Kara Fatma (Fatma Seher Hanım)
Milli Mucadele'nin Bayraklaşan Kahramanı
Kara Fatma namı ile temayuz etmiş kadın kahramanımızın ilkine 93 Harbi’nde Osmanlı–Rus Savaşı sırasında rastlıyoruz Kara Fatma, genc yaşında kendisi gibi vatansever ve mucadeleci kadınları etrafına toplayarak adeta gonullu bir alay teşkil eder Kah cepheye lojistik destek veriyor, kah cephe gerisi emniyeti sağlamak icin manevra yapıyor kah bizatihi disiplinli bir ordu efradı gibi hareket ederek cephede duşmanla boğuşuyordu Kara Fatma
“Kadınlar Dunyası isimli gazetenin 20 Temmuz 1913 tarihli nushasında bu muhterem Kuvayı Milliyeci validemizden şu şekilde bahsedilir:
“Kara Fatma, Malatya'ya bağlı Aladağlı'dır Zayıf, orta boylu ve esmer, gozleri ve kaşları siyahtır Elbisesi, erkek elbiselerinin aynıdır Entari yerine geniş bir şalvar, ceket yerine ise ‘sarka’ tabir olunan bir tur cepken giyerdi Sesi erkek sesi gibi gur ve sertti Yuzunu ortmez fakat, saclarını boynuna dolar; başının, yuz kısmı dışında butun kısımlarını ‘Lecel’denilen beyaz bir bezle kat kat sararak orterdi Maiyeti uzerinde son derece etkiye ve guce olup, İbrahim namındaki hizmetlisi dahi Kara Fatma'nın hışım ve heybetinden urperirdi Cengaver olduğu kadar da yumuşaktı lakin, şefkati luzumundan fazla değildi Kara Fatma, tarihen sabit olan en muhim ve parlak zaferlerini Rusya
Muharebesi donemlerinde gostermiştir
Yunan’ın Korkulu Ruyası
Kuvayı Milliye'nin “Kara Fatma namlı kadın kahramanlarından bir diğeri de Batı Anadolu'da ortaya cıkmıştır Bu bolgede milletin ve memleketin kurtuluşu icin kahramanca carpışan Kara Fatma, Yunanlılara karşı gosterdiği mucadeleleriyle Mustafa Kemal Ataturk'un de liyakatini kazanmıştır Ulkenin o kara gunlerinde, Musluman Turk kimliğine sahip Anadolu kadınını gonulden temsil eden; vatan icin, namus icin, bayrak icin, istiklal icin, varlık icin, şeref icin dovuşen ve adı sık sık gundeme gelen bu muhterem validemiz, nesiller boyunca iftihar ile hatırlayacağımız kahraman Turk kadınlarımızın onderlerindendir… Muharebe zamanlarında giydiği elbisesini olunceye kadar sırtından cıkarmayan Kara Fatma’nın yakın zamanda İstiklal Madalyasıile coğu kez basında haberi cıkmış, cadde ve sokaklarda gelip gecenlerin dikkatini cekmiştir
Muharebe Bana Duğun Gelir
Memlekette can ve namus emniyetinin tehlikede olduğunu goren bu eli opulesi validemiz, kadınlığın o ince yapılı karakterini hic duşunmeden, “Kadın isem de, Turk değil miyim? diyerek işgal kuvvetlerinin zulum ve cinayetlerine karşı Kuvayı Milliye hareketine katılmıştır O da, isimleri tarih boyunca şan ve şerefle yad edilecek diğer kadın kahramanlarımız gibi vatanın bağımızlığı, milletin selameti icin canı pahasına hizmet etmiştir Kara Fatma, işgalcilerin zulumlerini artırdığı ve dayanılmaz olduğu bir donem İstanbul'dan yola cıkarak dolu dizgin, genclik ve memleket aşkının verdiği cesaretle Sivas'a gelir ve Mustafa Kemal Paşa’nın huzuruna cıkar:
– “Butun millet, vatanın kurtarılmasını bekliyor, işte ben de kadın halimle geldim, iş goster, emret Paşam! der…
Samimi ve icten gelen bu sozler Mustafa Kemal'in gozunden kacmaz…
– “Peki ama, sen ne iş gorebilirsin ki? Silah kullanır mısın? Ata biner misin? Harpten ateşten korkmaz mısın?
