Kurtuluş Savaşı Güney Cephesi

SoruCevap

Yeni Üye
Çözümler
1
Tepkime
56
Yaş
36
Coin
256,936
Kurtuluş Savaşı Güney CephesiVikipedi, özgür ansiklopedi

Sykes-Picot Antlaşması'na göre Fransa'nın kontrol alanı (mavi) ve etki alanı (açık mor rengi)

Tarih: Mayıs 1920 - Ekim 1921
Sonuç: Ankara Anlaşması ile Fransızların çekilmesi
Taraflar:

Fransa ve Ermeni Lejyonu
Kuvayi Milliye
Kumandanlar

Henri Gouraud
Şahin Bey
Türk-Fransız Cephesi veya Güney Cephesi Kurtuluş Savaşı Milli kuvvetlerin Fransız lejyoner birliklerine (Fransız, Cezayir ve Ermeni askerlerinden oluşan) karşı verdikleri savaşı kapsamaktadır.

Ermeni Lejyonu


Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonra İngilizler Antep, Maraş ve Urfa'yı; Fransızlar da Adana, Mersin ve Osmaniye'yi işgal etmişlerdi.
15 Eylül 1920'de iki ülke arasında yapılan bir anlaşmayla, ortadoğu bölgesi'ni aralarında manda yönetimleri altında paylaşılırken, Antep, Maraş ve Urfa da İngilizlerden Fransızlara geçmiştir. Fransızlar, 30 Ekim 1920'de Maraş ve Urfa'yı 5 Kasım 1920'de Antep'i İngilizlerden devralmışlardır.
Birinci Dünya Savaşı, İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya devletleri arasında gizli antlaşmalar yapılmıştır. Fransızlar Sykes-Picot Antlaşması ile Suriye’den başka bütün Güney Anadolu’yu alacaklardı. Böylece Anadolu’da, İskenderun ve Mersin limanları ile Ergani bakır madenleri ve Kilikya (Çukurova) pamuk tarlaları Fransızlar’a bırakılıyordu. Fakat, İngilizler Musul petrollerini ellerinden kaçırmak niyetinde değillerdi. Bunun için işgal edecekleri Antep, Maraş ve Urfa illerini koz olarak tutmak kararı ile yaptıkları sözleşmenin uygulanması yönünde harekete geçtiler.
Fransa ile İngiltere 15 Eylül 1919’da ikili bir antlaşma yaparak Ortadoğu’yu nasıl paylaşacaklarını belirlediler. Irak ve Filistin İngiliz Mandası, Suriye, Lübnan da Fransız Mandası altına sokuldu. Antep, Maraş, Urfa da el değiştirerek Fransa’ya geçti. İngiltere işgal ettikleri yerler ile Çukurova’yı Fransızlar’a bırakarak aralarındaki anlaşmaya ters hareketle Musul bölgesini (Petrol Bölgesi) işgal ettiler. Musul bölgesinin işgali, Fransızlarla aralarının açılmasına sebep oldu.
Koloni olarak tasarladıkları yerlere Suriye ve Mısır’dan getirdikleri Ermenileri yerleştirmeye başladılar. Ermenilerin bu bölgede örgütlenerek Fransaya bağlı bir koloni yaratma amacını görmektedirler. Bu devletin ismi Kilikya Devleti olarak adlandırılmaktaydı.

Çatışmalar
Mondros Ateşkes Andlaşması’nın koşullarına aykırı olarak İngilizler Musul, İskenderun, Kilis, Antep, Maraş ve Urfa’yı işgal ettiler. Fransızlar ise Adana, Mersin ve Osmaniye’yi işgal ettiler. Buna karşın savunma hatları oluşturuldu:

Ermeni saldırılarına karşı başlayan direniş hareketlerine, Sivas Kongresi’nde bu yöre için Kuvayı Milliye kurulmasına karar verilerek, halkın da katılımı sağlanmıştır.
Maraş’ta, Sütçü İmam’ın önderliğini yaptığı mücadeleye tüm Maraş halkı katıldı. Maraş’ta tutunamayan düşman şehri terk etmek zorunda kaldı (12 Şubat 1920). Maraş adı TBMM kararı ile 1973’te Kahramanmaraş olarak değiştirildi.
Urfa şehrinde Ali Saip (Ursavaş) Bey tarafından teşkilatlandırılan Türk direnişi başarıyla sonuçlandı. Fransızlar 11 Nisan 1920’de şehri boşalttılar. Urfa’ya TBMM kararı ile 1984 yılında Şanlıurfa adı verildi.
Antep halkı 1 Nisan 1920’de Fransızlara karşı ayaklandı. Teğmen Mehmet Sait’in ‘Şahin’ takma adıyla Kuvayı Milliye Komutanlığına atanması halkı daha da örgütlü bir güç haline getirdi. Hiçbir yerden yardım alamayan Anteplilerin Fransızlara karşı direnişi yaklaşık 1 yıl sürdü. Antep şehri, tüm olanaksızlıkları yaşadıktan ve altı bin şehit verdikten sonra onurundan taviz vermeden 9 Şubat 1921’de teslim olmak zorunda kaldı. TBMM Antep’in direnişini ödüllendirmek için kente ‘Gazi’ unvanı vererek adını Gaziantep olarak değiştirdi.
Fransızlar halkın direnişleri sonucunda askeri harekatlarını durdurduktan sonra Sakarya Zaferi’nin arkasından TBMM ile Ankara Antlaşması’nı yaptılar ve işgal ettikleri yerleri boşalttılar.
Maraş Savunması
Fransız işgalinin İngiliz işgalinden daha katı olması, Ermenilerle işbirliği yapılması ve bunların yaptığı zulümlere göz yumulması bölgede Fransızlara karşı sert bir tepkinin doğmasına yol açmıştır. Bu tepki üzerine Fransızlar, Ocak 1920'de Maraş'taki asker sayılarını arttırmışlardır.
Getirilen bu yeni birlikler daha yolda iken yapılan saldırılarla yıpratılmaya başlanmıştı. Kentte kalabilmek için kuvvetlerini devamlı olarak takviye eden Fransızlar, halkın tahammül edemeyeceği taktiğe başvurmaya başlamışlardır. Kaledeki Türk Bayrağı'nı indirmeleri, sokaklarda kadınlara yaptıkları terbiyesizlikleri ve suçsuz kişileri katletmeleri tepkileri arttırmıştır.
Rıdvan Hoca'nın"kalesinde bayrağı dalgalanmayan ülkede cuma namazı kılınamaz" sözleri halkı Fransızlara karşı toplu isyana sevk etmiştir. Büyük bir kent savaşı başlatan Türk halkı elinde yeterince cephane olmamasına rağmen, modern silahlarla donatılmış Fransız birliklerine karşı kahramanca çarpışmıştır. Mustafa Kemal Paşa'nın yayınladığı bir bildiri ile de moral bulmuşlardır. Suriye'de de saldırılara maruz kalan Fransızlar, zor durumda kalmışlar ve İngilizler aracılığıyla Temsil Heyeti'ne müracaat etmişlerdir. Mustafa Kemal Paşa verdiği cevapta "Fransız birliklerinin işgal ettikleri yerleri boşaltmalarını" istemiş ve diğer Fransız işgal bölgelerindeki halkı da isyana sevk etmiştir. Bu sırada Maraş'ı terketmeye karar veren Fransızlar 11 Şubat 1920'de şehri boşaltmışlardır.
I. Dünya Savaşı’nin sonlarına doğru Müttefiklerinin yenilmesi üzerine, Osmanlı İmparatorluğu 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi ile Anadolu'nun birçok yeri gibi Maraş'ta işgal altına girmesi ile işgal güçlerine karşı 11 Şubat 1920'de başlayan savunma 5 Mart 1920 tarihinde işgalin ortadan kalkması ile sonuçlanmıştır.

İngiliz Koloni Yönetimi
Maraş önce, İngiliz kuvvetleri tarafından 23 Şubat 1919’da işgal edildi. 8,5 ay süren İngiliz işgali sırasında pek kayda değer bir olay cereyan etmedi. Bunun da en büyük nedeni işgal kuvvetleri arasında çok sayıda Cezayir’li, Tunus'lu ve Hint’li Müslüman askerlerin bulunmasıydı. Ancak şehirde bulunan bazı Ermeniler bundan rahatsızlık duyuyorlardı. İşgal Komutanlıklarına yaptıkları başvuru neticesinde 29 Ekim 1919'da İngiliz işgali sona erdi. Şehir bu defa da Fransız kuvvetlerinin işgali altına girdi. Fransız kuvvetlerinin şehre girişleri bazı Ermeniler tarafından büyük bir coşku ve taşkınlıkla karşılandı. Bu durum yerli Maraş halkını çok rahatsız etti. Şehir içten içe kaynamaya başladı…

