Pilonidal sinus (kıl dönmesi) genellikle kuyruk sokumunda görülen, inflamasyon, abse ve/veya deriye açılma (sinus) ile karekterize bir hastalıktır. Görülme sıklığı %0.7'dir. En sık görüldüğü yaşlar 16 ile 20'li yaşlardır. Hastalığın nedeni natal cleft ve derin kuyruk sokumudur (intergluteal sulkus). Sırt ve baştan dökülen kılların kuyruk sokumundaki iki kaba et arasında, kıllı ve terli oluğa takılıp sürtünmelerle oluğun en dibindeki ter bezi deliklerinden vida gibi dönerek deri altı yağ dokusu içine hissettirmeden girmesi, labirentler açması, peşinden labirentlere giren bakterilerin de katkısı ile etrafı iltihaplandırması; cerahatlı veya kanlı, pis kokulu akıntılar ve abseler oluşturmasıdır. Birden fazla sinüs ağzı olan ve aşırı rahatsız edici klinik bulguları olan hastalarda, hastalıklı alanın geniş eksizyonu gereklidir. Çeşitli tedavi stratejilerine rağmen hastalığın tekrar etmesi ve hastaların yaşam kalitesini etkilemesi nedeniyle hala kıl dönmesi hastaların korkulu rüyası olarak karşımıza çıkmaktadır.
Hodges tarafından kıl dönmesinin ilk kez tanımlanmasından beri fenol injeksiyonu, tıraşlama, kesenin çıkarılıp açık bırakılması ya da primer kapatılması, marsupiyalizasyon, deri greftleri ve son olarak günümüzde en çok tercih edilen flep cerrahisi yöntemleri denenmiştir. Bu yöntemlerin büyük kısmında majör problem yüksek tekrarlama oranı, infeksiyon oranı ve hastanede kalış süresini uzun sürmesidir. Hastalıklı bölgenin çıkarılıp açık bırakılması yöntemi özellikle askerlik döneminde basit ve vakit almayan yöntem olması nedeniyle tercih edilmektedir. Ancak bu yöntem hastalarda uzun süreli (4-8 hafta) ağrılı yara pansumanları, sürekli iç çamaşırı değiştirme ve yüksek tekrarlama riski nedeniyle günümüzde tercih edilmemektedir.
Son zamanlarda çeşitli flep yöntemleri tanımlanmakla birlikte en sık tercih edilen yöntemlerin başında Karydakis flep ve Limberg flep metodudur. Literatürdeki en geniş modifiye limberg hasta serisi ekibimize ait olup, sonuçları son derece yüz güldürücüdür. Kıl dönmesinin cerrahi olarak çıkarılmasında başlıca sorun çıkarılan alanın rekonstrüksiyonudur. Cerrahi olarak çıkarılan alanın tamamen açık bırakılması ya da orta hatta karşı karşıya getirilmesi (primer onarım) sonucu %50'lere varan yara açılması ve tekrarlama riski ortaya çıkmaktadır. Aynı zamanda hastalar kuyruk sokumunda primer onarıma bağlı ağrılı yara gerilmesi, hareket kısıtlılığı ve memnuniyetsizliklerini bildirmektedir.
Kıl Dönmesinin Belirtileri Nelerdir?
Kuyruk sokumunda veya anüsün arka yukarı tarafında az hassas küçük şişlikler kaşıntı, akıntılı veya akıntısız, kıllı, kılsız, milimetrik delikler ve bazen de abse oluşmasıdır. Muayene ve tetkiklerde içi iltihabi granülasyon dokusu ve kıl dolu kese, fistüller ve olayı çepeçevre sınırlayan ve kılların daha derinlere gitmesini önemli ölçüde önleyen kalın fibrotik kılıf görülür.
Kıl Dönmesi Nasıl Tedavi Edilir?
