Bilinmeyen şeyler korkutucudur. Özellikle anne babadan ayrı kalmak küçük yaşlarda çocukta korku yaratır. Anne babalar bilmeyerek çocuklarında korkular oluştururlar. Anne çocuğunun yaramazlık yapmasını engellemek için "yaramazlık yaparsan bırakır giderim", "seni dilenciye veririm" şeklinde korkutmaya çalışır. Çocuklar için en dayanılmaz korku anne babadan ayrı kalmaktır. 4 ile 6 yaş arasında korkular çok fazladır.
Çocuklar anne babalarının veya büyüklerinin uslu dursunlar diye uydurdukları şeylerin gerçek olduğuna inanırlar. Büyükler korkuyu bir disiplin aracı olarak kullanmaktadırlar. Anne baba¬lar veya büyükler yaramazlık yapan, uyumayan çocuğu "öcü gelir" diye korkuturlar. Ancak bu kolay bir yoldur. Çünkü bunu duyan çocuğun hemen sesi kesilmektedir. Hatta korkutmanın dövmekten daha fazla yaptırım gücü vardır. Özellikle doktorla korkutulan çocuklar hastalandıklarında anne baba çok zorlanır. Yemeğini yemeyen çocuğa "şimdi ilaç veririm" şeklinde yapılan korkutma ise ilaç alması gerektiğinde aşılmaz sorunlar yaratır. Örneğin, iğneci veya hemşireyle korkutulan çocuklar aşı olacaklarında çok korkarlar, tepki gösterirler. Bir başka sorun yaratan korku da sünnetçi korkusudur.
En küçük şeyden korkan, paniğe kapılan, kendine güvenini kaybeden anne babaların çocukları da onlara benzerler. Anne bazen çocukların peşinde "aman düşecek", "hastalanacak", "dayak yiyecek" şeklinde düşüncelerle çocuğu kısıtlar, engeller, aşırı koruyucu, kollayıcı tutuma girer. Çocuğu çevrenin, insanların tehlikeli olduğuna inandırır. Çocuk fazla korunduğu için beceriksiz ve pısırık hale gelir.
Bazen de korkutma Tanrı'yı işin içine karıştırarak olur: "Tanrı seni cezalandıracak" gibi sözler, çocuk Tann'yı kafasında nasıl canlandıracağını bilmediği için, onda daha fazla korku geliştirir.
Bir de duruma bağlı olan korkular vardır. Örneğin eve hırsız girmesi, çocuğun kaza geçirmesi gibi durumlar, çocukta korku durumları ortaya çıkarır. Böyle durumlarda çocuğun korkusu dinlenilmeli, ciddiye alınmalıdır. Annenin aşırı koruyucu ve kollayıcı tutumundan vazgeçebilmesi için bir çocuk psikoloğundan yardım alınmalıdır.
GECE KORKULARI
4-6 yaşları arasında çocuklar korkulu rüyalar görürler. Bu gibi durumlarda çocuk anne babanın odasına gelir ve onlarla yatmak ister. Bu durumda çocuğu azarlamak, kızmak sakıncalıdır. Çocuğu alıp odasına götürmek ve dalıncaya kadar birlikte kalmak onu sakinleştirmeye çalışmak gördüklerinin gerçek olmadığını anlatmak uygun olacaktır.
Çocuk anne babanın cinsel ilişkisine tanık olmuş ise, bunu annesinin saldırıya uğraması şeklinde yorumlayabilir. Bu olaydan dolayı ya annesini korumak için ya da bu olayın yeniden olmaması için annesiyle yatmak ister. Uykuya dalmak istemez ya da anne babanın büyük kavgalarına şahit olmuş çocukta "eğer uyursam yine kavga ederler, ben önleyemem" şeklinde bir düşünce gelişir. Böyle durumlarda çocuğa kızmamak uykuya dalıncaya kadar yanında yatmak, sakin ve sevecen davranmak uygundur.
OKUL KORKUSU
Bu sorun, çocuk ilkokula başladığında ortaya çıkabileceği gibi okulun herhangi bir döneminde de görülebilir. Hatta yuvaya başlayan çocuklarda da görülür. Çocuk anneye âdeta yapışır, onu bir türlü bırakmak istemez, ağlar, annenin yanında kalmasını İstediğinden anne günlerce, sınıfta çocuğun yanında oturur.
Ya da çocuk birden bire okula gitmek istemez; zorlanırsa, midesi bulanır, kusar, zorlamalara direnir. Yoldan veya okuldan döner gelir. Neşesizleşir, uykusu bozulur, iştahı kesilir. Ödevlere ilgisi kalmaz. Her sabah somatik bir belirti ortaya çıkartır. Örneğin, başı, karnı ağrır veya bulantısı olur, ateşi yükselir, hatta kusar. Evde rahattır. Ağır vakalarda ise çocuk evde bile huzursuzdur. Bunun kaynağı genellikle anneden ayrılma korkusudur. Okul korkusu görülen çocuklar genellikle uslu, sessiz, uyumlu, anneye aşırı bağımlıdırlar. Böyle durumlarda dayak ve korkutmalar sonuç vermez. Bu korku ortaokulda, lisede de görülebilir.
