Migren hayat kalitesini düşüren en önemli hastalıklardan biridir, kadınlarda erkeklere göre 2-3 kat daha sık olarak izlenmektedir.
Migren hastalığı, genellikle 20- 40 yaş arasında ortaya çıkan, nadiren çocuklarda da görülen bir hastalıktır. Migren, 4 -72 saat süren şiddetli ve tekrar eden baş ağrısı ataklarıyla seyreden kronik bir hastalıktır.
Migrende baş ağrısı ile birlikte bulantı, kusma, ışık ses hassasiyeti, duyu hassasiyeti, görme kaybı bazen de yarı felç durumunun eşlik edebildiği, beraberinde duygusal çöküntünün de olduğu şikayetlerden oluşur.
Çocuklarda karın ağrısı, bulantı, kusma ön planda olabilir.
Migren atağı dört aşamalı olabilir: prodrom, aura, baş ağrısı ve postdrom dönemleri. Her migren atağında tüm aşamalar görülmeye bilir.
Migren Nedenleri
Migren; sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte genetik veya çevresel faktörlerinde rol oynadığı bilinmektedir. Atakların ortaya çıkmasında, serotonin de dahil olmak üzere beyin kimyasallarında yaşanan dengesizliklerin neden olduğu düşünülmektedir.
Migren atakları sırasında beyin zarlarında (meninks) ağrıyı ortaya çıkaran bazı kimyasallar salgılanır ve bu da migren ağrısının ortaya çıkarmasına neden olur. Kalsitonin gen-ilişkili peptid (CGRP), migren ağrısında rol oynayan önemli kimyasal ileticilerden birisidir.
Bununla birlikte migrene baktığımızda, migren aslında bir otonom sinir sisteminin aksamasıdır. Damarlar büzülür veya genişler, bağırsaklar yavaşlar veya hızlanır, kan basıncı, nabız, terleme fonksiyonları etkilenebilir.
Damarlardaki büzülmeye bağlı aura, genişlemeye bağlı şiddetli baş ağrısı, bağırsaklardaki yavaşlamaya bağlı bulantı ve kusma olur. Tüm beden sistemi etkilenir, duyular hassaslaşır, yorgunluk, halsizlik gelişir.
Atak sırasında, otonom sinir sisteminin tarafında düzenlenen temel dolaşım geçici olarak aksar.
Migren Ataklarını Tetikleyen Nedenler
Kadınların yaşamış olduğu hormonal değişiklikler sebebiyle migren ataklarının ortaya çıkması kolaylaşır. Östrojen dalgalanmaları birçok kadının baş ağrılarını tetikleyebilir. Migren öyküsü olan kadınların, östrojen seviyesinde bir azalma yaşandığında adet öncesi ya da devamında baş ağrısı yaşayabilirler. Hamilelik veya menopoza girme dönemi migrenin ortaya çıkmasına neden olabileceği gibi, var olan migren ataklarının seyrini değiştirebilir.
Oral kontraseptif (doğum kontrol hapları) ve hormon tedavisi gibi hormon ilaçlar da migrenin seyrini kötüleştirebilir.
Bazı gıda maddeleri; eskimiş peynir, tuzlu ve işlenmiş gıdalar migreni tetikleyebilir. Birçok yiyecekte bulunan tatlandırıcı aspartam ve koruyucu monosodyum glutamatın, migreni tetikleyebildiği bilinir.
Yemek düzeninin değişmesi; öğün atlamak ya da aşırı yemek de migren atağının ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir.
İçecekler; Alkol, özellikle şarap ve yüksek kafeinli içecekler migreni tetikleyebilir.
Stres, migren ataklarında önemli bir rol oynar. İşte veya ev hayatında yaşanan stres sık migren ataklarının nedenlerinden olabilir.
Yüksek sesler, parlak ışıklar ya da güneş ışığına maruz kalmak migren atağını başlatabilirler. Bazı koku çeşitleri önerğin; parfüm de dahil olmak üzere, tiner, sigara dumanı gibi bazı kokular migren atağını tetikleyebilir.
Uyku ve uyanıklık düzenindeki değişiklikler de migrenin bilinen tetikleyicilerindendir. Uykusuzluk, aşırı uyku, uyku kalitesindeki bozulmalar ve jet lag gibi durumlar migren atağının sıklaşmasına ya da ortaya çıkmasına neden olabilir.
Cinsel aktivite ya da yoğun fiziksel efor migren ataklarını ortaya çıkabilir.
Çevredeki havai basınç veya barometrik değişiklikler migreni tetikleyebilir.