Kara Fatma’dan beklenilen cevap gelir:
– “Ata binerim, silah kullanırım, muharebe bana duğun gelir Paşam, duğun…!
Bu Musluman Turk kadınına hayran kalan Mustafa Kemal Paşa:
– “Şu dakikada butun kadınlarımız senin gibi olsalardı Kara Fatma
Diyor ve bu sUretle “Fatma Hanım, “Kara Fatma lakabını almış oluyor
Bir Kurşun Yarası Ve Kırmızı Kurdelalı Bir Harp Madalyası
Mustafa Kemal'den aldığı emir ve tavsiyelerle İstanbul'a gelen Kara Fatma 15 kişilik vatansever genci etrafına toplamıştır ve buradan Kocaeli'ne gecmektedir Koylerde vaziyeti asla belli etmeden tam bir teşkilat kurmayı başararak Geyve'de cephe tutar Halid Bey Kumandası'nda bir yıl vatani gorevde bulunur Kara Fatma ve bu sırada ilk defa yaralanır Teşkilat lağvedilince orduya cavuş olarak katılır Bircok korkulu savaşlarda orduya, istiklale buyuk hizmetler eden Kara Fatma'nın bu zaferlerden tek nişanesi aldığı bir yara ile kırmızı kurdelalı bir harp madalyasıdır Bu gururu ve iftiharı omru boyunca taşımıştır
Kuvayı Milliye'nin Yorulmaz Hizmetcisi
Kara Fatma, bir basın mensubuna, Kuva–yı Milliye donemindeki hizmet ve faaliyetlerinden şu şekilde bahsetmiştir:
– “İzmit, Adapazarı, Duzce ve civarına Yunanlılar sık sık baskınlar yapıyordu Bir gun kumandan Halid Bey beni cağırdı ve dedi ki:
– ‘Fatma Hanım, senin bugune kadar yaptıklarından cok memnunum, sana kaymakamlık vereceğim’
Halid Bey'in bu sozlerinden anlamıştım ki, bana gene muhim bir iş verecek
Şu emri verdi
– ‘Şimdi adamlarını alıp İznik'e gideceksin!’
– ‘Ama ben on beş gun once orada idim’
– ‘Gene gideceksin, orada bulun, işlerin var’
Emir, emirdi Derhal hazırlandım, atlarımıza atladık, dağlardan bayırlardan dolu dizgin koşturuyorduk
Yolda nefes nefese iki koyluye rastladık Bizi gorunce:
– ‘Aman’ dediler, ‘İmdada gelin, koyumuzu bastılar, hepimizi oldurecekler’
– ‘Kimler bastı koyunuzu?’
– Kimler olacak, Yunan gavuru’
Oyle gunler yaşıyorduk ki; kimseye inanmak caiz de değildi hani Bu, duşmanın bir oyunu da olabilirdi, nitekim bu gibi hadiselerle cok karşılaşmıştık
– ‘Hangi koydensiniz?’
– ‘Elmacık Koyu'nden’
Hemen atlardan indik, kıyafetlerimizi değiştirdik Ben eski pusku bir elbise giymiştim Koye girdiğimiz zaman, manzara tuyler urpertici idi Meydanda bir papaz oturuyordu Etrafında onbeş, onaltı kadar silahlı vardı Turkleri bir araya getirmişlerdi Papaz, Yunanlılara sordu:
– ‘Nasıl ceza verelim?’
