MENİERE HASTALIĞI NEDİR
Meniere hastalığı nöbetler halinde gelen şiddetli baş dönmesi, kulak çınlaması, değişken işitme kayıpları ve kulakta dolgunluk hissi ile seyreden bir hastalıktır. Vertigo yapan hastalıklardan birisidir. Hastalığın başlangıcı genellikle ani başlayan çok şiddetli bir baş dönmesi ile olur. Bu baş dönmesi yaklaşık 20-30 dakika kadar şiddetli devam eder. Bu sırada genellikle baş dönmesinin etkisi ile mide bulantısı ve kusma hastalığa eşlik eder. Hastalar bu sırada kulaklarında bir basınç ve çınlama hissedebilirler. Yaklaşık yarım saat sonra hastaların baş dönmesi geçer. Ama dengesizlik hissi bütün gün devam edebilir. İlk nöbet sonrası hasta tamamen normale döner. Baş dönmesi geçer, işitme kaybı düzelir. Bir sonraki nöbetin ne zaman geleceği belli değildir. Bu birkaç gün, birkaç ay ya da birkaç yıl sonra olabilir. Zamanla nöbetlerin sayısı artarken, sıklığı da artmaya başlar. Hatta bazı hastalarda her gün baş dönmesi nöbetleri görülebilir. Hastalığın tekrarlaması ile birlikte başlangıçta düzelen işitme kayıpları kalıcı olmaya başlar.
Meniere hastalığı her yaşta görülebilmekle birlikte sıklıkla 40 yaş civarında görülür. Kadınlarda erkeklere göre biraz daha sıktır. Toplumda her 1000 kişiden yaklaşık 2 sinde görülür. Hastalık başlangıçta tek taraflı iken yıllar içerisinde iki taraflı olabilir.
MENİERE HASTALIĞININ SEBEBİ NEDİR
Meniere hastalığının tam olarak sebebi bilinmemektedir. Ancak Meniere hastalığının nasıl olduğu konusunda bazı kanıtlar mevcuttur. İç kulakta Denge organının içindeki sıvının basıncının artması hastalığın ana nedeni olarak kabul edilmektedir. Başlangıçta bu basınç artışı ve iç kulak zar duvarındaki yırtılmalar hasar bırakmadan iyileşirken bir süre sonra tekrarlayan nöbetler neticesinde kalıcı hasar oluşmaktadır. Son yıllarda Meniere Hastalığının oluşmasında otoimmüniteninde ciddi rol oynadığı düşünülmektedir.
MENİERE HASTALIĞINDA TANI NASIL KONULUR
Meniere hastalığının tanısını koyduracak tek bir test ya da laboratuvar çalışması yoktur. Meniere hastalığının tanısında en önemli konu tipik klinik bulguların varlığıdır. Daha sonra şu testlere başvurulur:
İşitme testi: Meniere li hastalarda başlangıçta kalın sesleri tutan hafif bir işitme kaybı tespit edilirken zamanla her frekansı tutan orta derece işitme kayıpları görülür.
Videonistagmografi: denge organının fonksiyonu hakkında çok ciddi bilgiler vermesinin yanında diğer bazı hastalıkların ayırıcı tanısında da yardımcı olur. Hastalıklı kulağın tespitinde değerli bilgiler sağlar.
VEMP testi: utrikül ve sakkül fonksiyonları hakkında bilgi verir.
vHİT test: yarım daire kanallarının fonksiyonları hakkında bilgi verir.
Gerektiğinde MR ile radyolojik inceleme yapılabilir.
Hekim baş dönmesinin karakteristik özellikleri ve denge testleri sonucunda elde ettiği verileri değerlendirerek benzer klinik tabloya neden olabilecek diğer hastalıkları ekarte eder ve hastalığın tanısını koyar.
MENİERE HASTALIĞI NASIL TEDAVİ EDİLİR
Meniere hastalığında tedavi iki amaca yöneliktir. Birincisi baş dönmesi atakları sırasında uygulanan tedavi ile atağın en hızlı şekilde sonlanmasını sağlamaktır. İkincisi ise atak sonrası dönemde yeni atakları önlemeye çalışmaktır.
