Kız Kulesi Efsaneleri
Kız Kulesi Hikayeleri
imageskizkulesiefsanesi5ad18c21c626f
Asya ile Avrupa'nın kesiştiği noktada Boğaz'ın ve İstanbul'un 2500 yıllık tarihine tanıklık eden Kızkulesi, asırlar boyunca pek cok efsaneye de konu olmuştur
Yuzerek geleceğim sana
Guzel kız, senin sevgin uğruna,
Sana geleceğim
Sen beklerken beni urkek bakışlarla,
Yuzerek geleceğim sana
Dalgalar gemilere bile gecit vermese,
Yuzerek geleceğim sana
Azgın dalgalar arasından
Hero ve Leandrosun olumsuz aşk hikayesi
Kızkulesi ile ilgili anlatılan ilk hikaye; Ovidius'un kaydettiği bir aşk hikayesidir Hero ile Leandros adlı iki gencin huzunlu aşkını anlatan bu hikaye, Hero'nun kuleden ayrılmasıyla başlar Hero, Afrodit'in rahibelerindendir ve aşka yasaklıdır Yıllar sonra Afrodit'in tapınağında yapılan bir torene katılmak icin kuleden ayrılır ve orada Leandros ile karşılaşır Delikanlının ateşli ve huzunlu bakışı Hero'yu etkiler İki aşık, yıllardır birbirlerini tanıyorlarmış gibi, bu kısacık zaman diliminde, kalplerinin artık başka bir insan icin carpmayacağını anlarlar Birbirine aşık olan iki genc, Leandros'un gece kuleye gelmesi ile aşklarını kutsarlar
Kızkulesi her gece iki gencin gizli aşkına ve yasak sevişmelerine tanıklık eder Leandros'un yuzerek kuleye geldiği fırtınalı bir gunde Hero'nun yaktığı sevda ateşinin feneri soner Karanlıkta yolunu kaybeden Leandros, Boğaz'ın sularına gomulur Sevgilisinin olduğunu goren Hero da kendini Kızkulesi'nden Boğaz'ın sularına bırakır
YILANLI HİKAYE
Hero ve Leandros'un, kavuşamayan aşıklara atfen anlatılan bu hikayesinden başka bir de; Kleopatra'nın sonuna benzer bir sonun anlatıldığı yılan hikayesi vardır
Bizans imparatorunun bir kızı olur İmparator buna cok sevinir ve kızının doğum gununu, ulkesinde bayram ilan eder
Her yıl, prensesin doğum gunu bayramı gorkemli bir şekilde kutlanır İmparator, bilginlerinden, kızının tahta hazırlanması icin eğitilmesini ister Fakat bilginlerin en yaşlısı, imparatora, kızının on sekiz yaşına basmadan bir yılan tarafından sokularak oleceğini kehanet eder Bunun uzerine imparator, denizin ortasındaki kucuk bir adacık uzerinde yer alan kuleyi onararak kızını buraya yerleştirir
Boylece yıllar gecer İmparatorun kızı on sekizine basmak uzeredir Ancak, kaderin kacınılmazlığını kanıtlarcasına, kuleye gonderilen uzum sepetinden cıkan bir yılan, prensesin tenine suzulerek zehrini boşaltır
İmparator, kızının olumune cok uzulur ve kaderden kacılamayacağını anlar Kızı toprağa gomulurse, yılanlara yem olacağını duşunerek, prensesin cansız bedenini mumyalatıp pirinc bir tabuta koydurur Tabutun da Ayasofya'nın yuksek duvarlarından birinin ustune yerleştirilmesini emreder Boylece, kızının hic değilse olusunun yılanlardan korunacağını duşunur
Bugun, bu tabutun ustunde iki delik vardır Yılanın, prensesi, olumunden sonra da rahat bırakmadığı anlatılır
ATI ALAN USKUDAR'I GECTİ
Kızkulesi ile ilgili olarak en sık anlatılan hikayelerin sonuncusu ise Osmanlı Donemi'nde gecer
Hikaye; Battal Gazi'nin askerleri ile birlikte Kızkulesi'ne baskın yaptığını ve kulede saklanan hazineleri alarak, burada yaşayan Uskudar Tekfuru'nun kızını kacırdığını anlatır İstanbul'u (Constantinopoli) kuşatmaya gelen Battal Gazi, kuşatmadan bir sonuc alamayınca Kızkulesi onundeki kıyıya karargahını kurar ve yedi sene burada kalır
Hikayeye gore, Battal Gazi'nin Uskudar kıyılarında bu kadar uzun sure kalmasının asıl nedeni, Tekfurun kızına aşık olmasıdır Uskudar Tekfuru, Battal Gazi'nin korkusu ile kızını, hazineleri ile birlikte kuleye kapatır Şam seferini tamamlayarak Uskudar'a donen Battal Gazi, kayık ile Kızkulesi'ne gelerek, Tekfurun kızı ve hazinelerini aldıktan sonra Uskudar'dan atına atlayıp oradan uzaklaşır Cokca bilinen Atı alan Uskudar'ı gectilafı bu hikayeden gelir
Bu hikayeden gunumuze gelen bir diğer şey de kucuk kulemizin ismi ile ilgilidir
Diğer efsanelerdeki prenseslere de atfen Turkler buraya KızKulesi ismini vermişlerdir Antikcağ'da Arkla (kucuk kale) ve Damialis (dana yavrusu) adları ile anılan kule, bir ara da Tour Leandros ismi ile un yapmıştır
Bu eşsiz yapı, gunumuzde ise Kızkulesiadı ile butunleşerek, bu isimle anılmaya devam etmiştir