Yunanlılardan biri:
– ‘Onları iyice bağladıktan sonra bize teslim edin, intikamımızı biz alırız’ Dediler
Benden şuphe edilmediği icin yanlarına kadar yaklaşmıştım
Papaz, uc koylunun bir ağaca bağlanmasını emretti
Kardeşime yaklaştım:
– ‘Hali goruyor musunuz?’ dedim; ‘İyi ki gelmişiz, şimdi tabancamı adamların uzerine boşaltacağım’
Kardeşim sert bir ifade ile yuzume baktı ve yavaş sesle:
– ‘Acele etme, sonra işi bozarız’
Cevabını kulağıma fısıldadı Ben bekleyecek halde değildim Heyecanımdan tir tir titriyordum Oğlum da benim halimden şuphelenmişti Yanıma yaklaştı o da fısıldadı:
– ‘Acele etme anne’
Duşmanın rengi kule dondu
Ağaclara bağlananların az sonra can vereceklerini anlayan koyluler ağlaşmaya, feryad etmeye başlamışlardı
Ne olursa olsun fazla sabredemeyecektim Tabancamı cektim ve:
– ‘Teslim olun!’ diye haykırdım
Tabii, adamlarım da silahlarını cekmişlerdi Bu beklenmeyen hal, duşmanı oylesine şaşırtmıştı ki Hemen ağaclara bağlananların iplerini cozdurdum ve silahlı duşmanların silahlarını aldırdıktan sonra onları bağlattım Papaza donerek:
– ‘Haydi’ dedim, ‘Şimdi siz olumlerden olum beğenin’
Hepsinin de rengi kul gibi olmuştu Titriyorlardı Oracıkta duşup oleceklerdi
Adamlarıma dondum:
– ‘Hepsini Halid Bey'e goturunuz’ dedim, ‘Cezalarını o verecektir’
İzmit'e donduğumuz zaman Suvari Livası Hacı Arif Bey bu muvaffakiyetimizden dolayı bizim icin buyuk bir merasim hazırlamıştı Koyluler, coşkun tezahurat yapıyordu Fakat bu muvaffakiyet ile birlikte beni sukUtu hayale gark eden bir mesele hasıl oldu Meğer ‘Kara Fatma tehlikeden sakınmıyor, başımıza bir iş acar’ diye beni, geri hizmetlere almaya karar vermişler Kıyameti kopardım Halid Bey:
– ‘Bilmiyorum Fatma Hanım’ dedi, ‘Olumden korkmuyorsun, fakat ya şehid olmaz da esir duşersen ne olur? Bizimkilerin maneviyatı bozulur, duşmanın maneviyatı kuvvetlenir Sen hicbir tehlikeden kacmıyorsun Ya, Elmacık Koyu'ndeki duşman kuvvetli olsaydı da sizi esir etseydi ?
Tabii, o zaman kim tehlikeyi duşunuyordu Lakin, bundan sonra daha ihtiyatlı davranacağımı vadederek vazifeme devam ettim…
Allah mubarek şefaatlerine nail eylesin…
Milli Mucadele'nin Bayraklaşan Kahramanı
Kara Fatma namı ile temayuz etmiş kadın kahramanımızın ilkine 93 Harbi’nde Osmanlı–Rus Savaşı sırasında rastlıyoruz Kara Fatma, genc yaşında kendisi gibi vatansever ve mucadeleci kadınları etrafına toplayarak adeta gonullu bir alay teşkil eder Kah cepheye lojistik destek veriyor, kah cephe gerisi emniyeti sağlamak icin manevra yapıyor kah bizatihi disiplinli bir ordu efradı gibi hareket ederek cephede duşmanla boğuşuyordu Kara Fatma
“Kadınlar Dunyası isimli gazetenin 20 Temmuz 1913 tarihli nushasında bu muhterem Kuvayı Milliyeci validemizden şu şekilde bahsedilir:
“Kara Fatma, Malatya'ya bağlı Aladağlı'dır Zayıf, orta boylu ve esmer, gozleri ve kaşları siyahtır Elbisesi, erkek elbiselerinin aynıdır Entari yerine geniş bir şalvar, ceket yerine ise ‘sarka’ tabir olunan bir tur cepken giyerdi Sesi erkek sesi gibi gur ve sertti Yuzunu ortmez fakat, saclarını boynuna dolar; başının, yuz kısmı dışında butun kısımlarını ‘Lecel’denilen beyaz bir bezle kat kat sararak orterdi Maiyeti uzerinde son derece etkiye ve guce olup, İbrahim namındaki hizmetlisi dahi Kara Fatma'nın hışım ve heybetinden urperirdi Cengaver olduğu kadar da yumuşaktı lakin, şefkati luzumundan fazla değildi Kara Fatma, tarihen sabit olan en muhim ve parlak zaferlerini Rusya
