Kul hakkı nelerdir?
Belki de her gün ”Kul hakkı, hakkını helal et, hak geçmesin” gibi sözleri duyarız veya birileri kul hakkı yiyen birilerinden bahseder. Toplumsal olarak kul hakkı yiyenin sonu felakettir deriz. Kul hakkının dünyadaki cezası olarak ”bir yerden çıkar nasılsa” denilir. Kul hakkını helal etmezse ahirette hesabımızın çok zor olacağı söylenir. Acaba üzerinde bu kadar cennet-cehennem hesapları yapılan kul hakkı için Kuran’da ne buyruluyor? Kuran’da kul hakkı bize anlatılan gibi mi?
Hepimizin bildiği meşhur bir söz vardır. Hadis adı altında Allah’ın emri olarak anlatılıyor insanlara:
”Ne ile gelirseniz gelin ama bana kul hakkıyla gelmeyin“
Peki bu cümle üzerinden basit bir soru soralım şirk haricinde içinde kul hakkı olmayan günah var mı?
Günahlar üzerinden düşünelim:
1- Faiz: Tefecilik yapmak, vadeye para yatırmak, kredi çekmek farketmez kul hakkı anlamında en kötülerden. Doğrudan yada dolaylı olarak insanlara faizli borç verdiğiniz için büyük bir kul hakkına giriyorsunuz. Örneğin bankaya vadeli para yatırdığınızda banka bu parayı başkalarına kredi olarak veriyor ve aldığı faizin bir kısmını sizinle paylaşıyor böylece sizde dolaylı yoldan tefeci oluyorsunuz. Kredi çektiğinizde ise her ne kadar mağdurda olsanız faiz sisteminin işlemesini sağlayarak vebal alıyorsunuz.
2- Zina-Fuhuş: Evli-bekar farketmez eşin aldatılmasından, toplumsal yozlaşma ve ahlaksızlığa kadar her yönüyle birkaç kişiden, toplumun geneline kadar büyük bir kul hakkı.
3- Kumar: En başta ailenizin rızkını bu işte kullanmanız veya ihtiyaç sahibi o kadar insan varken böyle işlere para harcanması kul hakkıdır.
4- İçki: İsterseniz evde tek başınıza için ailenizin rızkından tutun ihtiyaç sahibi insanlara yardım etmek dururken paranın böyle bir harama harcanması kul hakkıdır.
4- Gıybet (başkalarının arkasından konuşmak)
5- Kibir (Başkalarını küçük görme)
6- Hırsızlık, dolandırıcılık, gasp.
Benzeri hangi suçları sayarsanız sayın hepsinde doğrudan yada dolaylı kul hakkı olduğunu göreceksiniz.
Şirk haricinde geriye pek bir şey kalmadı hani ”ne ile gelirsen gel kul hakkıyla gelme” buyrulmuştu. Ne olacak şimdi?
Halbuki toplumsal anlayışta en sona kalan, çoğu kişinin görmezden geldiği şirk günahı Kuran’da en başta anlatılmaktadır:
Nisa 116: ”Allah, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışındakileri ise dilediği kimseler için bağışlar. Allah’a ortak koşan derin bir sapıklığa düşmüştür.”
Aslında yukarıda hadis adı altında uydurulmuş sözün tam tersine Allah kullarına ne ile gelirsen gel ama şirk ile gelme buyurmaktadır. Tabi insan hiç şirk günahı işlemese bile diğer günahlar sebebiyle de ebedi cehennemlik olabilir. En azından diğer günahların affedilme ihtimali var şirk için böyle bir durum yok. Tabi yanlış anlaşılmasın bu ahiret için geçerli bir durum dünya hayatında Allah şirkin tövbesini kabul eder yoksa peygamberlerin insanlara tebliğinin, imana gelin demesinin ne anlamı kalırdı?
İşte size memleketimizde yaşanan İslam ile alakasız, uydurulmuş geleneksel kopyala-yapıştır dininin en büyük çelişkilerinden biri daha. Bu kadar sık tekrarlanan bir sözün aslında tamamen Kuran’a aykırı olması ne kadar garip.
