Madde Bağımlısında Tedavide Temel İlkeler
Öncelikle bağımlılığın tedavi edilebilir bir durum olduğunu vurgulamak gerekir. Genelde madde bağımlılığından kurtuluşun olmadığı inancı yaygındır. Ancak bu yaygın kanının aksine madde bağımlılığı tedavi edilebilen bir hastalıktır.
Bağımlılık tedavisindeki başarı kişiye, çevreye, yönteme ve iyileşme ölçütüne göre değişkenlik gösterir. Örneğin bir ay iyileşme ile 12 ay iyileşme arasındaki oranlar çok çeşitli biçimlerde yorumlanabilir. Tedavide başarıyı artıran faktörlerden en önemlisi kişinin istekli ve kararlı olmasıdır. Bağımlı kendini değiştirmeye çalışırken, ailesi de değişimlere uğramayı kabul etmelidir. Bu noktada ailenin desteği önemlidir.
Özellikle eroin gibi bağımlılık potansiyeli yüksek olan maddelerde uzun süreli tedavi, başarı şansını artırmaktadır. Ağır kişilik bozukluklarının olması tedavinin başarısını olumsuz yönde etkilemektedir. Bağımlılığın tedavisi her tip madde kullanımı için aynıdır. Bağımlılık bir hastalık olduğu için kişi sigara, kullanmış, alkol kullanmış, eroin kullanmış fark etmez.
Karar Vermek
Tedaviye karar vermek bağımlı için çok önemli bir süreçtir. Karar verme tek bir aşamadan oluşmaz. Kişi önce madde kullanımının kendisine getirdiği zararların haberi yoktur ya da bunların farkında değildir. Daha sonra farkındalık dönemi gelir. Kişi artık madde kullanımının kendisi için zararlı olduğunu kabul etmektedir. Ancak henüz bırakıp bırakmamaya karar verememişti. Bu noktadan sonra madde kullanmayı bırakmaya karar verme aşaması gelir. Karar vermiştir ancak bunun için bir eylemde bulunmamıştır. Daha sonra bırakmak için girişimlerde bulunur ve bırakır. Bıraktıktan sonra ise, tekrar başlamamak için karar vermesi ve bu yönde adımlar atması gereklidir.
İstekli Olmak
Kişinin maddeyi bırakmaya istekli olması gerekir. Birçok bağımlı madde kullanmayı bırakma isteğini belirtmektedir. Ancak isteğin belirtilmesi yeterli değildir. Çünkü, bırakma isteği bazı koşulları içerir. Örneğin benim görüştüğüm bir bağımlı eroini bırakmaya kesin kararlı olduğunu söylüyordu. Eroini bırakacaktı, ancak esrar kullanmayı sürdürecekti. Hatta benim ona bunu teklif bile etmememi söylemişti. Halbuki eroini tek başına bırakmak biliyoruz ki yeterli değildir. Sonuçta esrarda bağımlılık yapan bir madde. Esrarı kullandığı sürece, eroine başlama olasılığı çok yüksektir. Bu noktada başvuran bu bağımlının aslında yeterince istekli olmadığı söylenebilir. Çünkü eroini bırakmaya istekli olmakla birlikte aslında bağımlılıktan uzaklaşmak gibi bir niyeti olmadığı düşünülebilir.
Değişmeye Karar Vermek
Bağımlılık tedavisinde esas olan kişinin yaşamını ve kendisini tümüyle değiştirmeye karar vermesidir. Yukarıda verilen örnekte olduğu gibi, kişi sadece bağımlı olduğu tek bir maddeyi bırakarak tedaviyi başaramaz. Çünkü bağımlılık bir bütündür. Kişinin bütün yaşamı içine girmiştir. Yaşadığı ortam, arkadaşları, ailesi ve işi önemli belirleyicilerdir. Sözkonusu olan bu dış etkenler ötesinde kişi kendi düşünce ve davranışlarını değiştirmeyi ve duygularını yönlendirmeyi öğrenmelidir.
Örneğin bir bağımlı hasta, belli bir yaşam biçimi kurmuştu. Çalışmıyordu, annesinin yardımı ile geçiniyordu, sadece arkadaşları ile konuşuyordu. Hergün gittiği belli yerler ve yaptığı işler vardı. Bunların hiçbirini değiştirmeye yanaşmadı. Ancak yaptığı tüm bu davranışları eroin ortamı içindeydi. Dolayısıyla bunları değiştirmeliydi. Bu yaşam biçiminden uzaklaşmadığı sürece başarılı olması mümkün değildi. Nitekim başarılı olamadı.
