Gecikmiş Konuşma
Gelişim dönemlerine göre çocuğun ilk kelimeyi 12-18 ay arasında, ilk cümleyi 32. ayda söylemesi beklenir. Konuşma, öğrenmenin yanında olgunlaşmayı da içerir. Örneğin, 24. ayda ünlü seslerin tamamının, 4.yılda da ünsüz seslerin tamamının çıkması gerekir. Daha sonra karışık sesler çıkar. Çocuğun yaşı ilerledikçe kavramsal boyut önem kazanır.
Gecikmiş konuşmada, seslerin çıkması, olgunlaşma ve kavramsal boyutta normal gelişim şemalarına uymayan bir durum söz konusudur. Nedenleri arasında zor doğum, bozuk beden sağlığı, alt ve üst solunum yolları rahatsızlığı, iç salgı bezlerinin yetersizliği, dil, gırtlak kası iltihabı, uygun olmayan çevresel koşullar (uyaranların az olması, anne-babanın tutum hataları gibi) ve duygusal bozukluklar (otizmde de geç konuşma görülmektedir) sayılmaktadır.
Fonolojik Bozukluk (Artikülasyon Bozukluğu)
Konuşma seslerinin yanlış çıkartılması ve dilde farklı bir anlam yaratan seslerin oluşturulmasında zorluğu içerir. Kişi, yaşına ve lehçesine uygun, gelişimsel olarak çıkartması beklenen sesleri çıkartamaz. Bu durum, okul ya da mesleki başarısını, toplumsal iletişimini bozmaktadır. Bozukluğun şiddeti, konuşmada küçük ve önemsiz aksaklıklardan tamamen anlaşılmayan bir konuşmaya kadar değişebilir.
Söylenmesinde yanlışlıkların en sık yapıldığı sesler yaşla düzelmesi beklenen seslerdir (l,r,s,z,ş,ç). Aynı zamanda, heceler ve sözcükler içindeki seslerin sıralanma ve seçilme hatalarını (ör.sor yerine ros gibi ) da içerir.
İşitme bozukluğu, konuşma organlarındaki bozukluklar (ör. yarık damak), nörolojik durumlar, zeka engeli ya da psikolojik sorunlar, artikülasyon bozukluğuna eşlik edebilir.
6-7 yaşta % 2-3,17 yaşın üzerinde % 0.5 oranında ve erkeklerde daha sık görülmektedir.
Yeni Yöntem
Konuşma bozuklukları "Bio-feedback" yöntemi ile kişinin geri bildirimi alınarak beyin konuşma merkezinin yeniden yapılanması sağlanmaktadır. Son yıllarda Batı da yoğun olarak kullanılmaya başlayan bir yöntemdir.
Kekemelik
Konuşmanın akıcılığında duraklama, tekrar, uzatma ve çoğu kez bunlara eşlik eden tiklerle görülen konuşma ritminin aksamasıdır.
Genellikle 2-7 yaş arasında ortaya çıkar, en çok 3-5 yaş arasında görülür. Erkek çocuklarda daha ağır seyreder. Kız-erkek oranı 1/5 tir. Yapılan araştırmalara göre kekemelik görülen kişilerin ailelerinde de kekemelik oranı yüksektir.
Sorunu yaşayan kişi, konuşma oranını değiştirerek, toplum içinde konuşmaktan kaçınarak, bazı ses ve sözcükleri engelleyerek kekemeliği yenmeye çalışır. Gerginlik ve kaygı kekemeliği artırır. Kekemelik başladıktan sonra; tırnak yeme, tikler, gece-gündüz işemeleri, korkular, obsesif davranışlar, hırçınlık gibi ek belirtilerde görülebilir.
Afazi, çocuk beyin felci, dikkat eksikliği /hiperaktivite bozukluğu, öğrenme güçlüklerinde de konuşma ile ilgili bozukluklar görülmektedir.
Afazi
Afazi, önceden konuşması normal olarak ortaya çıkan kişilerde geçirilmiş beyin hastalığına bağlı olarak ortaya çıkan bir dil bozukluğu olup, sadece konuşmayı etkilemez. Aynı zamanda anlama, okuma ve yazmayı da etkiler. Ve diğer konuşma bozukluklarından bu farkı nedeniyle, afazilerde sadece konuşma rehabilitasyonu yapmak yeterli değildir. Merkezimizde anlama, okuma ve yazmayı da geliştirici özel yöntemler uygulanır.
