Yüzyıllardır bilim adamları bazı hayvanların kaybettikleri vücut parçalarını tekrar üretebildikleri konusunda bilgi sahibidirler, insanlar da deniz yıldızı veya bazı sürüngenler gibi doku yenileyebilme yeteneğine sahiptirler. Kopan bir parmağın yerine yenisini yaratamasa da vücudumuz sürekli olarak derimizi ve kanımızı yenilemektedir.
ilk olarak 1950 yıllarında yapılan bilimsel çalışmalarda vücudumuzdaki bu hücre üreten ve yenileyen sistem üzerinde çalışmalar yapılmış ve kemik iliği transplantasyonu geliştirilmiştir. 1988'de ilk defa laboratuvarda embriyonik kök hücreler canlı tutulabilmiştir. Ardından vücudumuzun bozuk olan organlarına cerrahi olarak yapay dokuların yerleştirilmesi yerine kendi hücrelerimizle onarım tedavisi üzerinde çalışmalar yoğunlaşmıştır. Vücudumuzda yeni hücre yapma özelliğine sahip olan kök hücreler saptandığından bu yana çeşitli tedavi yöntemleri geliştirilmektedir. Kök hücreler kanserden şeker hastalığına, kalp damar hastalıklarından beyin- sinir hastalıklarına kadar ve son olarak da kemik kas eklem hastalıkları gibi pek çok ciddi durumda umut vaat etmektedir.
Kök hücre nedir?
Kök hücreler bedenimizdeki tüm hücrelerin kaynağıdır denilebilir. Bunlar vücudumuzdaki bütün dokuları ve organları oluşturan ana hücrelerdir. Henüz farklılaşmamış olan bu hücrelerin iki çok önemli özellikleri vardır.
1- Sınırsız bölünebilme ve kendini yenileme
2- Değişik organ ve dokulara dönüşebilme yeteneği
Vücudumuzda pek çok dokuda gizli bulanan kök hücrelerden en zengin doku kemik iliğidir. Günümüzdeki teknolojik gelişmeler bu hücrelerin yoğun bir şekilde elde edilmesini ve vücutta yerleştirildikleri bölgedeki dokunun özelliklerine sahip hücrelere dönüşebilmesini sağlamaktadır. Uygun ortamda kök hücreler herhangi başka bir hücreye dönüşebilirler; kalp, akciğer, sinir, böbrek, kemik veya kıkırdak hücresi gibi. Tüm dokular ile ilgili çalışmalar yoğun bir şekilde devam etmektedir. Sinir hücresi gibi bazı dokuların tedavileri henüz deneysel aşamadadır. Ancak kemik, kıkırdak, cilt ve kornea hastalıklarında kök hücre uygulamaları tıp camiası tarafından tedavi yöntemi olarak kabul edilmektedir.
Eklem kireçlenmesi
50 yaş üstündeki insanların %90'ında eklem kireçlenmesi (osteoartrit=OA) gelişmektedir. OA sıklıkla yük binen bölgeleri etkiler: Boyun, bel, kalça, diz, ayak ve el başparmak kök eklemleri gibi. OA eklemi oluşturan kemiklerin uçlarındaki düzgün yüzeyli kıkırdak dokusunun kaybı ile oluşur. Kıkırdak yapı bozulur, zayıflar ve incelir. Beraberinde osteofit denilen kemiksi çıkıntılar oluşur ve eklemde şekil bozukluğu başlar. Zamanla ağrı ile birlikte eklem hareketlerinde kısıtlanma ve günlük yaşamda fonksiyonel zorluk (koşamamak, yürüyememek vb.) gelişir. Son aşamada total eklem protezi cerrahisi gerekir.
Eklem kireçlenmesinde kök hücre tedavisi
OA'de kıkırdaktaki hücre yıkımı artmış ve kıkırdak hücrelerini üreten kondrositler yetersiz kalmışlardır. Bu durumda yeniden kıkırdak üretimi yapabilecek olan kondrositlere dönüşebilen kök hücreler ile tedavi şansı ortaya çıkmıştır. Yetişkinlerde kemik iliğinden elde edilen taze kök hücrelerin eklem içine enjeksiyonu sonrası, kıkırdak üreten kondrositlere dönüştükleri saptanmıştır. Kıkırdak dokusu sinir ve damar içermediğinden kök hücrelerin tek tip hücreye dönüşmesi yeterli olmaktadır. Yapılan klinik çalışmalar kök hücrelerin OA'lı hastalarda incelmiş ve zayıflamış kıkırdağı onardığını ve kalınlaştırdığını göstermektedir. Böylece eklem adeta gençleşmekte ve kişi ameliyata gerek kalmadan günlük yaşam aktivitelerini sürdürebilir hale gelmektedir. Kök hücre tedavisinin gelişmesi ile birlikte yakında eklem protezi ameliyatlarına gerek kalmayacağı da öngörülebilir.
Kemik iliğinden kök hücre nasıl elde edilir ve uygulanır?
