Duyarlılık, dikkat ve bilgi artıkça kadınlardaki meme rahatsızlıkları daha kolay fark edilmektedir. Memede şekil değişikliği, meme başı çökmesi, ele sertlik gelmesi, meme başından akıntı, meme derisinde değişikliklere artık kadınlar daha duyarlıdır. Bunlar olmasa bile ele gelen pütürler ve ağrılar kişiye doktora gitme gerekliliğini hissettirir. Meme kanseri konusu yaygın işlenen ve bilinen bir konudur. Ancak meme kanseri dışında kanserden çok daha fazla görülen iyi huylu meme hastalıkları çok bilinmemektedir. Memede görülen onlarca rahatsızlık içinde kafa karıştıran ve en sık görülen iyi huylu hastalıklardan ikisi fibroadenom ve fibrokistik hastalıktır.
Önce anlaşılabilir anatomiye bakalım. Meme dokusunda temel olarak 3 tip doku vardır;
a) süt üreten doku (bezler ve kanallar),
b) destekleyici bağ dokusu ve
c) yağ dokusu.
Süt üreten doku bu özel sıvıyı üreten yuvarlak bezler ve sütü meme başına taşıyan kanal sisteminden oluşur. Destek bağ dokusu göğüs duvarından başlayıp şeritler halinde deriye uzanır ve süt üreten dokuyu taşır. Bu şekilde memenin şeklinin oluşmasına yardımcı olur. Taşıyıcı ve şekil verici olduğu için memedeki diğer dokulara göre daha serttir. Yağ dokusu ise aradaki boşlukları doldurur ve yaş ilerledikçe hacmi küçülen diğer dokuların yerini alır.
Fibroadenom denilen hastalık memenin destekleyici sert dokusundaki iyi huylu yumrular/büyümelerdir. Oluşma nedeni çok iyi bilinmemektedir. Ancak retinoik asit ve östojen hormonun moleküler düzeyde etkisi olduğunu düşündürecek veriler bulunmaktadır (1). Olağan yaşamda misket gibi düzgün yüzeyli olarak ele gelirler. Fibroadenomlar kötü huylu olmamakla birlikte ele sert gelmelerinden dolayı korku yaratabilirler. Ancak fibroadenomlar kötü huylu olabilecek diğer yumrulara göre daha düzgün yüzeyli ve hareketlidirler. Ağrı da pek beklenmez. Bir tane olabileceği gibi tüm memeyi dolduracak kadar çok sayıda olabilirler.
Fibroadenomlar deneyimli bir doktorun muayenesi ile genelde tanınsa da, ultrasonografi bunu doğrulamak ve ek bir sorun olmadığını göstermek açısından kullanılmalıdır. Mamografi de aynı nedenlerle 40 yaşın üzerinde kullanılmaktadır. Fibroadenomlara günümüzdeki yaklaşım girişim yapmamak şeklindedir. Özellikle 1 cm'den küçük olanlar için bir şey yapmaya gerek yoktur. 1-3 cm arasındaki boyutlarda kişinin seçimi veya cerrahın kuşkusu biyopsi yapmayı gerektirebilir. 3 cm'den büyük olanların çıkartılması önerilmektedir. Bunda da temel amaç çıkartılan doku tanısın patolojik olarak doğrulanmasıdır. Tabii bazı durumlarda büyük fibroadenomlar kozmetik açıdan sorun yaratabilirler. Bu durum tek başına kitlelerin çıkartılması için yeterli bir neden olarak kabul edilir.
Memede fibrokistik hastalık daha çok süt üreten dokunun bir rahatsızlığıdır. Bir veya her 2 memeyi etkileyen ağrı ve ele gelen yumrular olarak tanımlanır. Fibrokistik sözcüğünün içindeki fibro sert doku, kist ise sıvı dolu kese anlamındadır. Yani memede süt bezlerinin ve kanallarının oluşturduğu sıvı dolu kesecikler ve çevresinde sertlikler vardır. Memenin fibrokistik hastalığının; fibrokistik durum, meme displazisi, yaygın mastopati gibi başka adları da vardır. Bu durum çok yaygın olup neredeyse her 3 kadından 2'sini etkiler. İyi huylu olan bu durum kanser değildir; hatta artık hastalık olarak bile değil memenin bir değişikliği olarak değerlendirilir. Tüm yaş gruplarında olabilse de en çok 30-50 yaş arası görünür.
