Karacaoğlan Hayatı Hakkında Kısa Bilgi
Karacaoğlan Hayatı İle İlgili Bilgi
Karacaoğlan Kimdir, Biyografisi
Karacaoğlan; halk şairidir. (1606- 1679). Saz şiirinin bütün özelliklerini, aşık geleneğinin en özlü ve güçlü niteliklerini taşıdığı halde kimliği ve kişiliği üzerine hiçbir kesin bilgi yoktur. Beş, yüze yakın şiiri sözlü ve yazılı gelenekteki derlenmesine karşın ne doğum ne ölüm yılı, ne yaşayıp yetiştiği yerler hatta yüzyılı belli değildir. 17. yüzyıldan bugüne düzenlenmiş yazmalarda şiirlerine rastlandığı, çeşitli cönklerde örnekleri bulunduğu, Ali Ufki Beyi’in (1610-1675) düzenlediği Mecmua-yı Saz ü Söz (1650) eserinde iki türküsü yer aldığı, yurt çapında bütün aşıklar onun şiirlerini ezerden bilip yaydıklan halde şiirlerini ezberden bilip yazdıklan halde sayısız halk inanışıyla adı çevresinde oluşan söylencelerden başka güvenilir dayanak yoktur. Bir de bazı şiirlerinde geçen özel adlar, birkaç tarih olayı, onun söyleyip söylemediği kesin olmayan açıklamalar: Konudaki çabaların başlangıcı da ancak elli yıllık geçmişe uzanır. Eski anlayış, onun yalın ve etkili doğal koşmalarının tadına varamamıştır. Yunus Emre’nin de Karacaoğlan’ın da dil ve deyiş değerleri ancak yüzyılımızda anlaşılabildi. Böylece Karacaoğlan şiirleri de eski yazma derlemeleriyle halka cönklerinden, yaşayan aşıkların bellek toplamlarında süzülerek ışığa çıktı.
İlkin Sadettin Nüzhet Ergun’un başladığı Karacaoğlan derlemeleri (1933) sözlü ve yazılı bütün kaynakların elden geçirilişiyle yaraştıncıların çeşitli emekleriyle zenginleştir. Onun adına bağlanan şiirlerin hepsini onun saymaktan başka çare de yoktur. Çünkü eserinin belirgin nitelikleri ortada olmadığı için bu konuda büyük yanılgılara düşülmez. Karacaoğlan geleneğini canlı tutan Güney Anadolu söylentilerine göre o bir Türkmen şairidir, aşiret yaşamı içinde yetişmiş, çeşitli yerler dolaşmış, aşklan ve serüvenleri çevresinde söylenceler doğmuştur. Kendi eseri içinde rastlanan bazı parçalarla da desteklendiği gibi 17. yüzyılda yaşamış yüzyılın ikinci yansına ün kazanmış olmalıdır.
Önemli özellik, Karacaoğlan’ın, çağdaşı öteki şehir aşıklarını (Aşık Ömer, Gevheri) kapıldıklan etkiye girmeden en yalın ve yatıksız halk diliyle hep hece ölçüsü kullanıp aruza hiç yönelmeden, 8′li ve 11 ‘li kalıplarla koşmalar, semailer, türkü ve destanlar söylemiş olması; yaşadığı çevrenin doğa güzellikleriyle dil özgünlüğünü yaşatması, halk ruhuna yakın gelen bir içtenlik ve doğruluğu eserlerine yansıtması, aşk ve gurbet konularını işletmesi, halk şiirinin en doğal ustası olmasıdır. Şiirlerinde gezip gördüğü yerlerin bir bir adı geçer: “İndim seyran ettim Firengistan / Gülleri var bizim güle benzemez…” Böylece kaynağına bağlı yerli özellikleriyle Karacaoğlan şiiri Aşık Edebiyatı’nın en büyük övüncü olduğu gibi Cumhuriyet sonrasında yurt gerçeklerine bakan günümüz sanatçıları için de başlıca kaynaktır; onun şiirinde din ve tasavvufla ilgili, Tekke Şiiri’nden gelen hiçbir etkiye de rastlanmaz.