Çatışmaların Başlaması
Fransızlar'ın şehrin kalesindeki Türk Bayrağını indirmeleri, suçsuz kişileri öldürmeleri, Maraş ileri gelenlerini tutuklamaları tepkileri artırdı. Ulu Camii İmamı Rıdvan Hoca'nın, "Kalesinde bayrağı dalgalanmayan ülkede cuma namazı kılınmaz" sözü, halkı Fransızlar'a karşı harekete geçirdi. İşgal güçlerinin şehirde yaptığı taşkınlıklar tam bir terör havası estirir. Olaylar bir türlü durmak bilmez. 27 Kasım 1919 gecesi Ermenilerin ileri gelenlerinden Hırlakyan'ın evinde işgal komutanının şerefine bir balo tertiplenir. Balo da Komutanın dansa davet ettiği genç Ermeni kızı "Sizinle dans etmekten mazurum. Çünkü kendimi esarette hissediyorum Kale de Türk Bayrağı dalgalandığı sürece, sizinle dans edemem!" diyerek teklifini red eder. Bunun üzerine askerlerine derhal emir veren Komutan, Kaledeki Türk Bayrağını indirtir.
28 Kasım 1919 Cuma günü Maraş'ın kara sabahıdır. Yatağından kalkan Maraş'lılar, asırlardan beri Kale burcunda dalgalanan Şanlı Bayraklarını göremezler. Bu olay şehri infiale sürükler. Savcı - Avukat Mehmet Ali Kısakürek derhal kaleme sarılarak "Alem-i İslam'a Hitap" beyannamesini yazarak şehrin muhtelif yerlerine dağıttırır. Halkı Bayrağın indirilmesine tepki göstermeye davet eder. Bir Milletinin İstiklaline son verilmesi anlamına gelen Bayrağının indirilmesi karşısında Maraş'lılar sesiz kalmazlar ve Cuma namazı vakti Ulu Cami’de halk toplanır. Ezan Okunduktan sonra, Cami'de toplanan halk "Bayraksız Namaz kılınmaz" diye bağırır. O esnada Cami İmamı "Aziz Cemaat, Kalesinde düşman bayrağı dalgalanan bir Millet Hürriyet'ini kaybetmiş sayılır. Hürriyet olmayan bir yerde Cuma namazı kılmak caiz değildir" diyerek dağıtılan beyannamenin doğuru olduğunu tasdik eder. Bunun üzerine Maraş’lılar topluca Kaleye hücum ederek, indirilen Bayrağı yeniden Kale burçlarına diker ve Cuma namazı orada eda edilir.
Bayrak olayının ardından şehir adım adım savaşa sürüklenir. Aslanbey Başkanlığında kurulan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, her mahallede kurularak faaliyete geçer.
20. ve 3. Kolordudan subayların gelişi ve Mustafa Kemal'in Ankara'dan yayınladığı bildiriler neticesinde Maraş Halkı 11 Şubat 1920'de mücadeleye başladı. 72 gün süren mücadele sonunda Fransızlar yenilgiye uğratılır ve şehir Fransızlar'dan temizlenir.
Bir taraftan da Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile temasa geçerek direniş hazırlığına başlanır. 21 Ocak 1920 günü Şehir Harp'i başlar. 22 gün ve gece süren bir Mücadeleden sonra Maraş’lılar 7 den 70'e silaha sarılarak tek yürek tek bilek halinde bütün mevcudiyetini ortaya koyar. Sonunda kendisini yok etmek isteyen düşmanı yerli işbirlikçileri ile birlikte mağlup ederek, büyük bir zafere imzasını atar. Bu uğurda pek çok evladını Şehit verir. Maraş'ın düşman istilasından kurtulması, Türk Kurtuluş Savaşı'nın da ilk hareketini teşkil eder. Maraş’lılar, daha o tarihte "Kendini Kurtaran Şehir" unvanı ile anılmaya başlamakla birlikte, çevre illerinde yardımına koşarak Milli dayanışmanın en güzel örneklerini verir.
 
Üst Alt