Kutlu Doğum Haftasıyla İlgili Şiirler

Kutlu Doğum Haftasıyla İlgili Şiirler
0
21

SoruCevap

Yeni Üye
Çözümler
1
Tepkime
44
Yaş
36
Coin
256,937
Kutlu Doğum Haftasıyla İlgili Şiirler
Kutlu Doğum Haftasıy İle İlgili Şiirler
HZ MUHAMMED’İN DOĞUMU


Alem başka bir alem oldu
Dünyaya sanki nur doldu
SAVa gölü bile kurudu
Hz.muhammed` in doğumu

Yarap nasıl yarattı o öksüzü
Gösterdi bizlere gün yüzü
Rebiül evvel ayının on ikinci günü
Hz.muhammed` in doğumu

Allah aşkına baş koydu
Öğretti bizlere tek yolu
Herkesi imanda buluşturdu
Hz.muhammed` in doğumu

Mecüsiler in ateşi söndü
Putlar yerlere devrildi
Dünya tersine döndü
Hz.muhammed` in doğumu

İhdişamlı kisra sarayı
Tam on dört sutunu yıkıldı
O hak peşinde,halkı koruyandı
Hz.muhammed` ìn doğumu

Bütün cihan bekleşmekteydi
Ve çok sonra o geldi
İnsanlık hali beterdi
Hz.muhammed`in doğumu

Bir gece o doğdu
İslamiyet doğdu,insanlık doğdu
Kötülerin sonu oldu,Allah`ın sevgili kulu
Hz.muhammed`in doğumu

Alemler`in rahmeti,şerefi
O dünyada tekti
Tüm cemiyetin ferdi
Hz.muhammed`in doğumu

Müyesser Akbay


NAAT HZ. MUHAMMED (SAV)

Beş yüz yetmiş bir pazartesi sabahı
Seher başka aydınlandı, nurla canlandı
Her yeri sardı sevinç, müjde ve rahmetin!

Aminenin yetimi kâinat efendisi,
Âlemlere rahmet, Allah’ın sevgilisi
Müslüman ümmete kutlu olsun doğumun…

yaratılan canlı-cansız her şey bayram etti,
Doğumuna bir tek şeytan sevinmedi,
Her yere rahmet, yayıldı ışığın-nurun…

Altı yaşına geldiğinde ne ana, ne baba nede deden vardı,
Yetimlerin en küçüğüydün açıldı sana Ebu Talip şefkati,
Ya resullah! Allah sevgisiyle korundun, büyüdün...

Emin bilinirdin, müşrikler güvenirlerdi
Otuz beşinde hacer-ül Evsed’i yerine seninle taşındı
Kâbe’nin inşasına dokundu parmakların…

Cebel-i Nur’da “Oku! ” diyordu Cebrail
Kırkında peygamberlik verildi asıl
Yirmi üç sene tebliğ, bize Kuran’ı verdin…

İslam’ın yaşanan Mekki yılları şerliydi,
Hatice anamız şefkatle teselli ederdi,
Müşrikler azgın olsa da, esastı sabrın...

Ömer’in biatiyle sayı kırklara erişince,
Yürüdüler Kâbe’ye tekbir sesleriyle,
Artık sokaklar tanık, sahabeleri görecektin…

Hüzünlüydü o gece Ali’ye yatağını verirken,
Yasin okuyarak evden çıktılar kimseye görünmeden,
Anılarını akrabalarını bırakıp gitmekte ne zorlandın...

Ebu Bekir dostluk örneği her şeyini feda ederdi ona,
Paylaşacak nesi varsa vermek için arardı bin bahane,
Sevr mağarası sakladı hicret konağı, güvercinler örümcekler, sırdı yerin…

Ensar bölmüştü her şeyini muhacire,
Tanımak değildi derdi iman girmişti kalbine,
“Ver…” diyordu can resul akıyordu infak maidelerden!

Çölün kimse yaşamaz yerinde,
İslam devletini kurdun ihlâs ve iman yâriyle,
Yıkıldı karanlık çağ- yakıldı cahil perdeden…

Tebessümle sessizce gülerdin,
Ağzını her defasında kapatırdın,
Cemaline bakan cennet gölgesine düşerdi.

Cemaatin sohbetini dinlerdin,
Yanlış söze müdahale ederdin,
Doğru konuşulursa tebessüm gösterirdin.

Sakalın vardı,
Ne uzun nede kısa, saflık akardı,
Bakımlıydı, iki cihan içinde ne hoş seyirdin...

