Ekonomik Bağımsızlığın Onemi nedir
bir ulke icin ekonomik bağımsızlık neden onemlidir
Kapitulasyon, bir ulke tarafından bir başka ulkeye ticari alanda verilen imtiyazlara denir Bu imtiyazlar coğu zaman her iki devletin de kendi tasarrufları icin olumlu olmaktadır Osmanlı devletinde kapitulasyon denilince akla ilk olarak Kanuni Sultan Suleyman zamanında Fransızlara verilen imtiyazlar gelir Fakat bundan once Venedik ve Cenevizlilere ticari alanda imtiyazların verildiği gorulmektedir
Akdeniz ticaretinde onemli bir yere sahip olan Venedik, ozellikle 1 Aralık 1521 tarihinde otuz maddelik bir antlaşma ile Osmanlı devletinden ticaretin serbest olması, elcilerin haklarının korunması, Venedik gemilerine yapılacak olan muamelenin duzenlenmesi gibi onemli imtiyazlar elde etmiştir Bundan sonra Fransızlara verilen imtiyazlar vardır Fransa ile olan ilişkiler Fransa kralı Fransuva ’nın 1525 tarihindeki Pavye Savaşında V Şarlken ’e esir duşmesi ve bunun sonucunda Fransuva ’nın validesi Duşes Dangolem ’in Osmanlı padişahı Kanuni Sultan Suleyman ’dan yardım istemek maksadıyla gonderdiği elci ile başlar Oğlu ve kendisi tarafından yazılan iki mektup ile birlikte elci Frankipan ’ı Osmanlı Devletine yollayan Duşes Dangolem mektupta oğlunun esaretten kurtarılmasını ve Macaristan uzerine bir seferin yapılmasını istemişti Avrupa ’da egemen guc olmak ve Osmanlı Devleti aleyhine İran ile işbirliği yapmak isteyen Almanya –İspanya kralı Şarlken ’e karşı Kanuni Sultan Suleyman Fransa ’ya destek vererek bu planı engellemeye calışmıştır
Kanuni Sultan Suleyman, 1535 yılında Irakeyn Seferinden dondukten sonra Osmanlı Devleti adına İbrahim Paşa ile Fransız elci Lafore arasında ilk ticari munasebetler icin muzakereler başladı Bu muzakerenin sonucu olarak imzalanan ahidname ile Fransız gemicileri yuzde beş vergi odeyerek her iki devlete ait sularda ticaretlerini serbestce yapabilecek ve butun hukuki muamelelerde Fransız konsoloslarının kaza hakları kabul edilecekti Fransız tebaası hakkındaki davalara kadılar bakmayarak anıı humayuna devredilecek ve burada hukum verecek olan kadıların yanına Fransız bir tercuman verilecekti Şayet bir Fransız, Musluman tebaaya mensup olan bir kişiye ait borcunu odemeden firar ederse mağdur bir başka Fransız ’a veya Fransa konsolosuna dava acamayıp bu konuda Fransa kralından davacı olacaktı Fransa on yıl sure ile vergiden muaf olacaktı Bu ve bunun gibi konuları ihtiva eden ahidname her iki hukumdarında sağ olduğu muddetce gecerliliğini koruyacaktı
Kanuni Sultan Suleyman bu imtiyazlar ile Fransa ’yı yanına cekip Avrupa ’da Osmanlı Devletine karşı olabilecek topyekUn bir savunmanında onune gecip devletinin hareket kabiliyetini en ust noktada tutmayı amac ediniyordu Diğer bir deyişle Şarlken ’e karşı Fransa ’yı guclu kılarak Avrupa ’da oluşabilecek Hıristiyan birliğini engellemeye calışıyordu Verilen bu imtiyazlar Osmanlı ’nın bir lutfu olarak gorulduğunden devletin siyasi ve ticari menfaatlerine de uygun duşmekteydi Nitekim istenildiği takdirde de kaldırılabilirdi Yukarda da dediğimiz gibi her iki hukumdarında hayatta kaldığı surece gecerli olacak olan kapitulasyonlar Kanuni ’nin olumunden sonrada Fransızların isteğiyle uzatılmıştır 1569 yılında II Selim ’in saltanatı zamanında yapılan ikinci ahidnameye gore verilen bu imtiyazlardan yararlanamayan yabancı tuccarlarda Fransa bayrağı ile ticaret edeceklerdi Boylelikle Fransa, kendi bayrağı altında ticaret eden devletlere karşı ustun konuma gecmiş bulunmaktaydı Ayrıca bu ahidname ile Fransa tebaasına suresiz vergi muafiyeti hakkı tanınıyordu Fransa ’ya verilen imtiyazlar bununla da kalmadı ve 1581, 1587, 1604, 1673 ve 1740 tarihlerinde de onaylanarak devam etti Her hukumdar değişikliğinde verilen imtiyazlarında yenilenmesi ve bu yenilenme surecinin uzun surmesinden dolayı 1740 tarihinde Sultan I Mahmud ile Fransa Kralı XV Louis arasında imtiyazların surekliliği konusunda bir antlaşma yapıldı Bu antlaşmada da Fransa kendisine verilen ticari ve hukuki imtiyazları genişletiyordu Ardı arkasına verilen imtiyazlardan dolayı 1569–1740 arası ‘Fransa Kapitulasyonlar Donemi ’ olarakta bilinir Fransa ’ya tanınan imtiyazlardan sonra 1747 ve 1771 ’de Avusturya ’ya, 1756 ’da Danimarka ’ya, 1761 ’de Prusya ’ya, 1783 ve 1829 ’da Rusya ’ya, 1809 ’da İngiltere ’ye, 1830 ’da ABD ’ye bir takım imtiyazlar verdi Dikkate değer bir noktadır ki Amerika Osmanlılardan ilk ticari imtiyazları 1799 ’da istemiştir fakat Osmanlı Devleti siyasi ve ticari arenada henuz kendisini ispat edememiş olan Amerika ’ya imtiyazları ancak 1830 Mayısında vermiştir Boylelikle Amerika ’da Fransa ile başlayan imtiyazlı devletlerarasında yer alarak ticaret antlaşmalarından buyuk karlar elde etmeye başlamıştır Bu tarihten sonra 1834 ’te Portekiz ’e de bir takım imtiyazların verildiği gorulmektedir fakat 1838 tarihinde İngiltere ’ye verilen imtiyazlar vardır ki bunlar bir imtiyazdan ote bir somurge antlaşmasına benzemektedir
İŞTE OSMANLI ŞİMDİ BİTTİ!: BALTA LİMANI ANTLAŞMASI
