Uzmanlara göre kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüsü, kuyruk sokumu (Sakrum Koksiks) bölgesindeki tüylerin terleme ve çok oturma sonucunda cildin içerisine doğru büyümesi, kendisine cildin altında bir yuva yapması ile ortaya çıkan bir sorun olarak tanımlanıyor. Genelde yetişkinleri etkilediği bilinse de özellikle son dönemlerde ergenliğe yakın genç popülasyonda da sıklığının arttığı gözleniyor.
Çocuk Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Şafak Karaçay, bu değişimin nedenini yaşam tarzına bağladı. Karaçay'a göre kişinin yaşam kalitesini ciddi oranda etkileyen bu enfeksiyonun ortaya çıkmasında obezite ve hareketsizlik en önemli risk faktörünü oluşturuyor. Karaçay, “Bununla birlikte özellikle kıl dönmesi nedeniyle birinci derece yakınları ameliyat olan çocuklarda daha fazla görülüyor. Bu da genetik faktörlerin etkisini gösteriyor. Kıl dönmesinin oluşmasında bahsedilen risk faktörleri kadar kişisel hijyen de önem taşıyor” dedi.
Ağrı ve ateş yapabiliyor
Kıl dönmesinin kendini ilk olarak apse ve akıntıyla gösterdiğini ifade eden Doç. Dr. Şafak Karaçay, “Apseye erken müdahale edilmemesi ciddi ağrı ve ateşe neden olabiliyor. Bu belirtilerle bir uzmana başvurulduğunda fiziki muayene ve hasta öyküsü tanı için yeterli oluyor. Herhangi bir görüntüleme yöntemine ihtiyaç duyulmuyor” diye konuştu. Kıl dönmesinin sadece kuyruk sokumunda değil vücudun farklı bölgelerinde de görülebildiğini belirten Doç. Dr. Şafak Karaçay, koltukaltında, göbek deliğinin etrafında hatta sakallar çıkmaya başladığında boyunda da dönmesiyle ilgili yakınmalara rastlanabildiğini vurguladı.
Tedavi edilmeyen kıl dönmesi başka hastalıklara yol açabiliyor
Doç. Dr. Şafak Karaçay şunları söyledi: “Kıl dönmesi tedavisinin mutlaka yapılması gerekiyor. Tedavi edilmezse kuyruk sokumunda yavaş yavaş içerideki oyuğu daha fazla büyütüp cerrahi müdahaleyi daha güç bir hale getiriyor. Bu aşamada cerrahi müdahale yapılsa da sonrasında tekrarlama riski artıyor. Erken dönemde tanı aldığında hem tedavisi daha kolay yapılıyor hem de çocuklar normal hayatlarına daha hızlı dönebiliyor. Her ne kadar erişkinlerde erkeklerde görülme oranı kadınlara göre 3 kat daha fazla olsa da 15 yaş altı kız ve erkek çocuklarda oransal olarak çok da anlamlı bir fark bulunmuyor.”
Erken tanı tedavi ve iyileşmeyi hızlandırıyor
Kıl dönmesi tedavisi planlanırken, uygulanacak yöntem vakanın erken ya da geç olmasına göre değiştiğini anlatan Çocuk Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Şafak Karaçay, tedaviyle ilgili şu bilgileri veridi: “Akut kıl dönmesinin tedavisi cerrahi ve medikal yöntemler ile yapılıyor. Erken saptanan olgularda apse boşaltılması ve enfeksiyonlu bölgenin temizlenmesi uygulanabilir. Yine de bu işlem kesin tedavi olmuyor ve vakaların bir kısmında sorun tekrarlanıyor. Kronik ve tekrarlayan kıl dönmesinde ise hastalığın kesin tedavisi sinüs kanalının cerrahi olarak çıkartılması şeklinde uygulanıyor. Bu işlem yapılırken tüm problemli dokunun temizlenip çıkartılması ve dikiş hattının orta hattın dışına taşınması büyük önem taşıyor. Hem medikal hem de cerrahi işlemlerin başarısını etkileyen en önemli faktör erken tanı ve tedavi. Çok erken yakalanan hastalarda hijyenin sağlanması, bölgenin kıllardan arındırılması ve zaman zaman enfeksiyon açısından gözlem yapılması yeterli oluyor.”