TANI PROTOKOLÜ :
Nöropsikiyatrik İnceleme
Görüntüleme yöntemleri (Beyin tomografisi ve MR)
Bilgisayarlı EEG / Beyin haritalaması
Schuhfried Tanı Testleri (Nöropsikolojik tarama)
Kişilik Analizi
TEDAVİ PROTOKOLÜ :
Nöropsikiyatrik Tedavi
Konuşma Terapisi
Aile Danışmanlığı
Okul Danışmanlığı
Çocuklarda Dil ve Konuşma Gelişimi
Çocuğun dil gelişimi doğumdan itibaren izlendiğinde doğuştan getirdiği bir ses kapasitesinin olduğu görülmektedir. Doğumdan sonraki ilk aylarda bebek ağlama, gülme, hıçkırma, bağırma gibi kendiliğinden birtakım sesler çıkartırken, dışardan işittiği sesleri de taklit etmeye başlar. Ses taklitleri, hece tekrarları ve ilk sözcüğün söylenmesi gibi dil gelişimindeki belirgin aşamalar izlenerek, çocuğun konuşulanları anlaması ve konuşmaya başlaması gerçekleşir. Çocuk olgunlaştıkça konuşma üzerindeki denetimi artmakta, bunun yanı sıra çevrenin ve eğitimin gelişim üzerindeki etkisi de önem kazanmaktadır.
Dil ve Konuşma Gelişim Aşamaları
Çocuklarda dil ve konuşma becerilerinin kazanıldığı yaşlar sabit ve değişmez değildir, önceden tahmin edilebilir bir sıra izlediği söylenmektedir. Buna göre;
Çocuk Önce Ağlayarak Konuşur.
● Yumuşak seslere mırıldanarak, sert, yüksek seslere korkup ağlayarak tepki verir.
● Sesi gözleri ile takip eder.
Seslerle Oynar, Taklit Eder, Ses Üretir.
● Seslerdeki değişiklikleri ayırt edebilir. Ayırt etme yavaş yavaş anlamlı hâle gelir.
● Başkalarının çıkardığı sesleri tekrarlar.
● Şaşkınlığını, sevincini; hareketleri ve çıkardığı seslerle ifade eder.
Sözcük Üretmeye Başlar.
● Telâffuzu tam anlaşılır değildir. Tek sözcük, ses ve mimiklerle desteklenerek, tüm bir cümle yerine kullanılabilir.
● Sözcükleri anlamlarından farklı kullanabilir.
● Anladığı sözcük sayısı kullandığı kelime sayısından fazladır.
Sözcük Dağarcığı Gelişir
● Sözcükleri bir araya getirerek kısa cümleler kurmaya başlar, oldukça anlamsız sözcükleri art arda kullanabilir.
● Başkalarının söylediği sözcükleri tekrarlar.
● Konuşmasının giderek daha anlaşılır hâle geldiği görülür.
Dört-Beş Sözcük Uzunluğunda Cümleler Kurar
● Sürekli konuşmak ister.
● Söylemek istediği sözcükleri çabuk bulamaz ve kolaylıkla kullanamaz.
● Bu dönemde çocuğun düşünme hızı sözcükleri çıkarabilme hızından fazladır. Çocuk konuşurken duraklar, ses, hece ve sözcük tekrarları yapar.
Cümleler Uzun ve Çeşitlidir
● Konuşmasını dinleyiciye göre değiştirme becerisi gösterir.
● "Eğer,... zaman ve çünkü..." gibi bağlaçlar kullanabilir.
● Espri yapar, değişik ve acayip sözcükleri gülünç bulur.
● Ezbere şiir, şarkı... söyleyebilir.
Çocuk Okul Çağına Geldiğinde Konuşma Şekli Ve Grameri, Çevresindeki Konuşma Şekline Uyar
Dil ve konuşma bundan sonra da gelişmeye devam eder. Bazen bazı sesleri daha sonraki yaşlarda kazanabilir.
