zeberus1234
Yeni Üye
Kelaynak Kuşları Hakkında Bilgi / Kelaynak Kuşları
Kelaynak Kuşu Familyası: İbisgiller (İbididae) Yaşadığı yerler: Kuzeybatı Afrika, Suriye, Etiyopya ve Urfa’nın Birecik kayalıkları. Özellikleri: İnce uzun kıvrık gagalı, leyleğe benzer, göçmen bir kuş. Erginlerinin baş ve gerdanı çıplaktır. Ülkemizde Urfa’nın Birecik kayalıklarında kuluçkaya yatar. Çeşitleri: Tek türdür.
Leyleksiler takımının İbisgiller familyasından, baş ve gerdanı çıplak, uzun gaga ve bacaklı göçmen bir kuş. Boyu 70-75 cm kadardır. Ayakları ve kıvrık olan ince uzun gagası kırmızı renklidir. Tüyleri kırmızı, kara, yeşil, külrengi karışımıdır. Erginlerinin baş ve gerdanlarında tüy bulunmadığı için “kelaynak” ismi verilmiştir. “Keşiş ibis” veya “aynak” olarak da bilinir. Kuzeybatı Afrika, Güneydoğu Anadolu, Kızıldeniz kıyıları ve Etiyopya’da yaşar. Etçildir. Böcek, kertenkele, yılan ve kurbağa yer. Dünyada nesilleri tükenmek üzeredir. Türkiye’de sadece Fırat boyunda Urfa’nın Birecik ilçesinin çıplak ve sarp kayalıklarında yuva yapıp kuluçkaya yatarlar. Dişi 2-4 kadar yumurta yumurtlar. 28 günlük kuluçka sonunda yumurtalardan ancak 1-2 yavru çıkar. Yavrular 45-50 gün sonra uçabilirler.
Birecik’teki kelaynaklar kış aylarında leylekler gibi Afrika’ya, özellikle Etiyopya (Habeşistan) ve Kızıldeniz ülkelerine göç ederler. Mart ortalarında yeniden Birecik’e dönerek kuluçkaya yatarlar. Bilinen diğer iki üreme merkezleri Fas’tadır.
Aşırı kullanılan zirai (tarımsal) ilaçlar sonucu, ülkemizde 1950’den beri nesilleri tükenmeye başlamıştı. Ancak 12 yıl sonra tekrar üremeye başlayan bu kuşların yavrularının gaga ve ayaklarında deformasyonlar görülmüştür. Bundan sonra da kendilerini pek toparlayamadılar. Tek tük rastlanan bu kuşlar, Türkiye’de korunmaya alınarak, son yıllara kadar sun’i barınaklarda beslenip üretildiler. Kelaynak nesli dünyada yok olmak tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Kaynak: Rehber Ansiklopedisi
Dağılımı
Kelaynaklar (Geronticus eremita) eskiden Türkiye’den Kuzey Afrika’ya, Arap Yarımadası’ndan Fas’a kadar çok geniş bir bölgede ürerlermiş. 17. yüzyılda Avrupa’nın ortasında, Alp Dağları’nda bile ürediği bilinmektedir. Fakat avcılık, üreme alanlarında rahatsız edilmeleri, yaşam alanlarının değişmesi ve beslenme alanlarında kullanılan zirai ilaçlardan zehirlenmeleri sonucunda sayılarında ciddi azalma ve dağılım gösterdikleri alanlarda daralma meydana gelmiştir. Bugün kelaynaklar dünyanın en çok tehdit altında olan kuşlarından birisi. Kelaynaklar Fas’ın güney batısında iki alanda, çok ufak bir koloni ile Suriye’de ve tüm Avrupa’da sadece Türkiye’de yaşamaktadırlar.
