Namaz İlk Olarak Ne Zaman Farz Kılındı?
Önceki şeriatlerde beş vakit namaz yoktu. Ancak vakitleri belirsiz genel anlamda namaz vardı. Namaz, hicretten bir buçuk yıl kadar önce Mi'rac (İsra) gecesinde farz kılınmıştır. Enes b. Malik'ten rivayete göre özet olarak şöyle demiştir:
"Hz. Peygamber (s.a.s)'e İsra gecesi, namaz elli vakit olarak farz kılındı. Sonra azaltıldı ve beş vakte düşürüldü. Sonra şöyle seslenildi: "Ey Muhammed, şüphesiz bizim nezdimizdeki söz bir değişikliğe uğramaz. Senin için bu beş vakit namaz, elli vakit namazın karşılığıdır." (Buhari, Salat, 76, Enbiya, 5; Müslim, İman, 263; Ahmed b. Hanbel, V,122,143).
Her güzel amele on katı ecir verileceği şu ayetle sabittir:
"Kim bir iyilik yaparsa, ona bunun on katı ecir vardır."(el Enam, 6/160; ayrıca bk. en-Neml, 27/89; el-Kasas, 28/84).
Beş vakit namaz farz kılınmadan önce, Hz. Peygamber (asv)'in ibadet tarzı Cenab-ı Hakk'ın yaratıklarını düşünmek, Allah'ın yüceliğini tefekkür etmek şeklinde idi. Sabah ve akşam ikişer rekat halinde namaz kıldığı da nakledilir.
Daha önceki ümmetlerin de namaz ibadeti vardır. Kur'an-ı Kerim'de Lokman aleyhisselamın oğluna namazı emretmesi (Lokman, 31/17), Hz. İbrahim (as)'in Hicaz'ın güvenliği için dua ederken namazdan söz etmesi (İbrahim,14/37), Yüce Allah'ın, Tur dağında ilk vahiy sırasında Hz. Musa (as)'dan namaz kılmasını istemesi (Taha, 20/14) örnek verilebilir.
İslam'da namazın meşruluğu Kitap, Sünnet ve İcma'ya dayanır.
Kur'an-ı Kerim'in birçok yerinde; "namazı kılınız ve zekatı veriniz" buyurulur.
"Bütün namazları ve orta namazı muhafaza edin." (Bakara, 2/238).
"Şüphesiz namaz, müminlere, vakitle belirlenmiş olarak farz kılınmıştır." (Nisa, 4/103).
"Oysa onlar, tevhid inancına yönelerek, dini yalnız Allah'a tahsis ederek O'na kulluk etmek, namazı kılmak ve zekatı vermekle emr olunmuşlardır. İşte doğru din budur." (Beyyine, 98/5).
"Namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a samimiyetle bağlanın. O, sizin mevlanızdır. O, ne güzel mevla ve ne güzel yardımcıdır." (Hacc, 22/78).
Sünnetten delil: Bu konuda rivayet edilmiş çok sayıda hadis vardır. Bu hadislerden bazıları şunlardır: "İbn Ömer (r.a)'den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur:
"İslam beş temel üzerine kurulmuştur: Allah'tan başka bir ilah bulunmadığına, Hz. Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekat vermek, haccetmek ve Ramazan orucunu tutmaktır." (Buhari, İman,1, 2; Müslim, İman, 19-22).
Hz. Peygamber (s.a.s), Muaz b. Cebel (r.a)'i Yemen'e gönderirken ona şöyle buyurmuştur:
"Sen Ehl-i kitap olan bir topluma gidiyorsun. Onları ilk önce Allah'a kulluk etmeğe çağır. Allah'ı tanırlarsa, Allah'ın onlara gecede ve gündüzde beş vakit namazı farz kıldığını söyle. Namazı kılanlarsa; Allah'ın onlara, zenginlerinden alınıp yoksullara verilmek üzere zekatı farz kıldığını söyle. İtaat ederlerse, bunu onlardan al, insanların mallarının en iyisini alma, mazlumun bedduasından sakın. Çünkü onun duasıyla Allah arasında perde yoktur." (Buhari, Zekat, 41, 63, Meğazi, 60, Tevhid, 1; Nesai, Zekat, 1; Darimi, Zekat, I).