Gelişim dönemlerine göre çocuğun ilk kelimeyi 12-18 ay arasında, ilk cümleyi 32. ayda söylemesi beklenir. Konuşma, öğrenmenin yanında olgunlaşmayı da içerir. Örneğin, 24. ayda ünlü seslerin tamamının, 4.yılda da ünsüz seslerin tamamının çıkması gerekir. Daha sonra karışık sesler çıkar. Çocuğun yaşı ilerledikçe kavramsal boyut önem kazanır.
Gecikmiş konuşmada, seslerin çıkması, olgunlaşma ve kavramsal boyutta normal gelişim şemalarına uymayan bir durum söz konusudur. Nedenleri arasında zor doğum, bozuk beden sağlığı, alt ve üst solunum yolları rahatsızlığı, iç salgı bezlerinin yetersizliği, dil, gırtlak kası iltihabı, uygun olmayan çevresel koşullar (uyaranların az olması, anne-babanın tutum hataları gibi) ve duygusal bozukluklar (otizmde de geç konuşma görülmektedir) sayılmaktadır.
Fonolojik Bozukluk (Artikülasyon Bozukluğu)
Konuşma seslerinin yanlış çıkartılması ve dilde farklı bir anlam yaratan seslerin oluşturulmasında zorluğu içerir. Kişi, yaşına ve lehçesine uygun, gelişimsel olarak çıkartması beklenen sesleri çıkartamaz. Bu durum, okul ya da mesleki başarısını, toplumsal iletişimini bozmaktadır. Bozukluğun şiddeti, konuşmada küçük ve önemsiz aksaklıklardan tamamen anlaşılmayan bir konuşmaya kadar değişebilir.
Söylenmesinde yanlışlıkların en sık yapıldığı sesler yaşla düzelmesi beklenen seslerdir (l,r,s,z,ş,ç). Aynı zamanda, heceler ve sözcükler içindeki seslerin sıralanma ve seçilme hatalarını (ör.sor yerine ros gibi ) da içerir.
İşitme bozukluğu, konuşma organlarındaki bozukluklar (ör. yarık damak), nörolojik durumlar, zeka engeli ya da psikolojik sorunlar, artikülasyon bozukluğuna eşlik edebilir.
6-7 yaşta % 2-3,17 yaşın üzerinde % 0.5 oranında ve erkeklerde daha sık görülmektedir.
Yeni Yöntem
Konuşma bozuklukları "Bio-feedback" yöntemi ile kişinin geri bildirimi alınarak beyin konuşma merkezinin yeniden yapılanması sağlanmaktadır. Son yıllarda Batı da yoğun olarak kullanılmaya başlayan bir yöntemdir.
Kekemelik
Konuşmanın akıcılığında duraklama, tekrar, uzatma ve çoğu kez bunlara eşlik eden tiklerle görülen konuşma ritminin aksamasıdır.
Genellikle 2-7 yaş arasında ortaya çıkar, en çok 3-5 yaş arasında görülür. Erkek çocuklarda daha ağır seyreder. Kız-erkek oranı 1/5 tir. Yapılan araştırmalara göre kekemelik görülen kişilerin ailelerinde de kekemelik oranı yüksektir.
Sorunu yaşayan kişi, konuşma oranını değiştirerek, toplum içinde konuşmaktan kaçınarak, bazı ses ve sözcükleri engelleyerek kekemeliği yenmeye çalışır. Gerginlik ve kaygı kekemeliği artırır. Kekemelik başladıktan sonra; tırnak yeme, tikler, gece-gündüz işemeleri, korkular, obsesif davranışlar, hırçınlık gibi ek belirtilerde görülebilir.
Afazi, çocuk beyin felci, dikkat eksikliği /hiperaktivite bozukluğu, öğrenme güçlüklerinde de konuşma ile ilgili bozukluklar görülmektedir.
Afazi
Afazi, önceden konuşması normal olarak ortaya çıkan kişilerde geçirilmiş beyin hastalığına bağlı olarak ortaya çıkan bir dil bozukluğu olup, sadece konuşmayı etkilemez. Aynı zamanda anlama, okuma ve yazmayı da etkiler. Ve diğer konuşma bozukluklarından bu farkı nedeniyle, afazilerde sadece konuşma rehabilitasyonu yapmak yeterli değildir. Merkezimizde anlama, okuma ve yazmayı da geliştirici özel yöntemler uygulanır.
