Son konular

Komünizm ne demektir Biografisi açılımı nedir?

Konuyu Yükselt

Max-Usa

Yönetici
Site Yöneticisi
Katılım
31 Ağu 2023
Mesajlar
45,526
Tepkime
50,032
Puanları
1,220
Konum
TÜrkiye -Ege -İzmir
Coin
111,677
Komünizm ne demektir Biografisi açılımı nedir?
Komünizm (Latince kökenli communis - ortak, evrensel); üretim araçlarının ortak mülkiyeti üzerine kurulu sınıfsız, parasız ve devletsiz bir toplumsal düzen ve bu düzenin kurulmasını amaçlayan toplumsal, siyasi ve ekonomik bir ideoloji ve harekettir.[1] Sadece üretim araçlarının ortak kullanımına dayanan sosyalizm ile tam olarak aynı anlama gelmemesine rağmen hatalı bir biçimde eş anlamlı olarak da kullanılabilmektedir. 20. yüzyılın başından beri dünya siyasetindeki büyük güçlerden biri olarak modern komünizm, genellikle Karl Marx'ın ve Friedrich Engels’in kaleme aldığı Komünist Parti Manifestosu ile birlikte anılır. Buna göre özel mülkiyete dayalı kapitalist toplumun yerine meta üretiminin son bulduğu komünist toplum gerçektir. Komünizmin temelinde yatan sebep, sınıfsız, ortak mülkiyete dayalı bir toplumun kurulması isteğidir. Sınıfsız toplumlarda en genel anlamıyla tüm bireylerin eşit olması fikri karşıt görüşlüler tarafından "ütopya" olarak görülür ve zorla yaşanmaya çalışılırsa kaosa yol açacağı iddia edilir. Paris Komünü, komünist sistem yaşayabilmiş ilk topluluktur. Bunun dışında Mahnovist hareket öncülüğünde Ukrayna ve İspanya iç savaşı sırasında yaklaşık dört yıl süren anarko-komünist hareketle şekillenen toprakların kolektifleştirilmesi esasına dayalı olarak komünist topluluklar da kurulmuştur.

Komünizm, siyasi düşünürler ve yazarlar tarafından siyasi yelpazede aşırı sol olarak konumlandırılmıştır. Komünizmi savunan akımlar arasında en yaygını Marksizm-Leninizm'dir. Marksizm-Leninizm'e göre komünizme giden süreç burjuvazinin ortadan kalkmasını sağlayacak olan proletarya rejimi başlatılacak ve ardından komünizmin hazırlayıcısı sosyalizm aşamasına geçilecektir. Marksist kuramda son aşama olan komünizmin gerçekleşmesiyle devlet ortadan kalkacaktır.

Resmi olarak komünist tanımını kullanmakla birlikte sosyalizm bir devlet rejimi olarak ilk kez 1917 Ekim Devrimi'nden sonra kurulan Sovyetler Birliği'nde uygulanmıştır. Sovyetler Birliği modelinin yarattığı etki ve aşırı sol hareketlerin güçlenmesiyle 20. yüzyılda birçok sosyalist devlet kurulmuştur. Kurulan sosyalist devletler içerisinde özellikle Pol Pot, Josef Stalin ve Mao Zedong gibi sosyalist liderlerin katı bir diktatörlüğe dayanan totaliter bir rejim uygulaması sebebiyle bu devlet yapısı hem anti-komünistler hem de Nikita Kruşçev gibi Stalin'in ölümünün ardından yönetime gelen Sovyet liderleri tarafından eleştiri konusu olmuştur. Nikita Kruşçev özellikle Stalin ve Mao Zedong'un yarattığı sistemi eleştirmiş ve komünizme aykırı olarak tanımlamıştır.

Leninizm dışında iki komünist akım daha bulunmaktadır. Bunlardan ilki Marksizm'in temel görüşlerini benimseyen fakat Leninist modelle komünizm hedefine ulaşılamayacağını iddia eden sol komünizm veya konsey komünizmi olarak adlandırılan akımdır. Lenin'in "Sol" Komünizm, Bir Çocukluk Hastalığı adlı eserine cevaben yazılan Herman Gorter'in "Yoldaş Lenin'e Açık Mektup", Gilles Dauvé ve François Martin'in "Komünist Hareketin Güneş Tutulması ve Yeniden Ortaya Çıkışı" isimli kitaplar bu akımın takipçilerinin yarattıkları eserlerdir.

Diğer bir komünist akım ise anarşist komünizmdir. Anarşizmin bireyci ve kolektivist akımlarından ayrılan anarşist komünizm fikri, komünizme devlet aygıtını ele geçirerek geçilebileceğini reddeder ve bunu savunan Marksizm'i eleştirir. Peter Kropotkin, Nestor Makhno, Errico Malatesta, Carlo Cafiero anarşist komünizm düşüncesinin temellerini atan düşünürlerden ve eylemcilerden bazılarıdır. Anarşist komünizm, anarşizmden "sınıf" gerçeğine göre hareket etme ve örgütlenme temelinde ayrılır. Savunucuları komünizmin, bilimsel sosyalizm olmadan gerçekleştirilebileceği üzerinde birleşir. Anarşist komünizm, devletin kapitalizm için bir kılıf olduğunu ve bu yüzden de sınıfsız bir topluma gidilecek süreçte kullanılmasının sonucunda "diktatörlük", "devlet kapitalizm"i ya da "bir sözde zümre"nin, toplum üzerinde iktidarına yol açacağını düşünür.

İlk komünizm
Komünizm fikri Batı düşüncesinde Marx'tan ve Engels’ten çok önce oluşmuştur. Antik Yunan’da zaten komünizm mülkiyet gelmeden önce toplumun tam uyum içinde yaşadığı, insanlığın “altın çağına” dair bir mitolojiyle ilişkilendirilirdi. Kimileri Platon’un Devlet adlı eserinin ve diğer antik kuramcıların bir çeşit komünal yaşam içinde komünizmi savunduğunu belirtir. Pek çok erken Hristiyan mezhebi (ve Elçilerin İşleri bölümünde de belirtildiği üzere özellikle erken dönem Kilise), Kolomb öncesi Amerika’daki yerli kabileler komünizmi komünal yaşam ve ortak mülkiyet biçiminde uygulamışlardır.