Muharebesi donemlerinde gostermiştir
Yunan’ın Korkulu Ruyası
Kuvayı Milliye'nin “Kara Fatma namlı kadın kahramanlarından bir diğeri de Batı Anadolu'da ortaya cıkmıştır Bu bolgede milletin ve memleketin kurtuluşu icin kahramanca carpışan Kara Fatma, Yunanlılara karşı gosterdiği mucadeleleriyle Mustafa Kemal Ataturk'un de liyakatini kazanmıştır Ulkenin o kara gunlerinde, Musluman Turk kimliğine sahip Anadolu kadınını gonulden temsil eden; vatan icin, namus icin, bayrak icin, istiklal icin, varlık icin, şeref icin dovuşen ve adı sık sık gundeme gelen bu muhterem validemiz, nesiller boyunca iftihar ile hatırlayacağımız kahraman Turk kadınlarımızın onderlerindendir… Muharebe zamanlarında giydiği elbisesini olunceye kadar sırtından cıkarmayan Kara Fatma’nın yakın zamanda İstiklal Madalyasıile coğu kez basında haberi cıkmış, cadde ve sokaklarda gelip gecenlerin dikkatini cekmiştir
Muharebe Bana Duğun Gelir
Memlekette can ve namus emniyetinin tehlikede olduğunu goren bu eli opulesi validemiz, kadınlığın o ince yapılı karakterini hic duşunmeden, “Kadın isem de, Turk değil miyim? diyerek işgal kuvvetlerinin zulum ve cinayetlerine karşı Kuvayı Milliye hareketine katılmıştır O da, isimleri tarih boyunca şan ve şerefle yad edilecek diğer kadın kahramanlarımız gibi vatanın bağımızlığı, milletin selameti icin canı pahasına hizmet etmiştir Kara Fatma, işgalcilerin zulumlerini artırdığı ve dayanılmaz olduğu bir donem İstanbul'dan yola cıkarak dolu dizgin, genclik ve memleket aşkının verdiği cesaretle Sivas'a gelir ve Mustafa Kemal Paşa’nın huzuruna cıkar:
– “Butun millet, vatanın kurtarılmasını bekliyor, işte ben de kadın halimle geldim, iş goster, emret Paşam! der…
Samimi ve icten gelen bu sozler Mustafa Kemal'in gozunden kacmaz…
– “Peki ama, sen ne iş gorebilirsin ki? Silah kullanır mısın? Ata biner misin? Harpten ateşten korkmaz mısın?
Kara Fatma’dan beklenilen cevap gelir:
– “Ata binerim, silah kullanırım, muharebe bana duğun gelir Paşam, duğun…!
Bu Musluman Turk kadınına hayran kalan Mustafa Kemal Paşa:
– “Şu dakikada butun kadınlarımız senin gibi olsalardı Kara Fatma
Diyor ve bu sUretle “Fatma Hanım, “Kara Fatma lakabını almış oluyor
Bir Kurşun Yarası Ve Kırmızı Kurdelalı Bir Harp Madalyası
Mustafa Kemal'den aldığı emir ve tavsiyelerle İstanbul'a gelen Kara Fatma 15 kişilik vatansever genci etrafına toplamıştır ve buradan Kocaeli'ne gecmektedir Koylerde vaziyeti asla belli etmeden tam bir teşkilat kurmayı başararak Geyve'de cephe tutar Halid Bey Kumandası'nda bir yıl vatani gorevde bulunur Kara Fatma ve bu sırada ilk defa yaralanır Teşkilat lağvedilince orduya cavuş olarak katılır Bircok korkulu savaşlarda orduya, istiklale buyuk hizmetler eden Kara Fatma'nın bu zaferlerden tek nişanesi aldığı bir yara ile kırmızı kurdelalı bir harp madalyasıdır Bu gururu ve iftiharı omru boyunca taşımıştır
Kuvayı Milliye'nin Yorulmaz Hizmetcisi
Kara Fatma, bir basın mensubuna, Kuva–yı Milliye donemindeki hizmet ve faaliyetlerinden şu şekilde bahsetmiştir:
– “İzmit, Adapazarı, Duzce ve civarına Yunanlılar sık sık baskınlar yapıyordu Bir gun kumandan Halid Bey beni cağırdı ve dedi ki:
– ‘Fatma Hanım, senin bugune kadar yaptıklarından cok memnunum, sana kaymakamlık vereceğim’
Halid Bey'in bu sozlerinden anlamıştım ki, bana gene muhim bir iş verecek
Şu emri verdi
– ‘Şimdi adamlarını alıp İznik'e gideceksin!’