Bu durum çok değişkendir ve bazen kitleler, yumrular ele gelmeyebilir. Ağrılar geçici veya dönemsel de (adet öncesi) olabilir. Adet döneminde etkili olan hormonlar aynı rahimdeki gibi meme dokusunu da etkiler. Meme bu etkilerle gebeliğe ve süt vermeye hazırlanır, meme bezlerinin hücreleri çoğalır, kanlanma artar, bezler şişer. Fiziksel olarak memede şişkinlik, ağrı ve ağırlık hissi oluşur. Ancak gebelik gerçekleşmezse bu etkiler geri döner. Ama kullanılmayan bu hücrelerin kaybolma süreci rahimdeki yenilenme süreci gibi hücrelerin dışarı atılması (adet kanaması) şeklinde olmaz. Memede bu durum çoğu zaman daha sorunludur ve yangı eşlik eder. Memede şişlikler ve sertlikler; yani fibrokistik durum gelişir. Memelerdeki bu döngüsel değişim ilk adet görmeyle birlikte başlar. Zaman içinde bu değişimlerin etkileri birikir ve genelde 30 yaşından sonra fibrokistik hastalık belirginleşir. Adetlerin bitmesiyle birlikte menapozdan sonra bu durum azalır. Fibrokistik hastalık her 2 memeyi de etkiler ancak bazen bir memede diğerine göre daha yoğun olabilir.
Fibrokistik memelerdeki en büyük sorun ele gelen kitlelerin kansere bağlı büyümelerle karışmasıdır. Fibrokistik hastalığın tanı konmasındaki asıl yöntem dokunarak muayenedir. Ele gelen yumrular genelde lastik kıvamında, yuvarlak tespih taneleri gibi düzgün yüzeyli olup daha çok memenin üst dış çeyreğinde (koltuk altına yakın) bulunurlar. Zaman zaman daha düzensiz yüzeyli ve sert olabilirler. Bazı kişilerde muayene yeterli olmaz ve ultrasonografi, mamografi gibi özel görüntüleme yöntemleri gerekebilir. Hatta biyopsi bile yapılabilir. Biyopsi sonucunda hücrelerdeki değişiklikler daha net görülebilir. Hormon uyarısı sonucunda meme dokusundaki fibrokistik değişiklikler aşırı olabilir ve süt kanallarındaki hücreler fazlasıyla artabilir. Hiperplazi denen bu durumda eğer hücrelerin mikroskop altındaki görüntüsü de bozulursa atipik hiperplazi gelişmiş olur. Meme kanseri gelişme riski; hiperplazi durumunda hafif, atipik hiperplazide orta düzeyde artmıştır. Hangi kişide biyopsi gerekeceği konusu muayene bulguları ve görüntüleme yöntemlerine bağlı olarak değişir.
Fibrokistik durumun tedavisinde ağrı ve hassasiyet gibi bulguların düzeltilmeye çalışılması kişinin hayat kalitesi açısından önemlidir. Bunun için memenin sütyenle desteklenmesi, geceleri sütyen takılması oldukça yararlıdır. Kimi ağrı kesici ilaçlar meme ağrısını önemli ölçüde azaltır. E vitamini kullanımı ile ilgili kısmi faydalar da gösterilmiştir. Kafein tüketiminin (kahve, çay, çikolata) azaltılması da bazen yararlı olur. Ciddi adet düzensizliği olan bazı kadınlarda fibrokistik hastalık daha ağır seyreder. Bu durumlarda hormon düzensizliğini ayarlamak bulguların kaybolmasına yardımcı olur.