İlaçlar; nitrogliserin gibi vazodilatörler (damar genişleticiler) veya oral kontraseptifler (doğum kontrol hapları) migreni kötüleştirebilir.
Migrende Tanı
Migren klinik bir tanıdır. Hasta hekim görüşmesi sırasında nöroloji uzmanı tarafından herhangi bir ileri tetkik yapılmasına gerek olmadan tanı konulabilir. Migren özelliklerine uymayan alışılmadık, farklı özelliklerde ağrı olduğu durumlarda nöroloji uzmanı olası diğer nedenleri ekarte etmek için birtakım incelemeler yapabilir. Laboratuvar testleri ve radyolojik incelemeler sonrasında migren dışında baş ağrısına neden olabilecek nedenler dışlanmış olur.
Migren Tedavisi
Migren tedavisinde farklı seçenekler vardır. Uzun yıllardan beri en belirgin şekilde yapılan tedavi ilaç tedavisidir. Her ne kadar medikal tedavide gelişmeler olsa da günümüzde uygulanan ilaç tedavisi hala semptomatik düzeydedir. Bu tedavilerin amacı; migreni oluşturan sebebi ortadan kaldırmaktan ziyade ağrıları gidermeye yöneliktir.
Migren tedavisi ve migren hastalığını tamamı ile durduran kalıcı tedavi yöntemi nöralterapidir
Nöral terapi yaklaşımı migrene tamamen farklı, sebebe yöneliktir bir tedavi şeklidir. Amacı; migren yakınmalarını ortaya çıkaran nedeni bulmak, onu nötralize etmek ve dengelemektir. Nöralterapi yaklaşımında, yakınmaları ortaya çıkaran patofiziyolojik değişiklikler incelenir, kişiye özel durum tespit edilir ve engeller ortada kaldırılır.
Almanya çıkışlı, batı tıbbı içinde bilim dalı olarak yer alan nöralterapi, hastalıkların çıkış noktası yani etyolojisi ile ilgilenir. Bu yaklaşımda migren sadece başağrısı olmaktan çıkar otonom sinir sisteminin çalışmasının aksaması (disfonksiyonu) olarak değerlendirilir. Disfonksiyona neden olan bozukluklar hastanın öyküsünden tespit edilir ve düzeltilir. Bu duruma geçirilmiş ameliyatlar, bademcik enfeksiynları (tonsillit), çocukluk döneminde geçirilen enfeksiyonlar ve diş tedavileri neden olabilir.
Migren hastalığı, genellikle 20- 40 yaş arasında ortaya çıkan, nadiren çocuklarda da görülen bir hastalıktır. Migren, 4 -72 saat süren şiddetli ve tekrar eden baş ağrısı ataklarıyla seyreden kronik bir hastalıktır.
Migrende baş ağrısı ile birlikte bulantı, kusma, ışık ses hassasiyeti, duyu hassasiyeti, görme kaybı bazen de yarı felç durumunun eşlik edebildiği, beraberinde duygusal çöküntünün de olduğu şikayetlerden oluşur.
Çocuklarda karın ağrısı, bulantı, kusma ön planda olabilir.
Migren atağı dört aşamalı olabilir: prodrom, aura, baş ağrısı ve postdrom dönemleri. Her migren atağında tüm aşamalar görülmeye bilir.
Migren Nedenleri
Migren; sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte genetik veya çevresel faktörlerinde rol oynadığı bilinmektedir. Atakların ortaya çıkmasında, serotonin de dahil olmak üzere beyin kimyasallarında yaşanan dengesizliklerin neden olduğu düşünülmektedir.
Migren atakları sırasında beyin zarlarında (meninks) ağrıyı ortaya çıkaran bazı kimyasallar salgılanır ve bu da migren ağrısının ortaya çıkarmasına neden olur. Kalsitonin gen-ilişkili peptid (CGRP), migren ağrısında rol oynayan önemli kimyasal ileticilerden birisidir.
Bununla birlikte migrene baktığımızda, migren aslında bir otonom sinir sisteminin aksamasıdır. Damarlar büzülür veya genişler, bağırsaklar yavaşlar veya hızlanır, kan basıncı, nabız, terleme fonksiyonları etkilenebilir.
Damarlardaki büzülmeye bağlı aura, genişlemeye bağlı şiddetli baş ağrısı, bağırsaklardaki yavaşlamaya bağlı bulantı ve kusma olur. Tüm beden sistemi etkilenir, duyular hassaslaşır, yorgunluk, halsizlik gelişir.
Atak sırasında, otonom sinir sisteminin tarafında düzenlenen temel dolaşım geçici olarak aksar.
