olarak Aort kapağını, oluşan basınçla açar ve vücudun ana atardamarı olan Aort içine ilerler. Aortun kavis yaptığı bölgeden 3 adet damar ayrılarak, kollara-üst göğüs blgesine--boyun ve kafa içideki tüm yapılara kan ulaştırılır. Aort kavsinden sonra, İnen Aort olarak adlandırılan kısım başlar ve burdan devam eden kan hareketi, geri kalan tüm vucut bölgelerine ulaşır.
Vücut tarafından kullanılan, oksijenini dokulara bırakmış, dolayısıyla "oksijenden fakir kan" (-yanlış bir ifade olmakla beraber- "kirli kan" ), toplardamar ağları vasıtasıyla Alt ve Üst Vena Cava'lardan kalbin Sağ Kulakçığına (Sağ Atriyuma) giriş yapar. Burdan, önce Triküspit kapağı geçerek Sağ Karıncığa (Sağ Ventriküle), sonra da yine kalbin pompalaması ile Pulmoner kapağı geçerek, Ana Pulmoner Arter içine iletilir. Ana Pulmoner Arter sağ ve sol olmak üzere iki dala ayrılarak, her iki taraf Akciğer bölgelerine kan ulaştırılmış olur.
Akciğerin yaygın damar ağı içinde kan, havadan solunarak alınan oksijen ile buluşur ve tekrar "oksijenden zengin" (temiz!) hale gelir. Oksijenize olmuş kan, sağ ve sol Akciğerden gelen ikişer adet Pulmoner Ven yoluyla, Sol Kulakçığa (Sol Atriyuma) , burdan da Mitral Kapağı geçerek Sol Ventriküle ulaşmış olur. Belirttiğimiz gibi, sol ventrikül de, vücuda kan pompalayan ana kalp boşluğudur.
VE NASIL ÇALIŞIR ?
Yine özetle anlatırsak;
Beynin ve hormonların kontrolü altında olan, sağ kulakçıkta yer alan, "elektrik jeneratörü" olarak adlandırabileceğimiz Sinoatriyal (SA) düğümde, elektrik yüklü iyonların hücre içine ve dışına doğru bir kural dahilinde yer değiştirmesi ile oluşan elektrik akımı, kalbin çalışmasını sağlar. Elektrik akımı öncelikle kulakçılara yayılarak kulakçıkların kasılmasına ve sağ tarafta Triküspit sol tarafta Mitral kapak yoluyla içlerindeki kanı karıncıklara boşaltmasını sağlar.
Bu sırada SA düğümden AV düğüme (bir nevi elektrik aktarma trafosu) iletilen elektrik akımı, burada çok kısa bir süre bekletilir. Çünkü henüz kulakçıkların kasılması ve içindeki kanı karıncıklara boşaltması bitmemiştir. Eğer elektrik akımı burda bekletilmeseydi, kulakçıklar içini tam boşaltmadan karıncıklar kasılmaya başlayacak ve kan akış düzeni bozulacaktı.
Evet, AV düğümdeki kısa beklemeden sonra aşağıya iletlen elektrik, ileti sisteminin sağ ve sol dalları yoluyla her iki karıncığa hızla yayılarak, karıncıkların kasılmasını sağlar. Karıncıklar kasılarak Aort ve Pulmoner kapağı basınçla açarlar ve içlerindeki kanı gönderirler. Sağ taraf Pulmoner arter yoluyla, akciğerlere, sol taraf ise Aort yoluyla tüm vücuda... Kısa bir süre içinde tamamlanan pompalama işlemi ardından, ileti sistemi üzerindeki elektrik hareketi yine iyonların hücre içi-dışına hareketleri ile istirahat pozisyonuna geri döner ve kalbin karıncık kasları gevşemeye başlar. Karıncıklar istirahat pozisyonuna dönerken, tam o anda SA nodu yeni bir elektrik akımı üreterek kulakçıkları yeniden kasmak üzeredir. Karıncıklar gevşerken, kulakçıkların da kasılması yardımıyla, kulakçıkların içindeki kanı emerek alırlar... Karıncıklar dolar ve döngü bu şekllde, anne karnında 7. haftada başladığı gibi bir ömür boyunca devam eder durur. Bütün bu işlemler için gereken enerji ise, koroner damarlar tarafından kalbe sunulur.