16 Ağustos 1938 tarihinde Osmanlı Devleti ile İngiltere arasında daha onceki imtiyazlara benzemeyen ticari bir antlaşma yapıldı Bu tarihlerde İngiltere sanayi devrimini gercekleştirmiş ve dunyayı somuru planlarını devreye sokmaya başlamıştı ‘Uzerinde guneş batmayan imparatorluk ’ olarak bilinen İngiltere dunyada bircok devlet ile serbest ticaret antlaşmaları imzalamıştı Osmanlı Devleti ile de boyle bir antlaşmanın imzalanması icin bastırmaktaydı Bilhassa İngilizler ile sıkı bir ilişki icerisinde bulunan Mustafa Reşit Paşa ve onun destekcisi konumundaki kadro İngilizlerin bu emeline ulaşmasını sağladı Mustafa Reşit Paşa batı kulturu icerisinde erimiş Paris ’te okuyup ulkesine dondukten sonrada ulkesinin menfaatlerini duşunmekten ziyade İngilizlerin gozune girmeye calışan batı hayranı bir sadrazamdır Her yerde mutlak Avrupalılaşmamız gerektiğini ve bu Avrupalılaşmanın da başta İngiltere olmak uzere diğer batılı devletler ile serbest ticaret antlaşmaları yapmakla mumkun olacağını belirtmiştir İceriden Mustafa Reşit Paşa dışarıdan ise donemin İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Palmerstone, Osmanlı ’nın serbest ticaret antlaşmaları ile batı uygarlığına adım atacağının ve Osmanlı tebaasının refahının artacağının propagandasını yapıyordu Oysa sanayi devrimini henuz tamamlayamamış olan Almanya, Fransa, Avusturya gibi ulkeler kendi ekonomilerini ayakta tutabilmek icin serbest ticaret antlaşması imzalamanın aksine milli politikalar ile İngiliz mallarına yuksek gumruk uygulaması başlatarak bu malların ulkelerine girmelerini engellemiştir
16 Ağustos 1838 tarihinde İngilizler ile imzalanan Balta Limanı Antlaşması ile Osmanlı esnafının bir himayesi olan ve işsiz kalmasını engelleyen yedi vahid usulu (Herhangi bir bolgede belirli malların ihrac ve ithalatının belirli kişilerin tekeline bırakılması) kaldırılmıştır Bu uygulamanın kalkması ile İngiliz esnafı buyuk bir rahatlama icerisine girerken aynı oranda Osmanlı esnafı zaten kotu olan ticari hayat ile daha da buhranlı gunler gecirmeye başlamıştır İc ticaretin Osmanlı vatandaşları ile sınırlı kalması ve transit resmi kaldırılmış ve İngiliz gemileriyle gelen mallar icin bir defa gumruk vergisi alındıktan sonra nereye goturulurse goturulsun bir daha gumruk resmi alınmayacağı yonunde karara varılmıştı Osmanlı tuccarları bir eyaletten diğerine gecerken gumruk resmi oderken aynı uygulamaya İngiliz tuccarlarının dahil olmaması ve Osmanlı tuccarlarının yuzde 12 vergisine rağmen İngiliz tuccarların sadece yuzde 5 vergi vermesi Osmanlı ekonomisinin artık iflasın eşiğinde olduğunun habercisi gibiydi Osmanlı ulkesinde Osmanlı tuccarlarına karşı İngiliz tuccarlarını koruma altına alan bu antlaşma Osmanlı Devleti ’ni dunya piyasasına somurge olarak surmekten başka bir şey değildir İngiliz tuccarlar Osmanlı devleti sınırları icerisinde Osmanlı vatandaşlarından daha rahat ve karlı bir ticaret hayatı surduruyorlardı Ve ticaretleri icin herhangi bir belgeye ihtiyac duyulmuyordu Hatta bu imkanları kendi devletlerinde bile bulmaları mumkun değildi İngiltere sanayi devrimi ile daha fazla hammaddeye ihtiyac duyuyordu ve bu hammaddeler artık Osmanlı ’dan da temin edilebilirdi Osmanlı ’nın dışarıya hammadde ihrac etmesiyle iceride hammaddeye olan talep karşılanamadı ve bu sebebiyetle yine Osmanlı vatandaşları buyuk zarar gordu Osmanlı ’da ticari hayat tamamen batılıların eline gecmiş bulunuyordu Avrupa bu yıllarda ekonomide bilimde teknolojide buyuk gelişme kaydederken Osmanlı ’da bu ibre tam tersine donmuştu Artık ekonominin sıfır noktasına gelmesiyle teknolojide bilimde ve diğer alanlarda herhangi bir ilerleme soz konusu olmamakla birlikte yine bu sebeple batının pozitif bilimleri ve teknolojisi Osmanlı ulkesine aktarılamıyordu Ekonomisi tamamen coken Osmanlı Devleti askeri ihtiyaclarını da karşılamakta gucluk cekmeye başlamıştı Ordunun ihtiyaclarının karşılanamaması savaşlarda yenilgileri de beraberinde getiriyordu Zaten 1699 Karlofca Antlaşması ’ndan sonra Osmanlı ’nın yenilemez imajı da sarsılmaya başlamıştı Ardı arkasına alınan yenilgilere eklenen ekonomik bunalımların ardı arkası kesilmiyordu Bu donemde coğrafi keşiflerin etkileri de iyice kendini belli etmeye başlamıştı Akdeniz ticareti artık eskisi kadar onem arz etmiyordu Bundan once verilen imtiyazların (1838) bir sebebi de yeni keşfedilen denizyollarına karşılık Akdeniz ticaretini canlı tutmaktı Ama somurgecilik konusunda birbirleri ile rekabete giren devletler menfaatlerini geleneksel olarak kullandıkları ticaret yollarını değiştirmekte veveya bu yollara alternatif uretmekte gorduler Umit burnunun keşfi ve bu guzergahın ekonomik bir değer arz etmeye başlaması Akdeniz ticaretini yavaşlatmış ve Osmanlı Devleti icin onemli bir gelir kaynağı olan transit geciş ucretlerinden vs mahrum bırakmıştır Boylece Avrupalılar hem bu vergilerden kurtulmuş hem de hammadde kaynaklarına (UzakdoğuHindistan) direkt ulaşmış bulunuyordu Aldıkları emtiaları da daha ucuza temin etmiş oluyorlardı Yine bu coğrafi keşifler sonucu yeni kıtaların bulunması ve buralardan Avrupa ’ya bol miktarda altın, gumuş gibi değerli madenlerin gelmesi Avrupa ’nın gelişmesini sağlayıp Osmanlı ’nın ekonomik yonden daralmasına yol acmıştır 15 ve 17 yylar icerisinde buyuk bir etki yaratan ve her şeyin değerini altın ile kıyaslayan Merkantilizm ’de Avrupa ’nın bu donemler icerisinde dunyaya bakışını acıklar niteliktedir