Yaşam özellikleri ve Davranışları
Kelaynakların başında tüy olmaması isminin Kelaynak olmasının sebebidir. Boğazı ve gagası erişkinlerde koyu kırmızıdır. İlk yumurtadan çıktıklarında yavruların kafaları ve boğazları tüylüdür ve yaşları ilerledikçe bu tüyler yok olur. Siyah tüyleri güneş ışığının farklı açılarında parlak yeşil, kavuniçi ve mor renklerini yansıtır, uçuşları ise hayrete düşürecek kadar nadir ve zariftir.
Kelaynaklar çok sosyaldirler. Sabahın erken saatlerinde grup halinde geceledikleri alandan ayrılıp 10-15 km uzaktaki beslenme alanlarına doğru yola çıkarlar. Uzun ve kavisli olan gagalarını kullanarak toprağı veya çalıları didikleyip yem ararlar. Kelaynaklar etçillerdir ve böcek, kertenkele, çekirge, yılan, karınca, akrep gibi kurak alanlarda bulunan canlılarla beslenirler.
Geçmişte koloni halinde üreyen kelaynakların sayısı binlerce bireyi buluyordu. Yılın ilk aylarında üremeye başlayan kelaynaklar Şubat, Mart aylarında yuvalarını yaparlar. Ortalama yumurta sayısı 3-4 adettir. Bilimsel çalışmalar sonucunda bu 3-4 yumurtadan genellikle 1 veya 2’si yaşamayı başarıyorlar. Yuvalama alanlarını dik kayalıkların dar çıkıntılarını seçerek yuvalarını birçok yırtıcı hayvan ve insandan korurlar.
Yavrular koyu gri renkli olurlar. Yavrular yuvada dolanırken düşme tehlikesi yaşarlar. Yumurtadan çıktıktan 2 ay sonra yavrular palazlanır ve erişkin kuşlarla beraber beslenme alanlarına doğru uçmaya başlarlar. Kendi başlarına beslenene kadar 2-3 ay kadar yavruları beslenme alanlarında ebeveynleri beslemeye devam ederler. Birecik’teki kelaynaklar, Fas’ta göç etmeyen kelaynakların tersine, güneye doğru göç ederler. Kışı geçirmek için göç ettikleri yer büyük olasılıkla Etopya, Eritre taraflarıdır.
Tehditler
Kelaynakların yok olmasının birçok nedeni vardır. Avcılık eskiden bazı kuşların yok olmasına neden oldu. Bozkırların ve geleneksel tarım yapılan arazilerin kaybı beslenme alanlarının yok olmasına, üreme alanlarındaki insan baskısı ise üreme başarısını azalttı. 1950’lerde çekirge salgınına karşı yapılan yoğun zirai ilaç (DDT) uygulaması Birecik’teki kelaynakların çok hızlı bir şekilde yok olmasına neden oldu. Kurtulmayı başaranlar ise birçok sene yumurta çıkaramadı.
Türkiye ve Suriye’deki kelaynaklar (Doğu’daki topluluklar), Fas’taki kelaynaklardan (Batı’daki topluluklar) dış görünüş olarak farklıdırlar. Bu iki farklı kelaynak topluluğunun arasında davranış veya daha başka farklılıklar da vardır. Bununla birlikte Fas’taki kelaynaklar göç etmezken, Birecik ve Suriye’deki kelaynaklar göç etmektedirler. Bu iki farklı topluluğun arasındaki farkları daha detaylı anlamak için genetik çalışmalar yapılmaktadır. Doğuda bulunan kelaynak topluluklarının hepsi Türkiye ve Suriye’de bulunmaktadır.
Zirai ilaçların en öldürücüsü olan DDT’nin 1960’ların başında yoğun bir şekilde uygulanmasından önce, 1954 yılında Birecik’te 600 çiftten fazla olan üreyen bir topluluk bulunmaktaydı. DDT ilacının uygulanmasından sonra, 1962 yılında toplam kelaynak sayısı 130 çift kalmıştı ve 1972’ye kadar kalan kuşların hiçbiri yumurta çıkartmadı. 1973 yılına geldiğimizde, sadece 26 çift kelaynak kalmıştı. Azalış devam ediyordu: 1982 yılında sadece 17 tane kuş Afrika’dan geri dönmüştü ve 6 çift doğal ortamında üremişti. 1980’lerde Birecik’teki kelaynak topluluğu kademeli olarak küçülmeye devam etti.