Bilirsiniz hakkını helal et-ettim-etmem tarzı bir sürü söz duyarız. Hatta bu insanlar arasında bir nevi psikolojik baskı, manevi bir silah haline bile dönüşebiliyor bazen. Kimileri öyle kinleniyor ki ‘’öleceğimi bilsem hakkımı helal etmem’’ ‘’dünyaları verse olmaz hakkımı helal etmem’’ diyebiliyor. Sormak lazım senin böyle bir yetkin var mı? Allah bizim için ayrı kendisi için ayrı af yetkilerimi vermiş? Sana defalarca kötülük yapan birine yufka yürekli olduğun için büyüklük bende kalsın diyerek hakkımı helal ettim demen onun bütün yaptıklarından sıyrılmasını sağlar mı? Allah sen affettin diye ona hesap sormaz mı? Yada samimi bir şekilde pişman olup tövbe etmiş senin zararını da karşılamış, özür dilemiş olan birisine sen çok öfke duyduğun için ne yaparsan yap hakkımı helal etmiyorum dersen Allah ona azap eder mi? Allah’ın o kişinin tövbesini kabul etmesi senin onayına mı kalmış?
Bizim helalleşme adı altında günahları affetme yetkimiz var mı?
Ali İmran 135: ‘’Ve (müminler) ‘ahlaksızlık’ işledikleri ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allah’ı hatırlayıp hemen günahlarından dolayı bağışlanma dileyenlerdir. Allah’tan başka günahları bağışlayan kimdir? Onlar yaptıklarında bile bile ısrar etmezler.’’
Yukarıda ayrıntılı bir şekilde görüleceği gibi zaten şirk haricinde içinde kul hakkı bulunmayan günah neredeyse yok. Biz birbirimizin fitnesiyiz. Bu dünya sınavının en önemli unsurlarından biridir.
Enam 165: ‘’O sizi yeryüzünün halifeleri kıldı ve verdikleriyle sizi denemek için kiminizi kiminize göre derecelerle yükseltti. Şüphesiz Rabbin, sonuçlandırması çabuk olandır ve şüphesiz O, bağışlayandır, esirgeyendir.’’
Bizim birbirimize yaptığımız yanlış en başta Allah’a yapılmıştır. Kuran’da defalarca geçen adaletli olun, zulmetmeyin emirleri çiğnenmiştir. Siz affettiniz peki Allah’a yapılan yanlış ne olacak? Geleneksel kul hakkı anlayışı insanların birbirlerine haksızlık etmesini önleme bir yana tam tersine haksızlığı teşvik etmektedir. ”Nasılsa sonra helallik isterim” mantığıyla hareket edilmektedir. Mesela ölüm döşeğinde birini düşünün yıllarca haksızlık ettiği birisini çağırıyor ”sana çok zulmettim hakkını helal et” diyor o kişide aslında hiç de bu duruma razı değil ama yufka yüreklilikle ”büyüklük bende kalsın” diye düşünerek helal olsun diyor. Ne oldu şimdi? Gücü kuvveti yerinde iken aklına hiç böyle şeyler gelmeyen kişi son dakika aldığı helallikle yaptıklarının vebalinden kurtuldu mu? Başka bir insana defalarca zulmederek çiğnenen Allah’ın hakkı ne olacak?
Size yapılan yanlış Allah’a yapılan yanlıştan daha mı önemli? Günahların affı kesinlikle şahısların tercihinde değildir. Siz pişman olup tövbe ettikten, verdiğiniz sıkıntıyı düzelttikten sonra karşınızdaki istediği kadar hakkını helal etmesin ne önemi var? Günahları Allah’tan başka kim affedebilir? Farkındamısınız şu masum görünen sözlerin üzerini açtığınızda altında ne kadar korkunç şeyler çıkıyor. Hz. Peygamber üzerinden hadis uydurup Allah adına hüküm vermeye kalkanlar ahirette bu iftiralarının hesabını nasıl verecekler?