İngiltere ile imzalanan Balta Limanı Antlaşması ’ndan sonra Osmanlı ’dan kopartılan imtiyazlarda geri kaldığını ve eski ustunluğunu kaybedeceğini anlayan Fransa, aynı hukumleri ihtiva eden bir antlaşmayı 25 Kasım 1938 ’de Osmanlı ile imzaladı Bununla da kalınmayıp 31 Ocak 1840'ta İsvec ve Norvec, 2 Mart 1840'ta İspanya, 14 Mart 1840'ta Hollanda, 30 Nisan 1840'ta Belcika, 1 Mayıs 1841'de Danimarka ve 20 Mart 1843'te Portekiz ile antlaşmalar imzalandı Artık Osmanlı Devleti, Avrupa ’nın somurduğu bir coğrafyadan ibaretti Şartları bu kadar ağır olan bir antlaşma hic şuphesiz ki Osmanlı Sultanı ’nın ihsanı şahanesi ile değil saplantı bir şekilde batı hayranı, milli değerlerden yoksun, Avrupa ’nın gozune girmek isteyen donemin sadrazamı Koca Mustafa Reşit Paşa ’nın buyuk cabası ve sozde Avrupalılaşmanın serbest ticaret antlaşmalarıyla olacağı yonundeki propagandalarıyla verilmiştir Bir zamanlar Osmanlı Sultanlarının yabancı devletlere ihsanı şahane ile vermiş olduğu kapitulasyonlar Osmanlı Devleti ’nin zayıflamaya yuz tuttuğu donemler icerisinde Avrupalı devletlerin vazgecilmez hakkı konumuna gelmiştir Bu antlaşmanın imzalanmasının hemen ardından Avusturya başbakanının soylemiş olduğu soz bu antlaşmanın Osmanlı ’ya nelere mal olacağını gozler onune sermektedir: ‘İşte Osmanlı şimdi bitti ’
OSMANLI'NIN İFLASI VE DUYUNU UMUMİYE
Avrupalı Devletlere tanınan cok geniş imtiyazlar sebebiyle Osmanlı iktisadı durma noktasına gelmişti Artık ticaret Osmanlı vatandaşlarının elinden cıkıp yabancıların eliyle yapılıyordu Rusya ile yapılan Kırım Savaşı (1854) Osmanlı devletinin bir ilk daha yaşamasına sebebiyet verdi Osmanlı ilk defa dış devletten borc alma yoluna gitti Artık Osmanlı devleti yapmış olduğu savaşın bile finansmanını karşılayamayacak duruma geldi Zira devletin tum gelirleri kapitulasyonlar ile kurumuş bulunmaktaydı
1854 yılında İngiliz ve Fransızlarla ilk borc antlaşması yapıldı Alınan paralar daha cok savaşın finansmanı icin kullanıldı Sonradan alınan borclarda saray harcamaları, maaş odemeleri gibi getirisi olmayan alanlarda kullanılmak zorunda kalındı Osmanlı ’nın zaten kotu olan ekonomisine alınan borcların hicbir faydası olmadı Aksine kısa bir zaman sonra alınan borcların faizleri icin bile dışarıdan borc para aranmaya başlandı 1873 yılında Avrupa ’daki borsa krizi ile batıda da sermaye konusunda sıkıntılar yaşanmaya başlandı 1875 ’te Osmanlı Devleti var olan borclarının ancak yarısını odeyebileceğini soyledi Ertesi yıl ise borc odemelerini durdurmak zorunda kaldığını Avrupalılara duyurdu Duşuncesizce verilmiş olan imtiyazlar sonunda ulkeyi bu hale getirmişti Bu yıllarda ulkenin tum dış borcu 200 milyon sterline yaklaşmış bulunmakla birlikte yıllık odenen borc miktarı yaklaşık 11 milyon sterlin gibi buyuk bir meblağa tekabul ediyordu Yine bu yıllarda ulkenin tum gelirlerinin 18 milyon sterlin kadar olduğu goz onune alınırsa yıllık odenen borc ve faiz oranının buyukluğu daha iyi anlaşılır
Osmanlı devleti sanayi devrimi ile buyuk bir kalkınma hızı yakalayan İngiltere başta olmak uzere diğer batılı ulkelerin somurge alanı haline geldi Ulkenin artık borclarını odeyemeyeceğini Avrupalı devletlere bildirmesiyle Avrupalılar alacaklarını teminat altına almak icin değişik yollara başvurdular Oncelikle Duyunu Umumiye ’nin temeli de sayılan bir komisyon kuruldu Bu komisyondan memnun olmayan batılı devletler Berlin antlaşmasında Osmanlı ’nın verdiği teminatlar gereği 1881 yılının Aralık ayında batının sermaye gucleri ile Osmanlı arasında ‘Muharrem Kararnamesi ’ (hicri takvime gore Muharrem ayında imzalandığından) olarakta bilinen antlaşmayla Duyunu Umumiyei Osmani (Osmanlı Genel Borcları) kuruldu Boylece Osmanlı maliyesinin gelirleri doğrudan batılı devletlere kaydırılacaktı Bu antlaşma ile Osmanlı borclarında bazı indirimler yapıldı ve odeme şartları oluşturuldu Osmanlı Devleti ’nin ekonomisi tamamen batılı guclerin eline gecmiş bulunmaktaydı Vergilerin toplanması, (tutun, tuz, ipek, damga pulu ve balık gelirleri) odenmesi, borcların yonetimi vs gibi konularla artık batılı devletlerin oluşturduğu Duyunu Umumiye ilgileniyordu Boylelikle batılı devletler alacaklarını zamanında ve eksiksiz olarak alabiliyorlardı Osmanlı maliyesinin buyuk oranda dışarıya bağlı olmasıyla hukumette bağımsız kararlar alamamaya başlamıştır Duyunu Umumiye ’nin Osmanlı ekonomisine olumlu bir yanı olmamıştır Duyunu Umumiye ’nin kurulmasından sonrada Osmanlı Devleti dışarıdan borc almaya devam etmiştir