At ve deve yarışlarını severdin,
Yarışmayı heyecanla seyrederdin,
Birinci olana ödül verirdin.

Cebinde koku ayna tarak taşırdın,
Temizliğe güzel görünmeye itina ederdin,
Manevi huzur bulurdu yanına oturan misafirlerin…

Kötü söz bilmezdin,
Sabırlıydın, affediciydin
Kimseye kin gütmez, rahmet ederdin…

Çocukları çok severdin,
Hasan Hüseyin omzunda secdedeydin,
Onlar üzerinden inene kadar secdeden kalkmazdın!

Yirmi yıllık İslam düşmanı Ebu Cehil oğlu İkrime’yi,
Param parça eden Hamza’nın ciğerini Süfyan eşi, kayınvalideni,
Ne kurtuluştu o... Biat ettiklerinde affetmiştin!

Emindin,
Ağzın yalan bilmezdi,
Doğruyu tavsiye eder çirkinden men ederdin!

Uhud’ta dişlerin kırılmış,
Miğferin yüzünde parçalanmış,
Yinede müşriklere beddua etmemiş beşerdin…

Her yıl Uhud dağına gelir,
Mübarek dilinle,
“Uhud bizi sever bizde Uhud’u” söylerdin!

Amcan Ebu Talip’e defalarca İslam’ı tavsiye ettin,
Ne çok üzerdi onun reddedişi,
Onu ne çok severdin…

Çöllerde, bulutlar üzerinde yarışır
Atlar develer kurban olurcasına taşır,
Yediğinden içtiğinden bereket akardı…

Hıra mağarası küçücük in…
Kâbe’yi seyrederdin oradan sakin sakin
Eğimlerini kıvrımlarını uçarak çıkardın.

Günahkâr nefsimiz oraya çıkarken şaşkın,
Hala mağara duvarında misk kokun yaygın,
Gözlerim dolu kala kalıyorum oracıkta, hissediyorum! Ordaydın sen!

Aşkın eriştiği zirveydi evliliklerin- kadına değer verirdin -
Her işi kendin yapardın kılıbık tabirinde tasvirin…
Kalmadıkça çok zorda kimseye muhtaç olmazdın...

Her şeyde ölüm varken sahiplenmeyin diyordun,
Çok çalışın çok verin mal biriktirmeyin diyordun,
Amel maneviydi ruha işlenen gerçek mücevherat-kanun...

SAVaş meydanında aman dileyeni öldürmeyin,
Dinsiz bile olsa insanı yaşatmaya çaba gösterin,
Kendi canınıza asla kıymayın derdin!

Mekke fethinde İslam ordusu ne görkemliydi,
Müşrikler şaşkın dağlardan seyrediyorlardı…
Can resul hüzünlüydü yıllardan sonra nefesini Mekke’de alıp verirken!

Sevgili eşi Hatice’nin amcası Talip’in mezarı Cennet-i Mualla’daydı,
Oda bir insandı nasıl sevdikleri için gözyaşı dökmezdi,
Bıraktığı Mekke- Mekke değildi artık - güle oynaya yetim büyüdüğün…

Mekke’de kalmadın kim bilir neydi sebebin,
Medine’ydi İslam’ın ilk göz ağrısı şehrin,
Ölene kadar nerdeyse orada yaşadın, hayat'ı maneviyeydi gördüğün...

Ölüm zor sınav can resulden ayrılmak daha zor,
Kimse kabullenemedi Ebu Bekir’in konuşmasına kadar…
Grup grup cenaze namazı kılındı, evin oldu kabrin!

Medine’de kaldı kabri Mescit’i Nebevi,
Az ileride sahabeler kabri Cennet-i Baki,
Yan yana toprak altında birbirine komşu-yarsın…

Sen ölmedin ya Muhammed(SAV) efendim,
Sünnetinle yaşarsın her anım son andım,
Görmeyi dilerim aciz ve ben fakir seni her an...

Safet Kuramaz


PEYGAMBER

Sen, fikir kadar güzel;
Ve tek, birden daha tek!
Itrını süzmüş ezel;
Bal sensin, varlık petek.

Sensin ölüme hisar;
Bakisi hep inkisar...
Sar bizi, çepeçevre sar,
Rahmet rüzgârı etek!

