Kıbrıs Adası'nın Fethi:
Yavuz Sultan Selim'in Mısır'ı fethinden sonra kendisine Doğu Akdeniz hâkimiyeti yolu açılan Osmanlı Devleti'nin Kıbrıs Adası'nı da alması askerî ve siyasî bir zorunluluk halini almıştı. Sıkıştırıldıklarında Kıbrıs'a sığınan korsanlar, deniz ticaret gemilerine ve hacca giden yolcu gemilerine saldırarak yol güvenliğini tehdit ediyordu. Ayrıca Güney Anadolu, Suriye ve Mısır'a yapılması muhtemel bir düşman saldırısında da adanın üs olarak kullanılması tehlikesi bulunuyordu. Dolayısıyla, Kıbrıs Adası Venedikliler'in elinde kaldığı müddetçe Doğu Akdeniz'de Osmanlı hâkimiyetinin tam olarak tesisi mümkün olmayacaktı.
Şeyhülislam Ebussuûd Efendi'nin de fetvâsı üzerine Kıbrıs'a sefer açılmasına karar verildikten sonra, Osmanlı Devleti adanın kan dökülmeden ele geçirilmesi için diplomatik teşebbüslere başladı. Bu meyanda Venedik'e gönderilen Divân-ı Hümayûn tercümanlarından Mahmud Efendi'nin ve Venedik'teki diğer Osmanlı tebeasının ilişkilerin gerginleşmesiyle tutuklanmasına karşılık olarak Osmanlı Devleti de İstanbul'da bulunan Venedikli tâcir, konsolos ve konsolosluk memurlarını tutuklayarak Venedik ticaret gemilerine el koydu.
Bu arada Osmanlı Devleti, Kıbrıs Seferi sırasında diğer ülkelerle problem çıkmaması için bir takım siyasî ve askerî girişimlerde bulunarak; 1568'de Avusturya'yla sekiz yıllık barış, 1569'da Fransa'yla II. Kapitülasyon ve 1570'te de Rusya'yla dostluk anlaşmaları imzaladı. İlaveten, Klis ve Hersek sınırlarında güvenlik artırıcı önlemler alıp donanmayı güçlendirmek için girişilen faaliyetleri de hızlandırıldı.
İstanbul'da gizli yürütülen sefer hazırlıklarını farkeden Venedik Elçisi Antonio Barbaro, bir yandan durumu Venedik Senatosu'na bildirerek önlem alınmasını isterken, diğer yandan da olayı Sokollu nezdinde protesto etti. 1570 Şubat ayında Sokollu Mehmed Paşa ile Venedik Elçisi Barbaro görüşmelerde bulunmak üzere Venedik'e ikinci bir elçinin gönderilmesinde anlaştılar.
11 Şubat 1570'de Venedik'e gönderilen Divân-ı Hümayûn çavuşlarından Kubad Çavuş Senato'nun olumsuz cevabını 5 Mayıs 1570'de İstanbul'a getirdi.
Durumun vehametini kavrayan Venedikliler, Avrupa devletleriyle temasa geçerek destek arayışlarına giriştiler. Bu teşebbüsler sonunda Papalık, Venedik ve İspanya, Osmanlı Devleti'ne karşı üçlü bir ittifak yapılmasını kararlaştırdı. Malta Şövalyeleri, Sicilya Krallığı, Cenova Cumhuriyeti ve Savva Dükalığı da bu ittifaka birer ikişer gemiyle sembolik olarak katıldı.
Bu arada aralarında aldıkları karar gereği Girit'in Suda Limanı'nda birleşecek olan müttefik donanması, ittifaka dahil güçlerden sadece Venedik Donanması'nın bölgeye gelmiş olması dolayısıyla Osmanlı Donanması'na müdahale edemedi. 1570 Ağustosu'nda bir araya gelebilen müttefik donanması değişik kısımlardan 206 gemi, 1.300 top, 16.000 asker ile 36.000 gemici ve kürekciden oluşuyordu. Osmanlı Donanması ise; 180 kadırga, 10 mavna, 170 barça ile karamürsel denilen küçük deniz parçalarından olmak üzere toplam 360 gemiden oluşuyordu.