Duyunu Umumiye İdaresi kendisine bırakılan vergi toplama işlerini daha sistemli yapabilmek icin ulkedeki bircok şehirde binlerce calışanıyla buyuk bir organizasyon tesis etti ve kısa bir zaman icerisinde ulkenin ikinci Maliye Bakanlığı olacak kadar guclendi Duyunu Umumiye Maliye Bakanlığına bağlı olmakla birlikte coğu zaman Maliye Bakanlığı ’ndan bağımsız calışıyordu
Duyunu Umumiyei Osmani, Osmanlı ’nın sonuna kadar devam etti Birinci dunya savaşının cıkmasını fırsat bilen Sultan V Mehmed Reşad 1 Ekim 1914 tarihinden itibaren kapitulasyonların kaldırılacağını yabancı devlet temsilcilerine bildirdi Fakat menfi cıkarlarını kapitulasyonların devamında goren başta İngiltere olmak uzere Fransa, Rusya gibi devletler kapitulasyonların tek taraflı olarak kaldırılamayacağını beyan ettiler I Dunya Savaşı ’ndan Osmanlı Devleti ’nin yenik cıkması ile batılı devletler cok daha ağır şartlarla kapitulasyonları devam ettirme konusunda dayatmalarda bulundular Osmanlı devletinin yıllarca kanını emen kapitulasyonların kalkması bir yana, batılı devletler Turk milletini olume surukleyen Sevr antlaşmasını imzalamaya zorlamışlar ve yurdu yer yer işgale başlamışlardı Esaret altında hicbir zaman yaşamamış olan Turk milleti kendi aralarında kucuk birlikler oluşturarak bulundukları bolgeyi duşman işgalinden korumaya calışmıştır Mustafa Kemal Ataturk onderliğinde Milli Mucadeleye girmiş olan Turk milleti sonunda arzuladığı yeni doneme de girmiş bulunmaktaydı Milli mucadelede Turk milleti Sevr antlaşmasına boyun eğmeyeceğini tum dunyaya kabul ettirmiştir 24 Temmuz 1923 Lozan antlaşmasıyla kapitulasyonlar Milli bağımsızlığın yolu ekonomik bağımsızlıktan gecer bilinciyle kayıtsız ve şartsız olarak kaldırılmıştı Osmanlı Devleti ’nin borclarının buyuk bir kısmı Turkiye Cumhuriyeti odeyecekti Bir kısım borcta Osmanlı devletinden ayrılan devletlere bırakılmıştı Taksitler halinde yapılan borc odemeleri ancak 1954 yılında son buldu
Ekonomisi dış devletlerin eline gecen Osmanlı devleti ’nin hic şuphesiz daha fazla yaşayacağı duşunulemezdi Sevr dayatmasıyla kendine gelen Turk milleti icinde her zaman olan bağımsızlık inancıyla kurtuluş Savaşı ’ndan başarıyla cıkmış ve batı dunyasının her turlu dayatmasını reddetmiştir Misakı Milli sınırları ile bağımsız Turkiye cumhuriyeti ’nin temelini atan Mustafa Kemal Ataturk onderliğindeki Turk milleti milli bağımsızlığını milli ekonomi ile sağlamlaştırmak icin hicbir fedakarlıktan cekinmemiştir Bu bağlamda Mustafa Kemal Ataturk ’un İzmir İktisat Kongresi ’nde yaptığı konuşma dikkate şayandır:
Efendiler; Dahil olduğumuz halk devrinin, milli devrin milli tarihini de yazabilmek icin kalemler, sapanlar olacaktır Bence halk devri, iktisat devri mefhumu ile ifade olunur Oyle bir iktisat devri ki memleketimiz mamur, milletimiz mureffeh ve zengin olsun Bu noktada bir felsefeyi hatırlayınız; o da: ''Elkanaatu kenzun layufna''dır Bu felsefeyi yanlış tefsir yuzunden bu millete buyuk fenalık edilmiştir Allah yarattığı nimet ve guzellikleri insanların istifadesi icin yaratmıştır Allah zeka ve akli insanlara bunun icin verdi Diğer vatan kupkuru dağ ve taslardan, viran koy, kasaba ve şehirlerden ibaret olsaydı, onun zindandan farkı olamazdı Felsefenin sahipleri memleketi zindan ve cehennemden başka bir şey yapmamıştı Bu vatan evlat ve ahfadımız icin cennet yapılmaya layıktır Bu, faaliyeti iktisadiye ile kabildir Oyle bir iktisat devri ki artik milletimiz insanca yasamasını bilsin ve o esbabı bilerek ona gore lazım olan tedabire tevessul etsin Arzumuz şudur: Bir memleketin efradı ellerinde numuneleriyle, ziraat, ticaret, san'at, say ve sabanin mumessili olsun Artik bu memleket fakir, millet hakir degil, belki de memleketimiz zenginler memleketidir Bu yeni Turkiye'nin adina ''calışkanlar diyarı'' denir Iste millet boyle bir devir icinde bulunuyor; bu millet boyle bir devri ifa edecek ve tarihini de , yazacaktir Bu tarihte en buyuk makam caliskanlara ait olacaktir
Efendiler; Turkiye İktisat Kongresi tarihte ilk defa Ihrazi mevkii bulend edecek bir kongredir Ve sizler bu memleketin ihtiyacini ve milletin kaabiliyetini ve bunun karşısında dunyada mevcut olan cok kuvvetli iktisat teşkilatını nazara alarak, alınması lazimgelen tedbirleri kemali vuzuh ile teati ve tesbit etmelisiniz O tedbirler tatbik olundukca memleketiniz nurlara, feyizlere mustagrak olsun
Arkadaşlar; Turkiye Buyuk Millet Meclisi ve Hukumetiniz tabii milletin amali dairesinde terakki ve teceddude tamamen taraftardır Bunun icin mulk ve millete nafi ittihaz edeceğiniz tadabiri memnuniyetle nazari dikkate alacaktır
Efendiler;İktisadiyat sahasında duşunur ve konuşurken zannolunmasın ki ecnebi sermayesine hasımız; hayır bizim memleketimiz vasidir Cok say ve sermayeye ihtiyacımız var Kanunlarımıza riayet şartıyla ecnebi sermayelerine lazım gelen teminatı vermeye her zaman hazırız Ecnebi sermayesi bizleri sayemize inzimam etsin ve bizim ile onlar icin faydalı neticeler versin
Mazide, Tanzimat devrinden sonra ecnebi sermayesi mustesna bir mevkie malikti Devlet ve hukumet ecnebi sermayesinin jandarmalığından başka bir şey yapmamıştır Her yeni millet gibi Turkiye buna muvaffakat edemez Burasını esir ulkesi yaptırmayız…