Kıl dönmesinin tedavisinde geçmişten günümüze çeşitli tedavi modaliteleri uygulanmıştır. Bunlardan en sık uygulanı ise kıl dönmesi kesesinin tam olarak çıkarılması ve yaranın açık bırakılması şeklindedir. Ancak bu yöntemin dezavantajı iyileşme süresinin uzun sürmesi (4-8 hafta), agresif pansumanların hastayı gerek fiziken gereksede ruhen yıpratması, günlük aktivitelerine dönüş süresinin uzun olması ve de en önemlisi tekrarlama olasılığının yüksek olmasıdır. Bu nedenle günümüzde en sık tercih edilen tedavi metodu doku kaydırma teknikleridir. Ekibimiz tarafından pilonidal sinüs hastalığı olan hastalara eksizyon yapıldıktan sonra, açıklığın Limberg, Karydakis ya da V-Y tipi flaplerle kapatılması tarzında rekonstrüktif girişimler uygulanmaktadır. Bu tedavi yöntemlerinin sonuçları oldukça yüz güldürücüdür. Öncelikle hastaların hastanede kalma süresi 1 gün olup, 5-6 gün sonra günlük aktivitelerini yapabilir hale gelmektedir. Bu hastalarda hastalığın tekrarlama olasılığı %0.1-2 civarındadır. Hasta memnuniyeti ise %90-95 oranındadır. Ekibimiz tarafından kuyruk sokumunda kıl dönmesi tespit edildiğinde hasta basit ve komplike hastalık olarak sınıflandırılıp, cerrahi yöntem buna göre uygulanmaktadır. Hastalar ekibimiz tarafından periyodik olarak kontrole çağrılıp, önceden hazırlanan formlara takipleri düzenli olarak işlenmektedir.
Pilonidal abse (kıl dönmesi absesi), poliklinik şartlarında sık karşılaştığımız hasta grubunu oluşturmaktadır. Bunlardaki tedavi prensibimiz ise, öncelikle absenin siyah uçlu bir injektörle aspire edilmesi, bu bölgenin tüy dökücü kremlerle aylık olarak kıllardan arındırılması, günlük olarak kuyruk sokumu bölgesinin antiseptik ya da antibakteriyel şampuanlarla yıkanması ve duş alınması şeklindedir. Bu şekilde tedavi edilen hastalarda, sinüs ağızlarından kronik bir akıntı olması durumunda hasta değerlendirilip cerrahi tedavi önerilmektedir.
Kıl dönmesinin tekrarlamasını önlemedeki öneriler:
Hekimin tavsiye ettiği şekilde, hastalar temizlik ve pansumanları düzenli olarak yapmalıdır.
Kuyruk sokumu bölgesi antiseptik ya da antibakteriyel şampuanlarla yıkanmalıdır.
Çok kıllı olanlar, 30 yaşına kadar kuyruk sokumu oluğunu, ayda bir kez kıl dökücü krem ile temizlemelidir.
Otuz yaşından sonra, kuyruk sokumu cildi nispeten daha az terler ve kurur, giderek sertleşip kalınlaşır ve delinme riski kalkar. İster ameliyatla ister ilaçla tedavi olsun tedavi sonrası hijyenik bakım tedavinin uzun süreli başarı şansını doğrudan etkiler.
Hodges tarafından kıl dönmesinin ilk kez tanımlanmasından beri fenol injeksiyonu, tıraşlama, kesenin çıkarılıp açık bırakılması ya da primer kapatılması, marsupiyalizasyon, deri greftleri ve son olarak günümüzde en çok tercih edilen flep cerrahisi yöntemleri denenmiştir. Bu yöntemlerin büyük kısmında majör problem yüksek tekrarlama oranı, infeksiyon oranı ve hastanede kalış süresini uzun sürmesidir. Hastalıklı bölgenin çıkarılıp açık bırakılması yöntemi özellikle askerlik döneminde basit ve vakit almayan yöntem olması nedeniyle tercih edilmektedir. Ancak bu yöntem hastalarda uzun süreli (4-8 hafta) ağrılı yara pansumanları, sürekli iç çamaşırı değiştirme ve yüksek tekrarlama riski nedeniyle günümüzde tercih edilmemektedir.
Son zamanlarda çeşitli flep yöntemleri tanımlanmakla birlikte en sık tercih edilen yöntemlerin başında Karydakis flep ve Limberg flep metodudur. Literatürdeki en geniş modifiye limberg hasta serisi ekibimize ait olup, sonuçları son derece yüz güldürücüdür. Kıl dönmesinin cerrahi olarak çıkarılmasında başlıca sorun çıkarılan alanın rekonstrüksiyonudur. Cerrahi olarak çıkarılan alanın tamamen açık bırakılması ya da orta hatta karşı karşıya getirilmesi (primer onarım) sonucu %50'lere varan yara açılması ve tekrarlama riski ortaya çıkmaktadır. Aynı zamanda hastalar kuyruk sokumunda primer onarıma bağlı ağrılı yara gerilmesi, hareket kısıtlılığı ve memnuniyetsizliklerini bildirmektedir.