Belki de her gün ”Kul hakkı, hakkını helal et, hak geçmesin” gibi sözleri duyarız veya birileri kul hakkı yiyen birilerinden bahseder. Toplumsal olarak kul hakkı yiyenin sonu felakettir deriz. Kul hakkının dünyadaki cezası olarak ”bir yerden çıkar nasılsa” denilir. Kul hakkını helal etmezse ahirette hesabımızın çok zor olacağı söylenir. Acaba üzerinde bu kadar cennet-cehennem hesapları yapılan kul hakkı için Kuran’da ne buyruluyor? Kuran’da kul hakkı bize anlatılan gibi mi?
Hepimizin bildiği meşhur bir söz vardır. Hadis adı altında Allah’ın emri olarak anlatılıyor insanlara:
”Ne ile gelirseniz gelin ama bana kul hakkıyla gelmeyin“
Peki bu cümle üzerinden basit bir soru soralım şirk haricinde içinde kul hakkı olmayan günah var mı?
Günahlar üzerinden düşünelim:
1- Faiz: Tefecilik yapmak, vadeye para yatırmak, kredi çekmek farketmez kul hakkı anlamında en kötülerden. Doğrudan yada dolaylı olarak insanlara faizli borç verdiğiniz için büyük bir kul hakkına giriyorsunuz. Örneğin bankaya vadeli para yatırdığınızda banka bu parayı başkalarına kredi olarak veriyor ve aldığı faizin bir kısmını sizinle paylaşıyor böylece sizde dolaylı yoldan tefeci oluyorsunuz. Kredi çektiğinizde ise her ne kadar mağdurda olsanız faiz sisteminin işlemesini sağlayarak vebal alıyorsunuz.
2- Zina-Fuhuş: Evli-bekar farketmez eşin aldatılmasından, toplumsal yozlaşma ve ahlaksızlığa kadar her yönüyle birkaç kişiden, toplumun geneline kadar büyük bir kul hakkı.
3- Kumar: En başta ailenizin rızkını bu işte kullanmanız veya ihtiyaç sahibi o kadar insan varken böyle işlere para harcanması kul hakkıdır.
4- İçki: İsterseniz evde tek başınıza için ailenizin rızkından tutun ihtiyaç sahibi insanlara yardım etmek dururken paranın böyle bir harama harcanması kul hakkıdır.
4- Gıybet (başkalarının arkasından konuşmak)
5- Kibir (Başkalarını küçük görme)
6- Hırsızlık, dolandırıcılık, gasp.
Benzeri hangi suçları sayarsanız sayın hepsinde doğrudan yada dolaylı kul hakkı olduğunu göreceksiniz.
Şirk haricinde geriye pek bir şey kalmadı hani ”ne ile gelirsen gel kul hakkıyla gelme” buyrulmuştu. Ne olacak şimdi?
Halbuki toplumsal anlayışta en sona kalan, çoğu kişinin görmezden geldiği şirk günahı Kuran’da en başta anlatılmaktadır:
Nisa 116: ”Allah, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışındakileri ise dilediği kimseler için bağışlar. Allah’a ortak koşan derin bir sapıklığa düşmüştür.”
Aslında yukarıda hadis adı altında uydurulmuş sözün tam tersine Allah kullarına ne ile gelirsen gel ama şirk ile gelme buyurmaktadır. Tabi insan hiç şirk günahı işlemese bile diğer günahlar sebebiyle de ebedi cehennemlik olabilir. En azından diğer günahların affedilme ihtimali var şirk için böyle bir durum yok. Tabi yanlış anlaşılmasın bu ahiret için geçerli bir durum dünya hayatında Allah şirkin tövbesini kabul eder yoksa peygamberlerin insanlara tebliğinin, imana gelin demesinin ne anlamı kalırdı?
İşte size memleketimizde yaşanan İslam ile alakasız, uydurulmuş geleneksel kopyala-yapıştır dininin en büyük çelişkilerinden biri daha. Bu kadar sık tekrarlanan bir sözün aslında tamamen Kuran’a aykırı olması ne kadar garip.