Öncelikle bağımlılığın tedavi edilebilir bir durum olduğunu vurgulamak gerekir. Genelde madde bağımlılığından kurtuluşun olmadığı inancı yaygındır. Ancak bu yaygın kanının aksine madde bağımlılığı tedavi edilebilen bir hastalıktır.
Bağımlılık tedavisindeki başarı kişiye, çevreye, yönteme ve iyileşme ölçütüne göre değişkenlik gösterir. Örneğin bir ay iyileşme ile 12 ay iyileşme arasındaki oranlar çok çeşitli biçimlerde yorumlanabilir. Tedavide başarıyı artıran faktörlerden en önemlisi kişinin istekli ve kararlı olmasıdır. Bağımlı kendini değiştirmeye çalışırken, ailesi de değişimlere uğramayı kabul etmelidir. Bu noktada ailenin desteği önemlidir.
Özellikle eroin gibi bağımlılık potansiyeli yüksek olan maddelerde uzun süreli tedavi, başarı şansını artırmaktadır. Ağır kişilik bozukluklarının olması tedavinin başarısını olumsuz yönde etkilemektedir. Bağımlılığın tedavisi her tip madde kullanımı için aynıdır. Bağımlılık bir hastalık olduğu için kişi sigara, kullanmış, alkol kullanmış, eroin kullanmış fark etmez.
Karar Vermek
Tedaviye karar vermek bağımlı için çok önemli bir süreçtir. Karar verme tek bir aşamadan oluşmaz. Kişi önce madde kullanımının kendisine getirdiği zararların haberi yoktur ya da bunların farkında değildir. Daha sonra farkındalık dönemi gelir. Kişi artık madde kullanımının kendisi için zararlı olduğunu kabul etmektedir. Ancak henüz bırakıp bırakmamaya karar verememişti. Bu noktadan sonra madde kullanmayı bırakmaya karar verme aşaması gelir. Karar vermiştir ancak bunun için bir eylemde bulunmamıştır. Daha sonra bırakmak için girişimlerde bulunur ve bırakır. Bıraktıktan sonra ise, tekrar başlamamak için karar vermesi ve bu yönde adımlar atması gereklidir.
İstekli Olmak
Kişinin maddeyi bırakmaya istekli olması gerekir. Birçok bağımlı madde kullanmayı bırakma isteğini belirtmektedir. Ancak isteğin belirtilmesi yeterli değildir. Çünkü, bırakma isteği bazı koşulları içerir. Örneğin benim görüştüğüm bir bağımlı eroini bırakmaya kesin kararlı olduğunu söylüyordu. Eroini bırakacaktı, ancak esrar kullanmayı sürdürecekti. Hatta benim ona bunu teklif bile etmememi söylemişti. Halbuki eroini tek başına bırakmak biliyoruz ki yeterli değildir. Sonuçta esrarda bağımlılık yapan bir madde. Esrarı kullandığı sürece, eroine başlama olasılığı çok yüksektir. Bu noktada başvuran bu bağımlının aslında yeterince istekli olmadığı söylenebilir. Çünkü eroini bırakmaya istekli olmakla birlikte aslında bağımlılıktan uzaklaşmak gibi bir niyeti olmadığı düşünülebilir.
Değişmeye Karar Vermek
Bağımlılık tedavisinde esas olan kişinin yaşamını ve kendisini tümüyle değiştirmeye karar vermesidir. Yukarıda verilen örnekte olduğu gibi, kişi sadece bağımlı olduğu tek bir maddeyi bırakarak tedaviyi başaramaz. Çünkü bağımlılık bir bütündür. Kişinin bütün yaşamı içine girmiştir. Yaşadığı ortam, arkadaşları, ailesi ve işi önemli belirleyicilerdir. Sözkonusu olan bu dış etkenler ötesinde kişi kendi düşünce ve davranışlarını değiştirmeyi ve duygularını yönlendirmeyi öğrenmelidir.
Örneğin bir bağımlı hasta, belli bir yaşam biçimi kurmuştu. Çalışmıyordu, annesinin yardımı ile geçiniyordu, sadece arkadaşları ile konuşuyordu. Hergün gittiği belli yerler ve yaptığı işler vardı. Bunların hiçbirini değiştirmeye yanaşmadı. Ancak yaptığı tüm bu davranışları eroin ortamı içindeydi. Dolayısıyla bunları değiştirmeliydi. Bu yaşam biçiminden uzaklaşmadığı sürece başarılı olması mümkün değildi. Nitekim başarılı olamadı.