Tatlı ve şekerlemelere dayanamıyorsanız, bir dilim çikolatadan sonra paketi bitiriyor ve iştahınızı frenleyemiyorsanız, kontrol edemediğiniz ve kontrol etmeye çalıştıkça güçlenen bir yeme isteğiniz varsa karbonhidrat bağımlısı olabilirsiniz.
Bu bağımlılık sigara, alkol, uyuşturucu bağımlılığı gibi belirtilerle karşımıza çıkıyor, durdurulamayan bir iştah ve kontrol edilemeyen yeme isteği oluyor. Bazı araştırmalar şekerin kokainden daha etkili bağımlılık oluşturduğunu gösteriyor. Karbonhidrat Bağımlılığı ile ilgili araştırmalar yapan Dr.Richard Heller’e göre de, kilo problemi olan kişilerin %75′i karbonhidrat bağımlısı. Fazla karbonhidrat tüketimi, kan şekerini yükselterek, pankreasın insülin hormonu salgılamasına neden oluyor. Bu hormon kandaki şekerin hücre içine girmesini ve enerji için kullanılmasını sağlıyor. Fakat şeker kullanımı artarak devam ediyorsa insülin de aşırı salgılanıyor, hücreler ise artık insüline duyarsızlaştığı için insülin direnci ortaya çıkıyor, bu da vücuttaki yağlanmayı arttırarak, diyabet ve kalp hastalıkları riskini arttırıyor. Bu yazımda karbonhidrat bağımlılığından kurtulmanızın, daha kolay ve kalıcı olarak nasıl kilo vereceğinizin bütüncül olarak bedensel, zihinsel ve ruhsal yollarını anlatacağım.
California Üniversitesi’nden Dr.Robert Lustig,şekerin kokain kadar zararlı olduğunu, uyuşturucu maddeler gibi bağımlılık yaptığını söylüyor. Yine Fransa’da fareler üzerinde yapılan bir araştırma şekerin kokainden daha güçlü bir bağımlılık haline dönüştüğünü ortaya koymuştu. Madde bağımlısı haline getirilen fareler, tercihlerini kokain yerine şekerli gıdalardan yana yapmıştı. Uzmanlar, şekerin beyinde çok güçlü bir ödüllendirme sinyali uyandırdığı ve irade mekanizmasını etkisizleştirdiği üzerinde duruyorlar. Hastalar ise şekerin geçici bir tatmin duygusu verdiğini, sonrasında daha çok tüketme isteği doğurduğundan bahsediyorlar. Bu daha sonra kişide suçluluk, değersizlik duygusu oluşturup daha fazla kilo almalarına neden olabiliyor.
Karbonhidrat bağımlılığını yenmenin yolları:
Bu konuya bedensel, zihinsel ve ruhsal olmak üzere bütüncül olarak bakmalıyız:
Bedensel:
1- Aşırı insülin hormonu salgılanmasına yol açan besinler daha az tüketilmelidir. Bunların en başında şekerli, nişastalı besinler, meyve suları, gazlı içecekler geliyor. İyi de bunu nasıl yapacağız. Yapmak için bilinçli aklın bilmesi yetmiyor, bilinçaltının da ikna edilmesi gerekiyor. İşte burada hipnoterapi,nefes çalışmaları, meditasyon, yaratıcı imgelem gibi bilinçaltı çalışmaları çok işe yarıyor. Yazının sonundaki hipnotik meditasyon yardımcı olacaktır.
2- İnsülin direncini kırmanın en etkili yolu, daha fazla hareket etmektir. Yürüyüş gibi yapılan egzersizler, hücrelerin insülin hormonuna daha kolay cevap vermesini sağlar.
3-Krom pikolinat destekleri insülin direncini azaltarak karbonhidrat bağımlılığına yardım edebilir.
4- Omega-3 yağ asitleri içeren besinler (balık, ceviz, keten tohumu avokado) ,yağların enerji kaynağı olarak kullanılmasına yardımcı olabilir.
5- Sabah kalktığınızda dinlenmiş hissettiğiniz kaliteli uyku,stresi azaltarak şeker bağımlılığında size yardım edebilir.
