Kuvayi Milliye Ruhu Nedir - Kuvayi Milliye Hakkında Bilgi
''Kuvayı Milliye'', ilk kez, Kurtuluş Savaşı'nda görev alan milis güçleri anlamında kullanılmıştır. ''Kuvayı Milliye'', işgal altındaki bir ülkede halk tarafından oluşturulmuş direniş örgütleridir; bu özellikleri ile bir sivil örgütlenme modelidir; ''Kuvayı Milliye'' sonradan Ulusal Kurtuluş Savaşı'na katılan herkesi kapsayan bir kavram olarak kullanılmıştır.
Bugün ''Kuvayı Milliye'' denilince akla askerler, ordu, ihtilaller ve cuntacılık gibi kavramlar geliyor. Ne kadar yanlış! Kuvayı Milliye, o tarihte, işgalci emperyalist ordularına karşı savaşan, Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkezi, Arabı ile bütün etnik grupları kapsıyordu.
Örneğin, Doğu ve Güneydoğu'da Cibranlı Halit Bey, Hesanalı Halit Bey, Mutki Aşireti Reisi Musa gibi Kürt liderleri, Hormek ve Lolan aşiretleri gibi Alevi aşiretleri; Batı'da Yörük Ali Efe, Demirci Mehmet Efe gibi Türkler; Çerkez Ethem, ağabeyleri Reşit ve Tevfik Beyler de Kuvayı Milliye olarak savaşa katılıyordu.
''Kuvayı Milliye Ruhu'' da işte bu demekti. 19 Mayıs 1919 günü Samsun'a çıkan Mustafa Kemal, bütün bu grupları ve örgütleri aynı amaç çerçevesinde birleştirmişti. ''Kemalist'' kavramı da tam bu sırada ortaya atıldı. ''Kemalist'' o günlerde, İngiliz istihbarat örgütü gizli yazışmalarıyla Amerikan basınında milliyetçi, Bolşevik ve isyancı anlamlarında kullanılıyordu. Bu açıdan, emperyalist ordularına karşı anayurtlarını koruyan herkes, Türk, Kürt, Çerkez, Arap, hepsi de ''Kemalist'' sayılıyordu.
Mustafa Kemal ve arkadaşlarının amaçları bağımsız bir cumhuriyet kurmaktı.. Emperyalist Batı ordularına karşı verilen savaş sonrasında kurulacak devlet, Batı dünyasına karşı bağımsız olacaktı. Sovyetler Birliği'ne karşı da bağımsız bir siyaset izlenecekti. Bu bağımsızlık da onurlu ve ulusal bir devlet olmanın koşuluydu.
Bugün kendilerini ''ırkçı ve Turancı'' sayan birçok insan ünlü Enver Paşa'yı bu ülkünün lideri olarak selamlar... Mustafa Kemal, Sakarya Savaşı'nda yenilse, Enver Paşa, Lenin'in sağlayacağı destekle Müslüman askerlerden oluşan bir Kızıl Ordu'nun başına geçerek Anadolu'ya geçecektir.
Böyle olsaydı Türkiye bugün bağımsızlığına kavuşan eski Sovyet cumhuriyetlerinden biri olacaktı! Ya da Türkiye bugün Yunan işgalinde kalacak, Mustafa Kemal'e karşı çıkan dinsel çevreler, cuma namazlarını Yunan ordusunun kuşattığı camilerde kılmak zorunda kalacaklardı!
''Kuvayı Milliye'', ilk kez, Kurtuluş Savaşı'nda görev alan milis güçleri anlamında kullanılmıştır. ''Kuvayı Milliye'', işgal altındaki bir ülkede halk tarafından oluşturulmuş direniş örgütleridir; bu özellikleri ile bir sivil örgütlenme modelidir; ''Kuvayı Milliye'' sonradan Ulusal Kurtuluş Savaşı'na katılan herkesi kapsayan bir kavram olarak kullanılmıştır.
Bugün ''Kuvayı Milliye'' denilince akla askerler, ordu, ihtilaller ve cuntacılık gibi kavramlar geliyor. Ne kadar yanlış! Kuvayı Milliye, o tarihte, işgalci emperyalist ordularına karşı savaşan, Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkezi, Arabı ile bütün etnik grupları kapsıyordu.
Örneğin, Doğu ve Güneydoğu'da Cibranlı Halit Bey, Hesanalı Halit Bey, Mutki Aşireti Reisi Musa gibi Kürt liderleri, Hormek ve Lolan aşiretleri gibi Alevi aşiretleri; Batı'da Yörük Ali Efe, Demirci Mehmet Efe gibi Türkler; Çerkez Ethem, ağabeyleri Reşit ve Tevfik Beyler de Kuvayı Milliye olarak savaşa katılıyordu.
''Kuvayı Milliye Ruhu'' da işte bu demekti. 19 Mayıs 1919 günü Samsun'a çıkan Mustafa Kemal, bütün bu grupları ve örgütleri aynı amaç çerçevesinde birleştirmişti. ''Kemalist'' kavramı da tam bu sırada ortaya atıldı. ''Kemalist'' o günlerde, İngiliz istihbarat örgütü gizli yazışmalarıyla Amerikan basınında milliyetçi, Bolşevik ve isyancı anlamlarında kullanılıyordu. Bu açıdan, emperyalist ordularına karşı anayurtlarını koruyan herkes, Türk, Kürt, Çerkez, Arap, hepsi de ''Kemalist'' sayılıyordu.
Mustafa Kemal ve arkadaşlarının amaçları bağımsız bir cumhuriyet kurmaktı.. Emperyalist Batı ordularına karşı verilen savaş sonrasında kurulacak devlet, Batı dünyasına karşı bağımsız olacaktı. Sovyetler Birliği'ne karşı da bağımsız bir siyaset izlenecekti. Bu bağımsızlık da onurlu ve ulusal bir devlet olmanın koşuluydu.
Bugün kendilerini ''ırkçı ve Turancı'' sayan birçok insan ünlü Enver Paşa'yı bu ülkünün lideri olarak selamlar... Mustafa Kemal, Sakarya Savaşı'nda yenilse, Enver Paşa, Lenin'in sağlayacağı destekle Müslüman askerlerden oluşan bir Kızıl Ordu'nun başına geçerek Anadolu'ya geçecektir.
Böyle olsaydı Türkiye bugün bağımsızlığına kavuşan eski Sovyet cumhuriyetlerinden biri olacaktı! Ya da Türkiye bugün Yunan işgalinde kalacak, Mustafa Kemal'e karşı çıkan dinsel çevreler, cuma namazlarını Yunan ordusunun kuşattığı camilerde kılmak zorunda kalacaklardı!