Steril ameliyathane ortamında Ortopedi Uzmanı tarafından yapılan kısa, basit bir cerrahi işlem ile kemik iliği alınır. Kişinin leğen kemiğinin arka üst tarafından yapılan lokal anestezi sonrası, özel bir iğne ile kemik iliğinden 50-60cc kök hücrelerden zengin kemik iliği dokusu aspire edilir. Lokal anestezi ile yapıldığından işlem sırasında kişi ciddi bir ağrı duymaz. Elde edilen kemik iliğindeki kök hücreleri yoğun olarak ayrıştırabilmek için özel bir teknik ile santrifüj edilirler. Santrifüj sonrası elde edilen kemik iliğinin yoğun taze kök hücre içeren bölümü, bekletilmeden, taze olarak hastaya uygulanır. Eklem kireçlenmesinde taze kök hücreler doktor tarafından kişinin ekleminin içine enjeksiyon yapılarak verilir. Beraberinde kök hücrelerin kıkırdak hücresi üretimini hızlandırmak için kişinin yine kendi kanından elde edilmiş olan trombositten zengin plazma da eklem içine ek olarak yapılabilir. Enjeksiyon sonrası kişi günlük hayatına döner ancak 1 hafta süre kısmi istirahat önerilir. Bu dönemde işlem yapılan eklem aşırı kullanılmamalı ve korunmalıdır. Duruma göre doktoru koltuk değneği veya ortez kullanmasını önerebilir. Enjeksiyon sonrası eklem ağrısında artış ve şişlik görülebilir. Bu durumda basit
analjezikler (parasetamol) dışında ağrı kesici ilaç kullanılmamalı ve buz uygulaması yapılmamalıdır. Bunlar kök hücreler üzerinde olumsuz etki göstereceğinden tedavinin başarısını azaltırlar.
Hangi durumlarda uygulanabilir?
Eklem kireçlenmesinde (diz, kalça, ayak bileği, omuz, el)
Ayrıca
Kaynamayan kırıklarda
Avasküler nekrozda(kalça, omuz, diz, ayak bileği)
Menisküs, labrum yırtıklarında
Kas-tendon yırtıklarında
Kimlere uygulanmaz?
Obezite-Şişmanlık (Vücut kütle indeksi 30'un üzerinde olanlarda)
İleri derecede kireçlenmesi olup, eklemde kıkırdak dokusu tamamen bitmiş olanlara
İmmunosupresif ilaç kullananlara
Yan etki - komplikasyonlar.
Steril koşullarda yapıldığından enfeksiyon riski düşüktür.
Kişinin kendi dokusu olduğu için alerjik reaksiyon oluşmaz.
Kemik iliği aspirasyonu yapılan yerde veya enjeksiyon bölgesinde hafif kanama meydana gelebilir.
Nadiren enjeksiyon sırasında sinir zedelenmesi olabilir.
ilk olarak 1950 yıllarında yapılan bilimsel çalışmalarda vücudumuzdaki bu hücre üreten ve yenileyen sistem üzerinde çalışmalar yapılmış ve kemik iliği transplantasyonu geliştirilmiştir. 1988'de ilk defa laboratuvarda embriyonik kök hücreler canlı tutulabilmiştir. Ardından vücudumuzun bozuk olan organlarına cerrahi olarak yapay dokuların yerleştirilmesi yerine kendi hücrelerimizle onarım tedavisi üzerinde çalışmalar yoğunlaşmıştır. Vücudumuzda yeni hücre yapma özelliğine sahip olan kök hücreler saptandığından bu yana çeşitli tedavi yöntemleri geliştirilmektedir. Kök hücreler kanserden şeker hastalığına, kalp damar hastalıklarından beyin- sinir hastalıklarına kadar ve son olarak da kemik kas eklem hastalıkları gibi pek çok ciddi durumda umut vaat etmektedir.
Kök hücre nedir?
Kök hücreler bedenimizdeki tüm hücrelerin kaynağıdır denilebilir. Bunlar vücudumuzdaki bütün dokuları ve organları oluşturan ana hücrelerdir. Henüz farklılaşmamış olan bu hücrelerin iki çok önemli özellikleri vardır.
1- Sınırsız bölünebilme ve kendini yenileme
2- Değişik organ ve dokulara dönüşebilme yeteneği
Vücudumuzda pek çok dokuda gizli bulanan kök hücrelerden en zengin doku kemik iliğidir. Günümüzdeki teknolojik gelişmeler bu hücrelerin yoğun bir şekilde elde edilmesini ve vücutta yerleştirildikleri bölgedeki dokunun özelliklerine sahip hücrelere dönüşebilmesini sağlamaktadır. Uygun ortamda kök hücreler herhangi başka bir hücreye dönüşebilirler; kalp, akciğer, sinir, böbrek, kemik veya kıkırdak hücresi gibi. Tüm dokular ile ilgili çalışmalar yoğun bir şekilde devam etmektedir. Sinir hücresi gibi bazı dokuların tedavileri henüz deneysel aşamadadır. Ancak kemik, kıkırdak, cilt ve kornea hastalıklarında kök hücre uygulamaları tıp camiası tarafından tedavi yöntemi olarak kabul edilmektedir.
