İnsanlar genellikle gündüzleri çalışıp, geceleri dinlenir. Nitekim Mukaddes Beyan'da: "Dinlenip sükúnet bulmanız için geceyi karanlık, çalışıp iş yapmanız için de gündüzü aydınlık kılan O'dur. Elbette bunda işitip dinlemesini bilen kimseler için nice deliller ve ibretler vardır." (Yunus, 10/67) ifadesiyle bu hususa dikkat çekilmiştir. Fakat bazı insanlar için durum her zaman böyle değildir. Bazıları gündüz uyumayı sever. Uyku düzenlerine göre insanların fizyolojileri de belli bir uyum içine girer ve insanlar sabahçı veya akşamcı tipler diye ayrılır.
Sabahçı tipler sabah erken vakitte dinç uyanırlar, öğlene kadar aktif olarak çalışırlar, saat 1500'ten sonra enerjileri azalmaya başlar. Akşam olunca da, erken yatarlar ve sabaha daha dinç kalkarlar.
Akşamcı tipler günün ilk yarısını uykuda geçirirler, isteksiz olarak uyanırlar, yataktan öğlene doğru kalkarlar. Güne başlarken hareketleri yavaş ve isteksizdir. Yemek istekleri yoktur, çok az kahvaltı ederler veya hiç etmezler, öğle sonuna kadar kendilerine gelemezler. Öğleden sonra dinamizmleri artmaya başlar, en iyi çalışmayı akşamları yaparlar ve genellikle sabahın ilk saatlerine kadar aktif kalırlar. Genelde saat 0300-0400 arasında uykuya dalarlar. Akşamcı kişilerde uyku-uyanıklık tablosu ters olduğundan, aile hayatı ve yapılan işlerin çoğu için uygun zemin bulamayan bu kişiler erken yatsalar da uyuyamazlar. Bu sebeple akşamcı kişilerde fizikî ve psikolojik sıkıntıların eşlik ettiği ağır bir uykusuzluk vardır. Fakat Rabbimiz insana sırlı bir kabiliyet olarak çok farklı durumlara uygun biyolojik saatlerini ayarlama hususiyeti vermiştir. Aksi takdirde hayat yaşanamaz bir hâl alırdı. Meslek icabı bu tip sıkıntılara giren insanların zorluğu uyku saatini geceye kaydırmak için biyolojik saati ayarlayana kadar devam eder. Biyolojik saatin (circadien ritm) ayarı yapılamazsa bu kişilerde, gecikmiş uyku devresi sendromu açığa çıkar.
Uyku, gıda gibi bir ihtiyaçtır. Furkan sûresi 47. âyette Allah (cc) şöyle buyuruyor: "Sizin için geceyi bir örtü, uykuyu istirahat, gündüzü de dağılıp çalışma zamanı olarak yaratan O'dur."
Gece uykusu mu, gündüz uykusu mu?
Çeşitli sebeplerle gece çalışıp gündüz uyuyan kişilerde acaba gündüz uykusu gecenin yerini tutar mı? Gündüz uyunacaksa ne kadar uyunmalıdır? Bütün gece uyumak çok mu faydalıdır? Vücudumuzun biyolojik ritmine göre hangi saatte neler salınıyor, bu saatlerde uyuyalım mı, uyumayalım mı, hangi saatlerde uyursak bedenen ve ruhen sağlıklı oluruz? Bunları incelemeye çalışalım:
Vücut ısısı: İnsanlarda vücut ısısı 36,5-37 0C arasında seyreder. Bu ısı günün muhtelif saatlerinde farklılık gösterir. Vücut ısımız saat 1600'dan itibaren düşmeye başlar, 0100-0400 arasında ise en düşük seviyeye gelir. 0600'da ise yükselmeye başlar, en düşüğü 36,5, en yükseği ise 37 oC olur. Uykuyu getiren sebeplerin en başında vücut ısısının düşmesi vardır. Yapılan araştırmalarda vücut ısısının en yüksek seviyeye ulaştığı ikindi vakti uyunduğu zaman, uyku ihtiyacının arttığı ve bir uyaran olmadığı zaman ertesi gün sabaha kadar uyunduğu görülmüştür. Vücut ısısının düşük olduğu zaman da vücut uykuya temayül gösterir. Bu vakit 1800 ile 0600 saatleri arasıdır. Bu durumda uyku ihtiyacı ve arzusunun vücut ısısıyla alçalıp yükselen bir istek olduğu söylenebilir.