1990 yılından bu yana, Birecik’teki yarı-yabani kuşlar üreme dönemine hazırlık için Şubat-Mart aylarında kafeslerden çıkarılıyorlar ve göç zamanına doğru Temmuz-Ağustos aylarında tekrar kafeslere alınıyorlar. Bu dönem içerisinde kuşlar doğal ortamlarında serbestçe uçabiliyorlar ve ürüyorlar. Üretme istasyonunun içindeki kayalıklar ve tahta yuvalarda üreyen kelaynaklara günde iki kere yem veriliyor. Kuşlar aynı zamanda Fırat’ın kenarındaki alanlara da gidip besleniyorlar.
Günümüzdeki durumu
2005 yılına gelindiğinde Çevre ve Orman Bakanlığı’yla, Doğa Derneği tarafından kelaynaklarla ilgili eğitim projesi uygulanmaktadır.
Projeyle, kelaynakların tanıtımına katkı sağlamak ve bölgeye daha çok ziyaretçinin gelmesini hedeflemektedir. Bu çerçevede Doğa Derneği tarafından görevlendirilen Turan Çetin, kelaynakların doğal yaşamları hakkında gözlem yaparak veri altyapısı oluşturmaktadır. Merkezi Ankara’da bulunan Doğa Derneği’nin eğitim projesi çerçevesinde yaptığı çalışmalar 2003 yılından itibaren devam etmektedir.günümüzde 83 Kelaynak olmakla beraber 13 tanede yavru bulunmaktadır Bu arada Doğa Derneği ile Çevre ve Orman Bakanlığı’nın hazırladığı proje sayesinde Birecik’teki kelaynaklar sağlıklıdır.
Kelaynak Kuşu Familyası: İbisgiller (İbididae) Yaşadığı yerler: Kuzeybatı Afrika, Suriye, Etiyopya ve Urfa’nın Birecik kayalıkları. Özellikleri: İnce uzun kıvrık gagalı, leyleğe benzer, göçmen bir kuş. Erginlerinin baş ve gerdanı çıplaktır. Ülkemizde Urfa’nın Birecik kayalıklarında kuluçkaya yatar. Çeşitleri: Tek türdür.
Leyleksiler takımının İbisgiller familyasından, baş ve gerdanı çıplak, uzun gaga ve bacaklı göçmen bir kuş. Boyu 70-75 cm kadardır. Ayakları ve kıvrık olan ince uzun gagası kırmızı renklidir. Tüyleri kırmızı, kara, yeşil, külrengi karışımıdır. Erginlerinin baş ve gerdanlarında tüy bulunmadığı için “kelaynak” ismi verilmiştir. “Keşiş ibis” veya “aynak” olarak da bilinir. Kuzeybatı Afrika, Güneydoğu Anadolu, Kızıldeniz kıyıları ve Etiyopya’da yaşar. Etçildir. Böcek, kertenkele, yılan ve kurbağa yer. Dünyada nesilleri tükenmek üzeredir. Türkiye’de sadece Fırat boyunda Urfa’nın Birecik ilçesinin çıplak ve sarp kayalıklarında yuva yapıp kuluçkaya yatarlar. Dişi 2-4 kadar yumurta yumurtlar. 28 günlük kuluçka sonunda yumurtalardan ancak 1-2 yavru çıkar. Yavrular 45-50 gün sonra uçabilirler.
Birecik’teki kelaynaklar kış aylarında leylekler gibi Afrika’ya, özellikle Etiyopya (Habeşistan) ve Kızıldeniz ülkelerine göç ederler. Mart ortalarında yeniden Birecik’e dönerek kuluçkaya yatarlar. Bilinen diğer iki üreme merkezleri Fas’tadır.