Çocuk Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Şafak Karaçay, bu değişimin nedenini yaşam tarzına bağladı. Karaçay'a göre kişinin yaşam kalitesini ciddi oranda etkileyen bu enfeksiyonun ortaya çıkmasında obezite ve hareketsizlik en önemli risk faktörünü oluşturuyor. Karaçay, “Bununla birlikte özellikle kıl dönmesi nedeniyle birinci derece yakınları ameliyat olan çocuklarda daha fazla görülüyor. Bu da genetik faktörlerin etkisini gösteriyor. Kıl dönmesinin oluşmasında bahsedilen risk faktörleri kadar kişisel hijyen de önem taşıyor” dedi.
Ağrı ve ateş yapabiliyor
Kıl dönmesinin kendini ilk olarak apse ve akıntıyla gösterdiğini ifade eden Doç. Dr. Şafak Karaçay, “Apseye erken müdahale edilmemesi ciddi ağrı ve ateşe neden olabiliyor. Bu belirtilerle bir uzmana başvurulduğunda fiziki muayene ve hasta öyküsü tanı için yeterli oluyor. Herhangi bir görüntüleme yöntemine ihtiyaç duyulmuyor” diye konuştu. Kıl dönmesinin sadece kuyruk sokumunda değil vücudun farklı bölgelerinde de görülebildiğini belirten Doç. Dr. Şafak Karaçay, koltukaltında, göbek deliğinin etrafında hatta sakallar çıkmaya başladığında boyunda da dönmesiyle ilgili yakınmalara rastlanabildiğini vurguladı.
Tedavi edilmeyen kıl dönmesi başka hastalıklara yol açabiliyor
Doç. Dr. Şafak Karaçay şunları söyledi: “Kıl dönmesi tedavisinin mutlaka yapılması gerekiyor. Tedavi edilmezse kuyruk sokumunda yavaş yavaş içerideki oyuğu daha fazla büyütüp cerrahi müdahaleyi daha güç bir hale getiriyor. Bu aşamada cerrahi müdahale yapılsa da sonrasında tekrarlama riski artıyor. Erken dönemde tanı aldığında hem tedavisi daha kolay yapılıyor hem de çocuklar normal hayatlarına daha hızlı dönebiliyor. Her ne kadar erişkinlerde erkeklerde görülme oranı kadınlara göre 3 kat daha fazla olsa da 15 yaş altı kız ve erkek çocuklarda oransal olarak çok da anlamlı bir fark bulunmuyor.”
Erken tanı tedavi ve iyileşmeyi hızlandırıyor
Kıl dönmesi tedavisi planlanırken, uygulanacak yöntem vakanın erken ya da geç olmasına göre değiştiğini anlatan Çocuk Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Şafak Karaçay, tedaviyle ilgili şu bilgileri veridi: “Akut kıl dönmesinin tedavisi cerrahi ve medikal yöntemler ile yapılıyor. Erken saptanan olgularda apse boşaltılması ve enfeksiyonlu bölgenin temizlenmesi uygulanabilir. Yine de bu işlem kesin tedavi olmuyor ve vakaların bir kısmında sorun tekrarlanıyor. Kronik ve tekrarlayan kıl dönmesinde ise hastalığın kesin tedavisi sinüs kanalının cerrahi olarak çıkartılması şeklinde uygulanıyor. Bu işlem yapılırken tüm problemli dokunun temizlenip çıkartılması ve dikiş hattının orta hattın dışına taşınması büyük önem taşıyor. Hem medikal hem de cerrahi işlemlerin başarısını etkileyen en önemli faktör erken tanı ve tedavi. Çok erken yakalanan hastalarda hijyenin sağlanması, bölgenin kıllardan arındırılması ve zaman zaman enfeksiyon açısından gözlem yapılması yeterli oluyor.”