Haziran ayında Fenike Limanı'na ulaşan Osmanlı Donanması, 20 günlük bir moladan sonra buraya sevkedilen Anadolu Sipahileri ile 2 Temmuz 1570'de adaya ilk çıkarmayı yaptı. 3 Temmuz'da Tuzla'nın ele geçirilişinin ardından 27 Temmuz'da Lefkoşe kuşatıldıysa da, kalenin fethindeki gecikme ve güçlük dolayısıyla takviye olarak Donanma'dan getirilen Kapıkulu Ocakları'nın da katılımıyla Lala Mustafa Paşa tarafından 9 Eylül 1570'de fethedildi. Bu sırada müttefik donanması Meis Adası'na kadar gelmiş ve Lefkoşe'nin düştüğü haberini alarak geri dönmüştü.
Lefkoşe'nin düşmesinden sonra Magosa dışında bütün Kıbrıs teslim oldu. 1570 yılı Ekim ayı ortalarında Magosa üzerine yürüyen Osmanlı Ordusu şehri kuşatma altına aldı. Kaleye deniz tarafından gelmesi muhtemel yardımın önünü kesmek ve ani düşman baskını ihtimalini yok etmek gayesiyle Piyale Paşa Rodos açıklarında bekliyordu. Ancak yaklaşan kış mevsimi dolayısıyla Piyale Paşa, Arap Ahmed Paşa komutasında 40 kadar kadırga bıraktıktan sonra adadan ayrıldı. Kıbrıs'ta ise yalnız Serdar Lala Mustafa Paşa kalDI.
Kış mevsimi geçtikten sonra İstanbul'dan Müezzinzâde Ali Paşa ve Pertev Paşa kumandalarında iki donanma Akdeniz'e çıkarıldı. Bu donanmaların desteğini alan Lala Mustafa Paşa da Magosa'yı iyice sıkıştırdı. Nihayet Kale Komutanı Bragadino 4 Ağustos 1571'de 5 maddelik anlaşmayla kaleyi teslim etti ve böylece Kıbrıs'ın Fethi tamamlanmış oldu.
Yavuz Sultan Selim'in Mısır'ı fethinden sonra kendisine Doğu Akdeniz hâkimiyeti yolu açılan Osmanlı Devleti'nin Kıbrıs Adası'nı da alması askerî ve siyasî bir zorunluluk halini almıştı. Sıkıştırıldıklarında Kıbrıs'a sığınan korsanlar, deniz ticaret gemilerine ve hacca giden yolcu gemilerine saldırarak yol güvenliğini tehdit ediyordu. Ayrıca Güney Anadolu, Suriye ve Mısır'a yapılması muhtemel bir düşman saldırısında da adanın üs olarak kullanılması tehlikesi bulunuyordu. Dolayısıyla, Kıbrıs Adası Venedikliler'in elinde kaldığı müddetçe Doğu Akdeniz'de Osmanlı hâkimiyetinin tam olarak tesisi mümkün olmayacaktı.
Şeyhülislam Ebussuûd Efendi'nin de fetvâsı üzerine Kıbrıs'a sefer açılmasına karar verildikten sonra, Osmanlı Devleti adanın kan dökülmeden ele geçirilmesi için diplomatik teşebbüslere başladı. Bu meyanda Venedik'e gönderilen Divân-ı Hümayûn tercümanlarından Mahmud Efendi'nin ve Venedik'teki diğer Osmanlı tebeasının ilişkilerin gerginleşmesiyle tutuklanmasına karşılık olarak Osmanlı Devleti de İstanbul'da bulunan Venedikli tâcir, konsolos ve konsolosluk memurlarını tutuklayarak Venedik ticaret gemilerine el koydu.
Bu arada Osmanlı Devleti, Kıbrıs Seferi sırasında diğer ülkelerle problem çıkmaması için bir takım siyasî ve askerî girişimlerde bulunarak; 1568'de Avusturya'yla sekiz yıllık barış, 1569'da Fransa'yla II. Kapitülasyon ve 1570'te de Rusya'yla dostluk anlaşmaları imzaladı. İlaveten, Klis ve Hersek sınırlarında güvenlik artırıcı önlemler alıp donanmayı güçlendirmek için girişilen faaliyetleri de hızlandırıldı.