Bilirsiniz hakkını helal et-ettim-etmem tarzı bir sürü söz duyarız. Hatta bu insanlar arasında bir nevi psikolojik baskı, manevi bir silah haline bile dönüşebiliyor bazen. Kimileri öyle kinleniyor ki ‘’öleceğimi bilsem hakkımı helal etmem’’ ‘’dünyaları verse olmaz hakkımı helal etmem’’ diyebiliyor. Sormak lazım senin böyle bir yetkin var mı? Allah bizim için ayrı kendisi için ayrı af yetkilerimi vermiş? Sana defalarca kötülük yapan birine yufka yürekli olduğun için büyüklük bende kalsın diyerek hakkımı helal ettim demen onun bütün yaptıklarından sıyrılmasını sağlar mı? Allah sen affettin diye ona hesap sormaz mı? Yada samimi bir şekilde pişman olup tövbe etmiş senin zararını da karşılamış, özür dilemiş olan birisine sen çok öfke duyduğun için ne yaparsan yap hakkımı helal etmiyorum dersen Allah ona azap eder mi? Allah’ın o kişinin tövbesini kabul etmesi senin onayına mı kalmış?
Bizim helalleşme adı altında günahları affetme yetkimiz var mı?
Ali İmran 135: ‘’Ve (müminler) ‘ahlaksızlık’ işledikleri ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allah’ı hatırlayıp hemen günahlarından dolayı bağışlanma dileyenlerdir. Allah’tan başka günahları bağışlayan kimdir? Onlar yaptıklarında bile bile ısrar etmezler.’’
Yukarıda ayrıntılı bir şekilde görüleceği gibi zaten şirk haricinde içinde kul hakkı bulunmayan günah neredeyse yok. Biz birbirimizin fitnesiyiz. Bu dünya sınavının en önemli unsurlarından biridir.
Enam 165: ‘’O sizi yeryüzünün halifeleri kıldı ve verdikleriyle sizi denemek için kiminizi kiminize göre derecelerle yükseltti. Şüphesiz Rabbin, sonuçlandırması çabuk olandır ve şüphesiz O, bağışlayandır, esirgeyendir.’’
Bizim birbirimize yaptığımız yanlış en başta Allah’a yapılmıştır. Kuran’da defalarca geçen adaletli olun, zulmetmeyin emirleri çiğnenmiştir. Siz affettiniz peki Allah’a yapılan yanlış ne olacak? Geleneksel kul hakkı anlayışı insanların birbirlerine haksızlık etmesini önleme bir yana tam tersine haksızlığı teşvik etmektedir. ”Nasılsa sonra helallik isterim” mantığıyla hareket edilmektedir. Mesela ölüm döşeğinde birini düşünün yıllarca haksızlık ettiği birisini çağırıyor ”sana çok zulmettim hakkını helal et” diyor o kişide aslında hiç de bu duruma razı değil ama yufka yüreklilikle ”büyüklük bende kalsın” diye düşünerek helal olsun diyor. Ne oldu şimdi? Gücü kuvveti yerinde iken aklına hiç böyle şeyler gelmeyen kişi son dakika aldığı helallikle yaptıklarının vebalinden kurtuldu mu? Başka bir insana defalarca zulmederek çiğnenen Allah’ın hakkı ne olacak?
Size yapılan yanlış Allah’a yapılan yanlıştan daha mı önemli? Günahların affı kesinlikle şahısların tercihinde değildir. Siz pişman olup tövbe ettikten, verdiğiniz sıkıntıyı düzelttikten sonra karşınızdaki istediği kadar hakkını helal etmesin ne önemi var? Günahları Allah’tan başka kim affedebilir? Farkındamısınız şu masum görünen sözlerin üzerini açtığınızda altında ne kadar korkunç şeyler çıkıyor. Hz. Peygamber üzerinden hadis uydurup Allah adına hüküm vermeye kalkanlar ahirette bu iftiralarının hesabını nasıl verecekler?