Sabahçı tipler sabah erken vakitte dinç uyanırlar, öğlene kadar aktif olarak çalışırlar, saat 1500'ten sonra enerjileri azalmaya başlar. Akşam olunca da, erken yatarlar ve sabaha daha dinç kalkarlar.
Akşamcı tipler günün ilk yarısını uykuda geçirirler, isteksiz olarak uyanırlar, yataktan öğlene doğru kalkarlar. Güne başlarken hareketleri yavaş ve isteksizdir. Yemek istekleri yoktur, çok az kahvaltı ederler veya hiç etmezler, öğle sonuna kadar kendilerine gelemezler. Öğleden sonra dinamizmleri artmaya başlar, en iyi çalışmayı akşamları yaparlar ve genellikle sabahın ilk saatlerine kadar aktif kalırlar. Genelde saat 0300-0400 arasında uykuya dalarlar. Akşamcı kişilerde uyku-uyanıklık tablosu ters olduğundan, aile hayatı ve yapılan işlerin çoğu için uygun zemin bulamayan bu kişiler erken yatsalar da uyuyamazlar. Bu sebeple akşamcı kişilerde fizikî ve psikolojik sıkıntıların eşlik ettiği ağır bir uykusuzluk vardır. Fakat Rabbimiz insana sırlı bir kabiliyet olarak çok farklı durumlara uygun biyolojik saatlerini ayarlama hususiyeti vermiştir. Aksi takdirde hayat yaşanamaz bir hâl alırdı. Meslek icabı bu tip sıkıntılara giren insanların zorluğu uyku saatini geceye kaydırmak için biyolojik saati ayarlayana kadar devam eder. Biyolojik saatin (circadien ritm) ayarı yapılamazsa bu kişilerde, gecikmiş uyku devresi sendromu açığa çıkar.
Uyku, gıda gibi bir ihtiyaçtır. Furkan sûresi 47. âyette Allah (cc) şöyle buyuruyor: "Sizin için geceyi bir örtü, uykuyu istirahat, gündüzü de dağılıp çalışma zamanı olarak yaratan O'dur."
Gece uykusu mu, gündüz uykusu mu?
Çeşitli sebeplerle gece çalışıp gündüz uyuyan kişilerde acaba gündüz uykusu gecenin yerini tutar mı? Gündüz uyunacaksa ne kadar uyunmalıdır? Bütün gece uyumak çok mu faydalıdır? Vücudumuzun biyolojik ritmine göre hangi saatte neler salınıyor, bu saatlerde uyuyalım mı, uyumayalım mı, hangi saatlerde uyursak bedenen ve ruhen sağlıklı oluruz? Bunları incelemeye çalışalım:
Vücut ısısı: İnsanlarda vücut ısısı 36,5-37 0C arasında seyreder. Bu ısı günün muhtelif saatlerinde farklılık gösterir. Vücut ısımız saat 1600'dan itibaren düşmeye başlar, 0100-0400 arasında ise en düşük seviyeye gelir. 0600'da ise yükselmeye başlar, en düşüğü 36,5, en yükseği ise 37 oC olur. Uykuyu getiren sebeplerin en başında vücut ısısının düşmesi vardır. Yapılan araştırmalarda vücut ısısının en yüksek seviyeye ulaştığı ikindi vakti uyunduğu zaman, uyku ihtiyacının arttığı ve bir uyaran olmadığı zaman ertesi gün sabaha kadar uyunduğu görülmüştür. Vücut ısısının düşük olduğu zaman da vücut uykuya temayül gösterir. Bu vakit 1800 ile 0600 saatleri arasıdır. Bu durumda uyku ihtiyacı ve arzusunun vücut ısısıyla alçalıp yükselen bir istek olduğu söylenebilir.