Eklem kireçlenmesi
50 yaş üstündeki insanların %90'ında eklem kireçlenmesi (osteoartrit=OA) gelişmektedir. OA sıklıkla yük binen bölgeleri etkiler: Boyun, bel, kalça, diz, ayak ve el başparmak kök eklemleri gibi. OA eklemi oluşturan kemiklerin uçlarındaki düzgün yüzeyli kıkırdak dokusunun kaybı ile oluşur. Kıkırdak yapı bozulur, zayıflar ve incelir. Beraberinde osteofit denilen kemiksi çıkıntılar oluşur ve eklemde şekil bozukluğu başlar. Zamanla ağrı ile birlikte eklem hareketlerinde kısıtlanma ve günlük yaşamda fonksiyonel zorluk (koşamamak, yürüyememek vb.) gelişir. Son aşamada total eklem protezi cerrahisi gerekir.
Eklem kireçlenmesinde kök hücre tedavisi
OA'de kıkırdaktaki hücre yıkımı artmış ve kıkırdak hücrelerini üreten kondrositler yetersiz kalmışlardır. Bu durumda yeniden kıkırdak üretimi yapabilecek olan kondrositlere dönüşebilen kök hücreler ile tedavi şansı ortaya çıkmıştır. Yetişkinlerde kemik iliğinden elde edilen taze kök hücrelerin eklem içine enjeksiyonu sonrası, kıkırdak üreten kondrositlere dönüştükleri saptanmıştır. Kıkırdak dokusu sinir ve damar içermediğinden kök hücrelerin tek tip hücreye dönüşmesi yeterli olmaktadır. Yapılan klinik çalışmalar kök hücrelerin OA'lı hastalarda incelmiş ve zayıflamış kıkırdağı onardığını ve kalınlaştırdığını göstermektedir. Böylece eklem adeta gençleşmekte ve kişi ameliyata gerek kalmadan günlük yaşam aktivitelerini sürdürebilir hale gelmektedir. Kök hücre tedavisinin gelişmesi ile birlikte yakında eklem protezi ameliyatlarına gerek kalmayacağı da öngörülebilir.
Kemik iliğinden kök hücre nasıl elde edilir ve uygulanır?
Steril ameliyathane ortamında Ortopedi Uzmanı tarafından yapılan kısa, basit bir cerrahi işlem ile kemik iliği alınır. Kişinin leğen kemiğinin arka üst tarafından yapılan lokal anestezi sonrası, özel bir iğne ile kemik iliğinden 50-60cc kök hücrelerden zengin kemik iliği dokusu aspire edilir. Lokal anestezi ile yapıldığından işlem sırasında kişi ciddi bir ağrı duymaz. Elde edilen kemik iliğindeki kök hücreleri yoğun olarak ayrıştırabilmek için özel bir teknik ile santrifüj edilirler. Santrifüj sonrası elde edilen kemik iliğinin yoğun taze kök hücre içeren bölümü, bekletilmeden, taze olarak hastaya uygulanır. Eklem kireçlenmesinde taze kök hücreler doktor tarafından kişinin ekleminin içine enjeksiyon yapılarak verilir. Beraberinde kök hücrelerin kıkırdak hücresi üretimini hızlandırmak için kişinin yine kendi kanından elde edilmiş olan trombositten zengin plazma da eklem içine ek olarak yapılabilir. Enjeksiyon sonrası kişi günlük hayatına döner ancak 1 hafta süre kısmi istirahat önerilir. Bu dönemde işlem yapılan eklem aşırı kullanılmamalı ve korunmalıdır. Duruma göre doktoru koltuk değneği veya ortez kullanmasını önerebilir. Enjeksiyon sonrası eklem ağrısında artış ve şişlik görülebilir. Bu durumda basit
analjezikler (parasetamol) dışında ağrı kesici ilaç kullanılmamalı ve buz uygulaması yapılmamalıdır. Bunlar kök hücreler üzerinde olumsuz etki göstereceğinden tedavinin başarısını azaltırlar.
Hangi durumlarda uygulanabilir?
Eklem kireçlenmesinde (diz, kalça, ayak bileği, omuz, el)
Ayrıca
Kaynamayan kırıklarda
Avasküler nekrozda(kalça, omuz, diz, ayak bileği)
Menisküs, labrum yırtıklarında
Kas-tendon yırtıklarında
Kimlere uygulanmaz?
Obezite-Şişmanlık (Vücut kütle indeksi 30'un üzerinde olanlarda)
İleri derecede kireçlenmesi olup, eklemde kıkırdak dokusu tamamen bitmiş olanlara
İmmunosupresif ilaç kullananlara
Yan etki - komplikasyonlar.
Steril koşullarda yapıldığından enfeksiyon riski düşüktür.
Kişinin kendi dokusu olduğu için alerjik reaksiyon oluşmaz.
Kemik iliği aspirasyonu yapılan yerde veya enjeksiyon bölgesinde hafif kanama meydana gelebilir.
Nadiren enjeksiyon sırasında sinir zedelenmesi olabilir.