Zihinsel ve ruhsal olarak:
Karbonhidrat bağımlılığını tetikleyen asıl neden, bilinçaltındaki olumsuz mesajlar, sık tekrar edilen olumsuz düşünceler, duygular ve strestir. Stresli zamanlarınızda canınız tatlı çekiyor ve bu isteği zorlasanız da durduramıyorsanız, bilinçaltı eğitimi ile bunu çözebilirsiniz. Önce bilinçaltını biraz tanıyalım. Bilinçaltı, içimizde konuşan öteki tarafımız, bizi çoğunlukla sabote eden ses. Yunus Emre’nin ‘’Bir ben var benden içeru ’’dediği, Mevlana’nın ‘’Sen düşünceden ibaretsin, geri kalan et ve kemiksin. Gül düşünürsen gülistan olursun, diken düşünürsen dikenlik olursun’’ dediği bilinçaltı. Bilinçli aklın bilmesi yetmiyor, bilinçaltını da ikna edip ikisi birlikte kol kola girmeli. Birçok şeyi biliyor olabiliriz ama neden yapamıyoruz çünkü bilinçaltı bu konuda farklı düşünüyor. Örneğin bilinçli aklının, ’’çok şişmanladım, bağcıklarımı bağlayamıyorum’’ dediğini ve bilinçaltı aklının da ‘’çikolatanın lezzetini, güzelliğini, o görüntüyü ‘’hatırladığını düşünün. Hangisi daha etkilidir? Sonuç belli. Kararları her zaman bilinçaltı alır, bilinç buna katılır. Böylece kararları biz alıyormuşuz gibi hissederiz.
Kontrolsüz yemenin en büyük nedenleri genellikle duygusal nedenlerdir ve bilinçaltında gizlidir. Bazıları yemekle bu olumsuz duyguları bastırmaya çalışır. Stres, gerginlik, endişe, suçluluk, kızgınlık gibi olumsuz duygular aşırı karbonhidrat tüketmeye neden olabilir.
Kişi Hipnoterapi, Duygusal Özgürleşme Teknikleri(EFT), meditasyon, dua, olumlamalar, af seansları, fitoterapi (bazı bitkisel destekler), nefes tekniklerini gibi bilinçaltı çalışmaları ile gevşemeyi, stresini azaltabilmeyi bir uzman kontrolünde öğrendiğinde şekerli gıdalara ihtiyaçları azalır,kontrolsüz yemenin zihinsel ve duygusal nedenlerini çözdükleri için de kilo verirler.
Şeker, tatlı,çikolata bağımlılığını aşmanız ve ideal kilonuza inip ömrünüzce orada kalmanız dileğiyle hoşçakalın…
Bu bağımlılık sigara, alkol, uyuşturucu bağımlılığı gibi belirtilerle karşımıza çıkıyor, durdurulamayan bir iştah ve kontrol edilemeyen yeme isteği oluyor. Bazı araştırmalar şekerin kokainden daha etkili bağımlılık oluşturduğunu gösteriyor. Karbonhidrat Bağımlılığı ile ilgili araştırmalar yapan Dr.Richard Heller’e göre de, kilo problemi olan kişilerin %75′i karbonhidrat bağımlısı. Fazla karbonhidrat tüketimi, kan şekerini yükselterek, pankreasın insülin hormonu salgılamasına neden oluyor. Bu hormon kandaki şekerin hücre içine girmesini ve enerji için kullanılmasını sağlıyor. Fakat şeker kullanımı artarak devam ediyorsa insülin de aşırı salgılanıyor, hücreler ise artık insüline duyarsızlaştığı için insülin direnci ortaya çıkıyor, bu da vücuttaki yağlanmayı arttırarak, diyabet ve kalp hastalıkları riskini arttırıyor. Bu yazımda karbonhidrat bağımlılığından kurtulmanızın, daha kolay ve kalıcı olarak nasıl kilo vereceğinizin bütüncül olarak bedensel, zihinsel ve ruhsal yollarını anlatacağım.
California Üniversitesi’nden Dr.Robert Lustig,şekerin kokain kadar zararlı olduğunu, uyuşturucu maddeler gibi bağımlılık yaptığını söylüyor. Yine Fransa’da fareler üzerinde yapılan bir araştırma şekerin kokainden daha güçlü bir bağımlılık haline dönüştüğünü ortaya koymuştu. Madde bağımlısı haline getirilen fareler, tercihlerini kokain yerine şekerli gıdalardan yana yapmıştı. Uzmanlar, şekerin beyinde çok güçlü bir ödüllendirme sinyali uyandırdığı ve irade mekanizmasını etkisizleştirdiği üzerinde duruyorlar. Hastalar ise şekerin geçici bir tatmin duygusu verdiğini, sonrasında daha çok tüketme isteği doğurduğundan bahsediyorlar. Bu daha sonra kişide suçluluk, değersizlik duygusu oluşturup daha fazla kilo almalarına neden olabiliyor.
