Koşullar Bizi Biz Koşulları Yaratımda
Öyle koşullar olur ki
Kalbimiz almaz
Eğer dışsal koşulu kabul edemiyorsak
İçsel koşulu kabullenmeye gayret ederiz
Üzüntüye
Umutsuzluğa
Korkuya
Haksızlığa
Yalnızlığa ya da bu ıstırap hangi şekli alıyorsa
O hisse
Tanıklık etmeye gayret ederiz
Etiketlemeden
Direnmeden
Sadece izleyerek...
Hislerin ağırlığını
Hissedebildiğin kadar hisset
Bırak, her ne varsa orada göğsüne oturan gelsin
Kontrol etmeye
Bastırmaya çabalama
Terazinin bir kefesi vurabildiği kadar yere vursun
Gör hislerinin ağırlığının etkisini
Belki düşüncelerin
Belki kelimelerin
Ağırlığını
Fark et
O kefe yere vurduğunda artık nasıl bir ağırlık koyarsan koy yerinden oynamadığını fark et.
Böyle anlarda
Kendi üretimimiz olan ıstıraba, acıya son verebilir,
Bu kadar acı yeter, artık doydum diyebiliriz.( demeye de biliriz)
Ego’nun zayıfladığı anlar
Karanlıktan bunalıp ışığı yakmaya en yaklaştığın anlardır
Seni kör eden
Gözündeki bağı ellerinle çekip atmaya en yakın olduğun anlar, o anlar
Seni koşullayan
Zihnindeki kalıpları fark edip,
Tamam duydum
Ama umrumda değilsin diyebileceğin anlar, o anlar
Belki de uykudan uyanmaya en yakın olduğun.
Böyle anlarda; O’na yaklaşırsın
Çünkü terazinin kefesi nasıl bir ağırlık koyarsan koy kıpırdamıyordur.
Artık o biliştesin
Daha yüksek bir perspektiften bildiğinde, gördüğünde,
koşulların ne olumlu ne de olumsuz olduğunu bilmektesin.
Onlar oldukları gibi.
Sen olduğun gibi
Ve sen olanı tümüyle kabul ederek yaşadığında
Bu yeni bir doğumdur
İnsan tekrar tekrar doğuyor, değil mi?!
Tekrar tekrar öldüğü gibi...
Bedenen dünyaya gelişin, doğum
Bu benim, “ben” olarak varım bilincine ermen, doğum
Uyanışın, doğum ️
Güneş gibi parlak olsun doğumlarımız
Ve varlığımızda bi alanda
Hep bilelim:️ Batmak üzere doğduğumuzu
Sevgi ve Saygılarımla
Öyle koşullar olur ki
Kalbimiz almaz
Eğer dışsal koşulu kabul edemiyorsak
İçsel koşulu kabullenmeye gayret ederiz
Üzüntüye
Umutsuzluğa
Korkuya
Haksızlığa
Yalnızlığa ya da bu ıstırap hangi şekli alıyorsa
O hisse
Tanıklık etmeye gayret ederiz
Etiketlemeden
Direnmeden
Sadece izleyerek...
Hislerin ağırlığını
Hissedebildiğin kadar hisset
Bırak, her ne varsa orada göğsüne oturan gelsin
Kontrol etmeye
Bastırmaya çabalama
Terazinin bir kefesi vurabildiği kadar yere vursun
Gör hislerinin ağırlığının etkisini
Belki düşüncelerin
Belki kelimelerin
Ağırlığını
Fark et
O kefe yere vurduğunda artık nasıl bir ağırlık koyarsan koy yerinden oynamadığını fark et.
Böyle anlarda
Kendi üretimimiz olan ıstıraba, acıya son verebilir,
Bu kadar acı yeter, artık doydum diyebiliriz.( demeye de biliriz)
Ego’nun zayıfladığı anlar
Karanlıktan bunalıp ışığı yakmaya en yaklaştığın anlardır
Seni kör eden
Gözündeki bağı ellerinle çekip atmaya en yakın olduğun anlar, o anlar
Seni koşullayan
Zihnindeki kalıpları fark edip,
Tamam duydum
Ama umrumda değilsin diyebileceğin anlar, o anlar
Belki de uykudan uyanmaya en yakın olduğun.
Böyle anlarda; O’na yaklaşırsın
Çünkü terazinin kefesi nasıl bir ağırlık koyarsan koy kıpırdamıyordur.
Artık o biliştesin
Daha yüksek bir perspektiften bildiğinde, gördüğünde,
koşulların ne olumlu ne de olumsuz olduğunu bilmektesin.
Onlar oldukları gibi.
Sen olduğun gibi
Ve sen olanı tümüyle kabul ederek yaşadığında
Bu yeni bir doğumdur
İnsan tekrar tekrar doğuyor, değil mi?!
Tekrar tekrar öldüğü gibi...
Bedenen dünyaya gelişin, doğum
Bu benim, “ben” olarak varım bilincine ermen, doğum
Uyanışın, doğum ️
Güneş gibi parlak olsun doğumlarımız
Ve varlığımızda bi alanda
Hep bilelim:️ Batmak üzere doğduğumuzu
Sevgi ve Saygılarımla