16. yüzyılda İngiliz yazar Thomas More Ütopya adlı incelemesinde, ortak mülkiyet üzerine kurulu bir toplumu tasvirlemiştir. 17. yüzyılda komünist düşünce İngiltere’de tekrar tartışma konusu oldu. Eduard Bernstein 1895’te yazdığı Cromwell ve Komünizm adlı eserinde İngiliz İç Savaşı içindeki grupların, özellikle de Kazıcıların (Diggers) açıkça komünist, tarıma dayalı düşünceleri desteklediğini ve Cromwell’in bu gruplara yaklaşımının olsa olsa değişken, sıklıkla da düşmanca olduğunu iddia eder.

Özel mülkiyet fikrinin eleştirisi 18. yüzyıl boyunca süren Aydınlanma döneminde de, Jean Jacques Rousseau gibi düşünülerle devam etti. Robert Owen gibi “ütopyacı sosyalist” yazarlar da bazen komünist sayılırlar.

Karl Marx insanlığın klasik toplum, feodalizm ve şimdi içinde bulunduğu kapitalizm dönemine yükselmesinde ilkel komünizmi ilk ve asıl çıkış noktası olarak görür. Ardından sosyal evrimdeki sonraki adımın komünizme geri dönüş olacağını gösterir ancak bu insanlığın zaten deneyimlediği ilkel komünizmden çok daha yüksek bir seviyede olacaktır.

Komünizm çağdaş formunda 19. yüzyılın işçi hareketiyle birlikte Avrupa’da yükseldi. Bu sırada Sanayi Devrimi ilerliyordu. Sosyalist eleştirmenler kapitalist iktisadın uygunsuz koşullarda şehirdeki fabrikalarda çalışan işçiler olan proletaryayı ve zengin ile yoksul arasında giderek açılan bir uçurumu ortaya çıkardığını gördüler. Aslında gerçek anlamda komünizm, 19. yüzyılın ortalarından itibaren filizlenmiştir. Komünizmin tabiri, Karl Marx ve Friedrich Engels'in ortak yapıtları olan Komünist Manifesto adlı kitapta açıklanmıştır. Buradan yola çıkılırsa, aslında komünizmin yaklaşık 1,5 asırlık bir geçmişi vardır.

Anarşist komünizm
Ana madde: Anarşist komünizm
Anarşist Komünizm 19. yüzyılda bir ret ve bir istekten doğan anarşizmin komünist koludur. Reddedilen otoritedir. Nitekim anarşist kuramcı Proudhon 1851'de "Artık ne kilisede ne de devlet içinde, ne toprakta ne de parada otorite olmalıdır." diyordu. İstenilen de özgürlüktür.

Anarşist düşünce Marx'ın bilimsel sosyalizmiyle çelişir.[kaynak belirtilmeli] Anarşizmin İspanya'da kurucusu Guiseppe Fanelli ile 1. Enternasyonale katılan Bakunin, "dünyada eşitlik, komünler içinde serbestçe örgütlenmiş ve federasyon haline gelmiş üretim birliklerindeki kolektif mülkiyetin ve emeğin kendiliğinden örgütlenmesiyle gerçekleşmek zorundadır" der. Nitekim, daha Enternasyonal'ın başlangıcında işçiler ikiye bölünmüştü. Biri Marksist diğeri Proudhoncu olan bu iki akım özellikle Cenevre (1866) ve Lozan (1867) kongrelerinde çatıştı. 1. Enternasyonal'den sonraki kongrelerde anarşistler yenik düştü. Anarşistlerin öncülerine göre yapacakları propaganda yeniden gözden geçirilmeliydi. Bu düşünceden hareketle İtalyan anarşistler, 1877'de şiddet kullanmayı önerdiler: "Sosyalist ilkelerin eylemlerle ortaya konmasına yönelen ayaklanma, en etkin propaganda aracıdır. Bu araç kitleleri yanıltmadan ve bozmadan en derin toplumsal katmanlara nüfuz edebilir ve Enternasyonal'in desteklediği mücadelede insanlığın diri güçlerini yanına çekebilir"(1876 da Cafiero'nun Malatesta'ya yazdığı mektup). Bu düşünceden hareket eden İtalyan anarşistleri, Benevento'da taşra arşivlerini ateşe vermeye ve yoksullara para dağıtmaya giriştiler. Yapılan baskılar Anarşist düşüncenin yayılmasına, özellikle İspanya ve Rusya'da engel olamadı. Bu arada Bakunin ve Kropotkin, eksiksiz ve evrensel nitelikte olduğunu düşündükleri bir eğitim sistemi ortaya koyarak Proudhon'un düşüncelerini geliştirdiler.

Anarşist Komünizmin örgütlü pratikleri, kendini tarihte Ukrayna ve İspanya iç savaşında gösterir.

Marksizme karşıt düşünceler
Ana madde: Marksizm
Diğer sosyalistler gibi Marx ve Engels de kapitalizme ve işçinin sömürülmesine son verme yolları aradılar. Fakat erken dönem sosyalistler genellikle uzun süreli bir sosyal reformu önermekte iken, Marx ve Engels devrimin sosyalizme giden tek yol olduğunu söylediler.

Marksizm’de, sınıflı toplumdaki insanın temel özelliği yabancılaşmadır ve komünizm insanlığın özgürlüğünün tam olarak gerçekleştirilmesi demektir. Marx burada Hegel ’i izleyerek özgürlüğü yalnızca kısıtlamaların yokluğu olarak değil, ahlakî bir özü olan hareket olarak alır. Komünizm yalnızca insanlar ne yapmak istiyorlarsa onu yapmalarını sağlamaz, ama aynı zamanda onları öyle koşullar ve diğer insanlarla öyle ilişkiler içine koyar ki, artık sömürme ihtiyacı hissetmezler. Ancak Hegel’e göre bu dünya asla ulaşılamayacak olan idealar dünyası tarafından yönetilirken, Marx’a göre komünizm maddeler dünyasından, özellikle de üretim araçlarının gelişiminden ortaya çıkar.