TANI PROTOKOLÜ :
Nöropsikiyatrik İnceleme
Görüntüleme yöntemleri (Beyin tomografisi ve MR)
Bilgisayarlı EEG / Beyin haritalaması
Schuhfried Tanı Testleri (Nöropsikolojik tarama)
Kişilik Analizi
TEDAVİ PROTOKOLÜ :
Nöropsikiyatrik Tedavi
Konuşma Terapisi
Aile Danışmanlığı
Okul Danışmanlığı
Çocuklarda Dil ve Konuşma Gelişimi
Çocuğun dil gelişimi doğumdan itibaren izlendiğinde doğuştan getirdiği bir ses kapasitesinin olduğu görülmektedir. Doğumdan sonraki ilk aylarda bebek ağlama, gülme, hıçkırma, bağırma gibi kendiliğinden birtakım sesler çıkartırken, dışardan işittiği sesleri de taklit etmeye başlar. Ses taklitleri, hece tekrarları ve ilk sözcüğün söylenmesi gibi dil gelişimindeki belirgin aşamalar izlenerek, çocuğun konuşulanları anlaması ve konuşmaya başlaması gerçekleşir. Çocuk olgunlaştıkça konuşma üzerindeki denetimi artmakta, bunun yanı sıra çevrenin ve eğitimin gelişim üzerindeki etkisi de önem kazanmaktadır.
Dil ve Konuşma Gelişim Aşamaları
Çocuklarda dil ve konuşma becerilerinin kazanıldığı yaşlar sabit ve değişmez değildir, önceden tahmin edilebilir bir sıra izlediği söylenmektedir. Buna göre;
Çocuk Önce Ağlayarak Konuşur.
● Yumuşak seslere mırıldanarak, sert, yüksek seslere korkup ağlayarak tepki verir.
● Sesi gözleri ile takip eder.
Seslerle Oynar, Taklit Eder, Ses Üretir.
● Seslerdeki değişiklikleri ayırt edebilir. Ayırt etme yavaş yavaş anlamlı hâle gelir.
● Başkalarının çıkardığı sesleri tekrarlar.
● Şaşkınlığını, sevincini; hareketleri ve çıkardığı seslerle ifade eder.
Sözcük Üretmeye Başlar.
● Telâffuzu tam anlaşılır değildir. Tek sözcük, ses ve mimiklerle desteklenerek, tüm bir cümle yerine kullanılabilir.
● Sözcükleri anlamlarından farklı kullanabilir.
● Anladığı sözcük sayısı kullandığı kelime sayısından fazladır.
Sözcük Dağarcığı Gelişir
● Sözcükleri bir araya getirerek kısa cümleler kurmaya başlar, oldukça anlamsız sözcükleri art arda kullanabilir.
● Başkalarının söylediği sözcükleri tekrarlar.
● Konuşmasının giderek daha anlaşılır hâle geldiği görülür.
Dört-Beş Sözcük Uzunluğunda Cümleler Kurar
● Sürekli konuşmak ister.
● Söylemek istediği sözcükleri çabuk bulamaz ve kolaylıkla kullanamaz.
● Bu dönemde çocuğun düşünme hızı sözcükleri çıkarabilme hızından fazladır. Çocuk konuşurken duraklar, ses, hece ve sözcük tekrarları yapar.
Cümleler Uzun ve Çeşitlidir
● Konuşmasını dinleyiciye göre değiştirme becerisi gösterir.
● "Eğer,... zaman ve çünkü..." gibi bağlaçlar kullanabilir.
● Espri yapar, değişik ve acayip sözcükleri gülünç bulur.
● Ezbere şiir, şarkı... söyleyebilir.
Çocuk Okul Çağına Geldiğinde Konuşma Şekli Ve Grameri, Çevresindeki Konuşma Şekline Uyar
Dil ve konuşma bundan sonra da gelişmeye devam eder. Bazen bazı sesleri daha sonraki yaşlarda kazanabilir.