Kız Kulesi Hikayeleri
imageskizkulesiefsanesi5ad18c21c626f
Asya ile Avrupa'nın kesiştiği noktada Boğaz'ın ve İstanbul'un 2500 yıllık tarihine tanıklık eden Kızkulesi, asırlar boyunca pek cok efsaneye de konu olmuştur
Yuzerek geleceğim sana
Guzel kız, senin sevgin uğruna,
Sana geleceğim
Sen beklerken beni urkek bakışlarla,
Yuzerek geleceğim sana
Dalgalar gemilere bile gecit vermese,
Yuzerek geleceğim sana
Azgın dalgalar arasından
Hero ve Leandrosun olumsuz aşk hikayesi
Kızkulesi ile ilgili anlatılan ilk hikaye; Ovidius'un kaydettiği bir aşk hikayesidir Hero ile Leandros adlı iki gencin huzunlu aşkını anlatan bu hikaye, Hero'nun kuleden ayrılmasıyla başlar Hero, Afrodit'in rahibelerindendir ve aşka yasaklıdır Yıllar sonra Afrodit'in tapınağında yapılan bir torene katılmak icin kuleden ayrılır ve orada Leandros ile karşılaşır Delikanlının ateşli ve huzunlu bakışı Hero'yu etkiler İki aşık, yıllardır birbirlerini tanıyorlarmış gibi, bu kısacık zaman diliminde, kalplerinin artık başka bir insan icin carpmayacağını anlarlar Birbirine aşık olan iki genc, Leandros'un gece kuleye gelmesi ile aşklarını kutsarlar
Kızkulesi her gece iki gencin gizli aşkına ve yasak sevişmelerine tanıklık eder Leandros'un yuzerek kuleye geldiği fırtınalı bir gunde Hero'nun yaktığı sevda ateşinin feneri soner Karanlıkta yolunu kaybeden Leandros, Boğaz'ın sularına gomulur Sevgilisinin olduğunu goren Hero da kendini Kızkulesi'nden Boğaz'ın sularına bırakır
YILANLI HİKAYE
Hero ve Leandros'un, kavuşamayan aşıklara atfen anlatılan bu hikayesinden başka bir de; Kleopatra'nın sonuna benzer bir sonun anlatıldığı yılan hikayesi vardır
Bizans imparatorunun bir kızı olur İmparator buna cok sevinir ve kızının doğum gununu, ulkesinde bayram ilan eder
Her yıl, prensesin doğum gunu bayramı gorkemli bir şekilde kutlanır İmparator, bilginlerinden, kızının tahta hazırlanması icin eğitilmesini ister Fakat bilginlerin en yaşlısı, imparatora, kızının on sekiz yaşına basmadan bir yılan tarafından sokularak oleceğini kehanet eder Bunun uzerine imparator, denizin ortasındaki kucuk bir adacık uzerinde yer alan kuleyi onararak kızını buraya yerleştirir
Boylece yıllar gecer İmparatorun kızı on sekizine basmak uzeredir Ancak, kaderin kacınılmazlığını kanıtlarcasına, kuleye gonderilen uzum sepetinden cıkan bir yılan, prensesin tenine suzulerek zehrini boşaltır
İmparator, kızının olumune cok uzulur ve kaderden kacılamayacağını anlar Kızı toprağa gomulurse, yılanlara yem olacağını duşunerek, prensesin cansız bedenini mumyalatıp pirinc bir tabuta koydurur Tabutun da Ayasofya'nın yuksek duvarlarından birinin ustune yerleştirilmesini emreder Boylece, kızının hic değilse olusunun yılanlardan korunacağını duşunur
Bugun, bu tabutun ustunde iki delik vardır Yılanın, prensesi, olumunden sonra da rahat bırakmadığı anlatılır
ATI ALAN USKUDAR'I GECTİ
Kızkulesi ile ilgili olarak en sık anlatılan hikayelerin sonuncusu ise Osmanlı Donemi'nde gecer
Hikaye; Battal Gazi'nin askerleri ile birlikte Kızkulesi'ne baskın yaptığını ve kulede saklanan hazineleri alarak, burada yaşayan Uskudar Tekfuru'nun kızını kacırdığını anlatır İstanbul'u (Constantinopoli) kuşatmaya gelen Battal Gazi, kuşatmadan bir sonuc alamayınca Kızkulesi onundeki kıyıya karargahını kurar ve yedi sene burada kalır
Hikayeye gore, Battal Gazi'nin Uskudar kıyılarında bu kadar uzun sure kalmasının asıl nedeni, Tekfurun kızına aşık olmasıdır Uskudar Tekfuru, Battal Gazi'nin korkusu ile kızını, hazineleri ile birlikte kuleye kapatır Şam seferini tamamlayarak Uskudar'a donen Battal Gazi, kayık ile Kızkulesi'ne gelerek, Tekfurun kızı ve hazinelerini aldıktan sonra Uskudar'dan atına atlayıp oradan uzaklaşır Cokca bilinen Atı alan Uskudar'ı gectilafı bu hikayeden gelir
Bu hikayeden gunumuze gelen bir diğer şey de kucuk kulemizin ismi ile ilgilidir
Diğer efsanelerdeki prenseslere de atfen Turkler buraya KızKulesi ismini vermişlerdir Antikcağ'da Arkla (kucuk kale) ve Damialis (dana yavrusu) adları ile anılan kule, bir ara da Tour Leandros ismi ile un yapmıştır
Bu eşsiz yapı, gunumuzde ise Kızkulesiadı ile butunleşerek, bu isimle anılmaya devam etmiştir