Marksizm sınıf çatışma ve devrimci mücadele sürecinin proletarya için zaferle sonuçlanacağını ve özel mülkiyetin zamanla ortadan kalkarak üretim araçlarının topluma ait kılınacak bir komünist toplumun kurulacağını ileri sürer. Marx komünist yaşam hakkında az şey yazmış ve yalnızca komünist toplumu oluşturan en temel belirtileri vermiştir. Açıktır ki, bu insanın altından kalkabileceği tasarıların çok az sınırlandığı bir bolluğu gerektirir. Komünist hareket tarafından benimsenmiş bir sloganda komünizm “Herkesten yeteneğine göre alınan, herkese gereksinimine göre verilen” bir dünya olarak açıklanır. Alman İdeolojisi (1845) Marx’ın komünist geleceği detaylıca açıkladığı az sayıdaki yazılarından biridir: Oysa herkesin bir başka işe meydan vermeyen bir faaliyet alanının içine hapsolmadığı, herkesin hoşuna giden faaliyet dalında kendini geliştirebildiği komünist toplumda, toplum genel üretimi düzenler, bu da, benim için, bugün bu işi, yarın başka bir işi yapmak, canımın istediğince, hiçbir zaman avcı, balıkçı ya da eleştirici olmak durumunda kalmadan sabahleyin avlanmak, öğleden sonra balık tutmak, akşam hayvan yetiştiriciliği yapmak, yemekten sonra eleştiri yapmak olanağını yaratır.

19. yüzyılın son yarısında sosyalizm ve komünizm terimleri genellikle birbirlerinin yerine kullanılmaya başladılar. Marx ve Engels sosyalizmi toplumun üretim araçlarını ortak olarak kullandığı ama bazı sınıf farklılıklarının hâlâ bakî olduğu bir geçiş aşamasını tanımlamak için kullandılar. Komünizm terimini de tüm sınıf farklarının ortadan kalktığı, insanların uyum içinde yaşadığı ve devlete artık ihtiyaç duyulmadığı nihai bir aşama için kullandılar. Komünizm ve sosyalizm birbirlerine muhtaçtılar, çünkü sosyalizm basamağı gerçekleşmeden komünizme ulaşılması mümkün görülmüyordu.

Özellikle daha sonra Lenin tarafından geliştirilen bakış açıları, 20. yüzyılın komünist partilerinin harekete geçirici niteliklerinin temelinin oluşturulmasını sağladı. Sonraki yazarlar Marx’ın bakış açısını biraz değiştirerek, komünizm tam olarak yerleşmeden önce uzun bir sosyalizm sürecinin gerektiğine inanmış ve böyle toplumların geliştirilmesinde devlete merkezî bir rol tanımışlardır.

Marx’ın Mihail Bakunin gibi çağdaşları benzer fikirleri desteklediler ama sınıfsız topluma nasıl ulaşılacağı konusunda fikir ayrılığına düştüler. Günümüzde işçi hareketinde Marksistler ve anarşistler arasında bir ayrım vardır. Anarşistler tüm devlet biçimlerine karşıdır ve onu ortadan kaldırmak isterler. Anarşist komünistler sınıfsız topluma derhal geçilmesini ister.

Komintern
Ana madde: Marksizm-Leninizm
Modern dünyada geniş ölçekli bir sosyalizm kurma fikri üzerine ilk çaba Rusya’da 1917 Ekim Devrimi ’nde gerçekleşti. Bolşevikler ve Lenin ’in önderliğinde yapılan devrim, Marksistlerin kendi arasında da komünizm üzerine önemli pratik ve kuramsal tartışmalar başlattı. Marx’ın kuramı devrimlerin yerleşik ve büyük bir işçi sınıfının oluştuğu ileri kapitalist ülkelerde olacağını farz ediyordu. Bununla birlikte büyük bir toprak parçasına sahip Rusya köylüleriyle ve küçük sanayisiyle Avrupa’nın en fakir ülkesiydi. Bu şartlar altında onların ideolojik vazifelerine göre öncelikle bir işçi sınıfının yaratılması düşüncesine sahip olanlar vardı.

Bu nedenle sosyalist Menşevikler, kapitalizm oluşmadan evvel sosyalist devrim isteyen Lenin’in komünist Bolşeviklerine karşı çıkıyorlardı. Bolşevikler iktidara geldiklerinde Rusya’nın Birinci Dünya Savaşı’yla olan ilgisinin kesilmesini isteyen halkın ve toprak reformunu isteyen köylülerin desteğini elde eden pragmatik ve siyasî olarak başarılı “barış, ekmek ve toprak” sloganlarının ötesinde bir programdan yoksun kaldılar.

Komünizm ve sosyalizm terimlerinin kullanımları 1917 yılında Bolşevikler partinin ismini Rusya Komünist Partisi olarak değiştirdiklerinde ve sosyalist ilkelere bağlı tek parti rejimi kurduklarında değişti. Devrimci Bolşevikler ılımlı sosyalist hareketlerle olan bağlarını kopardılar ve İkinci Enternasyonal'den çekilerek 1919 yılında Üçüncü Enternasyonal'i ya da Komintern'i kurdular. Bundan böyle Komünizm terimi Komintern şemsiyesi altında toplanan partilerin ideolojilerini belirtmek için kullanılır oldu. Programları sosyalist iktisadın geliştirilmesini olduğu kadar, proletarya diktatörlüğünün kurulmasını sağlayacak olan dünya işçilerinin devrim için birleşmesi çağrısında bulunuyordu. Sonunda devletin yavaş yavaş yok edilmesiyle uyumlu bir sınıfsız toplum oluşturacak programları tuttu. Sovyet komünistleri 1920’lerin başında, eski Rus İmparatorluğu'ndan Sovyetler Birliği'ni kurdular.

Lenin’in demokratik merkeziyetçilik ilkesini izleyerek, komünist partiler hiyerarşik bir yapıyla örgütlendiler. Tabanda yalnızca partinin yüksek üyeleri tarafından onaylanmış ve parti disiplinine tamamen uyan seçkin kadrolardan oluşan etkin hücre üyeleriyle örgütleniyorlardı.

1918 ile 1920 arasında, Rusya İç Savaşı’nın ortasında yeni rejim tüm üretim araçlarını devletleştirdi. Ayaklanmalar ve köylülerin rahatsızlığı başlayınca, Lenin Yeni Ekonomi Politikası'nı (YEP/NEP) açıkladı.

Sovyetler Birliği ve Komünist Partiler tarafından yönetilen diğer ülkeler sosyalist iktisadi esaslar üzerine kurulu Sosyalist devletler olarak tanımlanırlar. Bu kullanım, onların sosyalist programı üretim araçlarının özel mülkiyetini ortadan kaldırmak ve iktisat üzerinde devlet kontrolünü kurmak için benimsediklerini belirtir; bununla birlikte, kendilerini tam anlamıyla komünist olarak tanımlamazlar, çünkü ortak mülkiyet henüz yoktur.

