Kronikleşmeye çok meyilli olan ve çabucak kronikleşen migreninakupunkturile tedavisi, oldukça sabır isteyen bir iştir.Sabrın sonu selamettir…Yani, akupunktur tedavisine girmiş bir migren hastasının tam anlamıyla iyileşme ihtimali, çok ama çok yüksektir, selametle sonuçlanır. İşte bu nedenle, sabırlı olunmasını istemekteyiz. Çok şükür ki, migrenin akupunktur ile gerçek anlamda tedavisi var. Bunu, klinik bilgi ve tecrübeme dayanarak söylemekteyim…Başarı oranı %95’in üzerindedir.
Bu ne demektir; 100 migrenli hastanın en az 95’i tam anlamıyla iyileşiyor, şifa buluyor demektir.Kliniğinimde bu oran %98’dir.Çok şükür ki, migren vakalarında çok yüksek bir klinik tecrübemiz bulunmaktadır.Bu noktada, ne yazık ki meslektaşlarımız migren vakalarını akupunktur uzmanlarına yönlendirmedikleri için ve hepsinden de önemlisi; yazılı ve görsel basında, ulusal yayın yapan TV kanallarında akupunktur denince, hep kilo tedavisi, sigara bağımlılığı tedavisi vurgulandığı için; migrenli hastalarımız, akupunktur tedavisinden yararlanma hakkından mahrum kalmaktadır. Bu, sadece migren için geçerli değildir…Küme başağrısından tutun da, astım, bel-boyun fıtıkları(ameliyat gerektirmeyen), depresyon, uyku bozuklukları, yüz felci,eklem kireçlenmeleri, allerjik hastalıklar v.b gibi, birçok hastalık için de geçerli.
Migren tedavisindehaftada en az 2 seans yapılmalıdır. Eğer, hastanın migren krizlerinin sıklığı veşiddeti oldukça fazlaysa, haftada 3-4 kez bile yapılabilir. Toplamda da en az, 20 seanslık bir tedavi planlanmalıdır. İşte, sabır istediğimiz asıl nokta burası…Bazı vakalarda,20 seans da yeterli olmamakta. Bu durumda tedavi, 25 seansa kadar da uzayabilmekte. Daha önceki makalelerimizde açıkladığımız gibi, bizim tedavi boyunca yol göstericimiz; akupunktur noktalarının elektriksel potansiyelleridir. Tedavi için kulakta taradığımız (özel tarama cihazları ile yapmaktayız bu taramayı…)akupunktur noktalarından hangilerinin elektriksel potansiyelleri değişmiş ise, bunlara altın yada gümüş iğnelerbatırmaktayız. Her seansta bu noktaların potansiyellerini ölçmekteyiz. Bu noktaları iğnelerken asıl hedefimiz ve amacımız,elektriksel nötürlük prensibi gereğince noktaların nötr(yani sıfır, yani normal)konumuna gelmesidir. Tedavi boyunca tüm gayretimiz, migren açısındantesbit ettiğimiz akupunktur noktalarının potansiyellerini sıfır konumuna getirmektir. Bu seviyeye gelinceye kadar da seanslara devam etmekteyiz.
Migrende beyin, ağrı bilgisini zaman içinde belleğine( harddiskine) kaydeder. Bu nedenle hiçbir ilaç, migreni tam anlamıyla tedavi edemez. İlaçların etkisi sadece kullanıldığı süre için geçerli olup; kalıcı etkileri yoktur. Çünkü, beyindeki ağrı bilgisi kaydını silemezler; silemedikleri için de , beyin durup durup, bu bilgiyi hatırlar ve migren krizleri yeniden ve hatta daha şiddetli bir şekilde başlar. Yani anlayacağınız, kısır döngü yaşanır.Oysa ki, akupunktur tedavisi ile, öncelikle bu ağrı bilgisi kaydı silinir ve ardından analjezik (ağrı kesici) bilgi yüklenmiş olur.Kür tedavisi boyunca, vücuda vermiş olduğumuz tüm uyarıların fizyolojik ve farmakolojiketkileri bu şekilde olmaktadır. Ayrıca vücudda sibernetik sistem mekanizması olduğu için; bu verdiğimiz tüm uyarılar, bir bakıma windows’u çöken bir bilgisayarın yeniden formatlanması gibi bir etki yaparak, beynin tüm nörolojik ve fizyolojik süreçlerinin yeniden yapılanmasını sağlamaktadır.