Aşırı kullanılan zirai (tarımsal) ilaçlar sonucu, ülkemizde 1950’den beri nesilleri tükenmeye başlamıştı. Ancak 12 yıl sonra tekrar üremeye başlayan bu kuşların yavrularının gaga ve ayaklarında deformasyonlar görülmüştür. Bundan sonra da kendilerini pek toparlayamadılar. Tek tük rastlanan bu kuşlar, Türkiye’de korunmaya alınarak, son yıllara kadar sun’i barınaklarda beslenip üretildiler. Kelaynak nesli dünyada yok olmak tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Kaynak: Rehber Ansiklopedisi
Dağılımı
Kelaynaklar (Geronticus eremita) eskiden Türkiye’den Kuzey Afrika’ya, Arap Yarımadası’ndan Fas’a kadar çok geniş bir bölgede ürerlermiş. 17. yüzyılda Avrupa’nın ortasında, Alp Dağları’nda bile ürediği bilinmektedir. Fakat avcılık, üreme alanlarında rahatsız edilmeleri, yaşam alanlarının değişmesi ve beslenme alanlarında kullanılan zirai ilaçlardan zehirlenmeleri sonucunda sayılarında ciddi azalma ve dağılım gösterdikleri alanlarda daralma meydana gelmiştir. Bugün kelaynaklar dünyanın en çok tehdit altında olan kuşlarından birisi. Kelaynaklar Fas’ın güney batısında iki alanda, çok ufak bir koloni ile Suriye’de ve tüm Avrupa’da sadece Türkiye’de yaşamaktadırlar.
Yaşam özellikleri ve Davranışları
Kelaynakların başında tüy olmaması isminin Kelaynak olmasının sebebidir. Boğazı ve gagası erişkinlerde koyu kırmızıdır. İlk yumurtadan çıktıklarında yavruların kafaları ve boğazları tüylüdür ve yaşları ilerledikçe bu tüyler yok olur. Siyah tüyleri güneş ışığının farklı açılarında parlak yeşil, kavuniçi ve mor renklerini yansıtır, uçuşları ise hayrete düşürecek kadar nadir ve zariftir.
Kelaynaklar çok sosyaldirler. Sabahın erken saatlerinde grup halinde geceledikleri alandan ayrılıp 10-15 km uzaktaki beslenme alanlarına doğru yola çıkarlar. Uzun ve kavisli olan gagalarını kullanarak toprağı veya çalıları didikleyip yem ararlar. Kelaynaklar etçillerdir ve böcek, kertenkele, çekirge, yılan, karınca, akrep gibi kurak alanlarda bulunan canlılarla beslenirler.
Geçmişte koloni halinde üreyen kelaynakların sayısı binlerce bireyi buluyordu. Yılın ilk aylarında üremeye başlayan kelaynaklar Şubat, Mart aylarında yuvalarını yaparlar. Ortalama yumurta sayısı 3-4 adettir. Bilimsel çalışmalar sonucunda bu 3-4 yumurtadan genellikle 1 veya 2’si yaşamayı başarıyorlar. Yuvalama alanlarını dik kayalıkların dar çıkıntılarını seçerek yuvalarını birçok yırtıcı hayvan ve insandan korurlar.
Yavrular koyu gri renkli olurlar. Yavrular yuvada dolanırken düşme tehlikesi yaşarlar. Yumurtadan çıktıktan 2 ay sonra yavrular palazlanır ve erişkin kuşlarla beraber beslenme alanlarına doğru uçmaya başlarlar. Kendi başlarına beslenene kadar 2-3 ay kadar yavruları beslenme alanlarında ebeveynleri beslemeye devam ederler. Birecik’teki kelaynaklar, Fas’ta göç etmeyen kelaynakların tersine, güneye doğru göç ederler. Kışı geçirmek için göç ettikleri yer büyük olasılıkla Etopya, Eritre taraflarıdır.