– ‘Ama ben on beş gun once orada idim’
– ‘Gene gideceksin, orada bulun, işlerin var’
Emir, emirdi Derhal hazırlandım, atlarımıza atladık, dağlardan bayırlardan dolu dizgin koşturuyorduk
Yolda nefes nefese iki koyluye rastladık Bizi gorunce:
– ‘Aman’ dediler, ‘İmdada gelin, koyumuzu bastılar, hepimizi oldurecekler’
– ‘Kimler bastı koyunuzu?’
– Kimler olacak, Yunan gavuru’
Oyle gunler yaşıyorduk ki; kimseye inanmak caiz de değildi hani Bu, duşmanın bir oyunu da olabilirdi, nitekim bu gibi hadiselerle cok karşılaşmıştık
– ‘Hangi koydensiniz?’
– ‘Elmacık Koyu'nden’
Hemen atlardan indik, kıyafetlerimizi değiştirdik Ben eski pusku bir elbise giymiştim Koye girdiğimiz zaman, manzara tuyler urpertici idi Meydanda bir papaz oturuyordu Etrafında onbeş, onaltı kadar silahlı vardı Turkleri bir araya getirmişlerdi Papaz, Yunanlılara sordu:
– ‘Nasıl ceza verelim?’
Yunanlılardan biri:
– ‘Onları iyice bağladıktan sonra bize teslim edin, intikamımızı biz alırız’ Dediler
Benden şuphe edilmediği icin yanlarına kadar yaklaşmıştım
Papaz, uc koylunun bir ağaca bağlanmasını emretti
Kardeşime yaklaştım:
– ‘Hali goruyor musunuz?’ dedim; ‘İyi ki gelmişiz, şimdi tabancamı adamların uzerine boşaltacağım’
Kardeşim sert bir ifade ile yuzume baktı ve yavaş sesle:
– ‘Acele etme, sonra işi bozarız’
Cevabını kulağıma fısıldadı Ben bekleyecek halde değildim Heyecanımdan tir tir titriyordum Oğlum da benim halimden şuphelenmişti Yanıma yaklaştı o da fısıldadı:
– ‘Acele etme anne’
Duşmanın rengi kule dondu
Ağaclara bağlananların az sonra can vereceklerini anlayan koyluler ağlaşmaya, feryad etmeye başlamışlardı
Ne olursa olsun fazla sabredemeyecektim Tabancamı cektim ve:
– ‘Teslim olun!’ diye haykırdım
Tabii, adamlarım da silahlarını cekmişlerdi Bu beklenmeyen hal, duşmanı oylesine şaşırtmıştı ki Hemen ağaclara bağlananların iplerini cozdurdum ve silahlı duşmanların silahlarını aldırdıktan sonra onları bağlattım Papaza donerek:
– ‘Haydi’ dedim, ‘Şimdi siz olumlerden olum beğenin’
Hepsinin de rengi kul gibi olmuştu Titriyorlardı Oracıkta duşup oleceklerdi
Adamlarıma dondum:
– ‘Hepsini Halid Bey'e goturunuz’ dedim, ‘Cezalarını o verecektir’
İzmit'e donduğumuz zaman Suvari Livası Hacı Arif Bey bu muvaffakiyetimizden dolayı bizim icin buyuk bir merasim hazırlamıştı Koyluler, coşkun tezahurat yapıyordu Fakat bu muvaffakiyet ile birlikte beni sukUtu hayale gark eden bir mesele hasıl oldu Meğer ‘Kara Fatma tehlikeden sakınmıyor, başımıza bir iş acar’ diye beni, geri hizmetlere almaya karar vermişler Kıyameti kopardım Halid Bey:
– ‘Bilmiyorum Fatma Hanım’ dedi, ‘Olumden korkmuyorsun, fakat ya şehid olmaz da esir duşersen ne olur? Bizimkilerin maneviyatı bozulur, duşmanın maneviyatı kuvvetlenir Sen hicbir tehlikeden kacmıyorsun Ya, Elmacık Koyu'ndeki duşman kuvvetli olsaydı da sizi esir etseydi ?
Tabii, o zaman kim tehlikeyi duşunuyordu Lakin, bundan sonra daha ihtiyatlı davranacağımı vadederek vazifeme devam ettim…
Allah mubarek şefaatlerine nail eylesin…