Hem fibroadenom hem de fibrokistik hastalığın izleminde ilk adım kadının kendisini her ay adet kanaması bittikten 3-5 gün sonra muayene etmesidir. Ek olarak 6 ay veya senelik aralarla doktor muayenesi ve kişiye uygun meme görüntüleme tetkikleri yapılmalıdır.
Kaynakça
PLoS One. 2011; 6(1): e16023.doi: 10.1371/journal.pone.0016023
Önce anlaşılabilir anatomiye bakalım. Meme dokusunda temel olarak 3 tip doku vardır;
a) süt üreten doku (bezler ve kanallar),
b) destekleyici bağ dokusu ve
c) yağ dokusu.
Süt üreten doku bu özel sıvıyı üreten yuvarlak bezler ve sütü meme başına taşıyan kanal sisteminden oluşur. Destek bağ dokusu göğüs duvarından başlayıp şeritler halinde deriye uzanır ve süt üreten dokuyu taşır. Bu şekilde memenin şeklinin oluşmasına yardımcı olur. Taşıyıcı ve şekil verici olduğu için memedeki diğer dokulara göre daha serttir. Yağ dokusu ise aradaki boşlukları doldurur ve yaş ilerledikçe hacmi küçülen diğer dokuların yerini alır.
Fibroadenom denilen hastalık memenin destekleyici sert dokusundaki iyi huylu yumrular/büyümelerdir. Oluşma nedeni çok iyi bilinmemektedir. Ancak retinoik asit ve östojen hormonun moleküler düzeyde etkisi olduğunu düşündürecek veriler bulunmaktadır (1). Olağan yaşamda misket gibi düzgün yüzeyli olarak ele gelirler. Fibroadenomlar kötü huylu olmamakla birlikte ele sert gelmelerinden dolayı korku yaratabilirler. Ancak fibroadenomlar kötü huylu olabilecek diğer yumrulara göre daha düzgün yüzeyli ve hareketlidirler. Ağrı da pek beklenmez. Bir tane olabileceği gibi tüm memeyi dolduracak kadar çok sayıda olabilirler.
Fibroadenomlar deneyimli bir doktorun muayenesi ile genelde tanınsa da, ultrasonografi bunu doğrulamak ve ek bir sorun olmadığını göstermek açısından kullanılmalıdır. Mamografi de aynı nedenlerle 40 yaşın üzerinde kullanılmaktadır. Fibroadenomlara günümüzdeki yaklaşım girişim yapmamak şeklindedir. Özellikle 1 cm'den küçük olanlar için bir şey yapmaya gerek yoktur. 1-3 cm arasındaki boyutlarda kişinin seçimi veya cerrahın kuşkusu biyopsi yapmayı gerektirebilir. 3 cm'den büyük olanların çıkartılması önerilmektedir. Bunda da temel amaç çıkartılan doku tanısın patolojik olarak doğrulanmasıdır. Tabii bazı durumlarda büyük fibroadenomlar kozmetik açıdan sorun yaratabilirler. Bu durum tek başına kitlelerin çıkartılması için yeterli bir neden olarak kabul edilir.
Memede fibrokistik hastalık daha çok süt üreten dokunun bir rahatsızlığıdır. Bir veya her 2 memeyi etkileyen ağrı ve ele gelen yumrular olarak tanımlanır. Fibrokistik sözcüğünün içindeki fibro sert doku, kist ise sıvı dolu kese anlamındadır. Yani memede süt bezlerinin ve kanallarının oluşturduğu sıvı dolu kesecikler ve çevresinde sertlikler vardır. Memenin fibrokistik hastalığının; fibrokistik durum, meme displazisi, yaygın mastopati gibi başka adları da vardır. Bu durum çok yaygın olup neredeyse her 3 kadından 2'sini etkiler. İyi huylu olan bu durum kanser değildir; hatta artık hastalık olarak bile değil memenin bir değişikliği olarak değerlendirilir. Tüm yaş gruplarında olabilse de en çok 30-50 yaş arası görünür.