Anne babalar okul korkusu gösteren çocuğu okuldan uzak tutmamalıdırlar. Evde kalış uzadıkça okula dönüş güçleşir. Anne baba kararlı ve tutarlı davranmaya çalışmalıdır. Öğretmene durum anlatılmalı, işbirliği sağlanmalıdır. Çocuk sınıfa girmese de okula gitmeli, bahçede dolaşmalıdır. Çocuğun korkusu ciddiye alınmalıdır. Okula götürülmesi çözümün yarısı demektir. Birkaç günde düzelmiyorsa, gecikmeden bir psikoloğa gidilmelidir
Çocuklar anne babalarının veya büyüklerinin uslu dursunlar diye uydurdukları şeylerin gerçek olduğuna inanırlar. Büyükler korkuyu bir disiplin aracı olarak kullanmaktadırlar. Anne baba¬lar veya büyükler yaramazlık yapan, uyumayan çocuğu "öcü gelir" diye korkuturlar. Ancak bu kolay bir yoldur. Çünkü bunu duyan çocuğun hemen sesi kesilmektedir. Hatta korkutmanın dövmekten daha fazla yaptırım gücü vardır. Özellikle doktorla korkutulan çocuklar hastalandıklarında anne baba çok zorlanır. Yemeğini yemeyen çocuğa "şimdi ilaç veririm" şeklinde yapılan korkutma ise ilaç alması gerektiğinde aşılmaz sorunlar yaratır. Örneğin, iğneci veya hemşireyle korkutulan çocuklar aşı olacaklarında çok korkarlar, tepki gösterirler. Bir başka sorun yaratan korku da sünnetçi korkusudur.
En küçük şeyden korkan, paniğe kapılan, kendine güvenini kaybeden anne babaların çocukları da onlara benzerler. Anne bazen çocukların peşinde "aman düşecek", "hastalanacak", "dayak yiyecek" şeklinde düşüncelerle çocuğu kısıtlar, engeller, aşırı koruyucu, kollayıcı tutuma girer. Çocuğu çevrenin, insanların tehlikeli olduğuna inandırır. Çocuk fazla korunduğu için beceriksiz ve pısırık hale gelir.
Bazen de korkutma Tanrı'yı işin içine karıştırarak olur: "Tanrı seni cezalandıracak" gibi sözler, çocuk Tann'yı kafasında nasıl canlandıracağını bilmediği için, onda daha fazla korku geliştirir.
Bir de duruma bağlı olan korkular vardır. Örneğin eve hırsız girmesi, çocuğun kaza geçirmesi gibi durumlar, çocukta korku durumları ortaya çıkarır. Böyle durumlarda çocuğun korkusu dinlenilmeli, ciddiye alınmalıdır. Annenin aşırı koruyucu ve kollayıcı tutumundan vazgeçebilmesi için bir çocuk psikoloğundan yardım alınmalıdır.
GECE KORKULARI
4-6 yaşları arasında çocuklar korkulu rüyalar görürler. Bu gibi durumlarda çocuk anne babanın odasına gelir ve onlarla yatmak ister. Bu durumda çocuğu azarlamak, kızmak sakıncalıdır. Çocuğu alıp odasına götürmek ve dalıncaya kadar birlikte kalmak onu sakinleştirmeye çalışmak gördüklerinin gerçek olmadığını anlatmak uygun olacaktır.
Çocuk anne babanın cinsel ilişkisine tanık olmuş ise, bunu annesinin saldırıya uğraması şeklinde yorumlayabilir. Bu olaydan dolayı ya annesini korumak için ya da bu olayın yeniden olmaması için annesiyle yatmak ister. Uykuya dalmak istemez ya da anne babanın büyük kavgalarına şahit olmuş çocukta "eğer uyursam yine kavga ederler, ben önleyemem" şeklinde bir düşünce gelişir. Böyle durumlarda çocuğa kızmamak uykuya dalıncaya kadar yanında yatmak, sakin ve sevecen davranmak uygundur.
OKUL KORKUSU
Bu sorun, çocuk ilkokula başladığında ortaya çıkabileceği gibi okulun herhangi bir döneminde de görülebilir. Hatta yuvaya başlayan çocuklarda da görülür. Çocuk anneye âdeta yapışır, onu bir türlü bırakmak istemez, ağlar, annenin yanında kalmasını İstediğinden anne günlerce, sınıfta çocuğun yanında oturur.
Ya da çocuk birden bire okula gitmek istemez; zorlanırsa, midesi bulanır, kusar, zorlamalara direnir. Yoldan veya okuldan döner gelir. Neşesizleşir, uykusu bozulur, iştahı kesilir. Ödevlere ilgisi kalmaz. Her sabah somatik bir belirti ortaya çıkartır. Örneğin, başı, karnı ağrır veya bulantısı olur, ateşi yükselir, hatta kusar. Evde rahattır. Ağır vakalarda ise çocuk evde bile huzursuzdur. Bunun kaynağı genellikle anneden ayrılma korkusudur. Okul korkusu görülen çocuklar genellikle uslu, sessiz, uyumlu, anneye aşırı bağımlıdırlar. Böyle durumlarda dayak ve korkutmalar sonuç vermez. Bu korku ortaokulda, lisede de görülebilir.
Anne babalar okul korkusu gösteren çocuğu okuldan uzak tutmamalıdırlar. Evde kalış uzadıkça okula dönüş güçleşir. Anne baba kararlı ve tutarlı davranmaya çalışmalıdır. Öğretmene durum anlatılmalı, işbirliği sağlanmalıdır. Çocuk sınıfa girmese de okula gitmeli, bahçede dolaşmalıdır. Çocuğun korkusu ciddiye alınmalıdır. Okula götürülmesi çözümün yarısı demektir. Birkaç günde düzelmiyorsa, gecikmeden bir psikoloğa gidilmelidir