Karacaoğlan’ın hayatı ve şiirleri hakkında çıkan kitapların en önemlileri şunlardır:
1. Cahit Öztel-II, Karacaoğlan-Şiirleri (1970),
2. Sadettin Nüzhet Ergun, Karacaoğlan-Hayatı ve Şiirleri (1933,…, 1963),
3. Nejat Sefercioğlu, Karacaoglan bibliyografyası (1980),
4. Mustafa Necati Karaer, Karacaoğlan (Tercüman 1001 Temel Eser Serîsinden, 1973),
5. Metin Akar, Karacaoğlan (Bulvar Gazetesi, Okul Destek An-siklopedisi yayımı, 1985).
Karacaoğlan Hayatı İle İlgili Bilgi
Karacaoğlan Kimdir, Biyografisi
Karacaoğlan; halk şairidir. (1606- 1679). Saz şiirinin bütün özelliklerini, aşık geleneğinin en özlü ve güçlü niteliklerini taşıdığı halde kimliği ve kişiliği üzerine hiçbir kesin bilgi yoktur. Beş, yüze yakın şiiri sözlü ve yazılı gelenekteki derlenmesine karşın ne doğum ne ölüm yılı, ne yaşayıp yetiştiği yerler hatta yüzyılı belli değildir. 17. yüzyıldan bugüne düzenlenmiş yazmalarda şiirlerine rastlandığı, çeşitli cönklerde örnekleri bulunduğu, Ali Ufki Beyi’in (1610-1675) düzenlediği Mecmua-yı Saz ü Söz (1650) eserinde iki türküsü yer aldığı, yurt çapında bütün aşıklar onun şiirlerini ezerden bilip yaydıklan halde şiirlerini ezberden bilip yazdıklan halde sayısız halk inanışıyla adı çevresinde oluşan söylencelerden başka güvenilir dayanak yoktur. Bir de bazı şiirlerinde geçen özel adlar, birkaç tarih olayı, onun söyleyip söylemediği kesin olmayan açıklamalar: Konudaki çabaların başlangıcı da ancak elli yıllık geçmişe uzanır. Eski anlayış, onun yalın ve etkili doğal koşmalarının tadına varamamıştır. Yunus Emre’nin de Karacaoğlan’ın da dil ve deyiş değerleri ancak yüzyılımızda anlaşılabildi. Böylece Karacaoğlan şiirleri de eski yazma derlemeleriyle halka cönklerinden, yaşayan aşıkların bellek toplamlarında süzülerek ışığa çıktı.
İlkin Sadettin Nüzhet Ergun’un başladığı Karacaoğlan derlemeleri (1933) sözlü ve yazılı bütün kaynakların elden geçirilişiyle yaraştıncıların çeşitli emekleriyle zenginleştir. Onun adına bağlanan şiirlerin hepsini onun saymaktan başka çare de yoktur. Çünkü eserinin belirgin nitelikleri ortada olmadığı için bu konuda büyük yanılgılara düşülmez. Karacaoğlan geleneğini canlı tutan Güney Anadolu söylentilerine göre o bir Türkmen şairidir, aşiret yaşamı içinde yetişmiş, çeşitli yerler dolaşmış, aşklan ve serüvenleri çevresinde söylenceler doğmuştur. Kendi eseri içinde rastlanan bazı parçalarla da desteklendiği gibi 17. yüzyılda yaşamış yüzyılın ikinci yansına ün kazanmış olmalıdır.
Önemli özellik, Karacaoğlan’ın, çağdaşı öteki şehir aşıklarını (Aşık Ömer, Gevheri) kapıldıklan etkiye girmeden en yalın ve yatıksız halk diliyle hep hece ölçüsü kullanıp aruza hiç yönelmeden, 8′li ve 11 ‘li kalıplarla koşmalar, semailer, türkü ve destanlar söylemiş olması; yaşadığı çevrenin doğa güzellikleriyle dil özgünlüğünü yaşatması, halk ruhuna yakın gelen bir içtenlik ve doğruluğu eserlerine yansıtması, aşk ve gurbet konularını işletmesi, halk şiirinin en doğal ustası olmasıdır. Şiirlerinde gezip gördüğü yerlerin bir bir adı geçer: “İndim seyran ettim Firengistan / Gülleri var bizim güle benzemez…” Böylece kaynağına bağlı yerli özellikleriyle Karacaoğlan şiiri Aşık Edebiyatı’nın en büyük övüncü olduğu gibi Cumhuriyet sonrasında yurt gerçeklerine bakan günümüz sanatçıları için de başlıca kaynaktır; onun şiirinde din ve tasavvufla ilgili, Tekke Şiiri’nden gelen hiçbir etkiye de rastlanmaz.
Karacaoğlan’ın hayatı ve şiirleri hakkında çıkan kitapların en önemlileri şunlardır:
1. Cahit Öztel-II, Karacaoğlan-Şiirleri (1970),
2. Sadettin Nüzhet Ergun, Karacaoğlan-Hayatı ve Şiirleri (1933,…, 1963),
3. Nejat Sefercioğlu, Karacaoglan bibliyografyası (1980),
4. Mustafa Necati Karaer, Karacaoğlan (Tercüman 1001 Temel Eser Serîsinden, 1973),
5. Metin Akar, Karacaoğlan (Bulvar Gazetesi, Okul Destek An-siklopedisi yayımı, 1985).