Karbonhidrat bağımlılığını yenmenin yolları:
Bu konuya bedensel, zihinsel ve ruhsal olmak üzere bütüncül olarak bakmalıyız:
Bedensel:
1- Aşırı insülin hormonu salgılanmasına yol açan besinler daha az tüketilmelidir. Bunların en başında şekerli, nişastalı besinler, meyve suları, gazlı içecekler geliyor. İyi de bunu nasıl yapacağız. Yapmak için bilinçli aklın bilmesi yetmiyor, bilinçaltının da ikna edilmesi gerekiyor. İşte burada hipnoterapi,nefes çalışmaları, meditasyon, yaratıcı imgelem gibi bilinçaltı çalışmaları çok işe yarıyor. Yazının sonundaki hipnotik meditasyon yardımcı olacaktır.
2- İnsülin direncini kırmanın en etkili yolu, daha fazla hareket etmektir. Yürüyüş gibi yapılan egzersizler, hücrelerin insülin hormonuna daha kolay cevap vermesini sağlar.
3-Krom pikolinat destekleri insülin direncini azaltarak karbonhidrat bağımlılığına yardım edebilir.
4- Omega-3 yağ asitleri içeren besinler (balık, ceviz, keten tohumu avokado) ,yağların enerji kaynağı olarak kullanılmasına yardımcı olabilir.
5- Sabah kalktığınızda dinlenmiş hissettiğiniz kaliteli uyku,stresi azaltarak şeker bağımlılığında size yardım edebilir.
Zihinsel ve ruhsal olarak:
Karbonhidrat bağımlılığını tetikleyen asıl neden, bilinçaltındaki olumsuz mesajlar, sık tekrar edilen olumsuz düşünceler, duygular ve strestir. Stresli zamanlarınızda canınız tatlı çekiyor ve bu isteği zorlasanız da durduramıyorsanız, bilinçaltı eğitimi ile bunu çözebilirsiniz. Önce bilinçaltını biraz tanıyalım. Bilinçaltı, içimizde konuşan öteki tarafımız, bizi çoğunlukla sabote eden ses. Yunus Emre’nin ‘’Bir ben var benden içeru ’’dediği, Mevlana’nın ‘’Sen düşünceden ibaretsin, geri kalan et ve kemiksin. Gül düşünürsen gülistan olursun, diken düşünürsen dikenlik olursun’’ dediği bilinçaltı. Bilinçli aklın bilmesi yetmiyor, bilinçaltını da ikna edip ikisi birlikte kol kola girmeli. Birçok şeyi biliyor olabiliriz ama neden yapamıyoruz çünkü bilinçaltı bu konuda farklı düşünüyor. Örneğin bilinçli aklının, ’’çok şişmanladım, bağcıklarımı bağlayamıyorum’’ dediğini ve bilinçaltı aklının da ‘’çikolatanın lezzetini, güzelliğini, o görüntüyü ‘’hatırladığını düşünün. Hangisi daha etkilidir? Sonuç belli. Kararları her zaman bilinçaltı alır, bilinç buna katılır. Böylece kararları biz alıyormuşuz gibi hissederiz.
Kontrolsüz yemenin en büyük nedenleri genellikle duygusal nedenlerdir ve bilinçaltında gizlidir. Bazıları yemekle bu olumsuz duyguları bastırmaya çalışır. Stres, gerginlik, endişe, suçluluk, kızgınlık gibi olumsuz duygular aşırı karbonhidrat tüketmeye neden olabilir.
Kişi Hipnoterapi, Duygusal Özgürleşme Teknikleri(EFT), meditasyon, dua, olumlamalar, af seansları, fitoterapi (bazı bitkisel destekler), nefes tekniklerini gibi bilinçaltı çalışmaları ile gevşemeyi, stresini azaltabilmeyi bir uzman kontrolünde öğrendiğinde şekerli gıdalara ihtiyaçları azalır,kontrolsüz yemenin zihinsel ve duygusal nedenlerini çözdükleri için de kilo verirler.
Şeker, tatlı,çikolata bağımlılığını aşmanız ve ideal kilonuza inip ömrünüzce orada kalmanız dileğiyle hoşçakalın…