bir ulke icin ekonomik bağımsızlık neden onemlidir
Kapitulasyon, bir ulke tarafından bir başka ulkeye ticari alanda verilen imtiyazlara denir Bu imtiyazlar coğu zaman her iki devletin de kendi tasarrufları icin olumlu olmaktadır Osmanlı devletinde kapitulasyon denilince akla ilk olarak Kanuni Sultan Suleyman zamanında Fransızlara verilen imtiyazlar gelir Fakat bundan once Venedik ve Cenevizlilere ticari alanda imtiyazların verildiği gorulmektedir
Akdeniz ticaretinde onemli bir yere sahip olan Venedik, ozellikle 1 Aralık 1521 tarihinde otuz maddelik bir antlaşma ile Osmanlı devletinden ticaretin serbest olması, elcilerin haklarının korunması, Venedik gemilerine yapılacak olan muamelenin duzenlenmesi gibi onemli imtiyazlar elde etmiştir Bundan sonra Fransızlara verilen imtiyazlar vardır Fransa ile olan ilişkiler Fransa kralı Fransuva ’nın 1525 tarihindeki Pavye Savaşında V Şarlken ’e esir duşmesi ve bunun sonucunda Fransuva ’nın validesi Duşes Dangolem ’in Osmanlı padişahı Kanuni Sultan Suleyman ’dan yardım istemek maksadıyla gonderdiği elci ile başlar Oğlu ve kendisi tarafından yazılan iki mektup ile birlikte elci Frankipan ’ı Osmanlı Devletine yollayan Duşes Dangolem mektupta oğlunun esaretten kurtarılmasını ve Macaristan uzerine bir seferin yapılmasını istemişti Avrupa ’da egemen guc olmak ve Osmanlı Devleti aleyhine İran ile işbirliği yapmak isteyen Almanya –İspanya kralı Şarlken ’e karşı Kanuni Sultan Suleyman Fransa ’ya destek vererek bu planı engellemeye calışmıştır
Kanuni Sultan Suleyman, 1535 yılında Irakeyn Seferinden dondukten sonra Osmanlı Devleti adına İbrahim Paşa ile Fransız elci Lafore arasında ilk ticari munasebetler icin muzakereler başladı Bu muzakerenin sonucu olarak imzalanan ahidname ile Fransız gemicileri yuzde beş vergi odeyerek her iki devlete ait sularda ticaretlerini serbestce yapabilecek ve butun hukuki muamelelerde Fransız konsoloslarının kaza hakları kabul edilecekti Fransız tebaası hakkındaki davalara kadılar bakmayarak anıı humayuna devredilecek ve burada hukum verecek olan kadıların yanına Fransız bir tercuman verilecekti Şayet bir Fransız, Musluman tebaaya mensup olan bir kişiye ait borcunu odemeden firar ederse mağdur bir başka Fransız ’a veya Fransa konsolosuna dava acamayıp bu konuda Fransa kralından davacı olacaktı Fransa on yıl sure ile vergiden muaf olacaktı Bu ve bunun gibi konuları ihtiva eden ahidname her iki hukumdarında sağ olduğu muddetce gecerliliğini koruyacaktı
Kanuni Sultan Suleyman bu imtiyazlar ile Fransa ’yı yanına cekip Avrupa ’da Osmanlı Devletine karşı olabilecek topyekUn bir savunmanında onune gecip devletinin hareket kabiliyetini en ust noktada tutmayı amac ediniyordu Diğer bir deyişle Şarlken ’e karşı Fransa ’yı guclu kılarak Avrupa ’da oluşabilecek Hıristiyan birliğini engellemeye calışıyordu Verilen bu imtiyazlar Osmanlı ’nın bir lutfu olarak gorulduğunden devletin siyasi ve ticari menfaatlerine de uygun duşmekteydi Nitekim istenildiği takdirde de kaldırılabilirdi Yukarda da dediğimiz gibi her iki hukumdarında hayatta kaldığı surece gecerli olacak olan kapitulasyonlar Kanuni ’nin olumunden sonrada Fransızların isteğiyle uzatılmıştır 1569 yılında II Selim ’in saltanatı zamanında yapılan ikinci ahidnameye gore verilen bu imtiyazlardan yararlanamayan yabancı tuccarlarda Fransa bayrağı ile ticaret edeceklerdi Boylelikle Fransa, kendi bayrağı altında ticaret eden devletlere karşı ustun konuma gecmiş bulunmaktaydı Ayrıca bu ahidname ile Fransa tebaasına suresiz vergi muafiyeti hakkı tanınıyordu Fransa ’ya verilen imtiyazlar bununla da kalmadı ve 1581, 1587, 1604, 1673 ve 1740 tarihlerinde de onaylanarak devam etti Her hukumdar değişikliğinde verilen imtiyazlarında yenilenmesi ve bu yenilenme surecinin uzun surmesinden dolayı 1740 tarihinde Sultan I Mahmud ile Fransa Kralı XV Louis arasında imtiyazların surekliliği konusunda bir antlaşma yapıldı Bu antlaşmada da Fransa kendisine verilen ticari ve hukuki imtiyazları genişletiyordu Ardı arkasına verilen imtiyazlardan dolayı 1569–1740 arası ‘Fransa Kapitulasyonlar Donemi ’ olarakta bilinir Fransa ’ya tanınan imtiyazlardan sonra 1747 ve 1771 ’de Avusturya ’ya, 1756 ’da Danimarka ’ya, 1761 ’de Prusya ’ya, 1783 ve 1829 ’da Rusya ’ya, 1809 ’da İngiltere ’ye, 1830 ’da ABD ’ye bir takım imtiyazlar verdi Dikkate değer bir noktadır ki Amerika Osmanlılardan ilk ticari imtiyazları 1799 ’da istemiştir fakat Osmanlı Devleti siyasi ve ticari arenada henuz kendisini ispat edememiş olan Amerika ’ya imtiyazları ancak 1830 Mayısında vermiştir Boylelikle Amerika ’da Fransa ile başlayan imtiyazlı devletlerarasında yer alarak ticaret antlaşmalarından buyuk karlar elde etmeye başlamıştır Bu tarihten sonra 1834 ’te Portekiz ’e de bir takım imtiyazların verildiği gorulmektedir fakat 1838 tarihinde İngiltere ’ye verilen imtiyazlar vardır ki bunlar bir imtiyazdan ote bir somurge antlaşmasına benzemektedir
İŞTE OSMANLI ŞİMDİ BİTTİ!: BALTA LİMANI ANTLAŞMASI
