Yaşam şartları ve beslenme alışkanlıklarımız sebebiyle, metabolik sendrom hastalığı hızla artıyor. Günümüz şartlarıyla şekil değiştiren beslenme biçimimiz, çağımızın hastalığı metabolik sendromun daha fazla görünmesine sebep olmaktadır.
Yoğun iş yaşamı, fazla yemek yeme ve fiziksel aktivitenin azalması, yaşamımızı ciddi olarak tehdit eden, bu sağlık sorununa zemin hazırlamaktadır. Metabolik sendrom, şeker hastalığı, kalp krizi, felç gibi büyük rahatsızlıkların tetiklenmesine yol açmaktadır.
Bu hastalık, önce karın bölgesinin yağlanmasıyla kendini göstermektedir. Bu hastalarda, zaman içinde yüksek kan basıncı, kan şekerinde yükselme ve şeker hastalığı, trigliserit, kolesterol gibi sorunlar ortaya çıkmaktadır.
Yaşamı tehdit eden bu tarz hastalıkların önüne geçebilmek için, bu durumdaki hastaların kilo vermesi, fiziksel aktiviteye yöneltilmesi, kan basıncı ve kolesterol seviyelerinin düzeltilmesi gerekmektedir.Metabolik sendrom hastalığının sizin için tehdit olup olmadığını anlamak için, bir takım değerlerinizin ölçülmesi gerekmektedir. Erkeklerde be çevresi, 100-102 santimi, kadınlarda bel çevresi 86-88 santimi aşıyorsa; kan trigliserit düzeyi 150 mg/dl’den fazlaysa; HDL kolesterol düzeyi, erkekte 40, kadında 50 mg/dl’den yukarıdaysa; kan basıncınız 135/80 ve açlık kan şekeriniz 110 mg/dl’den fazlaysa, siz de bu hastalığa yakalanma riski taşıyorsunuz demektir.
Şişmanlık, sadece iradeyle ilgili değildir. Vücudumuzda kiloyu kontrol eden birçok fizyolojik ve genetik mekanizma bulunmaktadır. Bu mekanizmalar, normal şartlarda kiloyu dengede tutarlar. Ancak şişmanlık, sadece bir yeme alışkanlığı bozukluğu değil, hücresel ve moleküler düzeydeki sayısız faktörün karşılıklı etkileşimiyle oluşan, son derece karmaşık, çok etkenli ve kronik bir hastalıktır.Metabolik sendromu önlemek, en etkili tedavi yöntemidir. Yapılacak ayrıntılı laboratuar tetkikleri sonucu, yönlendirmelerle, hastalığın ilerlemesi ve oluşumu önlenebilir.
Hastalığın ilk evreleri, yaşam stilinin değişimi, beslenme öğretisi gibi kolay ve ucuz yöntemlerle atlatılabilir. Ancak hastalık ilerledikçe ortaya çıkan diğer rahatsızlıklar, hem hastanın yaşamını tehdit etmekte, hem düzeltilmesi zor hasarlarla yaşamak zorunda bırakmaktadır. Bu hastalıktan korunmak için, mutlaka erken safhadayken önleminizi alın.
Yoğun iş yaşamı, fazla yemek yeme ve fiziksel aktivitenin azalması, yaşamımızı ciddi olarak tehdit eden, bu sağlık sorununa zemin hazırlamaktadır. Metabolik sendrom, şeker hastalığı, kalp krizi, felç gibi büyük rahatsızlıkların tetiklenmesine yol açmaktadır.
Bu hastalık, önce karın bölgesinin yağlanmasıyla kendini göstermektedir. Bu hastalarda, zaman içinde yüksek kan basıncı, kan şekerinde yükselme ve şeker hastalığı, trigliserit, kolesterol gibi sorunlar ortaya çıkmaktadır.
Yaşamı tehdit eden bu tarz hastalıkların önüne geçebilmek için, bu durumdaki hastaların kilo vermesi, fiziksel aktiviteye yöneltilmesi, kan basıncı ve kolesterol seviyelerinin düzeltilmesi gerekmektedir.Metabolik sendrom hastalığının sizin için tehdit olup olmadığını anlamak için, bir takım değerlerinizin ölçülmesi gerekmektedir. Erkeklerde be çevresi, 100-102 santimi, kadınlarda bel çevresi 86-88 santimi aşıyorsa; kan trigliserit düzeyi 150 mg/dl’den fazlaysa; HDL kolesterol düzeyi, erkekte 40, kadında 50 mg/dl’den yukarıdaysa; kan basıncınız 135/80 ve açlık kan şekeriniz 110 mg/dl’den fazlaysa, siz de bu hastalığa yakalanma riski taşıyorsunuz demektir.
Şişmanlık, sadece iradeyle ilgili değildir. Vücudumuzda kiloyu kontrol eden birçok fizyolojik ve genetik mekanizma bulunmaktadır. Bu mekanizmalar, normal şartlarda kiloyu dengede tutarlar. Ancak şişmanlık, sadece bir yeme alışkanlığı bozukluğu değil, hücresel ve moleküler düzeydeki sayısız faktörün karşılıklı etkileşimiyle oluşan, son derece karmaşık, çok etkenli ve kronik bir hastalıktır.Metabolik sendromu önlemek, en etkili tedavi yöntemidir. Yapılacak ayrıntılı laboratuar tetkikleri sonucu, yönlendirmelerle, hastalığın ilerlemesi ve oluşumu önlenebilir.
Hastalığın ilk evreleri, yaşam stilinin değişimi, beslenme öğretisi gibi kolay ve ucuz yöntemlerle atlatılabilir. Ancak hastalık ilerledikçe ortaya çıkan diğer rahatsızlıklar, hem hastanın yaşamını tehdit etmekte, hem düzeltilmesi zor hasarlarla yaşamak zorunda bırakmaktadır. Bu hastalıktan korunmak için, mutlaka erken safhadayken önleminizi alın.