Diğer yandan İslam ümmeti, bir gün ve gecede beş vakit namazın farz olduğu konusunda görüş birliği içindedir.
Namaz, ergenlik çağına gelmiş, akıllı her Müslümanın üzerine farzdır. Fakat yedi yaşına gelmiş olan çocuklar da namaz kılmakla emredilir. On yaşına geldikleri halde namaz kılmazlarsa el ile hafifçe dövülebilirler. Hz. Peygamber (asv) şöyle buyurmuştur:
"Çocuklarınıza yedi yaşında namaz kılmalarını emredin, on yaşına girince bundan dolayı dövün ve o yaşta yataklarını ayırın."(Ebu Davud Salat, 26; Ahmed b. Hanbel, II, 180, 187).
Bir günle gece içinde farz olan namazların sayısı beştir. Yalnızca da, vitir veya bayram namazları vacib hükmündedir. Bir bedevi ile ilgili olarak rivayet edilen şu hadis beş vakit farz namaza delildir:
"Bir gün bir gecede farz olan namazlar beştir."Bedevi;"Benim üzerimde bundan başka bir borç var mıdır?" diye sorunca, Allah'ın Resulu (asv) şöyle cevap vermiştir:
"Hayır, kendiliğinden nafile olarak kılarsan bu müstesnadır." Bunun üzerine bedevi: "Seni hak olarak gönderen Allah'a yemin olsun ki, bundan ne fazla ne de eksik yaparım." dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurdu: "Eğer doğru söylüyorsa bu adam kurtulmuştur." (Buhari, İman, 34, Şehadat, 26; Müslim, İman, 8,10,15,17,18; Ebu Davud, Salat, 1).
Önceki şeriatlerde beş vakit namaz yoktu. Ancak vakitleri belirsiz genel anlamda namaz vardı. Namaz, hicretten bir buçuk yıl kadar önce Mi'rac (İsra) gecesinde farz kılınmıştır. Enes b. Malik'ten rivayete göre özet olarak şöyle demiştir:
"Hz. Peygamber (s.a.s)'e İsra gecesi, namaz elli vakit olarak farz kılındı. Sonra azaltıldı ve beş vakte düşürüldü. Sonra şöyle seslenildi: "Ey Muhammed, şüphesiz bizim nezdimizdeki söz bir değişikliğe uğramaz. Senin için bu beş vakit namaz, elli vakit namazın karşılığıdır." (Buhari, Salat, 76, Enbiya, 5; Müslim, İman, 263; Ahmed b. Hanbel, V,122,143).
Her güzel amele on katı ecir verileceği şu ayetle sabittir:
"Kim bir iyilik yaparsa, ona bunun on katı ecir vardır."(el Enam, 6/160; ayrıca bk. en-Neml, 27/89; el-Kasas, 28/84).
Beş vakit namaz farz kılınmadan önce, Hz. Peygamber (asv)'in ibadet tarzı Cenab-ı Hakk'ın yaratıklarını düşünmek, Allah'ın yüceliğini tefekkür etmek şeklinde idi. Sabah ve akşam ikişer rekat halinde namaz kıldığı da nakledilir.
Daha önceki ümmetlerin de namaz ibadeti vardır. Kur'an-ı Kerim'de Lokman aleyhisselamın oğluna namazı emretmesi (Lokman, 31/17), Hz. İbrahim (as)'in Hicaz'ın güvenliği için dua ederken namazdan söz etmesi (İbrahim,14/37), Yüce Allah'ın, Tur dağında ilk vahiy sırasında Hz. Musa (as)'dan namaz kılmasını istemesi (Taha, 20/14) örnek verilebilir.