Migren Ataklarını Tetikleyen Nedenler
Kadınların yaşamış olduğu hormonal değişiklikler sebebiyle migren ataklarının ortaya çıkması kolaylaşır. Östrojen dalgalanmaları birçok kadının baş ağrılarını tetikleyebilir. Migren öyküsü olan kadınların, östrojen seviyesinde bir azalma yaşandığında adet öncesi ya da devamında baş ağrısı yaşayabilirler. Hamilelik veya menopoza girme dönemi migrenin ortaya çıkmasına neden olabileceği gibi, var olan migren ataklarının seyrini değiştirebilir.
Oral kontraseptif (doğum kontrol hapları) ve hormon tedavisi gibi hormon ilaçlar da migrenin seyrini kötüleştirebilir.
Bazı gıda maddeleri; eskimiş peynir, tuzlu ve işlenmiş gıdalar migreni tetikleyebilir. Birçok yiyecekte bulunan tatlandırıcı aspartam ve koruyucu monosodyum glutamatın, migreni tetikleyebildiği bilinir.
Yemek düzeninin değişmesi; öğün atlamak ya da aşırı yemek de migren atağının ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir.
İçecekler; Alkol, özellikle şarap ve yüksek kafeinli içecekler migreni tetikleyebilir.
Stres, migren ataklarında önemli bir rol oynar. İşte veya ev hayatında yaşanan stres sık migren ataklarının nedenlerinden olabilir.
Yüksek sesler, parlak ışıklar ya da güneş ışığına maruz kalmak migren atağını başlatabilirler. Bazı koku çeşitleri önerğin; parfüm de dahil olmak üzere, tiner, sigara dumanı gibi bazı kokular migren atağını tetikleyebilir.
Uyku ve uyanıklık düzenindeki değişiklikler de migrenin bilinen tetikleyicilerindendir. Uykusuzluk, aşırı uyku, uyku kalitesindeki bozulmalar ve jet lag gibi durumlar migren atağının sıklaşmasına ya da ortaya çıkmasına neden olabilir.
Cinsel aktivite ya da yoğun fiziksel efor migren ataklarını ortaya çıkabilir.
Çevredeki havai basınç veya barometrik değişiklikler migreni tetikleyebilir.
İlaçlar; nitrogliserin gibi vazodilatörler (damar genişleticiler) veya oral kontraseptifler (doğum kontrol hapları) migreni kötüleştirebilir.
Migrende Tanı
Migren klinik bir tanıdır. Hasta hekim görüşmesi sırasında nöroloji uzmanı tarafından herhangi bir ileri tetkik yapılmasına gerek olmadan tanı konulabilir. Migren özelliklerine uymayan alışılmadık, farklı özelliklerde ağrı olduğu durumlarda nöroloji uzmanı olası diğer nedenleri ekarte etmek için birtakım incelemeler yapabilir. Laboratuvar testleri ve radyolojik incelemeler sonrasında migren dışında baş ağrısına neden olabilecek nedenler dışlanmış olur.
Migren Tedavisi
Migren tedavisinde farklı seçenekler vardır. Uzun yıllardan beri en belirgin şekilde yapılan tedavi ilaç tedavisidir. Her ne kadar medikal tedavide gelişmeler olsa da günümüzde uygulanan ilaç tedavisi hala semptomatik düzeydedir. Bu tedavilerin amacı; migreni oluşturan sebebi ortadan kaldırmaktan ziyade ağrıları gidermeye yöneliktir.
Migren tedavisi ve migren hastalığını tamamı ile durduran kalıcı tedavi yöntemi nöralterapidir
Nöral terapi yaklaşımı migrene tamamen farklı, sebebe yöneliktir bir tedavi şeklidir. Amacı; migren yakınmalarını ortaya çıkaran nedeni bulmak, onu nötralize etmek ve dengelemektir. Nöralterapi yaklaşımında, yakınmaları ortaya çıkaran patofiziyolojik değişiklikler incelenir, kişiye özel durum tespit edilir ve engeller ortada kaldırılır.
Almanya çıkışlı, batı tıbbı içinde bilim dalı olarak yer alan nöralterapi, hastalıkların çıkış noktası yani etyolojisi ile ilgilenir. Bu yaklaşımda migren sadece başağrısı olmaktan çıkar otonom sinir sisteminin çalışmasının aksaması (disfonksiyonu) olarak değerlendirilir. Disfonksiyona neden olan bozukluklar hastanın öyküsünden tespit edilir ve düzeltilir. Bu duruma geçirilmiş ameliyatlar, bademcik enfeksiynları (tonsillit), çocukluk döneminde geçirilen enfeksiyonlar ve diş tedavileri neden olabilir.