Tehditler
Kelaynakların yok olmasının birçok nedeni vardır. Avcılık eskiden bazı kuşların yok olmasına neden oldu. Bozkırların ve geleneksel tarım yapılan arazilerin kaybı beslenme alanlarının yok olmasına, üreme alanlarındaki insan baskısı ise üreme başarısını azalttı. 1950’lerde çekirge salgınına karşı yapılan yoğun zirai ilaç (DDT) uygulaması Birecik’teki kelaynakların çok hızlı bir şekilde yok olmasına neden oldu. Kurtulmayı başaranlar ise birçok sene yumurta çıkaramadı.
Türkiye ve Suriye’deki kelaynaklar (Doğu’daki topluluklar), Fas’taki kelaynaklardan (Batı’daki topluluklar) dış görünüş olarak farklıdırlar. Bu iki farklı kelaynak topluluğunun arasında davranış veya daha başka farklılıklar da vardır. Bununla birlikte Fas’taki kelaynaklar göç etmezken, Birecik ve Suriye’deki kelaynaklar göç etmektedirler. Bu iki farklı topluluğun arasındaki farkları daha detaylı anlamak için genetik çalışmalar yapılmaktadır. Doğuda bulunan kelaynak topluluklarının hepsi Türkiye ve Suriye’de bulunmaktadır.
Zirai ilaçların en öldürücüsü olan DDT’nin 1960’ların başında yoğun bir şekilde uygulanmasından önce, 1954 yılında Birecik’te 600 çiftten fazla olan üreyen bir topluluk bulunmaktaydı. DDT ilacının uygulanmasından sonra, 1962 yılında toplam kelaynak sayısı 130 çift kalmıştı ve 1972’ye kadar kalan kuşların hiçbiri yumurta çıkartmadı. 1973 yılına geldiğimizde, sadece 26 çift kelaynak kalmıştı. Azalış devam ediyordu: 1982 yılında sadece 17 tane kuş Afrika’dan geri dönmüştü ve 6 çift doğal ortamında üremişti. 1980’lerde Birecik’teki kelaynak topluluğu kademeli olarak küçülmeye devam etti.
1990 yılından bu yana, Birecik’teki yarı-yabani kuşlar üreme dönemine hazırlık için Şubat-Mart aylarında kafeslerden çıkarılıyorlar ve göç zamanına doğru Temmuz-Ağustos aylarında tekrar kafeslere alınıyorlar. Bu dönem içerisinde kuşlar doğal ortamlarında serbestçe uçabiliyorlar ve ürüyorlar. Üretme istasyonunun içindeki kayalıklar ve tahta yuvalarda üreyen kelaynaklara günde iki kere yem veriliyor. Kuşlar aynı zamanda Fırat’ın kenarındaki alanlara da gidip besleniyorlar.
Günümüzdeki durumu
2005 yılına gelindiğinde Çevre ve Orman Bakanlığı’yla, Doğa Derneği tarafından kelaynaklarla ilgili eğitim projesi uygulanmaktadır.
Projeyle, kelaynakların tanıtımına katkı sağlamak ve bölgeye daha çok ziyaretçinin gelmesini hedeflemektedir. Bu çerçevede Doğa Derneği tarafından görevlendirilen Turan Çetin, kelaynakların doğal yaşamları hakkında gözlem yaparak veri altyapısı oluşturmaktadır. Merkezi Ankara’da bulunan Doğa Derneği’nin eğitim projesi çerçevesinde yaptığı çalışmalar 2003 yılından itibaren devam etmektedir.günümüzde 83 Kelaynak olmakla beraber 13 tanede yavru bulunmaktadır Bu arada Doğa Derneği ile Çevre ve Orman Bakanlığı’nın hazırladığı proje sayesinde Birecik’teki kelaynaklar sağlıklıdır.