İşte size yeniden yapılandırılmış, format atılmış, ağrı bilgisinden arındırılmış, pırıl pırıl bir beyin…Artık bu beyin migreni hatırlamayacaktır. Migrene dair ne varsa,hepsi silinmiştir. En küçük bir bilgi kırıntısı bile kalmamıştır. İşte, akupunkturun migreni köklü tedavi edişindeki sır, burada yatmaktadır. Ülkemizin ve devletimizin ekonomisi, migren ilaçlarına (ömür boyu) milyonlarca dolar ödemeye mahkum edilmemelidir. Yaklaşık yüz trilyondan oluşan bu muazzam vücudumuz yaratılırken, muhteşem mekanizmalarla ve ilaçlarla donatılmış durumdadır. Böyle bir vücudun akıllara durgunluk verecek şekilde tedavi edici mekanizmaları varken, vücuda dışarıdan ilaç vermek; tıpkı, silahlı kuvvetleri her yönüyle ayakta olan bir ülkenin, dışardan ordu ithal etmesine benzer…
Son söz…Migren başta olmak üzere, küme baş ağrılarının vekas gerilim tipibaş ağrılarının tedavisinde, akupunktur; kalıcı, yan etkisiz ve ilaçsız bir tedavi seçeneği sunar…
Bu ne demektir; 100 migrenli hastanın en az 95’i tam anlamıyla iyileşiyor, şifa buluyor demektir.Kliniğinimde bu oran %98’dir.Çok şükür ki, migren vakalarında çok yüksek bir klinik tecrübemiz bulunmaktadır.Bu noktada, ne yazık ki meslektaşlarımız migren vakalarını akupunktur uzmanlarına yönlendirmedikleri için ve hepsinden de önemlisi; yazılı ve görsel basında, ulusal yayın yapan TV kanallarında akupunktur denince, hep kilo tedavisi, sigara bağımlılığı tedavisi vurgulandığı için; migrenli hastalarımız, akupunktur tedavisinden yararlanma hakkından mahrum kalmaktadır. Bu, sadece migren için geçerli değildir…Küme başağrısından tutun da, astım, bel-boyun fıtıkları(ameliyat gerektirmeyen), depresyon, uyku bozuklukları, yüz felci,eklem kireçlenmeleri, allerjik hastalıklar v.b gibi, birçok hastalık için de geçerli.
Migren tedavisindehaftada en az 2 seans yapılmalıdır. Eğer, hastanın migren krizlerinin sıklığı veşiddeti oldukça fazlaysa, haftada 3-4 kez bile yapılabilir. Toplamda da en az, 20 seanslık bir tedavi planlanmalıdır. İşte, sabır istediğimiz asıl nokta burası…Bazı vakalarda,20 seans da yeterli olmamakta. Bu durumda tedavi, 25 seansa kadar da uzayabilmekte. Daha önceki makalelerimizde açıkladığımız gibi, bizim tedavi boyunca yol göstericimiz; akupunktur noktalarının elektriksel potansiyelleridir. Tedavi için kulakta taradığımız (özel tarama cihazları ile yapmaktayız bu taramayı…)akupunktur noktalarından hangilerinin elektriksel potansiyelleri değişmiş ise, bunlara altın yada gümüş iğnelerbatırmaktayız. Her seansta bu noktaların potansiyellerini ölçmekteyiz. Bu noktaları iğnelerken asıl hedefimiz ve amacımız,elektriksel nötürlük prensibi gereğince noktaların nötr(yani sıfır, yani normal)konumuna gelmesidir. Tedavi boyunca tüm gayretimiz, migren açısındantesbit ettiğimiz akupunktur noktalarının potansiyellerini sıfır konumuna getirmektir. Bu seviyeye gelinceye kadar da seanslara devam etmekteyiz.
Migrende beyin, ağrı bilgisini zaman içinde belleğine( harddiskine) kaydeder. Bu nedenle hiçbir ilaç, migreni tam anlamıyla tedavi edemez. İlaçların etkisi sadece kullanıldığı süre için geçerli olup; kalıcı etkileri yoktur. Çünkü, beyindeki ağrı bilgisi kaydını silemezler; silemedikleri için de , beyin durup durup, bu bilgiyi hatırlar ve migren krizleri yeniden ve hatta daha şiddetli bir şekilde başlar. Yani anlayacağınız, kısır döngü yaşanır.Oysa ki, akupunktur tedavisi ile, öncelikle bu ağrı bilgisi kaydı silinir ve ardından analjezik (ağrı kesici) bilgi yüklenmiş olur.Kür tedavisi boyunca, vücuda vermiş olduğumuz tüm uyarıların fizyolojik ve farmakolojiketkileri bu şekilde olmaktadır. Ayrıca vücudda sibernetik sistem mekanizması olduğu için; bu verdiğimiz tüm uyarılar, bir bakıma windows’u çöken bir bilgisayarın yeniden formatlanması gibi bir etki yaparak, beynin tüm nörolojik ve fizyolojik süreçlerinin yeniden yapılanmasını sağlamaktadır.
İşte size yeniden yapılandırılmış, format atılmış, ağrı bilgisinden arındırılmış, pırıl pırıl bir beyin…Artık bu beyin migreni hatırlamayacaktır. Migrene dair ne varsa,hepsi silinmiştir. En küçük bir bilgi kırıntısı bile kalmamıştır. İşte, akupunkturun migreni köklü tedavi edişindeki sır, burada yatmaktadır. Ülkemizin ve devletimizin ekonomisi, migren ilaçlarına (ömür boyu) milyonlarca dolar ödemeye mahkum edilmemelidir. Yaklaşık yüz trilyondan oluşan bu muazzam vücudumuz yaratılırken, muhteşem mekanizmalarla ve ilaçlarla donatılmış durumdadır. Böyle bir vücudun akıllara durgunluk verecek şekilde tedavi edici mekanizmaları varken, vücuda dışarıdan ilaç vermek; tıpkı, silahlı kuvvetleri her yönüyle ayakta olan bir ülkenin, dışardan ordu ithal etmesine benzer…
Son söz…Migren başta olmak üzere, küme baş ağrılarının vekas gerilim tipibaş ağrılarının tedavisinde, akupunktur; kalıcı, yan etkisiz ve ilaçsız bir tedavi seçeneği sunar…