Stalinizm

Josef Stalin.
Ana madde: Stalinizm
Sosyalizmin Stalinist versiyonu, bazı önemli değişikliklerle birlikte Sovyetler Birliğini ve dünya çapındaki Sosyalist Partileri şekillendirdi. Bu görüş büyük bir sanayileşme ve kamulaştırma programıyla komünizmi kurma ihtimali üzerinde duruyordu. Sanayinin hızlı gelişimi ve hepsinin ötesinde Sovyetler Birliği ’nin İkinci Dünya Savaşı’nı kazanması, bu bakış açısına dünya çapında bir destek sağladı ve hatta Stalin’in ölümünü izleyen on yılda, parti otuz yıl içinde komünizmin kurulmasını vadeden bir program benimsedi.

Bununla birlikte Stalin’in önderliğindeki Sovyet modelin iskeletiyle komünizme ulaşma düşüncesindeki bazı gedikleri kanıtlar gösterdi. Stalin Sovyetler Birliği’nde hayatın yönünü kontrol eden baskıcı bir devlet kurdu. Stalin’in ölümünden sonra Sovyetler Birliği’nin yeni lideri Nikita Kruşçev bu baskının büyüklüğünü kabul etti. Daha sonra bu büyüme azaldı, devlet memurları arasında Sovyet sisteminde gediklere yol açan rantçılık ve bozulma arttı.

Komintern’in faaliyetine rağmen, Sovyetler Birliği Komünist Partisi Stalinist bir kuram olan “tek ülkede sosyalizm”i benimsedi. Sınıf mücadelesinin sosyalizmde daha zorlaşacağını söyleyen Stalinist görüşe göre eğer gerekliyse tek ülkede sosyalizmi kurmak mümkündü. Marksist enternasyonalizmden bu kopuş, “sürekli devrim” kuramını ortaya atarak dünya devriminin gerekliliğini vurgulayan Leon Troçki tarafından eleştirildi.

Troçkizm
Ana madde: Troçkizm

Lev Troçki
Troçki ve destekçileri “Sol Muhalefet”i oluşturdular ve platformları Troçkizm olarak anıldı. Fakat Stalin Sovyet rejiminin tam kontrolünü ele geçirmeyi başardı ve onların Stalin’i iktidardan indirme girişimleri 1929 yılında Troçki’nin sürgün edilmesiyle sonuçlandı. Troçki’nin sürgün edilmesinin ardından, dünya komünizmi iki farklı fraksiyona ayrıldı: Stalinizm ve Troçkizm. Troçki daha sonra 1938’de Komintern’e bir meydan okuma olan Dördüncü Enternasyonal ’i kurdu.

Bugün Troçkizm’i izleyen bazılarına göre, bu ideoloji Sovyet Bloku’ndaki komünist çevrelerde Stalin’in ölümünden sonra bile kabul görmemiş ve Troçki’nin komünizm konusundaki açıklamaları devleti yıkacak koşulları hazırlayacak siyasi bir devrime önderlik etmede başarılı olmamıştır. Bununla birlikte Troçkist fikirler sosyal değişim deneyimleri yaşayan ülkelerde (örneğin Venezuela’nın başbakanı Hugo Chavez’le ilişkisi olan Alan Woods'un Marksist Enternasyonal Komitesi gibi) zaman zaman yankı bulmaktadır. Büyük Britanya, Fransa, İspanya ve Almanya gibi gelişmiş ülkelerde birçok parti politik arenadadır. Kapitalizmin destekçisi olan partilere katkıda bulunan Troçkist grupların, böyle davranılmasını uygun bulmayan diğer Troçkistler tarafından oportünizmle (fırsatçılık) suçlanmıştır.

Soğuk Savaş yılları
Ana madde: Soğuk Savaş
Sovyetler Birliği'nin İkinci Dünya Savaşı’ndan galibiyetle çıkmasının ardından Doğu Avrupa’da önemli müttefikler kazanmasıyla birlikte, komünizm hareketi birkaç yeni ülkede daha başladı ve Maoizm gibi birkaç değişik komünizm düşüncesinin yükselmesine de yardımcı oldu.

Sosyalizm birçok yeni ülkenin Sovyetlere eklenmesiyle ve Doğu Avrupa’ya yayılarak güçlendi. Arnavutluk, Bulgaristan, Çekoslovakya, Doğu Almanya, Polonya, Macaristan ve Romanya’da Sovyet Komünizmi örnek alınarak yönetimler kuruldu. Yugoslavya’da da Josip Tito’nun önderliğinde komünist bir yönetim yaratıldı ama Tito’nun bağımsız politikaları, Yugoslavya’nın Komintern’in yerine kurulan Kominform’dan çıkarılmasına yol açtı. Titoizm hareketi de deviasyonist (sapma) olarak adlandırıldı.

1950 itibarıyla Çin Marksistleri Tayvan hariç tüm Çin'i ellerinde tutarak, dünyanın en kalabalık ülkesini yönetiyorlardı. Diğer bölgelerdeki komünist güçler, emperyalist dünya üzerinde huzursuzluk yaratıyor ve emperyalistler Orta Asya’daki ve Afrika’daki huzursuzlukları bastırmak için savaşa başvuruyorlardı. Bunların sonuçlarından birisi Vietnam Savaşı ’dır. Değişik oranlarda başarılar sağlayan Komünistler, bu fakir ülkelerdeki ulusal ve sosyalist güçlerle birlikte Batı emperyalizmine karşı savaş verdiler.

Maoculuk
Ana madde: Maoculuk

Mao Zedong
1953’te Stalin’in ölümünün ardından, Sovyetler Birliği’nin yeni önderi Nikita Kruşçev, Stalin’in suçlarını ve yaptığı kişisel propagandayı ifşa etti. Lenin’in prensiplerine geri dönüş çağrısı yaptı ve böylece Komünist yöntemlerdeki bazı değişiklikleri haber vermiş oldu. Bununla birlikte, Kruşçev’in ıslahatları özellikle 1960'lar ve 1970'lerde daha görünür hale gelen Çin ve Sovyetler Birliği arasındaki ideolojik farkları arttırdı. Uluslararası Marksist hareketteki Çin-Sovyet bölünmesi açık bir düşmanlığa dönüşürken, Maoist Çin kendini gelişmemiş dünyanın iki süper güç olan ABD ve Sovyetler Birliği karşısındaki önderi olarak gösterdi ve Maoculuk dünyada Marksizm'in yeni bir dalı olarak kabul edildi.