16 Ağustos 1938 tarihinde Osmanlı Devleti ile İngiltere arasında daha onceki imtiyazlara benzemeyen ticari bir antlaşma yapıldı Bu tarihlerde İngiltere sanayi devrimini gercekleştirmiş ve dunyayı somuru planlarını devreye sokmaya başlamıştı ‘Uzerinde guneş batmayan imparatorluk ’ olarak bilinen İngiltere dunyada bircok devlet ile serbest ticaret antlaşmaları imzalamıştı Osmanlı Devleti ile de boyle bir antlaşmanın imzalanması icin bastırmaktaydı Bilhassa İngilizler ile sıkı bir ilişki icerisinde bulunan Mustafa Reşit Paşa ve onun destekcisi konumundaki kadro İngilizlerin bu emeline ulaşmasını sağladı Mustafa Reşit Paşa batı kulturu icerisinde erimiş Paris ’te okuyup ulkesine dondukten sonrada ulkesinin menfaatlerini duşunmekten ziyade İngilizlerin gozune girmeye calışan batı hayranı bir sadrazamdır Her yerde mutlak Avrupalılaşmamız gerektiğini ve bu Avrupalılaşmanın da başta İngiltere olmak uzere diğer batılı devletler ile serbest ticaret antlaşmaları yapmakla mumkun olacağını belirtmiştir İceriden Mustafa Reşit Paşa dışarıdan ise donemin İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Palmerstone, Osmanlı ’nın serbest ticaret antlaşmaları ile batı uygarlığına adım atacağının ve Osmanlı tebaasının refahının artacağının propagandasını yapıyordu Oysa sanayi devrimini henuz tamamlayamamış olan Almanya, Fransa, Avusturya gibi ulkeler kendi ekonomilerini ayakta tutabilmek icin serbest ticaret antlaşması imzalamanın aksine milli politikalar ile İngiliz mallarına yuksek gumruk uygulaması başlatarak bu malların ulkelerine girmelerini engellemiştir
16 Ağustos 1838 tarihinde İngilizler ile imzalanan Balta Limanı Antlaşması ile Osmanlı esnafının bir himayesi olan ve işsiz kalmasını engelleyen yedi vahid usulu (Herhangi bir bolgede belirli malların ihrac ve ithalatının belirli kişilerin tekeline bırakılması) kaldırılmıştır Bu uygulamanın kalkması ile İngiliz esnafı buyuk bir rahatlama icerisine girerken aynı oranda Osmanlı esnafı zaten kotu olan ticari hayat ile daha da buhranlı gunler gecirmeye başlamıştır İc ticaretin Osmanlı vatandaşları ile sınırlı kalması ve transit resmi kaldırılmış ve İngiliz gemileriyle gelen mallar icin bir defa gumruk vergisi alındıktan sonra nereye goturulurse goturulsun bir daha gumruk resmi alınmayacağı yonunde karara varılmıştı Osmanlı tuccarları bir eyaletten diğerine gecerken gumruk resmi oderken aynı uygulamaya İngiliz tuccarlarının dahil olmaması ve Osmanlı tuccarlarının yuzde 12 vergisine rağmen İngiliz tuccarların sadece yuzde 5 vergi vermesi Osmanlı ekonomisinin artık iflasın eşiğinde olduğunun habercisi gibiydi Osmanlı ulkesinde Osmanlı tuccarlarına karşı İngiliz tuccarlarını koruma altına alan bu antlaşma Osmanlı Devleti ’ni dunya piyasasına somurge olarak surmekten başka bir şey değildir İngiliz tuccarlar Osmanlı devleti sınırları icerisinde Osmanlı vatandaşlarından daha rahat ve karlı bir ticaret hayatı surduruyorlardı Ve ticaretleri icin herhangi bir belgeye ihtiyac duyulmuyordu Hatta bu imkanları kendi devletlerinde bile bulmaları mumkun değildi İngiltere sanayi devrimi ile daha fazla hammaddeye ihtiyac duyuyordu ve bu hammaddeler artık Osmanlı ’dan da temin edilebilirdi Osmanlı ’nın dışarıya hammadde ihrac etmesiyle iceride hammaddeye olan talep karşılanamadı ve bu sebebiyetle yine Osmanlı vatandaşları buyuk zarar gordu Osmanlı ’da ticari hayat tamamen batılıların eline gecmiş bulunuyordu Avrupa bu yıllarda ekonomide bilimde teknolojide buyuk gelişme kaydederken Osmanlı ’da bu ibre tam tersine donmuştu Artık ekonominin sıfır noktasına gelmesiyle teknolojide bilimde ve diğer alanlarda herhangi bir ilerleme soz konusu olmamakla birlikte yine bu sebeple batının pozitif bilimleri ve teknolojisi Osmanlı ulkesine aktarılamıyordu Ekonomisi tamamen coken Osmanlı Devleti askeri ihtiyaclarını da karşılamakta gucluk cekmeye başlamıştı Ordunun ihtiyaclarının karşılanamaması savaşlarda yenilgileri de beraberinde getiriyordu Zaten 1699 Karlofca Antlaşması ’ndan sonra Osmanlı ’nın yenilemez imajı da sarsılmaya başlamıştı Ardı arkasına alınan yenilgilere eklenen ekonomik bunalımların ardı arkası kesilmiyordu Bu donemde coğrafi keşiflerin etkileri de iyice kendini belli etmeye başlamıştı Akdeniz ticareti artık eskisi kadar onem arz etmiyordu Bundan once verilen imtiyazların (1838) bir sebebi de yeni keşfedilen denizyollarına karşılık Akdeniz ticaretini canlı tutmaktı Ama somurgecilik konusunda birbirleri ile rekabete giren devletler menfaatlerini geleneksel olarak kullandıkları ticaret yollarını değiştirmekte veveya bu yollara alternatif uretmekte gorduler Umit burnunun keşfi ve bu guzergahın ekonomik bir değer arz etmeye başlaması Akdeniz ticaretini yavaşlatmış ve Osmanlı Devleti icin onemli bir gelir kaynağı olan transit geciş ucretlerinden vs mahrum bırakmıştır Boylece Avrupalılar hem bu vergilerden kurtulmuş hem de hammadde kaynaklarına (UzakdoğuHindistan) direkt ulaşmış bulunuyordu Aldıkları emtiaları da daha ucuza temin etmiş oluyorlardı Yine bu coğrafi keşifler sonucu yeni kıtaların bulunması ve buralardan Avrupa ’ya bol miktarda altın, gumuş gibi değerli madenlerin gelmesi Avrupa ’nın gelişmesini sağlayıp Osmanlı ’nın ekonomik yonden daralmasına yol acmıştır 15 ve 17 yylar icerisinde buyuk bir etki yaratan ve her şeyin değerini altın ile kıyaslayan Merkantilizm ’de Avrupa ’nın bu donemler icerisinde dunyaya bakışını acıklar niteliktedir