İstanbul'da gizli yürütülen sefer hazırlıklarını farkeden Venedik Elçisi Antonio Barbaro, bir yandan durumu Venedik Senatosu'na bildirerek önlem alınmasını isterken, diğer yandan da olayı Sokollu nezdinde protesto etti. 1570 Şubat ayında Sokollu Mehmed Paşa ile Venedik Elçisi Barbaro görüşmelerde bulunmak üzere Venedik'e ikinci bir elçinin gönderilmesinde anlaştılar.
11 Şubat 1570'de Venedik'e gönderilen Divân-ı Hümayûn çavuşlarından Kubad Çavuş Senato'nun olumsuz cevabını 5 Mayıs 1570'de İstanbul'a getirdi.
Durumun vehametini kavrayan Venedikliler, Avrupa devletleriyle temasa geçerek destek arayışlarına giriştiler. Bu teşebbüsler sonunda Papalık, Venedik ve İspanya, Osmanlı Devleti'ne karşı üçlü bir ittifak yapılmasını kararlaştırdı. Malta Şövalyeleri, Sicilya Krallığı, Cenova Cumhuriyeti ve Savva Dükalığı da bu ittifaka birer ikişer gemiyle sembolik olarak katıldı.
Bu arada aralarında aldıkları karar gereği Girit'in Suda Limanı'nda birleşecek olan müttefik donanması, ittifaka dahil güçlerden sadece Venedik Donanması'nın bölgeye gelmiş olması dolayısıyla Osmanlı Donanması'na müdahale edemedi. 1570 Ağustosu'nda bir araya gelebilen müttefik donanması değişik kısımlardan 206 gemi, 1.300 top, 16.000 asker ile 36.000 gemici ve kürekciden oluşuyordu. Osmanlı Donanması ise; 180 kadırga, 10 mavna, 170 barça ile karamürsel denilen küçük deniz parçalarından olmak üzere toplam 360 gemiden oluşuyordu.
Haziran ayında Fenike Limanı'na ulaşan Osmanlı Donanması, 20 günlük bir moladan sonra buraya sevkedilen Anadolu Sipahileri ile 2 Temmuz 1570'de adaya ilk çıkarmayı yaptı. 3 Temmuz'da Tuzla'nın ele geçirilişinin ardından 27 Temmuz'da Lefkoşe kuşatıldıysa da, kalenin fethindeki gecikme ve güçlük dolayısıyla takviye olarak Donanma'dan getirilen Kapıkulu Ocakları'nın da katılımıyla Lala Mustafa Paşa tarafından 9 Eylül 1570'de fethedildi. Bu sırada müttefik donanması Meis Adası'na kadar gelmiş ve Lefkoşe'nin düştüğü haberini alarak geri dönmüştü.
Lefkoşe'nin düşmesinden sonra Magosa dışında bütün Kıbrıs teslim oldu. 1570 yılı Ekim ayı ortalarında Magosa üzerine yürüyen Osmanlı Ordusu şehri kuşatma altına aldı. Kaleye deniz tarafından gelmesi muhtemel yardımın önünü kesmek ve ani düşman baskını ihtimalini yok etmek gayesiyle Piyale Paşa Rodos açıklarında bekliyordu. Ancak yaklaşan kış mevsimi dolayısıyla Piyale Paşa, Arap Ahmed Paşa komutasında 40 kadar kadırga bıraktıktan sonra adadan ayrıldı. Kıbrıs'ta ise yalnız Serdar Lala Mustafa Paşa kalDI.
Kış mevsimi geçtikten sonra İstanbul'dan Müezzinzâde Ali Paşa ve Pertev Paşa kumandalarında iki donanma Akdeniz'e çıkarıldı. Bu donanmaların desteğini alan Lala Mustafa Paşa da Magosa'yı iyice sıkıştırdı. Nihayet Kale Komutanı Bragadino 4 Ağustos 1571'de 5 maddelik anlaşmayla kaleyi teslim etti ve böylece Kıbrıs'ın Fethi tamamlanmış oldu.