Sovyetler Birliği'nin dağılması ve günümüzde Marksizm
Ana madde: Sovyetler Birliği'nin dağılması
1985 yılında Mihail Gorbaçov Sovyetler Birliği’nin önderi oldu ve glasnost (açıklık) ve perestroika (yeniden yapılandırma) projeleriyle merkezi kontrolü azalttı. Polonya, Doğu Almanya, Çekoslovakya, Bulgaristan, Romanya ve Macaristan Komünist yönetimi 1990 yılında terk ettiklerinde Sovyetler Birliği onlara müdahale etmedi ve 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin kendi de dağıldı.

21. yüzyılın başıyla birlikte, Komünist partiler Çin, Küba, Laos, Kuzey Kore ve Vietnam’da iktidardalar. Moldova’nın başkanı Vladimir Voronin Moldova Komünist Partisi’nin üyesi olmakla birlikte ülke tek parti önderliğinde yönetilmiyor. Bununla birlikte Çin, Maocu mirasın birçok bakış açısını yeniden değerlendirdi ve Çin, iktisatta büyümeyi arttırmak için devlet kontrolünü azalttı. Komünist partiler ya da onların izleyicileri, birçok Avrupa ülkesinde ve özellikle de Hindistan’da siyasi olarak hala önemlerini koruyorlar.

Doğu Avrupa ülkelerinde sosyalist devrimlerin ardından komünizmin neden başarılı olamadığına dair Marksist teoriler, kapitalist dış ülkelerin baskısı, devrimlerin gerçekleştiği ülkelerin görece az gelişmiş olması ve devleti kendi çıkarları doğrultusunda yöneten yeni bir bürokratik tabaka ya da sınıfın oluşması gibi etkenler üzerinde durmaktadır. Sovyetler Birliği’ne ve Sovyet sistemine yönelik Marksist eleştiriler, Sosyalist devletlerin “devlet kapitalizmi” ya da bürokratik diktatörlük haline geldiğini ve Sovyet sisteminin Marx’ın komünist idealinden çok uzağa düştüğünü söylemektedir. Devletin ve partinin bürokratik seçkinlerinin ağır bir şekilde merkezileşmiş ve baskıcı bir siyasal araç haline gelmiş aygıtta bürokrasinin sınıflı sisteme özgü bir sınıfmış gibi hareket etmeye başladığı vurgulanır.

Marksist olmayanlar ise devlet kapitalizmi terimini Komünist Parti tarafından yönetilen tüm topluluklar ve böyle ulus-devletler yaratma niyetinde olan herhangi bir parti için kullanırlar. Sosyal bilimlerde, Komünist Partiler tarafından yönetilen topluluklar tek partili yönetimlerinden ve sosyalist iktisadi tabanlarından dolayı ayrı tutulurlar. Antikomünistler böyle toplumlar için totaliterlik terimini kullansalar da, birçok sosyal bilimci böyle devletlerde bağımsız politik faaliyetler yürütmenin imkânlarını tanımlamışlar ve bunun gelişimini 1980'ler ve 90'ların başında Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa’daki müttefiklerinin dağılmasından sonrasına kadar vurgulamışlardır. Kaldı ki, zaten Marx'a göre proletarya diktatörlüğü, komünizm aşamasına ulaşmak için geçilmesi gereken bir aşamadır. Dolayısı ile burjuva düzenlerinde olduğu gibi çok partili bir sistem kurulması zaten mümkün değildir. Bazı komünistler, sosyalist bir yönetimin totaliter bir yönetime dönüşmesinin, ancak halkın yönetime katılmasının engellenmesi ile olabileceğini savunmaktadırlar.

Bugün Marksistler ve anarşistler dünyanın pek çok bölgesinde faaliyettedirler. Latin Amerika'da Marksizm gelişmiştir. Bugün; Küba, Venezuela, Bolivya, Çin, Kuzey Kore, Laos, Vietnam, Moldova ve Nikaragua sosyalist ve komünist partilerin iktidarlarıyla yönetilmektedir.

Eleştiriler
Ayrıca bakınız: Antikomünizm, Sovyet savaş suçları ve Kamboçya soykırımı
Çok çeşitli görüşlerdeki yazarlar ve siyasi eylemciler antikomünist eserler yayımlamışlardır. Sovyet Bloku'na muhalif olan Aleksandr Solzenitsin ve Vaclav Havel; Friedrich Hayek, Ludwig von Mises ve Milton Friedman gibi ekonomistler; Hannah Arendt, Robert Conquest, Daniel Pipes ve R. J. Rummel gibi tarihçiler ve sosyal bilimciler bunlardan bazılarıdır. Bazı yazarlar komünist rejimle yönetilen ülkelerde, özellikle Pol Pot döneminde yaşanan Kamboçya soykırımı ve Stalin dönemindeki insan hakları ihlallerini komünizmin eleştirisi olarak sunmaktadır.

Birçok ülkede komünizmle mücadele, fikri eleştirilerle sınırlı kalmamış, fiziksel karşı koyuşlarla da çerçevesini genişletmiştir.

Anarko-komünizm

Komünizm
Orak ve çekiç günümüzde komünizmin sembolü olarak kabul edilir.
Anarko-komünizm,[1][2] komünist anarşizm, anarşist komünizm ya da liberter komünizm; kapitalizmin ancak toplumsal bir devrimle ortadan kalkacağını ve bunun da sınıf eksenli bir mücadeleyle gerçekleşeceğini, sosyalist akımların aksine komünal hayat düzenine erişebilmek için sosyalist devrimi ve devletin proletarya tarafından ele geçirilmesini değil, doğrudan komün hayata geçilmesi gerektiğini savunan ideoloji. Marksistlerden farklı olarak devrimden sonra iktidarın devletin tekelinde toplanmasına karşı çıkar. Bunun devlet iktidarına sahip olanlar ve olmayanlar arasında ayrışmaya yol açacağını, iktidara sahip olanların yozlaşacağını ve toplumun çıkarına göre davranmak yerine iktidarlarını koruma, kuvvetlendirme yoluna gideceklerini savunur. Anarşist komünistler bunun yerine tüm kararların toplumun tamamının katılımıyla alınmasını savunur.

