İstanbul Üniversitesi (İÜ) Tıp Fakültesi Endokronoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kubilay Karşıdağ, modern çağın yaşamı kolaylaştırmasıyla ortaya çıkan ''Metabolik sendrom'' hastalığının, daha çok masa başında oturan ve yoğun stres altında çalışanları etkilediğini söyledi.
Prof. Dr. Karşıdağ, hareketsiz ortamlarda çalışan bireyleri tehdit eden metabolik sendromun görülme sıklığının, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de artış gösterdiğini ifade etti. Prof. Dr. Karşıdağ, ''50-100 yıl önce görülmeyen metabolik sendrom, modern çağın yaşamı kolaylaştırmasıyla sık görülmeye başladı'' diye konuşuyor.
50-100 yıl önce metabolik sendrom diye bir sorun olmadığını, çünkü o dönemde insanların yaşam stilinin çok farklı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Karşıdağ, eskiden insanların daha çok hareket ettiklerini, daha az yiyecek tükettiklerini anlattı. İnsanların yaşam tarzlarının giderek değiştiğine, insanların daha az hareket edip, daha çok yağlı, kalorili, şekerli yiyecekler tükettiğine değinen Prof. Dr. Karşıdağ, şöyle konuştu:
''İnsan vücudu buna göre dizayn edilmiş değil. İnsan vücudu, gelen fazla kaloriyi depolamak ve gerektiğinde saklamak, ileride lazım olursa kullanmak üzerine kurulmuş. Bu kadar fazla enerjiyle karşılaşınca, (ileride lazım olur) diye bunları saklıyor. Nasıl saklıyor? Vücut bunu yağ olarak biriktiriyor. Yağı, karın içindeki organların etrafında depoluyoruz. Bu aslında masumane bir koruyucu mekanizma. Ancak, birikim o kadar fazla ki, depolanan yağlar zarar vermeye başlıyor. Yağ dokusu istemediğimiz bazı hormonların salgılanmasına yol açıp, vücutta bir seri hastalığa yol açıyor.''
Metabolik Sendroma Bağlı Çıkan Hastalıklar
Metabolik sendromun, genetik olarak uygun kişilerde, çevre faktörü, hareketsizlik ve fazla kalorili beslenme sayesinde ortaya çıktığına işaret eden Karşıdağ, bunun en önemli bulgusunun da bel çevresi kalınlığı ve göbek şeklinde kendisini gösterdiğini vurguladı.
Karşıdağ, metabolik sendroma bağlı çıkan hastalıklar konusunda da şu bilgileri verdi:
''Metabolik sendrom, damar sertliğini tetikliyor. Karın bölgesinde depolanan yağlar, salgılama yoluyla böbreğe ve kalbe giden damarlarda tutulunca böbrek ve kalp hastalıkları ortaya çıkıyor. Kan yağlarındaki yükseklik nedeniyle kötü huylu kolesterol miktarı artıyor, iyi huylu kolesterol miktarı düşüyor ve damar sertliğine yol açıyor. Damar sertliği sonucu yüksek tansiyon, koroner kalp hastalığı, böbrekler ve kalbe giden damarlarda daralma meydana geliyor. İleriki yıllarda şeker hastalığı ortaya çıkıyor.''
Metabolik Sendromu Durdurmanın Yolları
Porf. Dr. Kubilay Karşıdağ, metabolik sendromunun durdurulabileceğini ifade ederek, şunları söylüyor:
''Bunun için geniş politikalar oluşturulmalı. Devlet, medya, sağlık kuruluşları metabolik sendromun ortaya çıkmasını önleyen çalışmalar yapmalı. Çocuklar, anneler, öğretmenler bilinçlendirilmeli. Metabolik sendromun en iyi tedavisi, ortaya çıkmasını engellemek. Hastalığa yönelik tedavi yöntemleri de var. Ancak hastalık ortaya çıkmadan önlemek en iyi yoldur. Bunun için daha fazla hareket ve sağlıklı beslenmeyi öneriyoruz. Anneler çocuklarına sabah kahvaltısını yaptırıp, ıvır zıvır yiyeceklerden uzak tutmalı.
Bu sendromdan en çok etkilenen grup, masa başında oturan, beslenmesi düzensiz, yoğun stres altında çalışanlar oluyor. Bu nedenle başta masa başı çalışanlar olmak üzere,herkes, günde en az 30 dakika tempolu yürümeli, egzersiz yapmalı. Belediyeler daha fazla egzersiz yapabilecek alanlar, çocuklar için oyun parkları oluşturmalı. Doktor doktor dolaşmamak için, baştan daha fazla yürümeli, egzersiz yapmalıyız. Çabuk uygulanabilir en kolay spor yürümektir. Her yerde yürünebilir. Eğer ayağınızda bir sorun varsa, vücudunuzun üst kısmını çalıştırabilir, germe egzersizleri yapabilirsiniz.