İslam'da namazın meşruluğu Kitap, Sünnet ve İcma'ya dayanır.
Kur'an-ı Kerim'in birçok yerinde; "namazı kılınız ve zekatı veriniz" buyurulur.
"Bütün namazları ve orta namazı muhafaza edin." (Bakara, 2/238).
"Şüphesiz namaz, müminlere, vakitle belirlenmiş olarak farz kılınmıştır." (Nisa, 4/103).
"Oysa onlar, tevhid inancına yönelerek, dini yalnız Allah'a tahsis ederek O'na kulluk etmek, namazı kılmak ve zekatı vermekle emr olunmuşlardır. İşte doğru din budur." (Beyyine, 98/5).
"Namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a samimiyetle bağlanın. O, sizin mevlanızdır. O, ne güzel mevla ve ne güzel yardımcıdır." (Hacc, 22/78).
Sünnetten delil: Bu konuda rivayet edilmiş çok sayıda hadis vardır. Bu hadislerden bazıları şunlardır: "İbn Ömer (r.a)'den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur:
"İslam beş temel üzerine kurulmuştur: Allah'tan başka bir ilah bulunmadığına, Hz. Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekat vermek, haccetmek ve Ramazan orucunu tutmaktır." (Buhari, İman,1, 2; Müslim, İman, 19-22).
Hz. Peygamber (s.a.s), Muaz b. Cebel (r.a)'i Yemen'e gönderirken ona şöyle buyurmuştur:
"Sen Ehl-i kitap olan bir topluma gidiyorsun. Onları ilk önce Allah'a kulluk etmeğe çağır. Allah'ı tanırlarsa, Allah'ın onlara gecede ve gündüzde beş vakit namazı farz kıldığını söyle. Namazı kılanlarsa; Allah'ın onlara, zenginlerinden alınıp yoksullara verilmek üzere zekatı farz kıldığını söyle. İtaat ederlerse, bunu onlardan al, insanların mallarının en iyisini alma, mazlumun bedduasından sakın. Çünkü onun duasıyla Allah arasında perde yoktur." (Buhari, Zekat, 41, 63, Meğazi, 60, Tevhid, 1; Nesai, Zekat, 1; Darimi, Zekat, I).
Diğer yandan İslam ümmeti, bir gün ve gecede beş vakit namazın farz olduğu konusunda görüş birliği içindedir.
Namaz, ergenlik çağına gelmiş, akıllı her Müslümanın üzerine farzdır. Fakat yedi yaşına gelmiş olan çocuklar da namaz kılmakla emredilir. On yaşına geldikleri halde namaz kılmazlarsa el ile hafifçe dövülebilirler. Hz. Peygamber (asv) şöyle buyurmuştur:
"Çocuklarınıza yedi yaşında namaz kılmalarını emredin, on yaşına girince bundan dolayı dövün ve o yaşta yataklarını ayırın."(Ebu Davud Salat, 26; Ahmed b. Hanbel, II, 180, 187).
Bir günle gece içinde farz olan namazların sayısı beştir. Yalnızca da, vitir veya bayram namazları vacib hükmündedir. Bir bedevi ile ilgili olarak rivayet edilen şu hadis beş vakit farz namaza delildir:
"Bir gün bir gecede farz olan namazlar beştir."Bedevi;"Benim üzerimde bundan başka bir borç var mıdır?" diye sorunca, Allah'ın Resulu (asv) şöyle cevap vermiştir:
"Hayır, kendiliğinden nafile olarak kılarsan bu müstesnadır." Bunun üzerine bedevi: "Seni hak olarak gönderen Allah'a yemin olsun ki, bundan ne fazla ne de eksik yaparım." dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurdu: "Eğer doğru söylüyorsa bu adam kurtulmuştur." (Buhari, İman, 34, Şehadat, 26; Müslim, İman, 8,10,15,17,18; Ebu Davud, Salat, 1).