Aynı zamanda devrimci örgütlenme modeli konusunda da Marksist ve burjuva partilerden farklılaşır. Toplumun tabandan örgütlenmesini savunduğu gibi devrime giden süreçte anarşist komünizmi savunan bir örgütün de hiyerarşik olmaması, içinde herhangi bir otorite barındırmamasını savunur.


Anarşist komünizmi temsilen kullanılan bayrak. Siyah kısım anarşizmi, kırmızı kısım ise komünizmi temsil etmektedir.
Tarihsel gelişim
Anarşist komünizm fikri 1870’lerde, kolektivist modelin eleştiri süreciyle beraber gelişti.[2]

Anarşizm, Uluslararası Emekçiler Birliği (IWPA veya I. Enternasyonal, 1864-72) içinde doğmuş ve gelişmiştir. İlk anarşistler genelde kolektivistlerdi; Enternasyonal içinde Marx tarafından savunulan biçimiyle “komünizme” karşıydılar. Kolektivizm, bir iş yerinde çalışan işçilerin üretim araçlarını ele geçirmesi ve onları beraberce idare etmesini öngörüyordu.

Anarşist komünizm, sadece emek araçlarının ortaklaştırılmasının yeterli olmadığını, aynı zamanda emeğin ürünlerinin de toplumun tamamı için ortaklaştırılması ve “Herkesten yeteneğine göre, herkese ihtiyacı kadar” ilkesi doğrultusunda dağıtılması gerektiğini vurguluyordu.

1880’de, Jura Federasyonu konferansında, (temel olarak Fransızca konuşan İsviçre Jura’sının anti-otoriter emekçiler federasyonu), ilk defa anarşist bir konferans ekonomik örgütlülük olarak komünizme sıcak bakılmış oldu. İtalyan devrimci Carlo Cafiero bu konferansta komünist tezleri şöyle savunmuştur: “Bir kimse komünist olmadan anarşist olamaz. Gerçekten de, sınırlamaya dair en ufak bir ipucu, otoriterliğin tohumlarını taşıyacaktır. Ve bunu seri bir şekilde türeyen kanunlar, mahkemeler ve jandarma olmaksızın düşünemeyiz. Komünist olmak durumundayız çünkü kolektivist safsatayı anlayamayan insanlar, Reclus ve Kropotkin arkadaşların da belirttiği gibi komünizmi kusursuz bir şekilde kavrayıp benimseyebilirler. Komünist olmak zorundayız çünkü bizler anarşistiz, çünkü anarşi ve komünizm devrimin iki asıl ilkesidir.”

Komünizm, hem üretimi ve dağıtımı hem de toplumsal olarak üretilen serveti ortaklaştırmamız gerektiğini söyleyen öğretidir. Komünizm, yerine dünya çapında sınıfsız bir toplumun alacağı sınıflı sistemin ve ücretli köleliğin kaldırılmasını hedefler. Anarşist komünistlerin düşüncelerine göre, gerçek komünizmin tek hedefi devletin yıkılmasıdır; çünkü devlet, egemenlik ve sınıf hükümdarlığı üzerine kurulu politik örgüttür.
Komünizm Nedir? Komünist Kime Denir? Sosyalizm ile Arasındaki Farklar Nelerdir?
Komünizm, tüm malların ortak mülkiyeti fikrine dayanan bir ideoloji ve hareket olarak kısaca tanımlanabilir. Ve bu yazıda detaylar incelenmiştir;
Komünizm Nedir? Komünist Kime Denir? Sosyalizm ile Arasındaki Farklar Nelerdir?
Evet, Latince ortak, evrensel gibi anlamlara gelen communis sözcüğünden türetilmiş komünizm kısaca sınıfsız, parasız ve devletsiz bir toplumsal düzen ideolojisi ve hareketi olarak tanımlanabilir. Ünlü düşünür Karl Marx ve Friedrich Engels’in yazdığı Komünist Parti Manifestosu ile bağdaşlaştırılan komünizmde, kapitalizmin ortadan kaldırılması gerektiği düşüncesi savunulur.

Sosyalizmle arasındaki en önemli farkı ise kapitalizmde özel mülkiyet fikrine hiçbir şekilde yer verilmemesi ve bütün üretim araçlarının devletin elinde bulunmasıdır. Ve işin aslı; sosyalizm komünizmin bir alt evresi niteliğindedir. Komünist toplum düzene geçilebilmesi için sosyalizm bir süreç olacak, insanları komünizm için bir şekilde evrimleştirecektir.

20. yüzyıla damgasını vuran komünizm ideolojisi, üretim araçlarının toplumsal ortaklığa dayalı olmasını ve özel mülkiyet kavramının ortadan kaldırılmasını ön görmektedir. Karl Marx’a göre komünist toplumda üretim araçlarının mülkiyeti, üretici güçler arasında ortaktır ve üretilen servet de ihtiyaca göre dağıtılmaktadır. Ve bu düşünce Marx’ın 1875 tarihli Gotha Programı’nın Eleştirisi isimli belge de de yer alan bir dizeyle açıkça anlatılmaktadır.

Zira Marx komünizmi “herkesten yeteneğine göre, herkese ihtiyacına göre” biçiminde ifade etmiştir. Aslında Marx komünizmi bir şekilde ilkel toplum yaşantısına geri dönmek olarak tanımlamıştır. Yani ona göre tarihsel gelişmenin doğal seyrini izleyebilmesi için mülkiyet ilişkileri yeniden düzenlenmelidir. Aksi takdirde ne sınıf çatışmaları ortadan kalkacak ne de olması gereken evrim gerçekleşecektir. Marx’ın komünizm ile ilgili belli başlı görüşleri bunlardır. Zaten aşağıda komünizm nedir sorusuna daha ayrıntılı bir şekilde cevap vereceğiz.