Meniere hastalığı nöbetler halinde gelen şiddetli baş dönmesi, kulak çınlaması, değişken işitme kayıpları ve kulakta dolgunluk hissi ile seyreden bir hastalıktır. Vertigo yapan hastalıklardan birisidir. Hastalığın başlangıcı genellikle ani başlayan çok şiddetli bir baş dönmesi ile olur. Bu baş dönmesi yaklaşık 20-30 dakika kadar şiddetli devam eder. Bu sırada genellikle baş dönmesinin etkisi ile mide bulantısı ve kusma hastalığa eşlik eder. Hastalar bu sırada kulaklarında bir basınç ve çınlama hissedebilirler. Yaklaşık yarım saat sonra hastaların baş dönmesi geçer. Ama dengesizlik hissi bütün gün devam edebilir. İlk nöbet sonrası hasta tamamen normale döner. Baş dönmesi geçer, işitme kaybı düzelir. Bir sonraki nöbetin ne zaman geleceği belli değildir. Bu birkaç gün, birkaç ay ya da birkaç yıl sonra olabilir. Zamanla nöbetlerin sayısı artarken, sıklığı da artmaya başlar. Hatta bazı hastalarda her gün baş dönmesi nöbetleri görülebilir. Hastalığın tekrarlaması ile birlikte başlangıçta düzelen işitme kayıpları kalıcı olmaya başlar.
Meniere hastalığı her yaşta görülebilmekle birlikte sıklıkla 40 yaş civarında görülür. Kadınlarda erkeklere göre biraz daha sıktır. Toplumda her 1000 kişiden yaklaşık 2 sinde görülür. Hastalık başlangıçta tek taraflı iken yıllar içerisinde iki taraflı olabilir.
MENİERE HASTALIĞININ SEBEBİ NEDİR
Meniere hastalığının tam olarak sebebi bilinmemektedir. Ancak Meniere hastalığının nasıl olduğu konusunda bazı kanıtlar mevcuttur. İç kulakta Denge organının içindeki sıvının basıncının artması hastalığın ana nedeni olarak kabul edilmektedir. Başlangıçta bu basınç artışı ve iç kulak zar duvarındaki yırtılmalar hasar bırakmadan iyileşirken bir süre sonra tekrarlayan nöbetler neticesinde kalıcı hasar oluşmaktadır. Son yıllarda Meniere Hastalığının oluşmasında otoimmüniteninde ciddi rol oynadığı düşünülmektedir.
MENİERE HASTALIĞINDA TANI NASIL KONULUR
Meniere hastalığının tanısını koyduracak tek bir test ya da laboratuvar çalışması yoktur. Meniere hastalığının tanısında en önemli konu tipik klinik bulguların varlığıdır. Daha sonra şu testlere başvurulur:
İşitme testi: Meniere li hastalarda başlangıçta kalın sesleri tutan hafif bir işitme kaybı tespit edilirken zamanla her frekansı tutan orta derece işitme kayıpları görülür.
Videonistagmografi: denge organının fonksiyonu hakkında çok ciddi bilgiler vermesinin yanında diğer bazı hastalıkların ayırıcı tanısında da yardımcı olur. Hastalıklı kulağın tespitinde değerli bilgiler sağlar.
VEMP testi: utrikül ve sakkül fonksiyonları hakkında bilgi verir.
vHİT test: yarım daire kanallarının fonksiyonları hakkında bilgi verir.
Gerektiğinde MR ile radyolojik inceleme yapılabilir.
Hekim baş dönmesinin karakteristik özellikleri ve denge testleri sonucunda elde ettiği verileri değerlendirerek benzer klinik tabloya neden olabilecek diğer hastalıkları ekarte eder ve hastalığın tanısını koyar.
MENİERE HASTALIĞI NASIL TEDAVİ EDİLİR
Meniere hastalığında tedavi iki amaca yöneliktir. Birincisi baş dönmesi atakları sırasında uygulanan tedavi ile atağın en hızlı şekilde sonlanmasını sağlamaktır. İkincisi ise atak sonrası dönemde yeni atakları önlemeye çalışmaktır.