Bedenimizi paylaştığımız mikroorganizmalar topluluğuna Mikrobiyota, bu topluluğun toplam gen yapısı ve etkileştiği etrafın hepsine de Mikrobiyom ismi verilir.
İnsan mikrobiyotası deri, üreme organları, teneffüs ve en çok da bağırsak sisteminde yerleşmiştir. Beslenme, ilaç kullanımı, genetik yapı, doğum biçimi, anne sütü alımı, yaş ve yaşanılan coğrafik bölgeye nazaran değişiklik gösterir.
Mikrobiyota besinlerin sindirimi, bağışıklık sisteminin desteklenmesi, birtakım vitaminlerin üretimi, bağırsak sıhhati, inflamasyonun önlenmesi, ülkü beden yükünün korunması, beyin faaliyetleri üzere çok farklı beden işlevlerinin yerine getirilmesinde kıymetli roller üstleniyor.
Bağırsak mikrobiyotası bağışıklık sisteminin oluşması, gelişmesi için de değerlidir. Bağışıklık sistemimizin % 75-80 kadarı bağırsaklardadır!
Çağdaş ömür üslubu, şekerli-yağlı besinler, gerilim, ilaç kullanımı, etraf kirliliği, kimyasallar, alkol ve işlenmiş besinler bağırsak mikrobiyomunuzu olumsuz istikamette etkileyip istikrarını bozarak disbiyozise neden olur. Bu da soğukalgınlığı, allerjiler, eklem ağrıları, akne, inflamatuvar bağırsak hastalığı, obezite, tip 2 diyabet ve metabolik sendrom üzere hastalıkların gelişmesine taban oluşturabilmektedir.
Bağırsaklara “ikinci beyin” denmesinin nedeni mikrobiyotanın beyin fonksiyonunu etkileyebilmesi. Bağırsak mikrobiyotası ile depresyon ve otistik spektrum bozukluğu üzere hudut sistemi rahatsızlıkları ortasında kontaklar olduğu gözlemlenmiştir. Duygusal uygunluk hali, özgüven ve dinlendirici bir uykuyu teşvik eden serotonin isimli nörokimyasalın % 70’i bağırsaklarda üretiliyor.
Prebiyotikler uygun bakterilerin gıdalarıdır, mikrobiyotaya çoğalmaları için elverişli bir ortam oluştururlar.Liften varlıklı besinler (sebze ve meyveler) mikrobiyom için en uygun prebiyotik besinlerdir. Soğan, pırasa ve kuşkonmaz prebiyotiklere örnektir.
Probiyotikler, sindirim sisteminde doğal olarak bulunan, yararlı mikroorganizmalardır. Bol ölçüde posalı besinlerle beslenerek bağırsakları onlar için eksiksiz hale getirirseniz probiyotikler çoğalıp sıhhatimize dayanak olacaktır. Yoğurt tarhana, boza, şıra, sirke, kefir, turşu üzere probiyotik besinler tüketilmeli.
İnsan mikrobiyotası deri, üreme organları, teneffüs ve en çok da bağırsak sisteminde yerleşmiştir. Beslenme, ilaç kullanımı, genetik yapı, doğum biçimi, anne sütü alımı, yaş ve yaşanılan coğrafik bölgeye nazaran değişiklik gösterir.
Mikrobiyota besinlerin sindirimi, bağışıklık sisteminin desteklenmesi, birtakım vitaminlerin üretimi, bağırsak sıhhati, inflamasyonun önlenmesi, ülkü beden yükünün korunması, beyin faaliyetleri üzere çok farklı beden işlevlerinin yerine getirilmesinde kıymetli roller üstleniyor.
Bağırsak mikrobiyotası bağışıklık sisteminin oluşması, gelişmesi için de değerlidir. Bağışıklık sistemimizin % 75-80 kadarı bağırsaklardadır!
Çağdaş ömür üslubu, şekerli-yağlı besinler, gerilim, ilaç kullanımı, etraf kirliliği, kimyasallar, alkol ve işlenmiş besinler bağırsak mikrobiyomunuzu olumsuz istikamette etkileyip istikrarını bozarak disbiyozise neden olur. Bu da soğukalgınlığı, allerjiler, eklem ağrıları, akne, inflamatuvar bağırsak hastalığı, obezite, tip 2 diyabet ve metabolik sendrom üzere hastalıkların gelişmesine taban oluşturabilmektedir.
Bağırsaklara “ikinci beyin” denmesinin nedeni mikrobiyotanın beyin fonksiyonunu etkileyebilmesi. Bağırsak mikrobiyotası ile depresyon ve otistik spektrum bozukluğu üzere hudut sistemi rahatsızlıkları ortasında kontaklar olduğu gözlemlenmiştir. Duygusal uygunluk hali, özgüven ve dinlendirici bir uykuyu teşvik eden serotonin isimli nörokimyasalın % 70’i bağırsaklarda üretiliyor.
Prebiyotikler uygun bakterilerin gıdalarıdır, mikrobiyotaya çoğalmaları için elverişli bir ortam oluştururlar.Liften varlıklı besinler (sebze ve meyveler) mikrobiyom için en uygun prebiyotik besinlerdir. Soğan, pırasa ve kuşkonmaz prebiyotiklere örnektir.
Probiyotikler, sindirim sisteminde doğal olarak bulunan, yararlı mikroorganizmalardır. Bol ölçüde posalı besinlerle beslenerek bağırsakları onlar için eksiksiz hale getirirseniz probiyotikler çoğalıp sıhhatimize dayanak olacaktır. Yoğurt tarhana, boza, şıra, sirke, kefir, turşu üzere probiyotik besinler tüketilmeli.