Necip Fazıl Kısakürek


PEYGAMBER EFENDİMİZ

Kaç vakittir sana hasret çeker özlerim.
Her uykuda rüya diye seni gözlerim.
Sevgim sonsuz, lakin kifayetsiz sözlerim.
Himmet eyle ben günahkâra tökezlerim.

Yıllar var ki, dilimde hep senadır adın.
Seni Allah övmüş, bana şereftir yâdın!
Hangi âşık duyuramaz sana feryadın?
Her salât - selamla alevlenir közlerim!

Sen ki yıldızlara güneş, Hakk'a habipsin!
Kalpleri yeniden Rab' be açan tabipsin!
Ben cemalinden mahrum Üveys, sen sahipsin
Gül yüzün göster, nârınla yanar özlerim!

Teşrifinle müşerref eyle şu garibi!
Her açan gülde seni gören muzdaribi.
Ey ümmetinin eşsiz şefaat sahibi!
Gel sevindir, bak Yakub'a döndü gözlerim!

Mehmet SERTPOLAT


SEN GELMESEYDİN ÂLEME

Yâ Rasûlallah, eğer Sen, gelmeseydin âleme,
Güller açmaz, bülbül ötmez, mechûl esmâ Âdem’e
Varlığın mânâsı kalmaz, garkolurda mâteme!

Ay desem nûruna, aydan daha parlaksın Sen.
Su desem, cümle sulardan daha berraksın Sen.
Şaşırıp inci desem, inci de Senden doğuyor.
Sade bir katresi deryâ gibi ırmaksın Sen.

Gül desem, ey yüce mahbûb, terinin damlası o
Neye teşbih edeyim, mahzar-ı levlâksın Sen.
Ey Rauf, anneler evlada dönüp bakmazken,
Bir Rahimsin ki, bütün aleme kundaksın Sen.


ŞEFKAT PEYGAMBERİ

Efendim yoktun, vicdanlar sağırdı!
Kapalıydı basiretler ve gözler!
Diri diri kız gömmek ne ağırdı!
İnsan ki hep cehaletten tökezler!

Sen geldin aramıza bir nur doğdu.
Kapandı devri cahiliye birden.
İslam köle pazarlarını kovdu.
Kurtardı çocukları şirkten kirden.

Yetim büyüdüğün için mi bilmem?
Okşar tüm çocukları çok severdin!
Ondandır sana pür dikkat kesilmem!
Çocuk sevgisini bize sen verdin!

Bizlere gönderilen rahmetsin sen!
Ben ki rahmet peygamberiyim derdin!
Övülmüş Muhammed ve Ahmetsin sen!
Tüm çocuklara merhamet ederdin!

İlk örnek sevgin, Hasan'la Hüseyin!
Kâh omzundadır, kâh kucağında.
Onlar ki torun değil, göz bebeğin!
Ana kucağı, dede ocağında.

Her sözün sonsuz rahmettir, yağmur, kar!
Bin dört yüz yıldır yağar kalbimize!
Sözün sevgi pınarı gibi akar:
Merhamet edilmez merhametsize!

Mehmet SERTPOLAT


ŞİMDİ SENİ ANANLAR

Şimdi seni ananlar,
Anıyor ağlar gibi,
Ey Yetimler Yetimi,
Ey Geribler Garibi,
Düşkünlerin kanadıydın,
Yoksulların sahibi...
Nerde kaldın Ey Rasul,
Nerde kaldın Ey Nebi.
Günler ne günlerdi Ya Muhammed
Çağlar ne çağlardı?
Daha dünyaya gelmeden,
Mü'minlerin vardı.

Ve bir gün ki gaflet,
Ö,Çöller kadardı,
Halime'nin kucağında,
Abdullah'ın yetimi,
Amine'nin emaneti ağlardı!
Hatice'nin goncası
Aişe'nin gülüydü,
Ümmetinin göz bebeği,
Göklerin Rasulüydün

Elçi geldin, elçiler gönderdin,
Ruhunu Allah'a
Elini ümmetine verdin
Beçiğin, yurdun yuvan...
Mekke de bunalırsan
Medine'ye göçerdin

Vicdanlar sakat çıkmadan,
Ya Muhammed yarına
İyiliklerle gel, güzelliklerle gel,
Adem oğullarına!
Gel Ey Muhammed bahardır.
Dudaklar ardına saklı, aminlerimiz vardır,
Hac'dan döner gibi gel, Miraç'dan iner gibi gel,
Bekliyoruz yıllardır.

Arif Nihat Asya
 
Üst Alt