İngiltere ile imzalanan Balta Limanı Antlaşması ’ndan sonra Osmanlı ’dan kopartılan imtiyazlarda geri kaldığını ve eski ustunluğunu kaybedeceğini anlayan Fransa, aynı hukumleri ihtiva eden bir antlaşmayı 25 Kasım 1938 ’de Osmanlı ile imzaladı Bununla da kalınmayıp 31 Ocak 1840'ta İsvec ve Norvec, 2 Mart 1840'ta İspanya, 14 Mart 1840'ta Hollanda, 30 Nisan 1840'ta Belcika, 1 Mayıs 1841'de Danimarka ve 20 Mart 1843'te Portekiz ile antlaşmalar imzalandı Artık Osmanlı Devleti, Avrupa ’nın somurduğu bir coğrafyadan ibaretti Şartları bu kadar ağır olan bir antlaşma hic şuphesiz ki Osmanlı Sultanı ’nın ihsanı şahanesi ile değil saplantı bir şekilde batı hayranı, milli değerlerden yoksun, Avrupa ’nın gozune girmek isteyen donemin sadrazamı Koca Mustafa Reşit Paşa ’nın buyuk cabası ve sozde Avrupalılaşmanın serbest ticaret antlaşmalarıyla olacağı yonundeki propagandalarıyla verilmiştir Bir zamanlar Osmanlı Sultanlarının yabancı devletlere ihsanı şahane ile vermiş olduğu kapitulasyonlar Osmanlı Devleti ’nin zayıflamaya yuz tuttuğu donemler icerisinde Avrupalı devletlerin vazgecilmez hakkı konumuna gelmiştir Bu antlaşmanın imzalanmasının hemen ardından Avusturya başbakanının soylemiş olduğu soz bu antlaşmanın Osmanlı ’ya nelere mal olacağını gozler onune sermektedir: ‘İşte Osmanlı şimdi bitti ’
OSMANLI'NIN İFLASI VE DUYUNU UMUMİYE
Avrupalı Devletlere tanınan cok geniş imtiyazlar sebebiyle Osmanlı iktisadı durma noktasına gelmişti Artık ticaret Osmanlı vatandaşlarının elinden cıkıp yabancıların eliyle yapılıyordu Rusya ile yapılan Kırım Savaşı (1854) Osmanlı devletinin bir ilk daha yaşamasına sebebiyet verdi Osmanlı ilk defa dış devletten borc alma yoluna gitti Artık Osmanlı devleti yapmış olduğu savaşın bile finansmanını karşılayamayacak duruma geldi Zira devletin tum gelirleri kapitulasyonlar ile kurumuş bulunmaktaydı
1854 yılında İngiliz ve Fransızlarla ilk borc antlaşması yapıldı Alınan paralar daha cok savaşın finansmanı icin kullanıldı Sonradan alınan borclarda saray harcamaları, maaş odemeleri gibi getirisi olmayan alanlarda kullanılmak zorunda kalındı Osmanlı ’nın zaten kotu olan ekonomisine alınan borcların hicbir faydası olmadı Aksine kısa bir zaman sonra alınan borcların faizleri icin bile dışarıdan borc para aranmaya başlandı 1873 yılında Avrupa ’daki borsa krizi ile batıda da sermaye konusunda sıkıntılar yaşanmaya başlandı 1875 ’te Osmanlı Devleti var olan borclarının ancak yarısını odeyebileceğini soyledi Ertesi yıl ise borc odemelerini durdurmak zorunda kaldığını Avrupalılara duyurdu Duşuncesizce verilmiş olan imtiyazlar sonunda ulkeyi bu hale getirmişti Bu yıllarda ulkenin tum dış borcu 200 milyon sterline yaklaşmış bulunmakla birlikte yıllık odenen borc miktarı yaklaşık 11 milyon sterlin gibi buyuk bir meblağa tekabul ediyordu Yine bu yıllarda ulkenin tum gelirlerinin 18 milyon sterlin kadar olduğu goz onune alınırsa yıllık odenen borc ve faiz oranının buyukluğu daha iyi anlaşılır
Osmanlı devleti sanayi devrimi ile buyuk bir kalkınma hızı yakalayan İngiltere başta olmak uzere diğer batılı ulkelerin somurge alanı haline geldi Ulkenin artık borclarını odeyemeyeceğini Avrupalı devletlere bildirmesiyle Avrupalılar alacaklarını teminat altına almak icin değişik yollara başvurdular Oncelikle Duyunu Umumiye ’nin temeli de sayılan bir komisyon kuruldu Bu komisyondan memnun olmayan batılı devletler Berlin antlaşmasında Osmanlı ’nın verdiği teminatlar gereği 1881 yılının Aralık ayında batının sermaye gucleri ile Osmanlı arasında ‘Muharrem Kararnamesi ’ (hicri takvime gore Muharrem ayında imzalandığından) olarakta bilinen antlaşmayla Duyunu Umumiyei Osmani (Osmanlı Genel Borcları) kuruldu Boylece Osmanlı maliyesinin gelirleri doğrudan batılı devletlere kaydırılacaktı Bu antlaşma ile Osmanlı borclarında bazı indirimler yapıldı ve odeme şartları oluşturuldu Osmanlı Devleti ’nin ekonomisi tamamen batılı guclerin eline gecmiş bulunmaktaydı Vergilerin toplanması, (tutun, tuz, ipek, damga pulu ve balık gelirleri) odenmesi, borcların yonetimi vs gibi konularla artık batılı devletlerin oluşturduğu Duyunu Umumiye ilgileniyordu Boylelikle batılı devletler alacaklarını zamanında ve eksiksiz olarak alabiliyorlardı Osmanlı maliyesinin buyuk oranda dışarıya bağlı olmasıyla hukumette bağımsız kararlar alamamaya başlamıştır Duyunu Umumiye ’nin Osmanlı ekonomisine olumlu bir yanı olmamıştır Duyunu Umumiye ’nin kurulmasından sonrada Osmanlı Devleti dışarıdan borc almaya devam etmiştir