Prof. Dr. Karşıdağ, hareketsiz ortamlarda çalışan bireyleri tehdit eden metabolik sendromun görülme sıklığının, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de artış gösterdiğini ifade etti. Prof. Dr. Karşıdağ, ''50-100 yıl önce görülmeyen metabolik sendrom, modern çağın yaşamı kolaylaştırmasıyla sık görülmeye başladı'' diye konuşuyor.
50-100 yıl önce metabolik sendrom diye bir sorun olmadığını, çünkü o dönemde insanların yaşam stilinin çok farklı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Karşıdağ, eskiden insanların daha çok hareket ettiklerini, daha az yiyecek tükettiklerini anlattı. İnsanların yaşam tarzlarının giderek değiştiğine, insanların daha az hareket edip, daha çok yağlı, kalorili, şekerli yiyecekler tükettiğine değinen Prof. Dr. Karşıdağ, şöyle konuştu:
''İnsan vücudu buna göre dizayn edilmiş değil. İnsan vücudu, gelen fazla kaloriyi depolamak ve gerektiğinde saklamak, ileride lazım olursa kullanmak üzerine kurulmuş. Bu kadar fazla enerjiyle karşılaşınca, (ileride lazım olur) diye bunları saklıyor. Nasıl saklıyor? Vücut bunu yağ olarak biriktiriyor. Yağı, karın içindeki organların etrafında depoluyoruz. Bu aslında masumane bir koruyucu mekanizma. Ancak, birikim o kadar fazla ki, depolanan yağlar zarar vermeye başlıyor. Yağ dokusu istemediğimiz bazı hormonların salgılanmasına yol açıp, vücutta bir seri hastalığa yol açıyor.''
Metabolik Sendroma Bağlı Çıkan Hastalıklar
Metabolik sendromun, genetik olarak uygun kişilerde, çevre faktörü, hareketsizlik ve fazla kalorili beslenme sayesinde ortaya çıktığına işaret eden Karşıdağ, bunun en önemli bulgusunun da bel çevresi kalınlığı ve göbek şeklinde kendisini gösterdiğini vurguladı.
Karşıdağ, metabolik sendroma bağlı çıkan hastalıklar konusunda da şu bilgileri verdi:
''Metabolik sendrom, damar sertliğini tetikliyor. Karın bölgesinde depolanan yağlar, salgılama yoluyla böbreğe ve kalbe giden damarlarda tutulunca böbrek ve kalp hastalıkları ortaya çıkıyor. Kan yağlarındaki yükseklik nedeniyle kötü huylu kolesterol miktarı artıyor, iyi huylu kolesterol miktarı düşüyor ve damar sertliğine yol açıyor. Damar sertliği sonucu yüksek tansiyon, koroner kalp hastalığı, böbrekler ve kalbe giden damarlarda daralma meydana geliyor. İleriki yıllarda şeker hastalığı ortaya çıkıyor.''
Metabolik Sendromu Durdurmanın Yolları
Porf. Dr. Kubilay Karşıdağ, metabolik sendromunun durdurulabileceğini ifade ederek, şunları söylüyor:
''Bunun için geniş politikalar oluşturulmalı. Devlet, medya, sağlık kuruluşları metabolik sendromun ortaya çıkmasını önleyen çalışmalar yapmalı. Çocuklar, anneler, öğretmenler bilinçlendirilmeli. Metabolik sendromun en iyi tedavisi, ortaya çıkmasını engellemek. Hastalığa yönelik tedavi yöntemleri de var. Ancak hastalık ortaya çıkmadan önlemek en iyi yoldur. Bunun için daha fazla hareket ve sağlıklı beslenmeyi öneriyoruz. Anneler çocuklarına sabah kahvaltısını yaptırıp, ıvır zıvır yiyeceklerden uzak tutmalı.
Bu sendromdan en çok etkilenen grup, masa başında oturan, beslenmesi düzensiz, yoğun stres altında çalışanlar oluyor. Bu nedenle başta masa başı çalışanlar olmak üzere,herkes, günde en az 30 dakika tempolu yürümeli, egzersiz yapmalı. Belediyeler daha fazla egzersiz yapabilecek alanlar, çocuklar için oyun parkları oluşturmalı. Doktor doktor dolaşmamak için, baştan daha fazla yürümeli, egzersiz yapmalıyız. Çabuk uygulanabilir en kolay spor yürümektir. Her yerde yürünebilir. Eğer ayağınızda bir sorun varsa, vücudunuzun üst kısmını çalıştırabilir, germe egzersizleri yapabilirsiniz.