İlginizi Çekebilir: Sosyalizm Nedir? Sosyalist Kime Denir? Komünizm ile Arasındaki Farklar
Komünizm Nedir?
Komünist Kime Denir?
Komünizm ile Yönetilen Ülkeler
Komünizm ve Sosyalizm Arasındaki Farklar Nelerdir?
Komünizm Nedir?
Komünizm Nedir?Komünizm nedir? Yıllardır üzerine farklı farklı yorumlar yapılan, sayfalarca makaleler, kitaplar yazılan komünizm sahiden nedir? Kimilerine göre bir ütopya, kimilerine göre kan, gözyaşı, ölümden başka bir şey getirmeyecek sistem, kimilerine göre ise özgür ve eşit yaşamın yegane yolu! Evet, komünizm kavramı üzerine yapılan sayısız farklı yorum olduğunu söyleyerek konuya giriş yapmak istiyorum.

Çünkü “komünizm nedir” sorusuna insanlar kendi görüşlerini de katarak cevap veriyor, belki de yanıtlarında ideolojinin olması gereken halini düşünerek yorum yapıyorlar. Ama ben elimden geldiği kadar nesnel bilgilere bağlı kalıp, sizlere komünizmin ne demek olduğunu tarafsız bir şekilde anlatmaya çalışacağım diyebilirim.

Kısaca; ortak mülkiyete ve servetin gereksinime göre dağıtılmasına dayalı toplumsal ve siyasal düzen olarak tanımlanan komünizm denildiğinde akla gelen ilk isimlerin Karl Marx ve Friedrick Engels olduğunu söylemek isterim. Zaten komünizm genellikle iki isim tarafından kaleme alınan Komünist Parti Manifestosu ile birlikte ele alınır. Bildirgeye göre özel mülkiyete dayalı kapitalist sistem yerine meta üretiminin son bulduğu komünist sistem gerçektir. Ancak komünizme karşı olanlar ise böyle bir düzenin gerçekdışı olduğunu savunmakta ve komünizmi ütopik bir toplum olarak görmektelerdir.

Pek çok kişi komünizm fikrinin Marx ve Engels ile birlikte ortaya çıktığını düşünse de aslında gerçekler bu şekilde değildir. Yani kavram olarak değil belki ama ideoloji olarak komünizm Marx’dan daha önce oluşmuştur. Bazı düşünürlere göre; İslam dünyasında Eflatun olarak anılan Platon, Devlet isimli eserinde bir çeşit komünal yaşam görüşünü savunmaktadır. Ya da Amerika kıtasının keşfinden önce orada yaşayan kabileler de komünizm ideolojisine göre yaşam sürmekteydiler.

Ütopik sosyalizm görüşünün savunucularından biri olan Thomas More de ortak mülkiyet üzerine kurulu bir toplumun tasvirini yapmıştır. 1600’lü yıllarda İngiltere’de komünist düşünce üzerine tartışmalar ortaya çıkmıştır. Jean Jacques Rousseau, Robert Owen gibi ütopyacı sosyalistler de bu konuda farklı yorumlar yapmışlardır. Ama komünizmin yükselişe geçtiği yıllar için 19. yüzyıldır denilebilir.

Çünkü Sanayi Devrimi yapılmıştı ve yaşanan gelişmeler proletarya (işçiler, emekçiler) ile zengin sınıf arasındaki uçurumun gittikçe daha çok açılmasına neden oluyordu. Fazla çalışma saatleri ve düşük ücretler proletarya için bir şeyler yapılmasını gerektiriyordu. İşte bu nedenle; Karl Marx ile Friedrich Engels’ın birlikte kaleme aldığı Komünist Manifesto (1848) fazlasıyla dikkat çekmişti.

Komünizmi savunan akımlar arasında en yaygın olanı Marksizm-Leninizm’dir. Ancak bunun dışında sol komünizm ve anarşist komünizm olmak üzere iki komünist akım daha vardır. Birincisi; sol komünizm; yani Marksizm’in düşüncelerini benimseyen fakat Leninist modelle komünizme ulaşılamayacağını iddia eden akımdır. Diğeri ise komünist sisteme devleti ele geçirerek geçilebileceği düşüncesini reddederek Marksizm’i eleştiren anarşist komünizmdir.

Anarşist komünizmi savunanlara göre; komünizme bilimsel sosyalizm olmadan da ulaşılabilir. Yani Marx’ın savunduğu sosyalizmin komünizme giden yolda geçilmesi gereken bir aşama olduğu fikri anarşist komünistlere göre yanlıştır. Ve bu düşünce kendini anarşist olarak nitelendiren Proudhon’un fikirlerinden doğmuştur. Proudhon ise otoriteyi reddeden bir kuramcıdır. Özet olarak, komünizm nedir sorusuna bu şekilde cevap verilebilir. Ama bu kavram üzerine yüzlerce sayfalık kitaplar yazıldığını ve öğrenilmesi gereken daha pek çok şey olduğunu da ayrıca belirtmek isterim.

Buna da Bakın: Faşist Ne Demek? Kime Denir? Kısaca Faşizm Nedir?

Komünist Kime Denir?
Komünist Kime Denir?Komünist kimdir sorusuna kısaca komünizmi benimseyen kişi olarak cevap verilebilir. Kapitalist düzeni reddeden, herkesin eşit şartlarda yaşaması gerektiğini düşünen kişidir. İnsanların birbirlerini sömürmelerine karşı olan komünistler, çoğu kişiye göre imkansız olan bir ideolojinin özlemini çekmektedir. Zira daha önce denenen komünist sistemlerin başarısızlıkla sonuçlandığı ve komünizm adı altında uygulanmaya çalışılan sistemin düşüncenin özüyle pek alakalı olmadığı açıkça görülmüştür.

Örneğin; Lenin ve Mao’nun kurdukları düzen gibi! Sovyetler Birliği’nin kurucusu Lenin ve Çin Komünist Partisi ile Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Mao’nun komünizmi gerçeğe dönüştürme çabaları olumsuz sonuçlanmıştır. Sonuç olarak; 20. yüzyılda uygulanmaya çalışılan komünist rejimler doğrudan ya da dolaylı olarak milyonlarca insanın ölümüne yol açmıştır. Ve büyük ihtimalle bu nedenden dolayı, komünist denildiğinde çoğu insanın aklına “şiddet yanlısı, savaş, ölüm taraftarı, düzen bozucu” gibi kötü fikirler gelmektedir.