Bu durum çok değişkendir ve bazen kitleler, yumrular ele gelmeyebilir. Ağrılar geçici veya dönemsel de (adet öncesi) olabilir. Adet döneminde etkili olan hormonlar aynı rahimdeki gibi meme dokusunu da etkiler. Meme bu etkilerle gebeliğe ve süt vermeye hazırlanır, meme bezlerinin hücreleri çoğalır, kanlanma artar, bezler şişer. Fiziksel olarak memede şişkinlik, ağrı ve ağırlık hissi oluşur. Ancak gebelik gerçekleşmezse bu etkiler geri döner. Ama kullanılmayan bu hücrelerin kaybolma süreci rahimdeki yenilenme süreci gibi hücrelerin dışarı atılması (adet kanaması) şeklinde olmaz. Memede bu durum çoğu zaman daha sorunludur ve yangı eşlik eder. Memede şişlikler ve sertlikler; yani fibrokistik durum gelişir. Memelerdeki bu döngüsel değişim ilk adet görmeyle birlikte başlar. Zaman içinde bu değişimlerin etkileri birikir ve genelde 30 yaşından sonra fibrokistik hastalık belirginleşir. Adetlerin bitmesiyle birlikte menapozdan sonra bu durum azalır. Fibrokistik hastalık her 2 memeyi de etkiler ancak bazen bir memede diğerine göre daha yoğun olabilir.
Fibrokistik memelerdeki en büyük sorun ele gelen kitlelerin kansere bağlı büyümelerle karışmasıdır. Fibrokistik hastalığın tanı konmasındaki asıl yöntem dokunarak muayenedir. Ele gelen yumrular genelde lastik kıvamında, yuvarlak tespih taneleri gibi düzgün yüzeyli olup daha çok memenin üst dış çeyreğinde (koltuk altına yakın) bulunurlar. Zaman zaman daha düzensiz yüzeyli ve sert olabilirler. Bazı kişilerde muayene yeterli olmaz ve ultrasonografi, mamografi gibi özel görüntüleme yöntemleri gerekebilir. Hatta biyopsi bile yapılabilir. Biyopsi sonucunda hücrelerdeki değişiklikler daha net görülebilir. Hormon uyarısı sonucunda meme dokusundaki fibrokistik değişiklikler aşırı olabilir ve süt kanallarındaki hücreler fazlasıyla artabilir. Hiperplazi denen bu durumda eğer hücrelerin mikroskop altındaki görüntüsü de bozulursa atipik hiperplazi gelişmiş olur. Meme kanseri gelişme riski; hiperplazi durumunda hafif, atipik hiperplazide orta düzeyde artmıştır. Hangi kişide biyopsi gerekeceği konusu muayene bulguları ve görüntüleme yöntemlerine bağlı olarak değişir.
Fibrokistik durumun tedavisinde ağrı ve hassasiyet gibi bulguların düzeltilmeye çalışılması kişinin hayat kalitesi açısından önemlidir. Bunun için memenin sütyenle desteklenmesi, geceleri sütyen takılması oldukça yararlıdır. Kimi ağrı kesici ilaçlar meme ağrısını önemli ölçüde azaltır. E vitamini kullanımı ile ilgili kısmi faydalar da gösterilmiştir. Kafein tüketiminin (kahve, çay, çikolata) azaltılması da bazen yararlı olur. Ciddi adet düzensizliği olan bazı kadınlarda fibrokistik hastalık daha ağır seyreder. Bu durumlarda hormon düzensizliğini ayarlamak bulguların kaybolmasına yardımcı olur.
Hem fibroadenom hem de fibrokistik hastalığın izleminde ilk adım kadının kendisini her ay adet kanaması bittikten 3-5 gün sonra muayene etmesidir. Ek olarak 6 ay veya senelik aralarla doktor muayenesi ve kişiye uygun meme görüntüleme tetkikleri yapılmalıdır.
Kaynakça
PLoS One. 2011; 6(1): e16023.doi: 10.1371/journal.pone.0016023