Kıl Dönmesinin Belirtileri Nelerdir?
Kuyruk sokumunda veya anüsün arka yukarı tarafında az hassas küçük şişlikler kaşıntı, akıntılı veya akıntısız, kıllı, kılsız, milimetrik delikler ve bazen de abse oluşmasıdır. Muayene ve tetkiklerde içi iltihabi granülasyon dokusu ve kıl dolu kese, fistüller ve olayı çepeçevre sınırlayan ve kılların daha derinlere gitmesini önemli ölçüde önleyen kalın fibrotik kılıf görülür.
Kıl Dönmesi Nasıl Tedavi Edilir?
Kıl dönmesinin tedavisinde geçmişten günümüze çeşitli tedavi modaliteleri uygulanmıştır. Bunlardan en sık uygulanı ise kıl dönmesi kesesinin tam olarak çıkarılması ve yaranın açık bırakılması şeklindedir. Ancak bu yöntemin dezavantajı iyileşme süresinin uzun sürmesi (4-8 hafta), agresif pansumanların hastayı gerek fiziken gereksede ruhen yıpratması, günlük aktivitelerine dönüş süresinin uzun olması ve de en önemlisi tekrarlama olasılığının yüksek olmasıdır. Bu nedenle günümüzde en sık tercih edilen tedavi metodu doku kaydırma teknikleridir. Ekibimiz tarafından pilonidal sinüs hastalığı olan hastalara eksizyon yapıldıktan sonra, açıklığın Limberg, Karydakis ya da V-Y tipi flaplerle kapatılması tarzında rekonstrüktif girişimler uygulanmaktadır. Bu tedavi yöntemlerinin sonuçları oldukça yüz güldürücüdür. Öncelikle hastaların hastanede kalma süresi 1 gün olup, 5-6 gün sonra günlük aktivitelerini yapabilir hale gelmektedir. Bu hastalarda hastalığın tekrarlama olasılığı %0.1-2 civarındadır. Hasta memnuniyeti ise %90-95 oranındadır. Ekibimiz tarafından kuyruk sokumunda kıl dönmesi tespit edildiğinde hasta basit ve komplike hastalık olarak sınıflandırılıp, cerrahi yöntem buna göre uygulanmaktadır. Hastalar ekibimiz tarafından periyodik olarak kontrole çağrılıp, önceden hazırlanan formlara takipleri düzenli olarak işlenmektedir.
Pilonidal abse (kıl dönmesi absesi), poliklinik şartlarında sık karşılaştığımız hasta grubunu oluşturmaktadır. Bunlardaki tedavi prensibimiz ise, öncelikle absenin siyah uçlu bir injektörle aspire edilmesi, bu bölgenin tüy dökücü kremlerle aylık olarak kıllardan arındırılması, günlük olarak kuyruk sokumu bölgesinin antiseptik ya da antibakteriyel şampuanlarla yıkanması ve duş alınması şeklindedir. Bu şekilde tedavi edilen hastalarda, sinüs ağızlarından kronik bir akıntı olması durumunda hasta değerlendirilip cerrahi tedavi önerilmektedir.
Kıl dönmesinin tekrarlamasını önlemedeki öneriler:
Hekimin tavsiye ettiği şekilde, hastalar temizlik ve pansumanları düzenli olarak yapmalıdır.
Kuyruk sokumu bölgesi antiseptik ya da antibakteriyel şampuanlarla yıkanmalıdır.
Çok kıllı olanlar, 30 yaşına kadar kuyruk sokumu oluğunu, ayda bir kez kıl dökücü krem ile temizlemelidir.
Otuz yaşından sonra, kuyruk sokumu cildi nispeten daha az terler ve kurur, giderek sertleşip kalınlaşır ve delinme riski kalkar. İster ameliyatla ister ilaçla tedavi olsun tedavi sonrası hijyenik bakım tedavinin uzun süreli başarı şansını doğrudan etkiler.