Duyunu Umumiye İdaresi kendisine bırakılan vergi toplama işlerini daha sistemli yapabilmek icin ulkedeki bircok şehirde binlerce calışanıyla buyuk bir organizasyon tesis etti ve kısa bir zaman icerisinde ulkenin ikinci Maliye Bakanlığı olacak kadar guclendi Duyunu Umumiye Maliye Bakanlığına bağlı olmakla birlikte coğu zaman Maliye Bakanlığı ’ndan bağımsız calışıyordu
Duyunu Umumiyei Osmani, Osmanlı ’nın sonuna kadar devam etti Birinci dunya savaşının cıkmasını fırsat bilen Sultan V Mehmed Reşad 1 Ekim 1914 tarihinden itibaren kapitulasyonların kaldırılacağını yabancı devlet temsilcilerine bildirdi Fakat menfi cıkarlarını kapitulasyonların devamında goren başta İngiltere olmak uzere Fransa, Rusya gibi devletler kapitulasyonların tek taraflı olarak kaldırılamayacağını beyan ettiler I Dunya Savaşı ’ndan Osmanlı Devleti ’nin yenik cıkması ile batılı devletler cok daha ağır şartlarla kapitulasyonları devam ettirme konusunda dayatmalarda bulundular Osmanlı devletinin yıllarca kanını emen kapitulasyonların kalkması bir yana, batılı devletler Turk milletini olume surukleyen Sevr antlaşmasını imzalamaya zorlamışlar ve yurdu yer yer işgale başlamışlardı Esaret altında hicbir zaman yaşamamış olan Turk milleti kendi aralarında kucuk birlikler oluşturarak bulundukları bolgeyi duşman işgalinden korumaya calışmıştır Mustafa Kemal Ataturk onderliğinde Milli Mucadeleye girmiş olan Turk milleti sonunda arzuladığı yeni doneme de girmiş bulunmaktaydı Milli mucadelede Turk milleti Sevr antlaşmasına boyun eğmeyeceğini tum dunyaya kabul ettirmiştir 24 Temmuz 1923 Lozan antlaşmasıyla kapitulasyonlar Milli bağımsızlığın yolu ekonomik bağımsızlıktan gecer bilinciyle kayıtsız ve şartsız olarak kaldırılmıştı Osmanlı Devleti ’nin borclarının buyuk bir kısmı Turkiye Cumhuriyeti odeyecekti Bir kısım borcta Osmanlı devletinden ayrılan devletlere bırakılmıştı Taksitler halinde yapılan borc odemeleri ancak 1954 yılında son buldu
Ekonomisi dış devletlerin eline gecen Osmanlı devleti ’nin hic şuphesiz daha fazla yaşayacağı duşunulemezdi Sevr dayatmasıyla kendine gelen Turk milleti icinde her zaman olan bağımsızlık inancıyla kurtuluş Savaşı ’ndan başarıyla cıkmış ve batı dunyasının her turlu dayatmasını reddetmiştir Misakı Milli sınırları ile bağımsız Turkiye cumhuriyeti ’nin temelini atan Mustafa Kemal Ataturk onderliğindeki Turk milleti milli bağımsızlığını milli ekonomi ile sağlamlaştırmak icin hicbir fedakarlıktan cekinmemiştir Bu bağlamda Mustafa Kemal Ataturk ’un İzmir İktisat Kongresi ’nde yaptığı konuşma dikkate şayandır:
Efendiler; Dahil olduğumuz halk devrinin, milli devrin milli tarihini de yazabilmek icin kalemler, sapanlar olacaktır Bence halk devri, iktisat devri mefhumu ile ifade olunur Oyle bir iktisat devri ki memleketimiz mamur, milletimiz mureffeh ve zengin olsun Bu noktada bir felsefeyi hatırlayınız; o da: ''Elkanaatu kenzun layufna''dır Bu felsefeyi yanlış tefsir yuzunden bu millete buyuk fenalık edilmiştir Allah yarattığı nimet ve guzellikleri insanların istifadesi icin yaratmıştır Allah zeka ve akli insanlara bunun icin verdi Diğer vatan kupkuru dağ ve taslardan, viran koy, kasaba ve şehirlerden ibaret olsaydı, onun zindandan farkı olamazdı Felsefenin sahipleri memleketi zindan ve cehennemden başka bir şey yapmamıştı Bu vatan evlat ve ahfadımız icin cennet yapılmaya layıktır Bu, faaliyeti iktisadiye ile kabildir Oyle bir iktisat devri ki artik milletimiz insanca yasamasını bilsin ve o esbabı bilerek ona gore lazım olan tedabire tevessul etsin Arzumuz şudur: Bir memleketin efradı ellerinde numuneleriyle, ziraat, ticaret, san'at, say ve sabanin mumessili olsun Artik bu memleket fakir, millet hakir degil, belki de memleketimiz zenginler memleketidir Bu yeni Turkiye'nin adina ''calışkanlar diyarı'' denir Iste millet boyle bir devir icinde bulunuyor; bu millet boyle bir devri ifa edecek ve tarihini de , yazacaktir Bu tarihte en buyuk makam caliskanlara ait olacaktir
Efendiler; Turkiye İktisat Kongresi tarihte ilk defa Ihrazi mevkii bulend edecek bir kongredir Ve sizler bu memleketin ihtiyacini ve milletin kaabiliyetini ve bunun karşısında dunyada mevcut olan cok kuvvetli iktisat teşkilatını nazara alarak, alınması lazimgelen tedbirleri kemali vuzuh ile teati ve tesbit etmelisiniz O tedbirler tatbik olundukca memleketiniz nurlara, feyizlere mustagrak olsun
Arkadaşlar; Turkiye Buyuk Millet Meclisi ve Hukumetiniz tabii milletin amali dairesinde terakki ve teceddude tamamen taraftardır Bunun icin mulk ve millete nafi ittihaz edeceğiniz tadabiri memnuniyetle nazari dikkate alacaktır
Efendiler;İktisadiyat sahasında duşunur ve konuşurken zannolunmasın ki ecnebi sermayesine hasımız; hayır bizim memleketimiz vasidir Cok say ve sermayeye ihtiyacımız var Kanunlarımıza riayet şartıyla ecnebi sermayelerine lazım gelen teminatı vermeye her zaman hazırız Ecnebi sermayesi bizleri sayemize inzimam etsin ve bizim ile onlar icin faydalı neticeler versin
Mazide, Tanzimat devrinden sonra ecnebi sermayesi mustesna bir mevkie malikti Devlet ve hukumet ecnebi sermayesinin jandarmalığından başka bir şey yapmamıştır Her yeni millet gibi Turkiye buna muvaffakat edemez Burasını esir ulkesi yaptırmayız…