Komünizm ile Yönetilen Ülkeler
Komünizm ile Yönetilen ÜlkelerKonu her ne kadar tartışmalı olsa da komünizm nedir başlığı altında komünist ülkelere de değinmek istedik. Çünkü komünizmle yönetilen bir ülkede özel mülkiyetin olmaması ve eşitliğin sağlanması gerekmektedir. Ancak komünist partinin iktidarda olduğu ülkelere baktığımızda, bu şartların pek sağlanmadığını açıkça görebiliyoruz. Örneğin; Çin kendini komünist rejimli bir ülke olarak gösteriyor. Ancak ülkede kapitalizmin baskın olduğu yönler açık ve seçik bir biçimde görülebiliyor. Bu bilgiyi ayrıca belirterek, günümüzde komünizm ile yönetildiği iddia edilen ülkeler hangileriymiş, bunlara bakabiliriz.

Çin Halk Cumhuriyeti: Ülkenin tek siyasi partisi olan Çin Komünist Partisi hakimdir. 1921 yılından beri komünist rejim ile yönetilmektedir. 1970’li yıllara kadar Mao’nun etkisinin yüksek olduğu ülkede, Deng Xiaoping döneminde değişiklikler olmuştur. Mao’nun tersine ideoloji yerine ekonominin gelişimine önem veren Deng Xiaoping serbest piyasa ekonomisini benimseyerek, ülkede kapitalizme bir anlamda yer açmıştır.

Kuzey Kore: 2. Dünya Savaşı’nda yenilen Japonya ile birlikte Kore Amerika destekli Güney Kore ve Sovyetler Birliği destekli Kuzey Kore olarak ikiye ayrılmıştır. Ve Kuzey Kore kendisini hala sosyalist bir cumhuriyet olarak göstermektedir.

Küba: Fidel Castro’nun önderliğinde 1959 yılında devrim yapılan ve 1961 yılında tamamen komünist rejimin hakimiyetine giren Küba o zamandan beri ülkenin tek iktidar partisi olan Komünist Parti tarafından yönetilmektedir.

Vietnam: Birinci Çinhindi savaşı sonrasında ikiye ayrılan Vietnam’ın kuzeyi SSCB’nin desteği ile komünizme geçmiştir. Güney Vietnam ise demokratik yönetimi benimsemiştir. Ardından ülke komünist millet çatısı altında bir araya gelmiştir. Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti’nde tek yasal parti iktidardaki Vietnam Komünist Partisi’dir.

Laos: 1975 yılında yapılan komünist devrimden bu yana sosyalist cumhuriyet olarak tanımlanan Laos da komünist komite ile yönetilmektedir. Ancak Laos da Çin gibi serbest piyasa ekonomisine geçtiği için ülkede kapitalizmin etkileri görülmektedir.

Komünizm ve Sosyalizm Arasındaki Farklar Nelerdir?
Komünizm ve Sosyalizm Arasındaki Farklar Nelerdir?Komünizm nedir, incelediğimize göre kısaca sosyalizm ile arasındaki farklılıklardan da bahsedelim. Evet, pek çok kişinin birbirinden ayırmakta zorlandığı bu iki kavram arasındaki farklılıkları şu şekilde belirtebiliriz. Sosyalizmde ekonominin yönetimi ve kontrolü halkın elindedir. Çünkü çoğunluğun verdiği kararlar dikkate alınmaktadır. Komünizmde ise ekonomi tek bir parti tarafından yönetilmektedir. Ayrıca sosyalizmde üretilen mal, hizmet bireyin yaptığı işe göre, komünizmde ise bireyin ihtiyacına göre dağıtılmaktadır.

Komünizmde devletin yapısında temel bir değişiklik yapılması gerektiğine inanılırken, sosyalizmde devlet aygıtları ele geçirilerek de istenilen düzen kurulabilir. Komünizmde özel mülk kavramı yokken sosyalizmde yalnızca bireyin üretim araçlarına ya da fazla sermayeye sahip olması fikrine karşı çıkılmaktadır. Çünkü komünizmde her şey kamuya aittir ve herkes tarafından özgürce kullanılabilir. Son olarak; sosyalizm ekonomik bir sistem olarak nitelendirilirken komünizm hem ekonomik hem de politik bir sistem olarak nitelendirilmektedir.
kaynakça:Wikipedia,paratic heber,bkmkitap
log_kom.png

kom1.jpeg

kom2.jpeg


 

Similar threads

  • Soru
Komünizm - komünistlik nedir? - Komünizm, komünistlik veya ortakçılık Hakkında Vikipedi, özgür ansiklopedi Komünizm, komünistlik veya ortakçılık, sosyal örgütlenme üzerine bir kuramsal sistem ve üretim araçlarının ortak mülkiyetine dayalı bir politik harekettir. Komünizm sınıfsız bir...
Cevaplar
0
Görüntüleme
7
  • Soru
İlkel Komünizm - İlkel Komünizm nedir? İlkel Komünizm Hakkında Komünizm fikri Batı düşüncesinde Marx'tan ve Engels’ten çok önce oluşmuştur. Antik Yunan’da zaten komünizm mülkiyet gelmeden önce toplumun tam uyum içinde yaşadığı, insanlığın “altın çağına” dair bir mitolojiyle ilişkilendirilirdi...
Cevaplar
0
Görüntüleme
6
  • Soru
Sevdiklerinle paylaşmayı unutma ! Komün ne demek TDK? Komün, toplumun ortak mülkiyet ve işbirliği üzerine kurulu bir yaşam biçimidir. Komün, kolektif olarak kaynakları paylaşan ve kararları demokratik olarak alan bir topluluktur. TDK, Türk Dil Kurumu’nun kısaltmasıdır ve Türkçe sözcüklerin...
Cevaplar
0
Görüntüleme
10
  • Soru
Sosyalist ve komünist ne demek? Sosyalist ve komünist kavramları, toplumun ekonomik ve sosyal yapısını değiştirmeyi hedefleyen ideolojilerdir. Sosyalizm, üretim araçlarının toplumun kontrolünde olmasını ve kaynakların adil bir şekilde paylaşılmasını savunur. Komünizm ise, sınıfsız bir toplum ve...
Cevaplar
0
Görüntüleme
8
  • Soru
Komünist nedir? Komünist ne demek? Komünizm ideolojisine inanan, toplumsal eşitliği sağlamak için özel mülkiyeti kaldırmayı ve üretim araçlarını sosyalist devletin kontrolüne vererek kolektif çalışmayı savunan bir kişidir. Komünistler genellikle proletarya sınıfından gelir ve sınıf mücadelesine...
Cevaplar
0
Görüntüleme
12
Üst Alt